Çerkeslerin merkezi Türkiye’dir en azından şimdilik veya belki de ezel ebet.

Erhan Hapae 24 May 2016
FAHRİ HUVAJ’la TARTIŞMAYA DEVAM

 

‘’fahri huvaj on 13 Mayıs 2016 at 09:10 said:

 

Sevgili Erhan, tamam, “Bu yolu, Rusya’nın ve Türkiye’nin demokratlaşması açar” diyelim de, kim demokratlaştıracak buraları? Haydi, Türkiye’yi demokratlaştırmak için mücadele eden pek çok güç var da, ya Rusya’yı kimin/kimlerin demokratlaştırmasını bekliyoruz? Bu, “bileşenleri arasında bizim bulunmadığımız birileri demokratlaştırsınlar ya da kendi kendine demokratlaşsın da öyle dönelim vatanımıza” anlamına gelmez mi? Böyle bir hayalin fi tarihinde gerçekleşeceği bir an için kabul edilse bile o zamana kadar vatana dönebilecek insanımız kalır mı dersin? Haydi kalır diyelim, ne ayıp değil mi? Bize yakışır mı o denli açık oportünizm?

 

Doğru olan, bir an önce bir biçimde anayurda ulaşmak, sonra oradaki iyi, güzel şeyleri korumak, olumsuzlukları düzeltmek için usulünce mücadele etmeyi göze almak olmalıdır.

 

Her halde asıl anlaşamadığımız nokta da burası olsa gerektir.’’

 

Biraz alındım, iki nokta var.

 

Birisi oportünizm, diğeri ayıp. Hassas yerlerimden vurdu beni. Bizim Çerkeslerde ayıp günahtan önce gelir. Kadim Çerkes kültürü, İslam’dan eskidir zira. Oportünizm daha yeni bir kavram, belki hep vardı ama ben Marksizm’de rastladım ve elbette rahatsız edici bir şey. Alınganlığımın nedeni bu.

 

Huvaj bir varsayımda bulunuyor. Diyelim ki, Rusya’da demokrasinin inşası gerekiyor toplu dönüş için de peki bunları kim yapacak? Diyor.  Dönelimde orada demokrasi mücadelesi verelim mi demek istiyor anlamadım. Dönenler içinde biraz demokrasi mücadele veren tek bir kişi tanıyorum ben oda Adnan Khuade. Başı beladan kurtulmuyor. Başka biriside yok. Var mı?

 

Adnan Khuade dönüşcü kadrolar içinde yer alıyor muydu onu da bilmiyorum.

 

Dönenlere onun gibi davranın deme hakkım asla olamaz ben burada otururken. Hayatlarını neden zehir etsinler, zaten bir avuçlar.

 

Başkaları Rusya’ya demokrasi getirsin, sonra bakarız, beğenirsek belki döneriz dediğimi ima ediyor, bunu ayıplıyor ve oportünizm olarak değerlendiriyor.

 

Dönüş hareketi solup sararırken Berlin duvarı yıkıldı. Ve dönüş hareketi gerçeklerle yüz yüze geldi. Sıra eyleme gelmişti çünkü.

 

Duvar dururken iyiydi durum. Güzel ve hiçbir şey yapmaya gerek kalmadan hoş bir ütopyayı sürdürüp gidecek, aynı zamanda saygın ama elde olmayan nedenlerle gerçekleşemeyen ve belki, ancak emekli olunduğunda ziyaret edilecek o güzel eski yurda dair söylemler hayata geçmeye fırsat vermişti.

 

Gorbaçev Honecker’i  Berlin’de dudağından öpünce oldu ne olduysa. (1989)

 

Dönüş sıkıntıya girdi hiç farkında olmadan, bu taraftan devrim hayalleri çöktü.

 

O değil benim dediğim.

 

Dönüş mönüş olmuyor zaten. Bırak Adıgey’e, bağımsız Abhazya’ya bile pek kimse dönmüyor. (Bizim Hayri ile İmdat Halis ağabeyi saymazsak eğer). Çünkü Abhazlar; oranın bırak özgürlükler ülkesi olmasına, bağımsızlığına bile inanmıyor.

 

Buradan gidenler Rusya’yı demokratlaştıramazlar, sende bende biliyoruz. Öyle bir beklenti içinde de değilim. Öyle bir şeyi söylersek demagoji olur bu.

 

Ama Türkiye’de etkili olabilirler. Ülkenin en az yirmide biri.  Oysa oraya gidenler oranın yüz elli binde biri ve büyük çoğunluğu dönüşçülerin idealleri ile hiç ilgili değil. Nasıl bir demokrasi mücadelesi olabilir ki?

 

Rusya tarafında, özgürlükler konusunda bizim yapabileceğimiz hiçbir şey yok, buna Çerkesya’nın yerlileri de dâhil. Canlarını korusunlar yeter.

 

Benim dediğim bu.

 

Çerkeslerin merkezi Türkiye’dir en azından şimdilik veya belki de ezel ebet.

 

CARI.

 

 

Comments are closed.