Kaderimiz içinde yaşadığımız halklarla aynı, ne yapsan bunu değiştiremezsin. O zaman o içinde yaşadığımız halkları da özgürleştirip zenginleştirecek saflarda yer almak zorundayız.

Erhan Hapae 17 December 2012
SURİYE BİZİM SAVAŞIMIZMIŞ MEĞER

Velid Abaza Hama katliamının komutanı imiş, oğlu ’da şimdi Kuneytre bölgesi milis kuvvetleri komutanı. Muhasara altına alınıp bombalanan Kuneytre köylerinden birinde çerkesler komutana ulaşmaya çalışmışlar, ‘ya akrabayız falan işte’.  Sonuç otuza yakın ölü.

 

Tsey sülalesinden Türkiye’ye ulaşabilmiş 25 yaşında bir gençle ayaküstü konuşmalardan çıkardığım şeyler bunlar.

 

Bir başka konuşmacı, Çerkesya yönetimlerinin (kısaca Putin diyebiliriz) sığınma taleplerini 3 ayla sınırlı bir hale getirdiğini ve ne hikmetse sürekli bir kontenjan dertleri olduğunu belirtti. Sonuç;  iki yüz aile gidebilmiş anayurda. Bundan sonra yollar muhtemelen kapalı.

 

2000 aile Ürdün’de. Ama bundan sonra almıyor.

 

Ürdün bir-iki seneye kalmaz sarsılır. Ve sarsılırsa Çerkeslerin oradaki akıbeti Suriyelilere filan benzemez. Orada direkt iktidarın içindeler. Onları anca Amerika vs. paklar.  Neyse.

 

O zaman iş Türkiye’ye düşüyor. Türkiye diasporası ne becerecekse becermeli.

O beceremeyecekse iktidarı zorlamalı. Ak Parti’ye eleştirilerimiz bir yana, Süriye’li sürgünlere açtığı kapı ve verdiği hizmet küçümsenmemeli. Özal’dan beri Türkiye, bu konuda iyi. 300.000 Bulgar sürgününü içeri alması ve Saddam’ın kimyasal silahla kovaladığı 300.000 Kürd’e kapıyı açması çok insani bir durumdu. Ak parti bunu devam ettiriyor.

 

Açtığı sınır kampları var ve burada 120.000 kişinin üzerinde bir nüfus kalıyor.  Suriyeli Çerkesler bu kamplara bir şekilde ulaşmalı-diğerleri nasıl ulaştıysa. Türkiye Çerkeslerinin yapacağı şey, buraya düşenlerin hayatını kolaylaştırmak bence. Kafkasya’ya vize alıp başından savmak değil. Çerkesya’ya gitmek istiyor ve karşı taraftan da makul bulunuyorsa durum elbette olur. Ama değilse bir süre onlara bir şefkat göstermek.

 

Bütün bunlar işin insani boyutu.

 

Gelelim esas meseleye; Bütün ülkelerin Çerkeslerine düşen görev daha iyi bir dünyanın-özgürlükler dünyasının– peşinde olmaktır bence, geçici diktatör ve iktidarlara yanaşıp vaziyeti idare etmek değil.

 

Bunu söylememin nedeni; Büyük sürgün sonrası ulaşılan topraklarda (150 yıl sonra bile) özgürlükleri tadabilmiş bir millet olmayışımız. Bu nedenle vaziyeti idare etmenin tek yolu olarak gördüğümüz iktidara yanaşma refleksi, nihai olarak toplumun işine yaramıyor pek. Belki küçük bir zümreye saadet getiriyor olabilir ama bundan bize ne! Ürdün’ün sonu da kötü olacak- ki orada bizimkiler, iktidarın (kötü iktidarın) mühim bir parçası.

 

Böyle sürdüremeyiz.

 

Kaderimiz içinde yaşadığımız halklarla aynı, ne yapsan bunu değiştiremezsin. O zaman o içinde yaşadığımız halkları da özgürleştirip zenginleştirecek saflarda yer almak zorundayız.

 

Suriye’de, Ürdün’de, Türkiye’de ve esas olarak Rusya’da.

Başka bir yol görünmüyor ufukta.

 

CARI.

 

Yorumlar (2)
  1. ihsan görücü on said:

    Çok isabetli bir yazı tşk ederim..Yaşadığımız yeri yaşatmalıyız diyor İtALYAN LEO BUSCAİLLE

  2. fahri huvaj on said:

    Sevgili Erhan, galiba Allah Çerkesleri dünyanın sorunlarını çözsün diye yaratmış. Ve sen de bunu yeni keşfetmişsin galiba. Demekki Çerkesler, şimdiye kadar, kendi dillerini ve sorunlarını bırakıp başkalarının dilleriyle başkalarının sorunlarını çözmeye çalışmakla doğru yapmışlar, yaratılışlarına uygun davranmışlar.