Bizim yorgun ve tutunamayan kuşak, ufak ufak göçüyoruz.

Erhan Hapae 11 November 2014
FARUK ile TÜMER

 

Bizim kuşak ufak ufak terk ediyoruz dünyayı.

 

Faruk için ne yazayım derken Fethi aradı bu gün, Tümer’de terk etmiş bizi. Allah rahmet eylesin.

 

Beşiktaş, Bayır sokak 18/5 te yaşamış-uğrayıp uzun geceler yatmış ve dünyayı terk etmiş yedinci kişi Tümer.

 

Musa Şapsığ, Ahmet Ğış, Mümtaz Şamba, Nebi Hatko, Kemal Tura, Faruk Beşgül ve nihayet Tümer Akyüz.

 

Geriye Mecit, Naim, Cimok ve ben kaldım galiba. Çoğu gitmiş.

 

55 dolar kirayı zar zor ödediğimiz perişan bir evdi. Anadolu’nun çeşitli köşelerinden gelmiş ve Bağlarbaşı’nda tanışmış, Çerkes ve üniversite öğrencisi gençlerdik hepimiz, yıl 74 filandı galiba.

 

Duvardaki çiviye takılmış bir kağıt parçasına her birimizin yaptığı mutfak harcamalarını yazdığı ve sonunda hesaplaşmaya çalışsak ta her halükarda birbirimize borçlu kaldığımız bir hayat sürüyorduk bir yandan ama diğer yandan, hem Çerkeslerin dertleri ve Türk halkının kurtuluşu ve hatta bütün insanlığın kurtuluşu için nelerin ve nelerin tartışıldığı yoksul bir evdi ora.

 

Bir yandan mühendis-mimar-ressam olmaya çalışıyorduk, gündüzleri çalışıp. Akşamları mektebe gidiyor ve gece yarıları duvar yazılarına çıkıyorduk çoğumuz. Sevgililerimizden bahsettiğimiz hiçbir seans hatırlamıyorum bir eksiklik olarak.

 

Dernek gençlik kolu da elimizdeydi övünmek gibi olmasın; Naim ve Kemal başkanlık yapmışlardı ve evde kim varsa yönetim kurulu üyesi olmuştu bir şekilde.

 

Tümer disiplinli bir öğrenciydi muhtemel ki, okulu erken bitirip gitti. Çorum Belediyesine imar müdürü oldu, canını kurtardı. Geriye kalanlar 1980 darbesini İstanbul’da karşıladık. Zordu.

 

Faruk Beşgür, Orman Fakültesi gibi, kendine hemen hiç yakışmayan bir okula gitmişti. İki açıdan yakışmıyordu; birincisi ormancı olamayacak kadar kentli-pardon dünyalı idi. Bizim Çerkes âleminde dünya müziği ile ilgili ve bilgili insana az rastlanır. Benim kızıp durduğum şair Hasan Hüseyin’e merakını bir yana bırakırsak, sıkı bir edebiyat okuyucusu idi. ‘Yasımı Tutacaksın’ ı bile okumuştu bizim Turhan ağabeyle aynı zaman. Ormancı’ların müziği ‘aman ormancı’ türküsü ile, roman merakı ise bilemedin ‘İnce Memed’ ile sınırlıdır oysa.

 

İkincisi ise; tek okul ve tek işyeri. Orman Fakültesi-Orman Bakanlığı. Bütün kadrolar ülkücü ve bu bizimki Dev-Yolcu’ydu. Zor hayat.

 

Yine de 17 sene devlet memurluğuna tahammül etti. O bakanlıkta ondan zekisine az rastlanmıştır muhtemel ama ne fayda?

 

İstifa etti köprüleri atarak, Beyoğlu’nda ilk Çerkes barını açtı ve battı. Nalçik’te bir süre yaşadı, bana bir tır mavi çam getirdi zor sattık-yine dönüp o sattı. New-York’ta limuzin şoförlüğü yaptı, Soçhi’de tomruk eksperliği, Bağlarbaşı derneğinde garson. Kim yapabilir bütün bunları bir arada, bir yüksek mühendis ve bir soydan kaberdey olarak?

 

Muhteşem bir sesi ve muhteşem bir espri anlayışı vardı. Eğlenceliydi. Herkesi eğlendirirdi, eğlendirirdi de kendisi eğlenir miydi tam bilemiyorum. İkimiz arasındaki espri anlayışını Faruk Cimok kıskanırmış meğer, geçen kendi söyledi.

 

En yakın arkadaşlarından biriydim diye düşünüyorum belki de birincisi.

 

Bir sevgilisi oldu mu? Hiç bilmiyorum.

 

O konularda kapalı kutuydu. Her şeyiyle dalga geçebilecek biriydim oysa. Tabi o da benle. Benim bütün eski sevgililerimi bilirdi kitapsız, o söylemedi.

