Türkiye’de , tam çiftdilli olarak tanımlanabilecek etnik unsur özellikle bölgede yaşayan Kürtler. Dolayısı ile onların (ve benzer etnik grupların) durumunda, çiftdilli eğitim gerekiyor.

Nurdan Şahin 04 March 2013
ANADİLDE EĞİTİM,ANADİL EĞİTİMİ, ÇİFTDİLLİ EĞİTİM

Bu hayatımda ilk kez oluyordu; kalabalık bir sofrada, konuşulanların tek kelimesini anlamıyor, gözlerimi dikmiş, birinin insafa gelip tercüme etmesini bekliyordum. Sene 1991; İstanbul dan Nalçik’e yaklaşık 36 saatlik bir araba yolculuğundan sonra, hiç dinlenmeden davetli olduğumuz festivalin açılışına katıldığımız, wıg, kafe oynadığımız  yetmemiş, Amerbi’nin suitinde yiyip içiyorduk gece yarısı; Türkiye ‘den 7-8, dünyanın başka yerlerinden ve  Kafkasya’dan toplam 20-25 kişi.

 

İngilizce eğitim yapan bir lise ve üniversiteden mezundum; lisede ek dil  Almanca , çalıştığım bankada da zorunlu olarak Fransızca dersi almıştım- velhasıl batıda nereye gitsem,konuşulanların hiç değilse birkaç kelimesini anlayabilen ben, Kafkasya’da  sağır-dilsiz olmuştum…Konuşulan dil ise,teorik olarak benim anadilimdi!

 

Anadil, kişinin doğduğu ve büyüdüğü aile ve yakın sosyal çevrede konuşulan dil olarak tanımlanıyor genelde; eğitimciler kısaca D1 diyorlar. Bu dilin dışında, genel sosyal çevrede ve resmi kamusal alanda başka bir dil konuşuluyorsa, o da ikinci dil oluyor ve D2 diye tanımlanıyor. Bunların ikisi de “yabancı” dil değil; insanın konuşmaya başladığı andan itibaren  doğal ortamında öğrendiği ve kullandığı diller.Yani, Türkiye’yi düşünürsek, D1 Kürtçe, Çerkesce, Lazca, Gürcüce vs iken, Türkçe de D2 oluyor. Bir insan gündelik hayatında, sürekli olarak iki  dil kullanıyorsa, bu insan çift dilli olarak tanımlanıyor ve dünyadaki çift dilli insan sayısının,tek dilli insan sayısından daha fazla olduğu söyleniyor(1).Öte yandan, sürekli kullanmak ,iki dili de ayni anda ya da eşit oranda kullanmak anlamına da gelmiyor.

 

Çiftdilli insanlar için artık dünyada  kabul gören yaklaşım, ne sadece anadilde eğitim, ne de resmi dilde.  İki dilden bir tanesinin temel eğitim dili olarak kullanılması,diğerinin ise sadece bir dil dersi olarak öğrenilmesi yeterli bulunmuyor. Çiftdilli çocuklar için çözüm  anadilde eğitim ya da  anadil eğitimi değil; çözüm eğitimin çiftdilli  olması. Uzmanlar,bunun çocuklarda hiçbir sorun yaratmadığı hatta faydalı olduğu görüşünde; mesela böyle eğitim alan çocukların,  3. bir dili, yani yabancı dili öğrenmeleri daha kolay oluyor. Çiftdilli eğitimden anlaşılan ise, çocuğa her iki dilde birden, benzer ağırlıklı  eğitim verilmesi.

 

Türkiye’de ,  tam çiftdilli olarak tanımlanabilecek  etnik unsur özellikle bölgede yaşayan Kürtler. Dolayısı ile onların (ve benzer etnik grupların)  durumunda, çiftdilli eğitim gerekiyor; okula geldiğinde Kürtçeden başka dil bilmeyen çocuğa doğrudan Türkçe ders anlatmak ,sonra da anadilini seçmeli ders yapmak gerçekten bir çözüm olmuyor. Öte yandan, anadili Türkçeden farklı olmakla birlikte, pratikte çift dilli sayılamayacak insanlar/etnik topluluklar var. Yukarda anımı anlattığım üzere, ben tam da böyle biriyim; tanıdığım pek çok Çerkes de böyle. Çerkesce bilerek büyüyen çocuklarda bile hakim iletişim dili Türkçe. Büyük bir kısmı, özellikle de kentli kesimde ise çoğunluk –bildiğim kadarıyla- ya hiç bilmiyor ya da çok az biliyor. Bu durumda ise, anadilin seçmeli ders olarak okutulması makul bir çözüm olarak ortaya çıkıyor.

 

Ancak yine dünyada çiftdilli insanlarla ilgili yapılan çalışmalar, özellikle kentlerde, ailelerin  D1 e , yani anadiline vakıf olsa ve kendi aralarında bu dilde konuşsalar bile, çocuklarıyla konuşurken  D2’yi yani,   hakim/resmi dili kullandıklarını , çünkü bunun çocukları için daha iyi olacağını düşündüklerini gösteriyor. Hatta, dilin öğrenimi söz konusu ise, D1 yerine, İngilizce gibi dünyada geçerli bir yabancı dil öğrenmelerini teşvik ediyorlar. Böylece  anadil  giderek işlevselliğini kaybedebiliyor. Bu durum , Türkiye’de ,Lozan antlaşması ile çiftdilli eğitim hakları sağlanmış olan “dini azınlıklar” arasında gözleniyor; birçok Rum, Ermeni okulu kapalı ya da zaten az(altılmış) olan nüfusa oranlandığında bile çok az öğrencisi var. Ayni şey şu anda seçmeli ders olarak okutulması mümkün olan “yerel diller” için de geçerli hale gelebilir.

 

Türkiye gibi etnik yönden çok zengin bir ülkede standart çözümler sorunu çözmeye yetmeyebiliyor. Herşeye rağmen,  anadillerin seçmeli ders olarak konması ,en azından pratikte tam çiftdilli olarak nitelendirilemeyecek etnik gruplar açısından çok önemli bir adım. Bu adımın ne kadar değerlendirilebileceği, ailelerin çocuklarının seçmeli ders olarak anadillerini öğrenmelerini teşvik edip etmeyeceğini zaman gösterecek (benim şu ana kadar duyduğum, tüm ülkede sadece 3 seçmeli Çerkesce sınıfı açıldığı ). Çiftdilli eğitim için ise Anayasanın  değişmesi gerekiyor ama son zamanlarda yapılan araştırmalar kamuoyunun bu konuda ciddi bir rezistansı olduğunu gösteriyor(2) .Yeni Anayasa sürecinde, siyasetçileri en çok uğraştıracak konulardan biri de bu olacak gibi görünüyor; hem kamuoyunu çok rahatsız etmeyecek, hem de çiftdilli eğitime olanak sağlayacak bir çözüm bulmak!

 

 

1-Christoph Schroeder, Çiftdillilik,toplum ve eğitim  Radikal 19.11.2009

2-TESEV –Anayasaya Dair Tanım ve Beklentiler Saha Araştırması Eylül 2012

Comments are closed.