Demokraside eşitlik vardır yahu. Sandık başına giden fakirin de zenginin de bir oyu yok mu?

Yaşar Güven 29 September 2013
Ne Amerika ne Rusya (2)*

 

“‘Yıl 1926. Ayn Rand henüz 21 yaşında ve Petersburg limanından bir şans eseri yolcu edilirken, babası ona ‘Sana orada Rusya’ yı sorarlarsa, hepimizin yavaşça öldüğü büyük bir mezarlık olduğunu söyle’ der. 1926 Şubatında gemiden indiği yer ise New – York’ tur.’

.. Ayn Rand’ ın babası, Rusya’ da olan biteni daha 1926′ da görmüştü. Ben ondan tam 70 yıl sonra farkına varabildim. Orada halkın zerre bir önemi yokmuş.

Yaşar’a cevabım, şimdilik bu son cümle olsun.” Erhan Şahin.

http://www.gusips.net/columns/3801-halksiz-demokrasi.html

 

Sonradan adı nükleer başlıklı füzelere verilen John J. Pershing “En iyi Kızılderili ölü Kızılderilidir” demişti. 1869’ da Gen. Sheridon tarafından da tekrarlanan bu söz bir Amerikan vecizesi(!) haline gelmişti. (Bu söz; “Bize Çerkesler değil Çerkezistan lazım” diyen birini hatırlatıyor mu?).

 

20 milyon civarında Kızılderili çeşitli işkencelere, tecavüzlere, hastalığa, açlığa ve sürgüne maruz bırakılarak hunharca katledilmişti. Sadece Creekler, Seminoller ve Çerokiler’den öldürülenlerin sayısı, 2. Dünya savaşında öldürülen Yahudiler’in sayısından fazlaydı. Kızılderili soykırımı, ABD’nin resmi devlet politikası olmuştu. ABD arşivlerini inceleyenler, bunun çok sayıda belgesine ulaştılar. Amerikan resmi makamları Kızılderili kellesi başına 5 dolar ödemişlerdi. Devlete ait binaların bodrumları, Kızılderili kafataslarıyla dolup taşmıştı. (Çarlık Rusyası generali Zass’ ı hatırlamış olmalı Çerkesler).

 

İlk biyolojik silah, Amerikalılar tarafından Kızılderililer üzerinde uygulandı. Amerikalı Lord Amherst, gönderdiği bir direktifte “Kızılderililer aşağılık bir ırktır. Bunları top yekun imha etmek için bütün metotlar gibi battaniye ile mikrop bulaştırmak iyi bir denemedir” demişti. Böylece, sürgüne gönderilen Kızılderililere yardım olarak dağıtılan battaniyelere çiçek mikrobu bulaştırılarak çok sayıda Kızılderilinin öldürülmesi sağlanmıştı.

 

Kızılderililerin açlıktan ölmesi için başlıca yiyecekleri olan bizonların toptan öldürülmesi de, Kızılderili Soykırımı yöntemlerinden ilgi çekici bir örnektir. (Çarlık benzer bir uygulamayı yapmış, Çerkesleri “açlıkla ıslah etmek” istemiş, ekinleri tahrip etmiş, ticareti yasaklamış, Karadeniz’ den abluka uygulamıştı). ABD başkanlarından Andrew Jackson, At Nalı Dirseği Savaşı sonrasında öldürülen Kızılderililerin derilerinin yüzülmesine bizzat nezaret etmişti. 19. yüzyıl boyunca devam eden bu insan avı, 1886’da son özgür Kızılderili Apaçi reisi Geronimo’ nun esir düşmesi ve 1890’daki Yaralı Diz Katliamı ile tamamlamıştı.