 

Merisa cenazeye geldi, ağladı. 10 yıl önce henüz çocukken, Marmaris’te Beşgür’le havuzda denizde boğuşmuş durmuş biriydi, New-York sokaklarında yine Beşgür tarafından limuzinle gezdirilmiş.

 

Çocuklar birini kayıtsız seviyorsa eğer, diyecek bir şey kalmıyor geriye.

 

Güle güle size arkadaşlar. Merak etmeyin, biz kalanlarda çok uzatmayız bence. Masa’yı hazır edin siz.

 

Bizim yorgun ve tutunamayan kuşak, ufak ufak göçüyoruz.

 

CARI.

Yorumlar (4)
  1. Ber Hikmet on said:

    Üç beş yıldır görüşememiştik… Beşgür Faruk… Çok üzgünüm.
    Doğrusu, tanıdığım, beni yormayan tek Çerkes’ti.
    Geldiği bu dünyanın ulaşabileceği her yerine bakıp uzanmıştır Faruk…
    Geriye ne kaldı bilmem ama, şu kısa ömründe her dalda esip, rüzgar gibi geçti Faruk…
    Akrabalarına, yakınlarına ve dostlarına başsağlığı dilerim.

  2. Mehmet Eser on said:

    Ne çok güzellikler sığdırdınız yaşamınıza, dostlukla, onurla. Bizim kuşaklara aktardığınız değerlerle tutunmak bir yana, kök saldınız. Dostlarınca böyle anılıyorsa insan güzel yaşamıştır. Aileleri, dostları ve yakınlarına başsağlığı dileklerimle…

  3. Meliş Fethi on said:

    Sevgili Erhan,

    ” FARUK ve TÜMER ” başlıklı yazınız ve 1970 yıllardaki İstanbul,Ankara,İzmir,Bursa ve Erzurum’daki ” Çerkes Öğrenci Evleri” nin bir aklı başında tarafınfdan incelenmesi ve kaleme alınması gerektiğini düşünüyorum. Neden Bir aradalar,nasıl birlikte oldular,ne kadar süre bir arada kaldılar,birlikte neler yaptılar ve paylaştılar,topluma katkıları nelerdir… ve halen beraberler mi? Peki ya o evlerde yaşayanlar mutlu oldularmı? Sevgilileri var mı? Ya paraları ? Bilmiyoruz.
    18/ 5 Bayır Sok. Beşiktaş’ta yaşayanlar aynı zamanda Ankara Gülseren Sokak 30 / 1 ‘de de yaşadıklarını,30/1’de yaşamı paylaştıklarını söylemeliyim.
    Şöyleki;
    Ahmet Gış,Tümer Akyüz,Naim Sarıgül terhislerini 30 / 1 den aldılar.
    Faruk Beşgür,Mecit Cankat Ankaralı ve Ankaralı günlerde 30 / 1 de epey oyalandılar.
    Nebil Hatko,Kemal Tura,Faruk Cimok ve zataliniz 30 / 1 in çayını içimiş,sofrasında bulunan şahsiyetlerdir.
    Aşamba Mümtaz ise nerdeyse imam olarak 30 / 1 den emekli olacakken,Handan’la evlenerek genç emekli olmaktan kurtuldu.
    Musa Şapsığı ?
    Anlatmak istediğim bu şahsiyetler İstanbul’un esintisini ve enerjisini 30 / 1 ulaştırdılar,yaşayanlarına katkıda bulunmuşlardır.Her birini şükranla ve minnetle anıyorum.
    30 / 1 de kimler mi vardı?
    Taymaz Murat,Emmim Bekir,Mansur Özden,Vorşer Dursun,Mehmet Çağlar,Evimizin Kızları Meral Okay,Dilara Koydemir.Anıları ve dostlukları sımsıcacık avcumun içindedir.
    Kardeşlerim ve aziz dostlarım Mehmet Oğur,Eyüp Uzun,Hikmet Öner,Bahtiyar Yavaş,Mehmet Yediç,Azmi Toğuzata, Taymaz Melih ,teyzeoğlu’nun anıları ve duruşları ,davranışlarına halen gıyaplarında ancak tebessümle karşılık verebilyorum.18 / 5 den isimleri çıkar bu isimleri yaz aynı sıkıntılar,katkıları ve coşku ve mutluluklardan söz edebilirim.Sevgilileri varmıy dı bundan söz edemeyeceğim ,yukarıda adı geçenlerin hepisi birbirlerinden etkilendiler, topluma katkıda bulundular ve kendi yollarını buldular ve başarılı oldular.
    Söylenecek ve yazılacak çok şeyler var.
    Aramızda olmayanları minnetle anıyorum,hayatta kalanlara sağlıklı,mutlu ve uzun ömür diliyorum.
    ” Unkubze pas pasım ceğ det”
    Saygılar.
    Meliş Fethi

    • erhan hapae on said:

      anahtar paspasın altında