Etnik kimlik haklarımızın ulufe dağıtır gibi başkaları tarafından dağıtılıp, sonrada geri alınmalarını istemiyorsak bu ülkede demokrasi mücadelesine katkıda bulunmamız şart.

Murat Cenbey 22 November 2013
DEMOKRASİ ÇERKESLERE DE LAZIM MI ?

 

Yurtlarından koparılıp dünyanın çeşitli ülkelerine sürülen Çerkeslerin yaşadığı coğrafyalara bakarsak, hepsinin demokrasi ile sorunları var.

Anavatanı da ayırmamak lazım. Rusya’ da ne kadar demokrasi olduğu aşikar. Her şey Putin’ in iki dudağı arasından çıkacak sözlere bağlı. Geçmiştede demokrasi yoktu şimdide yok.

 

Dünyada en fazla Çerkesin yaşadığı ülke Türkiye. Ve Çerkeslerin yaşadıkları ülkelere baktığımızda aralarında demokrasinin en fazla geliştiği ülkede yine Türkiye. Özellikle son 10 yıldır ciddi gelişmeler var. Her ne kadar son iki senedir Başbakanın Putin özentisinden dolayı demokratik gelişmeler sekteye uğrasa da hala Çerkeslerin yaşadığı ülkeler arasında en demokratiği Türkiye.

 

Şüphesiz çok kolay gelişmedi Türkiye’ de demokrasi. Yaşadığımız coğrafyadan kaynaklanan kan ve gözyaşı eksik olmadı bu demokratik gelişmede. Türkiye’ de en çok ezilen sosyal yapı olan Kürtlerin ve İslamcıların (biraz 68 gençliğinden etkilenen, birazda Kemalizmden etkilenen solun cılız muhalefeti de eklenebilir tabi ki) verdikleri mücadele, değişen dünya düzeni, küresel sermayenin Ortadoğuyu pazar olarak görmesi v.b. sebeplerde eklenince Türkiye demokrasi sınavında yaşadığı coğrafyada öne çıktı.

 

Daha 10 sene öncesine kadar konuşulmayan bir çok konu konuşulmaya, tartışılmaya hatta hayata geçmeye başladı. Ahmet Kaya Kürtçe türkü söyledi diye linç edilmek istendi, başörtüsünden dolayı milletvekili meclisten atıldı. (Hemde demokrat halkçı Ecevit’ in ” atın bu densizi ” çığlıkları altında) Başörtülü kızlar üniversitelere alınmadı, cezaevlerinde kimyasal bombalarla katliamlar yapıldı, solcu gençlere karşı infazlar gerçekleştirildi. Kürdistanda devlet kendi topraklarını bombaladı, insanlar katledildi, azınlık dilleri yasaktı v.b. daha bir sürü sayabiliriz.

 

Bugün ise insanlar biraz daha özgür. Sorunlar yok mu? Hemde çok. Bir türlü sonuçlanamayan Kürt sorunu, başbakanın diktatör edasıyla herşeye karışması, anadilde eğitime hala izin çıkmaması v.b. Ama yüzyılın sorunlarının bir günde çözülmesini beklemekte hayalcilik olur.

 

Demokrasinin gelişmesi için sadece Kürtlerin ve İslamcıların değil, diğer ezilenlerinde kitlesel olarak bu mücadeleye destek vermesi gerekmez mi? Demokratik gelişmeyi sadece bu iki gruba bırakıp, sonrada bu iki grup demokrasiyi kendilerine göre yorumlayıp uygulamaya başlayınca feryat etmek doğru mu? Halk arasında bir deyim vardır “kazanı bekleyen çorbayı içer” diye. Demokratik gelişmeye hiç katkı sunmayıp sadece eleştirmek, sonrada oluşan demokratik ortamdan pay istemek ne kadar adil ?

 

Peki Çerkesler bu denklemin neresinde ?

 

Bugüne kadar geçen sürece baktığımızda Çerkeslerin kitlesel olarak bu sürece destek verdiğini söylemek mümkün değil. Kisisel olarak belki ama kitlesel olarak hayır. Hatta Çerkeslerin çoğunluğunun demokrasi dışı güçlerin yanında olduğu bir gerçek.

 

Son yıllarda gençler arasında başlayan kıpırdanışlar etkisini gösterip kitleselleşmeye başladı ve Çerkesler pek de alışık olmadığımız bir şekilde meydanlara çıkmaya başladılar.

 

Ama Çerkesler için tarih tekerrürden ibaret herhalde, yine bölünerek.

 

Bir kısmı Kimlik meselesini tanımlayarak bunu ülkenin demokrasi meselesinden ayırmadan kendi kimlikleri ile demokratik gelişmeye katkı sunmaya çalışırken, bir kısmı ise hiçte katkısı yokken oluşan demokrasi ortamından pay kapma telaşıyla “biz hakkımızı alalım da ülkeyi isterse b…k götürsün” mantığıyla hareket etmeye başladılar.

