Genç nesil bizim kuşaklardan çok daha iyi eğitim aldı. Ne olursa olsun kendisini marjinallerden kurtarmayı bildi şimdilik. Bizim 68 ve 78 kuşağı gibi kendini kurda kuşa yem ettirmeyecek-ettirmesin, dileğim budur.

Erhan Hapae 20 June 2013
SON BEYAZ TÜRK İSYANI

 

İstanbul’un tek güzel meydanı Sultanahmet. Üsküdar Meydanı’nın adam olma ihtimali var, Kadıköy meydanının yok. Taksim meydanı nasıl olur bilemiyorum ama eski hali kötü.

 

Beni bekleme kaptan/Seyir defterini başkası yazsın/ Camili-kubbeli mavi bir liman/ Beni o limana çıkaramazsın.

 

Nazım burada Üsküdar’dan bahsediyor diye düşünmüşümdür hep. Biri küçük ve yalın üç tarihi caminin çevrelediği iskele meydanı, San-Marco meydanına dönüşebilir bir gün – mimari açıdan çok büyük bir problem yok.

 

İsyanın, başından beri hiçte Taksim meydanının ne olacağı ile ilgili olmadığı açıktı benim için. Mesele Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak.

 

Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak iyi de Kürt meselesini kim çözecek? Ergenekon’a kim dik duracak? Oligarşiyi kim sarsacak, Mahir Çayan’ mı? Bahçeli’ mi yoksa Kılıçdaroğlu’ mu? 6 mayıs ta gezi parkı için referandum isteyip, 14 mayısta referandumun ne kadar yanlış olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu.

 

Abdullah Gül’ de beceremezdi bu dik duruşu- bütün naifliğine rağmen, Bülent Arınç’ ta. Bu gün dehşetle izlediğim hemşerimiz sayılan Abdüllatif Şener‘ mi becerecekti bunları. Ak – Parti’ nin kuruluş dönemindeki ilk dört isminden bahsediyorum ben.

 

Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak isteyenlerin yolu üç ağacı bahane yapıp ordudan medet ummak veya DHKP-C ye umut bağlamak olmamalı herhalde. Yol belli, tıpkı Kasımpaşa mahallesinden başlayıp ve 40 yıl süreyle halktan hiç kopmadan siyaset geliştirip, halk tarafından bu işe layık olma mertebesine yükselmek olmalı.

 

Bu cesareti olan biri var mı? Bu uzun yolu göze alan ve sabrı olan? Varsa yollar açık artık bu ülkede diye düşünüyorum ben.

 

Gezi Eylemini düzenleyenlere düzülen övgüleri kuşku ile karşıladığımı söylemek isterim. Yapanlar unutulup gidecek ama efsanesinden bir kesim insan sosyal olarak geçinecek. İbo 24 yaşında öldü, 41 yıldır ondan geçinenler var. Onun gibi yani.

 

Sencer Shumaf ve kızım Merisa yazdıklarımı beğenmemişler. Beğenmeyenler çok daha fazladır biliyorum.

 

Tayyip Erdoğan ile ilgili iki farklı görüş var iktidar konusunda; Birincisi, Başbakanın mutlak iktidar olduğundan şüphe duymayanlar. İkincisi, Ak Parti’nin giriştiği süreçlerden hiç hoşlanmayan derin yapıların henüz sivil iradeye teslim olmadığını ve onu bir kaşık suda boğmayı akıllarından çıkarmadığını düşünüp kaygılananlar. Seçimle yıkmakta mümkün görünmüyor, e o zaman başka yollar. Ben hala sivilin, mutlak iktidar olamadığını düşünenlerdenim yani kaygı duyanlardan. Ve olaylara bakışımın temelinde bu ikinci tarafta olmak yatıyor.

 

Menderes’te Erdoğan kadar halk desteğine sahipti ve seçimle yıkmak mümkün değildi. Zamanın Genelkurmay Başkanı darbecilere karşıydı. Bu günkü kötü twitlere benzer haberler yayılıyordu. ‘’İstanbul’ da öğrencileri kıyma makinesinden geçirdiler’’ vs. Hukukçular ve Rektörler cüppeleriyle sokaklara döküldü, öğrenciler asker desteğinde gösteriler yaptılar. Celal Bayar gibi bir komitacı ve Menderes, işin farkına varamadı. O da tıpkı Erdoğan gibi halkı çağırsaydı yanına ve bir büyük miting yapsaydı mesela, belki 27 mayıs darbesi önlenir, bugün Türkiye demokrasisi derinleşmiş olurdu.

 

Menderes’e destek veren halk, onun asılmasına engel olamadı. Bunu organize edecek kendisi idi ama bunu göremedi. Erdoğan’ın Kazlı çeşme ve Sincan mitingleri bu nedenledir. 2007 de ise seçime gitti, yani halka. Hala arkamda mısınız? demek istemişti.

 

Erdoğan’a karşı muhalefet edilecek çok şey var elbet. Kürt meselesini süründürme, AB ilişkilerini neden bıraktın, Demokratik bir anayasa konusunda ayak sürüme, Kişi başına gelir 2008 de geldiği 10.000 USD noktasını neden aşamıyor bir türlü diye.

 

Gezi Parkı çekirdek genç kadrosunu bilemiyorum ama 20 gün boyunca ülkeyi kasıp kavuran göstericilerin ve muhalefetin bu yukarda saydığım noktalarda muhalefet edeceğini hiç sanmıyorum. Hatta isyan etmelerinin temel nedeni, Tayyip Erdoğan’ın başlatıp her seferinde yarım bıraktığı tam da bu girişimler.

