Ben ulus devletin bitip yerine demokratik devletin kurulması taraftarıyım, bu adımları kim atarsa atsın desteklerim, yok bu ulus devlet mekanizmasına kim sahip çıkarsa bende onlara karşı çıkarım.

Murat Cenbey 22 January 2014
KOMPLO MU , YOLSUZLUK MU , İKİYÜZLÜLÜK MÜ ?

 

En sonda söyleyeceğimi, en başta söyleyeyim; c şıkkı, hepsi.

 

Kendilerine “hizmet” harekâtı adı verip dinci ve çıkarcı bir örgütlenme ile devletin olanaklarını ele geçirip kendi yandaşlarına çıkar sağlayan, devlet içinde devlet olan hiçbir örgütlenmeyi kabul etmem mümkün değil, bunların demokraside yerleri olamaz, istiyorlarsa gelirler bir parti kurarlar, seçime girerler ve siyaset yaparlar.

 

Daha önceleri devletin olanaklarından faydalanıp meşru hükumetin yapmış olduğu bir takım yolsuzlukları dosyalayıp, hükümetten tavizler isteyip, bunlarda anlaşamayınca da, elindeki yargı gücünü kullanıp, sonrada bunları kamuoyuna açıklayıp hükümeti devirmeye çalışmak hiç ama hiç demokratik değil.

 

Bu anti demokratik uygulamayı kabul etmek mümkün değil. Yıllarca şimdi yolsuzluklarla hedefe koyduğu iktidarla aynı yolda yürüyüp al gülüm ver gülüm yaparak devleti soyan, sonrada anlaşamayınca yaptıklarını demokrasi mücadelesi adına yutturmaya kalkan bu karanlık zihniyet artık yok olmalı. Madem yargıda bu kadar güçlüydünüz, şimdiye kadarki hukuksuzluklara niye ses çıkarmadınız, Hrant Dink’in gerçek katillerini niye ortaya çıkarmadınız, Roboski katliamında neredeydiniz, utanmadan gazetelerinizde “devlet kaçakçıları bombaladı” diye yazdınız, o zaman nerelerdeydiniz ?

 

Türkiye bu karanlık zihniyetten kurtulmalı, bu kesin bence.

 

Gelelim bu olaya her zaman olduğu gibi “komplo” diyerek mazlum rolü oynamaya çalışan AKP zihniyetine.

 

Günaydın, nerelerdeydiniz?

 

Siz Cemaatle kapışmadan önce cemaate karşı bir demokrasi savaşı verseydiniz eğer, bir anlamı vardı, desteklerdim. Tıpkı zamanında askeri vesayete karşı olduğu gibi.

 

Başbakan Okyanus ötesine selam gönderirken, onların hayır duasını aldık derken, onların okullarını açarken ve överken bu olanları, bunların karanlık güç olduklarını bilmiyor muydunuz?

 

Hayır duasını alırken iyiydi de, beddua alırken mi birden kötü oldular ?

 

Gezi olaylarında kahraman ilan ettiğiniz katliamcı polisler bir gündemi komplocu oldu hepsini görevden aldınız.?

 

Mahallede hiç beklemediği bir şekilde mahalle abisinden tokat yeyince, feryat figan ederek ortalığı alevlendirip kendine yandaş aramaya çalışan haşarı mahalle delikanlısına benziyor AKP.

 

Kendine destek verecek insanlar arıyor, ancak son 3 yıldır etrafındaki tüm demokrasi savunucularını uzaklaştırdığı için, kimseyi ikna edemiyor bu olayda, sadece başbakana biat eden yeminli AKP destekçileri haricinde. Baktı ki olmuyor, şimdide 10 sene boyunca mücadele ettiği askeri vesayete sarılmaya başladı, askerlerin maaşına zam yapıyor, yeni torba yasaya kuvvet komutanlarının yargılanmasını başbakan iznine bağlayan madde koyuyor filan.

 

Yolsuzluklara bulaştıkları elenen belli olan olayların bile üstüne gidemiyor, çünkü hepsi batmış bu pisliğe.

 

Daha önceki yazılarımda defalarca anlatmaya çalıştım, Türkiye artık kendisine çok dar gelen o diktacı, ırkçı, devletçi ulus devlet modelinden vazgeçip, demokratik devleti kuramazsa biz bu karanlık güçleri, bu yolsuzlukları , bu komploları çoook ama çok konuşuruz.

 

Ben çocuktum, aile büyüklerim Menderes zamanındaki yolsuzlukları, darbeleri konuşurlardı, gençlik yıllarımda Demirel zamanındaki yolsuzlukları ve darbeleri yaşadım, acı çektim, bedel ödedim, Özal’lı yıllarda hayali ihracatları, yolsuzlukları konuştuk, Çiller, Mesut Yılmaz zamanındaki rüşvet olayları post modern darbeleri gördük, şimdide AKP’ nin yolsuzluklarını ve ona karşı yapılan komploları konuşuyoruz.

 

Değişen hiç ama hiçbir şey yok. Böyle giderse ilerleyen yıllarda başka bir partinin başka bir yolsuzluğunu konuşacağız.

 

Bu krizden tek çıkış yolu demokratikleşme, ama AKP ve diğer siyasal güçlerin tutumuna bakarsak pek umutlu değilim.