 

“Ne Amerika ne Rusya” yazısının ilkini 4 Mart 2013’de yazmıştım. (* http://www.gusips.net/columns/2178-ne-amerika-ne-rusya.html ). O yazıdan bir kısım; “Hemen her dönem askeri gücü olan, güçsüz olana medeniyet götürdüğünü iddia etti. İspanya ve Portekiz Güney Amerika’ ya; Fransa ve İngiltere Afrika ve Ortadoğu’ ya, Amerikalılar Kızılderililer’ e, Çarlık Rusyası Çerkesler’ e.. Hollywood filmlerindeki Kızılderililer’ in nasıl anlatıldığını hatırlayalım. Onlar ‘vahşi’ idi. Hemen hemen aynı zaman diliminde Çarlık Rusyası Çerkesler’ i ‘dağlı ve barbar’ olarak tanıttı dünya kamuoyuna.”

 

ABD’ nin temelini atanlar “vahşi” Kızılderilileri katletti, kalan azınlığı rezervasyonlarda topladı, onların torunları atalarının katlettikleri kabilelerin isimlerini araba adı yaparak yaşatıyorlar.

 

Siyahlara reva görülenler? Martin Luther King ve Malcolm X’ in yaşadıklarına kısaca bakmak yeterlidir.

 

Dünyanın geri kalan “vahşileri” nasıl “ehilleşti” sanıyorsunuz?

 

ABD tarihi, kısa bir kronoloji:

 

– 1921’ de Nikaragua’ da anti – emperyalist direnişin başını çeken Sandino ve arkadaşlarını katletti. İşbirlikçisi Somoza’ yı destekledi.

 

– 1945’ te Japonya’ ya atom bombası saldırısı ile Hiroşima ve Nagazaki’ de 250 bin insanı katletti. Binlerce insan sakat kaldı.

 

– 1950 – 53 yılları arasında Kore müdahalesi ile onbinlerce insanın ölümüne neden oldu.

 

– 1953’ de İran’ da, seçilmiş lider Musaddık, petrolü millileştirince CIA operasyonuyla devrildi. İktidar Şah Rıza’ya verildi.

 

– 1954 yılında Guatemala müdahalesi ile CIA, Arbenz’ i devirdi. Arbenz, Rockefeller’ in meyva şirketlerini millileştirecekti. 40 yıl içinde 100 bin Guatemalalı öldürüldü.

 

– 1955 yılında Endonezya, Laos ve Kamboçya’ da CIA operasyonlar düzenledi, sözde faili meçhul onlarca cinayet işledi.

 

– 1956 – 59 yılları arasında Küba’ da, Amerikalı danışmanlar ve Batista’ nın birlikte yürüttüğü operasyonlarda 60 bin kişi katledildi.

 

– 1965 yılında Endonezya’ da, seçimle gelen Sukarno bir CIA darbesiyle devrildi. ABD işbirlikçisi Suharto’ nun cuntası 1 milyonun üzerinde insanı ‘komünist’ suçlamasıyla katletti.

 

– Yine 1965 yılında Dominik’ e paraşütçü birlikler indirerek 10 binin üzerinde insanı katletti.

 

– 1967’ de CIA Vietnam’ da 20 bin Viet Kong’ luyu katletti. 1971 Kongre raporlarında bu sayı açıklandı.

 

– 1975’ te Vietnam’ ı terk ederken arkasında milyonlarca ölü bıraktı. Vietnam’ a atılan 638 bin ton bomba, II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa ve Afrika’ da atılanların yarısı kadardı. Kişi başına yaklaşık 5 bomba düşmekte. Milyonlarca Vietnamlı sürülmüş, sistematik işkenceden geçirilmiş ve yüzbinlercesi sakat kalmıştı. Tecavüz edildiği için intihar eden kadınların sayısı onbinlerle ifade ediliyor.

 

– 1973 yılında Şili’ de CIA’ nın düzenlediği darbe ile Salvador Allende devrildi, Pinotche iktidara getirildi. Ülkede aydınlar stadyumlara doldurulup yok edildi. 30 binin üzerinde Şilili öldürüldü, onbinlercesi kayboldu, sürgün edildi ve işkenceye maruz kaldı.

 

– 1976 yılında Arjantin’ in efsane cumhurbaşkanı Peron’ u Videla önderliğindeki faşist cuntayı destekleyerek devirdi. 50 binin üzerinde insan katledildi.

