Geçtiğimiz günlerde çalışma alanı küresel çevre suçları olan Greenpeace çevre örgütünün Artic Sunrise adlı gemisine Kuzey Buz denizinin uluslararası sularında Rus Sahil Güvenliğince yasa dışı baskın gerçekleştirilmiş ve 30 kişi gözaltına alınmıştı. İçlerinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Gizem Akhan’ ın da bulunduğu 30 kişi mahkemeye çıkartıldı. Mahkeme tarafından kendilerine bir ceza verilmemesine rağmen 2 ay tutuklu yargılanmalarına karar verildi.

Tüm Dünyadan Büyük Tepki

Greenpeace’ in Rusya’da petrol platformuna çıkmaya çalıştığı için “korsanlık” suçlamasıyla tutuklanan Gizem Akhan ile 29 eylemcisinin serbest bırakılması yönünde başlattığı imza kampanyası kısa sürede geniş kitlelere ulaştı. Hazırlanan metinde, Rus yetkililerinin tepkilerini endişe verici olduğu, 15 yıla kadar hapis cezası öngören korsanlık suçlamasının orantısız olduğu vurgulanırken, Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Nobel Barış Ödülü sahibi aktivistler ve yüz binlerce çevrecinin kampanyaya desteği bulunuyor.

Tutuklu çevreciler için uluslararası spor müsabakalarında da gösteriler düzenlendi. Basel’ in Schalke’ yi ağırladığı Şampiyonlar Ligi maçında tutuklanan 30 kişi için Greenpeace aktivistleri tarafından bir eylem gerçekleştirildi. Schalke’ nin ana sponsoru Gazprom petrol şirketinin Rusya’ daki Pecora denizinde yaptığı sondaj çalışmalarının bölgedeki doğal hayata vereceği zarara engel olabilmek için uzun süredir eylemlerde bulunan Greenpeace, Basel – Schalke maçında tribünlere ‘Kutuplara zarar vermeyin’ yazılı dev bir pankart astı. UEFA Basel kulübünü yeterli tedbir alınmamasından dolayı 30.000 Euro para cezasına çarptırdı.

Avustralya, İngiltere, Yeni Zellanda ve Fransa gibi ülkeler vatandaşlarının serbest bırakılması için üst düzeyde Rusya’ ya çağrı yaparken Türkiye Gizem Akhan ile ilgili henüz bir adım atmış değil. Alman DW radyosunun haberine göre Angela Merkel, Putin ile yaptığı telefon görüşmesinde bu üzücü olayın bir an önce çözüme kavuşturulması istemiş ve tutuklu bulunan 30 Greenpece üyesinin durumundan duyduğu rahatsızlığı dile getirmişti.

İnsan Hakları İhlalinde Rusya 1. Sırada

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bir süredir, Rusya’ nın son yıllarda medeni bir topluma dönüştüğünü ve istikrarın hakim olduğunu söylese de rakamlar Putin’ i pek doğrular nitelikte değil.

Rusya Gazeteciler Birliği son 20 yılda ülkede 341 basın mensubunun öldürüldüğünü duyururken AİHM’ e intikal ettirilen davaların %23′ ü Rusya’ ya karşı açılmış durumda. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ nin ihlali ile ilgili yapılan derecelendirmede Rusya birinci sırayı alırken ikinci sırada Türkiye üçüncü sırada ise Ukrayna bulunmakta.

Amnesty International (Uluslararası Af Örgütü) 2014 Soçi Kış Olimpiyatlarının yaklaşmasıyla birlikte Rusya’ da giderek artan insan hakları ihlallerine dikkat çekmek amacıyla, Olimpiyat ateşinin 7 Ekim’ de Moskova’ dan Soçi’ ye doğru yola çıkmasıyla birlikte dünya çapında binlerce Af Örgütü üyesi çeşitli protesto etkinlikleri düzenledi. Dünyanın her yerindeki Rusya elçilikleri ve halka açık alanlarda nöbet tutan gönüllüler, insanları Rusya’ daki ifade özgürlüğü kapsamındaki insan hakları ihlalleri hakkında bilgilendirdi.

Rusya’nın Uluslararası Suç Şebekesi 

Yakın bir zaman önce, Çerkesya’ nın başkenti Soçi’ de düzenlenmek istenen Kış Olimpiyatlarına karşı söylem geliştiren Kafkasya Forumu üyeleri ve Çerkes gazeteciler Rus gizli servisi tarafından ölümle tehdit edilmişti. Bu olayın üzerinden çok geçmemişti ki Çeçenistan İçkerya Cumhuriyeti Fahri Konsolosu Medet Önlü bir suikast sonucu katledilmiş, cinayet ile ilgili soruşturmanın üzeri Türkiye tarafından kapatılmıştı. Tüm Kafkasyalıların bilincinde olan bir gerçek var ki alçakça işlenen bu cinayetler ne ilkti ne de son olacak.

Putin’ in Rusya’ sı Çarlık Döneminden Daha Despot

Gazetecilerin ağır tehditler altında görevini sürdürmeye çalışması Rusya gündeminin üst sıralarına çıkmazken, sınırlı sayıdaki sivil toplum kuruluşlarının dışında mevcut duruma itiraz eden de yok. İnsanların haber anlayışı değiştiği için devletin de işi kolaylaştığını söyleyen Rusya gazeteciler birliği yöneticisi Mihail Melnikov “Yüzyıl öncesiyle bir kıyaslama yapacak olursam belki durumun vahametini daha iyi anlatabilirim. Çarlık Rusyası’ nda bir gazetenin kapatılması için üç kez ikaz edilmesi gereği vardı. Oysa şimdi, demokrasiyle yönetildiğimizi söylediğimiz bugün, 2 mahkeme kararıyla gazete kapatılabiliyor. Özgür bir gazetecilik için gereken şartlardan çok uzağız” dedi.

Kafkaslar’ daki gelişmeleri yakından izleyen batılı kuruluşlar Kremlin’i sıklıkla ikaz ediyor ama boşuna. BM’nin insan hakları komisyonu önceki yıl bölgede öldürülen gazeteci Hacımurat Kamalov’ la ilgili Rusya’dan etkin soruşturma istemişti. Bölgedeki gazeteci cinayetlerinin, ülkenin diğer şehirlerinde görev yapan basın mensuplarına yönelik bir tehdit olduğunun altını çizen komisyon sözcüleri, faillerin korunması ya da cezasız kalmasının sonraki saldırıları cesaretlendireceği uyarısında bulunmuşlardı.

Son Olarak

Rusya’nın ulusaşırı – ulusiçi uyguladığı sindirme ve yönetme politikaları kimi zaman diaspora içerisinden kurumlar ve kişiler tarafından kontrol edilirken kimi zamanda direk mevcut iktidar tarafından yönlendirilmekte. Tarihin tüm dönemlerinde olduğu gibi bu dönemde de bir parmak bal için insanlık onurunu kirli güçlere peşkeş çekenler vardır ve ne yazık ki ileride de olacaktır o kişilerden. Ancak unutulmaması gereken bir şey var ki o da bir milletin hafızasında yer etmiş meydanları, vadileri, ormanları yok ederek kişilerin gönlünden toprak sevgisini, doğa sevgisini ve vatan sevgisini söküp atılamayacağı gerçeğidir.