Eneğuzu - Nineğuzu ben sizin.

Erhan Hapae 23 January 2014
ESED MASUMDUR

Öyle deyinde kurtulalım.

 

27 Mayısı çocukluklarında yaşadılar, 12 Martı gençliklerinde.

 

12 Eylülde yetişkindiler artık. Kıllarına dokunulmadı.

 

12 Martın gerçek mağdurlarını yanlarına yanaştırmadılar, 12 Eylül mağdurları onlar için goşistti – selam verilecek adam – değil. 12 Martın biri iki dokunulmuş (Uğur Mumcu – İlhan Selçuk gibi) kişisi ile yürüyüp gittiler. Ki onlarda 9 Mart darbecisiymişler hafif solumsu. Sonra Özal’a adam yokluğunda danışmanlık yaptılar. Ölünce gözyaşları içinde andılar onu. En kıdemlileri, Mesut Yılmaz’ın ‘ağabey nasılsın’ diye telefonla arayışından gururlandı gizli gizli.

 

Ahmet Altan’ın Tayyip’e saldırıya geçişi, kardeşinin Star gazetesi başyazarlığından alındığı gün başladı. Pes. Yine de takdir ediyorum kendisini, işin farkına varmış olmalı ki Fakir Baykurt gibi yazmayı kesti. Taraf’ı 5 yıl boyunca muhteşem bir mücadelenin içinde tuttuğu için minnettarım, açık – o yeter.

 

Ama kardeşi; Başbakan darbeden yargılanacak dedi geçen, ak saçlı ise nükleer silah yapacak dedi bu ülke – haberiniz olsun! Ben üstüme düşeni yapayım da.

 

Nükleeri beceriyorsa gurur duysan ya biraz, 5 ülkenin tekelinde mi kalsın?

 

Bunların birçoğunu, 25 yıl önce bizim derneğe, Bağlarbaşı’na getirmiştim bir şekilde. Sohbet yaptılar. İçlerinde beni hala hayal kırıklığına uğratmayan Mahçupyan- Bayramoğlu gibi isimler var çok şükür. Murat Belge’ye bağlılığım da sürüyor hala, umarım sürer.

 

Ama gerisi?

 

Eneğuzu – Nineğuzu.

 

Dün akşam çıkan Suriye fotoğrafları, nasıl bu ak saçlıları zerre ilgilendirmediyse, bizim Çerkesleri de zerre ilgilendirmemiş, öyle anlaşılıyor. Oysa dün geceden beri Şam yakınlarındaki iki Çerkes köyü abluka ve bombardıman altında. Fotoğraflar var. 11 bin kişi işkencede öldürülüp teker teker resimleri çekilmiş. Korkunç, daha kötü ne oldu şu dünyada? İşkenceli Holodomor.

 

Aslı Aydıntaşbaş resimleri görünce,‘Tırı – mırı unutun artık, Tayyip şansı işte’ diye Tweet attı dün akşam. Yukarda bahsettiğim ağabeylerinin duygularını ifşa etmiş. Üstüne gitmeyin fazla deyim, ağlar – mağlar.

 

Tır’da silah vardır zabıtaya şikâyet edeyim hemen. İyi et. Var.

 

Kime edeceksin peki? Oradan oraya silah dolaştıranlara mı? Prag’a tankları sokan, Vietnam’da bombalarla bir milyon öldürüp – otuz bin ölü veren, Hint fakirlerini Gandi’nin gözleri önünde meydanda top ateşine tutan, Cezayir’i yakan, Kamboçya’yı boydan boya yıkıp geçenlere mi.

 

Rusya, Amerika, İngiltere, Fransa ve Çin’den bahsediyorum.

 

Brüksel’de, Tayyib’e fırça çeksinler umuduyla yanıp tutuşan, olmayınca hayal kırıklığına uğrayan güruh.

 

Her darbeden bir şekilde sıyırıp, neredeyse hedonist (keyifçi) hayat süren ve o eski darbe mağduriyetlerini yazıp sömürüp geçinen, Özal’ın bile pek önemseyip şeref verdiği şahsiyetlerken, Tayyip tarafından ciddiye alınıp önemsenmedi diye babalarının Ankara ruhuna dönen o.

 

Öz olarak böyleydiler muhtemel. Halkı uzaktan seviyorlardı orda – köyde – kenarda.

 

Orda kalsalar iyiydi de, merkeze oturup, bunlara danışmadan ülkeyi yönetmeye kalkışmaları pek yakışık almadı. Bunlar da başka tür Hoca efendi.

 

Mehmet Altan, biraz önce CNN’de Suriye fotoğraflarını fazla siyasi buldu; ‘Afyon askeri silah deposu patlamasını önemsemiyorsak onları niye önemseyelim’e getirdi işi. Açık bırakılmış rögar kapağı ve bebek ölümleri oranlarından bahsetmedi bu kez.

 

Ne akıllar bu?

 

Eneğuzu – Nineğuzu ben sizin.

 

CARI.

 

Yorumlar (4)
  1. Mert Selek on said:

    Evet,Esed katildir.Bunu hepimiz biliyoruz,bilmeyen 3 maymunu oynamakla meşgul.Ancak,Ahmet Altan konusuna gelirsek,Ahmet Altan muhalifliği,Mehmet Altan kovulunca değil,ondan önce ”kof kabadayı” eleştirisiyle başlamıştı.Ama Ahmet Altan,referandum öncesinde bile hatta 2008’de olması gerekiyor,Paşasının Başbakanı manşetiyle de eleştirmişti.Ahmet Altan her şekilde destek olduğu dönemde bile iktidarı yaptığı yanlışlarda eleştirmeyi bilmiştir.Şu an Türkiye’nin içinde bulunduğu AKP-Cemaat çatışması ve Fiiler-Çimen durumuna baktığımızda,bizim yeniden Ahmet Altan yazılarına ihtiyacımız olduğunu gösteriyor.Ahmet Altan yazarlığı bıraktı ancak bence yeniden dönmeli.Bir blogta,bir sitede yeniden yazmalı.Gezi olayları zamanı T24’te ”No Pasaran” http://t24.com.tr/yazi/no-pasaran/6833 yazısından sonra yine sessizliğe bürünmesi beni üzmüştü.
    Mehmet Altan konusuna gelirsek,birden karşı tarafa geçmesi oldu.O güne kadar liberal ekonomiyi savunurken,birden işçileri hatırlaması da pek ilginç.

  2. ber hikmet on said:

    Yo yoo! ‘Altan’lar iyidir hanımlar beyler… bence bu memlekette her daim gider. Ama Çetin baba her memlekette giderdi. Ahmet Altan’ın gazete – köşe yazılarına bir itirazım da yok; ama, roman ve hikayeleri için Erhan Bey’in ‘Fakir Baykurt’ teşhisini pek tuttum! – belirtmeden geçemedim.

  3. gordip on said:

    Esed’in gitmesi an meselesi” dediklerinden bu yana bizden 10 bakan, 300 komutan, 350 emniyet müdürü, 3 yıl ve 87 milyar gitti.” Bu arada Esed’e tekrar Esad demeye başladık haberin ola.

  4. Furkan Kafkas on said:

    Suriyeden Türkiyeye sığınmak zorunda kalan Adigeler Beşar Esed’e Lanetullah diyor. Esed desende Esad desende halkına yaptıkları onu Lanetullah olmaktan kurtaramiyor.