 

– 1980’ de El Salvador’ da CIA eliyle iç savaş çıkarıldı. Hıristiyan lider Oscar Romero suikaste uğradı. El Mazote’ de 1000 kadın, çocuk, yaşlı katledildi. 1992’ ye kadar 63 bin Salvadorlu öldürüldü.

 

– 1983 yılında 14 bin deniz piyadesi ile Lübnan’ ı işgal etti. ABD 6. Filosu gemileri Lübnan’ ı günlerce bombaladı. Binlerce Lübnanlı öldürüldü.

 

– Yine 1983 yılında Grenada gibi ufacık adaya müdahale edip kendi yandaşının iktidarı için insanları öldürdü.

 

– 1986 yılında Libya’ yı bombaladı, bine yakın Libyalının ölümüne neden oldu. Denizden günlerce süren abluka uyguladı.

 

– 1989 yılında darbe ile iktidara gelen CIA eski ajanı Noriega’ nın Panama’ da üstlenen ABD Güney Komutanlığı’ nın kapatılması isteğini bahane ederek Panama’ ya asker çıkartıp 5 bin Panamalıyı öldürdü.

 

– 1991 yılında petrol ambargosu tehditi sonucu Kuveyt’ e karşı Irak’ ı kışkırttı. Sonra da Irak’ ın Kuveyt’ i işgalini bahane ederek İngiltere ile Irak’ ı işgal etti. Yüzbine yakın Iraklı öldürüldü.

 

– 2001 yılında Dünya’ nın hala tartıştığı ikiz kulelere saldırıda 3 bin insan öldü. Eylemi görünürde El – Kaide yaptı. Afganistan’ da SSCB işgaline karşı ABD’ nin kendi elleri ile besleyerek büyüttüğü bir örgüt. Bu saldırı sonrası ABD Afganistan’ a saldırdı. 100 bine yakın Afganlı öldürüldü.

 

– 2003 yılında, artık bütün dünyanın yalan olduğunu öğrendiği bahane ile Irak’ ı işgal etti. Mart 2003’ ten Temmuz 2006’ ya kadar, 15 – 44 yaş arası 650 bin Iraklı sivil öldürüldü. Irak nüfusunun %3’ ü.

 

– Türkiye’ de sadece iki şeyi hatırlayalım; 1971 ve 1980 askeri darbelerini ve CIA dahlini.

 

Bilinen şeyleri hatırlatmak istedim sadece.

 

ABD ülke sınırları içindeki demokrasi ve zenginlik için bir hayli çaba sarfediyor diyebiliriz. Bunun için bir bedel varsa dünyanın geri kalan ülkeleri ve onların vatandaşları katlanıversin. Aslında ABD’ de de soygun, gasp, silahla öldürme gibi olaylara da bir bakmalı, istatistiki bilgiler belki birşeyler anlatır.

 

Bu halleriyle ‘ne Amerika, ne Rusya’ demeye devam diyorum. Ayrıca “bütün dünyayı düşünen” ABD’ den beklenti eşiğimizi düşürmemizde fayda var gibi. Bakarsınız farklı damarlarla da tanışık olan RF, ABD’ den farklı olmak ister.

 

Bitirmeden demokraside eşitlik vardır yahu. Sandık başına giden fakirin de zenginin de bir oyu yok mu?

 

……………………….

 

“Vahşiler”den vecizeler:

*Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenemeyen bir şey olduğunu anlayacak.

*Arkamdan yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme takipçin olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece ikimiz eşit oluruz.

*Derinin rengi insanları farklı kılmaz. İyi iyidir, kötü kötüdür. Büyük yaratıcı hepimizi kardeş olarak yaratmıştır.

Yorumlar (2)
  1. Mefewud on said:

    heyecanlı olmaya başladı bu dergi, ancak tekrar ediyorum: ” Yaşar Güven evine dön” :)

    • Kardan Yusuf on said:

      Mefewud; burada yaz deseler, koşarak gelirdin. Demedikleri için zırvalıyorsun. Bütün karın ağrın bu. Uzatma olur mu bu “laubali” saçmalığı…
      Evi boşver, dört duvarın var mı senin?