Sivil inisiyatifin, seçim barajının kalkması/düşürülmesi için mücadele etmesi gerekir. Seçmen ancak o zaman özgürce tercihini yapacaktır.

Nurdan Şahin 17 July 2015
TÜRKİYE’nin ZOR İŞLERİ

 

Yaklaşık 2 yıl önceydi; epey zamandır kafama takılan soruyu, 6 yıl çalıştığım STK kanalıyla tanıştığım ve bir öğle yemeğinde bir araya geldiğim 4 genç Kürt arkadaşıma yönelttim: 30 yıl süren bir savaş olmasaydı, an itibarıyla, anadilde eğitim dışında, eşit vatandaşlık için Kürtlerin cansiperane mücadele verecekleri bir sorun kalmış mıydı? İtiraz ettiler: Savaşı yok sayamayız. Elbette dedim, nasıl yok sayabiliriz? Zaten sormak istediğim de o; anayasal değişiklikle anadilde eğitim meselesi çözülürse, dağdakilerin inip, normal bir hayat yaşaması dışında temel bir sorun kalıyor mu? Kürtçe basın, yayın, siyasi propaganda, savunma hakkı ve özel de olsa eğitim hakkı vardı artık. Çok gönüllü olmasa da, düşünüp, birbirlerine bakıp “kalmıyor galiba” dediler. Mardin, Siirt, Şırnak ve Van’dan gelen, 30’lu yaşlarında ve oldukça politik arkadaşlarımdan gelen bu cevap biraz rahatlatmıştı beni; demek ki durum köşe yazarlarının dediği kadar kötü değildi; çözüm süreci yürüme umudu taşıyordu.

 

Bu konuşmayı takip eden 2 yıl içinde, sınırlarımızın bulunduğu coğrafyada, özellikle Kürtler açısından önemli gelişmeler oldu; Türkiye’de ise 3 büyük seçim yaşandı. Çevrede yaşananlar da, seçim süreçleri de o kadar sert geçti ki, hala Türkiye’nin en önemli sorunu olan Kürt meselesini çözmeye kararlı olduğunu beyan eden iki taraf birbirlerine ağza alınmadık laflar ettiler; yapılan her şeyi, atılan adımları da neredeyse külliyen reddettiler- tarafların destekçileri de ayni yolu tutturdular.

 

Bugün, siyasetin normalleşmesi yolunda bir miktar umut hala var iken, Kürt tarafından silahlara geri dönme iması taşıyan beyanlar verilmeye başladı. Dağdan gelen bu mesajlarla HDP biraz zora girdi elbet; yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal! Nitekim seçimlerde HDP’yi desteklemiş bazı köşe yazarlarından hemen “ayar” talebi geldi. Bir TV programında Demirtaş bu ayarları vermiş neyse, PKK Türkiye içinde silahı bıraksın demiş. Rivayet muhtelif; kimi İmralı’dan da ayar geldi diyor, kimi Karayılan’ın yarattığı olumsuz etkiyi silmek için yorumu yapıyor. Her niyeyse de iyi bir açıklama sonuç olarak. Zaten bu saatten sonra, Türkiyeli Kürt halkının gözünde silahlı mücadelenin bir meşruiyeti olma ihtimali pek yok.

 

Öte yandan, koalisyon ihtimallerinde neredeyse hiç adı geçmedi HDP’nin; bu da bana hemen seçim sonrası, eski YDH’lı bazı Kürt arkadaşlarımla yaptığım sohbeti hatırlattı – devlet asla HDP ile koalisyona izin vermez, sadece burada değil dünyanın hiçbir yerinde bir silahlı örgütle şöyle ya da böyle ilintisi olduğu düşünülen bir partinin hükümet ortağı olmasına izin verilmez demişlerdi. Muhtemelen haklılar; gerçi bugün Başbakanla uzun bir görüşme yaptılar koalisyonun ilk turunda ama akabinde verilen demeçler bir AKP- HDP koalisyonunu ima etmiyor pek.

 

Bu durumda, Ak Parti – CHP koalisyonu ülke için tek umut oluyor. Ak Partinin özellikle 2011’den beri kaybettiği reformist, kapsayıcı yanının canlanmasına, CHP’nin demokratik kanadının daha cesur adımlar atmasına yol açabilecek bir protokol ile HDP’nin de dışarıdan desteklediği iyi bir koalisyon hükümeti toplumdaki kutuplaşmayı azaltacaktır; dahası, dindar+laik+Kürt kimliklerini temsil edenlerin birlikte yapacağı bir sivil anayasa Türkiye’nin gerçekten önünü açabilir, kimlik siyasetinden sıyrılıp anayasal vatandaşlığa dayanan, Kürdüyle, Türküyle, dindarıyla, laikçisiyle, yan yana değil birlikte yaşayan bir toplum olma yolunda ciddi bir mesafe kat edilebilir. Demokratik bir seçim sisteminin oluşturulmasıyla, gerekirse, iki yıl sonra erken seçim de yapılabilir. Bu öncelikler, Türkiye’nin bazı önemli aydınlarının talep ettiği muhalif troyka koalisyonunun kurularak, halledilmesi istenen – yolsuzlukların soruşturulması, emniyet ve adalet mekanizmalarında bozulanların düzeltilmesi, seçim barajının düşürülmesi – önceliklerden çok daha önemlidir çünkü bu konuların büyük kısmını zaten kapsar ama en önemlisi kalıcı barış ve toplum olma umudu vaat eder.

 

İyi bir koalisyon kurulamazsa, seçimin tekrarından başka bir çare görünmüyor. Bu durumda, sivil inisiyatifin, seçim barajının kalkması/düşürülmesi için mücadele etmesi gerekir. Seçmen ancak o zaman özgürce tercihini yapacaktır.

 

Tüm okuyucuların bayramını en iyi dileklerle kutlarım.

 

Comments are closed.