 

Dünyadaki örneklere bakınca şunu görmek mümkün, etnisite meselesi demokrasi ile birebir ilgilidir. Dünya üzerinde binlerce farklı dil varken Birleşmiş Milletlere üye ülke sayısı 200 civarında. Bu ülkelerde kullanılan resmi dillerin sayısı da bunun 2 katı civarındadır. Geri kalan ve konuşulamayan, yasak olan dillerin çok büyük bir çoğunluğu demokrasinin gelişmediği ülkelerdedir.

 

Rusya’ da bile sosyalist dönemden kalma azınlık dilleri hala konuşulmakta ancak her geçen gün baskılar artmaktadır. Ayrıca demokrasinin gelişmediği Rusya’ da Putin’ in bir gün bu dilleri yasaklamayacağının garantisi de yoktur.

 

Türkiye’ ye dönersek, ülkede olan anti demokratik uygulamalar Çerkesleri ilgilendirmeyecek mi hiç?

 

Kürtlere yapılan katliamlar,türban yasakları, alkol yasakları, evde kimin kimle kalacağının sistem yada başbakan tarafından belirlenmesi, Roboski’ de ki katliam, Ergenekon darbecileri filan. Bunlar Çerkesleri hiç ilgilendirmez mi ?

 

Bu anti demokratik uygulamalara Çerkesler neden kitlesel olarak tepki göstermezler yada tepki gösteren Çerkes gruplarını yerden yere vururlar? Bu sorunlar Çerkesleri ilgilendirmiyor mu ?

 

Başı örtülü olduğu için çalışma hakkı alınan (sebest bırakıldı ama hala bazı mesleklerde yasak, başı açık biri hakim olabilir ama başı kapalı biri olamaz, olsa olsa mahkemede çaycı yada temizlikçi olur) bir Çerkes kadını niye Çerkes kimliği ile bunun mücadelesini vermez. İlla bir ideolojinin yada bir partinin taraftarı olarak mı buna karşı çıkmalı?

 

Çerkes gençleri evlerinin içlerine kadar burnunu sokmaya çalışan başbakana niye Çerkes kimlikleri ile karşı çıkmaz. Bu ülkede Çerkes alkolikler yok mudur Başbakana karşı çıkacak ?

 

Kısaca bir sistem yada parti Çerkeslere size haklarınızı veriyorum dese ama öbür taraftan da demokrasiyi askıya alsa, “bize ne biz hakkımızı aldık ya ona bakalım” mı diyeceğiz.

 

Demokrasi bize lazım olmayacak mı ?

 

Tam tersine demokrasi en çok biz Çerkeslere lazım aslında.

 

150 senedir sürgünde yaşıyoruz. Dillerini bilmediğimiz ülkelerde birbirimizle savaşarak kardeşlerimizi öldürdük. Ne için ?

 

Hep kandırıldık ama uslanmadık hep başkalarının peşinden gittik. Sandık ki biz onlardan biri olursak haklarımızı alırız, biz hakkımızı alalım ülke ne hale gelirse gelsin. Hem bak Çerkesler ordu komutanı, milletvekili, hakim her şey olabiliyor. O halde diğer azınlıklara yapılan katliamlara, anti demokratik uygulamalara, açık ve post modern darbelere niye karşı koyalım dedik. Tam tersi o katliamların içinde yer aldık.

 

Artık uyanmamız gerekmiyor mu? Sırf politik sebeplerle ve çıkarcı politikalarla ağzımıza bir parmak bal sürenlere bir takım haklarımızı verecekler diye bırakalım peşlerinden gitmeyi en önde destekçileri olmadık mı? Koyun gibi güdülmekten bıkmadık mı ?

 

Demokrasinin gelişmediği hiçbir ülkede – ki buna Rusya ve Türkiye’ de dahil – toplumun tüm kesimleri ile birlikte verilen mücadele ile değil de bir takım politik hesaplarla yukarıdan aşağı verilen haklar baki olamaz. Verildiği gibi alınır kimse sesini çıkaramaz. Örnek; Çerkes Etem olayı.

 

Hem biz bugün toplumun diğer kesimlerine karşı uygulanan anti demokratik uygulamalara sesimizi çıkarmazsak, Kürtler katledilirken, İslamcılara baskı yapılırken, solculara karşı cadı avı yapılırken sesimizi çıkarmazsak, yarın biz kimden yardım isteyeceğiz.?

Yazının başlığındaki soruya cevap; Demokrasi en çok Çerkeslere lazım. Çünkü örgütlenemeyen, hakkını arayamayan, onun bunun peşinden koşan bir milletiz. Daha önce kandırıldık, mecliste “ bu ülkeyi sadece Türkler değil, Çerkezler, Kürtler beraber kurduk” diyenlerin, işlerine gelmeyince 1 gecede bizi nasıl hain ilan ettiklerini gördük.

 

Etnik kimlik haklarımızın ulufe dağıtır gibi başkaları tarafından dağıtılıp, sonrada geri alınmalarını istemiyorsak bu ülkede demokrasi mücadelesine katkıda bulunmamız şart.

 

Hemde kendi Çerkes kimliğimizle.

Yorumlar (1)
  1. Recep Güler on said:

    Bu yazını daha önce okumuştum,şimdi dönüp bir daha okudum eline sağlık canım kardeşim ,evet demokrasi en çok biz Çerkeslere gerek çok haklısın.. :-)))