 

AKP son 3 senedir çok ama çok kötü bir yönetim gösteriyor, beni şaşırttı diyemem. Aşağıdaki satırlar 2 sene önce yazdığım Roboski katliamı ile ilgili bir yazıdan almadır, orada da uzun vadede ümidim olmadığını belirtmişim.

 

“Aralarında benimde bulunduğum azınlık bir grup ise, AKP’ nin bu ülkeye şeriat getirmeyeceğini, çünkü ne böyle bir niyetlerinin olduğunu nede küresel güçlerin buna izin vermeyeceğini, yeni dünya düzeninde buna yer olmadığını, AKP’ nin toplumu dönüştürme yönünde olumlu adımlar atacağını, ancak ve ancak yapısı itibariyle AKP’nin devrimci bir parti olmadığı için yapacakları bu reformların sınırlı kalacağını ve sonuç olarak düzeni değiştirmek yerine düzenin aktörlerini değiştirip, kendi dünya görüşlerine uygun insanları oralara getirdikten sonrada gericileşeceğini ve miadını dolduracağını söyledi”

 

Fırsat varken düzeni değiştirmek yerine, esnaf kurnazlığı ile düzenin aktörlerini değiştirip birazda ben nemalanayım devletin olanaklarından dersen sonucu böyle olur maalesef.

 

Bu olaya baktığımız zaman asıl tehlikeli olan ve gelecek açısından beni umutsuzluğa düşüren, Türkiyedeki siyasal güçlerin ikiyüzlülüğü aslında.

 

Cemaatin ikiyüzlülüğünü bu kadar açık ilk kez görüyoruz belkide, beni en çok dehşete düşüren Zaman gazetesinin farklı tarihlerde attığı Roboski katliamı ile ilgili 2 başlık.

 

Roboski katliamı olduğunda “Devlet kaçakçıları bombaladı” diye manşet atan Zaman gazetesi, bu savaş başladıktan sonra Roboski katliamının yıldönümünde, “Roboski katliamının hesabı verilmedi” diye manşet attı. Daha önceleri her türlü toplumsal muhalefeti ve gösteriyi yasadışı DHKP-C’ ye mal eden ve göstericileri terorist ilan eden cemaat TV’ leri, en son eylem yapan DHKP-C’ lilerin üzerine saldıran polisler için, “polisler masum vatandaşlara saldırdı” dedi.

 

Gezi olaylarında gencecik çocuklara hedef gözeterek kapsul atan polisleri kahraman yapıp ödül veren başbakan bir anda onları hain ilan edip görevden aldı, zamanında Ergenekon davası sırasında savcı Zekeriya Öz’ü kahraman ilan edip, altına zırhlı makam arabası veren başbakan, bu savaştan sonra savcıyı hain ilan ederek, koruma arabasını kaldırdı.

 

İktidara gelirken okyanus ötesinden hayır duasını aldık diyen başbakan birden okyanus ötesinden haşhaşiler diye bahsetmeye başladı.

 

Mısır’da, Filistin’de katledilen insanlar için sabaha kadar parklarda eylem yapan namaz kılan AKP taraftarları, Roboski’de katledilen Kürtler için kıllarını kımıldatmadı. Gezi olaylarında polisin attığı gaz kapsülünden dolayı 8 aydır komada olan Berkin Elvan için sesleri çıkmadı.

 

Daha önceleri askeri vesayet dönemlerinde yapılan her türlü anti demokratik uygulamaya karşı çıkarken, şimdi AKP’nin yaptığı anti demokratik uygulamalara sesini çıkarmayıp, birde üstüne üstlük bunu seçilmiş hükümet fetişizmi ile bu anti demokratik uygulamayı “mademki seçilmiş hükümet yapıyor o halde mübahtır” diye açıklamaya çalıştılar

 

Ya CHP’ye ne demeli ?

 

Ülkenin kuruluşundan itibaren Ağrı’da , Dersim’de, Diyarbakır’da yapılan Kürt katliamlarına karşı bırakalım sesini çıkarmayı, bu katliamları savunan CHP birden AKP’ye “Roboski’nin hesabını ver” demeye başladı ve Roboski katliamı emrinin Genelkurmay Başkanı tarafından verildiğinin kabul edilmesinden sonra dut yemiş bülbüle döndü.

 

Bu ülkenin Genelkurmayının başında 34 Kürt vatandaşımızın katledilme emrini veren birisi oturuyor ve bu düzen partilerinin hiçbirisi sesini çıkarmıyor.

 

Tarafların medya organlarındaki ikiyüzlülüğü ise anlatmaya sayfalar yetmez.

 

Beni asıl dehşete düşüren bu ikiyüzlülük aslında.

 

Sonuç olarak, ulus devletin nimetlerinden faydalanmak isteyen 2 anti demokratik gücün kavgası ve 80 sene boyunca ülkeyi sömürmüş ancak 10 senedir iktidarını kaybetmiş olan ve bu savaştan sonra belki tekrar iktidara gelirim diye ellerini ovuşturan CHP’nin bu ülkeyi dönüştürmeye niyetlerinin olmadığı çok açık.

 

Bu iğrenç ve aşağılık savaşta ne piyon olmaya nede tetikçilik yapmaya niyetim var. Bu düzen partilerinin çıkar kavgasının tarafı olamam.

 

Ben ulus devletin bitip yerine demokratik devletin kurulması taraftarıyım, bu adımları kim atarsa atsın desteklerim, yok bu ulus devlet mekanizmasına kim sahip çıkarsa bende onlara karşı çıkarım.

Comments are closed.