 

Genç nesil bizim kuşaklardan çok daha iyi eğitim aldı. Ne olursa olsun kendisini marjinallerden kurtarmayı bildi şimdilik. Bizim 68 ve 78 kuşağı gibi kendini kurda kuşa yem ettirmeyecek-ettirmesin, dileğim budur.

 

CARI.

Yorumlar (7)
  1. Mİne Bağ on said:

    hayatında bundan daha sivil bir hareket zor görürsün arkadaşım.. takke düşmüş kel görünmüşken hala birilerini her hangi bir biçimde bir özgürlük konseptine sahip ve özgürlük getirebilecek melekler falan sanmak gibi bir saflık mı yoksa eski terimle oportünistlik mi bilemiyorum doğrusu… hadi canım diyorum… ulusalcılığın u’su bile gündeme gelmedi bu hareketle.. yok öyle bir şey… ulusalcılık dışında özgürlük taleplerini anlamamak erkek şövenist bir tavır mı diye de düşünmüyor değilim… hani çevrecilik, hani işçi sınıfı hakları …. ne diyeceğini şaşıyor insan bu tek boyuta indirgenmiş haklar yaklaşımı karşısında

  2. Shumaf Sencer on said:

    Bence birinci hataniz, gezi parki dolayisiyla ortaya cikan toplumsal muhalefeti yek pare bir ideolojik blok gibi gormek. Boyle birsey yok. Evet baslangicinda rolleri olmamasina ragmen, kemalist soylem bu eylemlerin icine enjekte edilmeye ugrasiliyor. Bunu yapan da CHP ve AKP’nin kendisi esasinda. Ikisi de gercek bir muhalif hareket dogmasini istemez bu memlekette. Gercek disi bir parametreyle dogru analiz olmuyor.

    Ikincisi, sivil siyaseti siyasi partiler ile karistiriyorsunuz. Bugunki hukumete itirazi olanlarin buyuk bir kismi kararsiz/apolitik kitle, bir kismi eski AKP secmeni, bir kismi da CHPli kemalistler ve digerleri. Bu cogunlugun CHPnin agzini sulandirdigi dogru, Gunsel Tekin bugun AKP yi yollamak icin “ödünc oy istedi“, ama bu heterojen kitlenin CHP’den umutvar oldugunu soylemek icin bir veri yok elimizde. Aksini soyleyen kamuoyu arastirmalari var ama. Eski Turkiye’ye donmek isteyenler ile daha iyisini isteyenleri ayni kefede degerlendirmeyelim.

    Basbakan, Taksim’de yeni AVM yeri begenecegine kendi sorumluluklarini yerine getirse nasil olur? Taksime AVM dikince mi bolgesel guc olacagiz? Sehrin siluetiyle ugrasmayi, 3 cocuk kampanyalarini, kurtaj, vs gibi konularla gundemi degistirmeleri birakip isine baksa? Hukumetin de soyledigim eylemlerin ilk gunlerdeki „masumiyeti“ polisin vahsetine maruz kalmadigi surece bu noktaya gelmezdi. Polis vatandasi korumak icin degil sindirmek icin kullaniliyor. Insanlarin hayatina bu kadar maydonoz olma hakkini %50’den alinabiliyor mu demokrasilerde? Ileri demokrasi dedikleri bu muydu? Demokrasiyi gecince biraz ilerde mi kalmis olmayalim? Bunlara katlamak icin sebep gosterdiginiz Kurt sorunu cekilme basladigindan beri yerinde sayiyor. Roboski katliami davasi sivil mahkemenin aylar sonra gorevsizlik karari vermesiyle askeri mahkemeye paslandi. Katliamin oldugu bolgeye cocuklarini anmaya giden ailelere sinir ihlali gerekcesiyle 3er bin lira ceza kesildi. Bu arada son gunlerdeki polis vahsetinin ardindan hukumet toplumsal olaylara mudahale icin gerekirse askeri guc kullanabilecegini beyan etti. PKK, devletin yeni bir savasa hazirlandigini soyluyor. Kemalistlerin elinden alinan vesayet rejimininin metodlarini bu kadar sahiplenen bir hukumetin derdi demokrasi mi? Onumuzde yeni ve sivil bir anayasa gibi onemli bir surec var. Erdogan’in bu haliyle bu sureci saglikli goturebilecegini sanmiyorum.

  3. Özgür on said:

    Tayyibi, Erhan Beyin gördüğü noktadan göremiyorum. Yani 40 yıllık bir demokrasi “mücahidi” imajını zihnim alamıyor. Ve geldiği siyasi atmosferden hızla uzaklaşan ve duruma göre söylemini tamamen değiştirebilen oportinist bir siyasetçi olduğunu düşünüyorum. Şu söylem ne kadar değişti siz benden iyi bilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=zJC-nUV4WrQ

    Diger yandan Geziparki eylemcileri ile ilgili tespitlerinize buyuk ölçüde katılıyorum. İdealist bir çekirdek kadro, kendi içerisinde tutarli ve şiddetden uzak olsada, pek çok şehirde sokaklarda çatışan insanların tamamına yakını kemalist, belirli sol gruplar ve alevi kökenli insanlar. Öldürülen 3 kişiden ikisi türk alevi, cenazeleri cemevinden kaldirildi. Hatayda öldürülen kişi arap alevisi.

    İstanbul gezi parki disinda yürüyenlerin çoğu mustafa kemalin askerleriyiz diye slogan atarak sokaklarda yürüdü.

    Neticede Tayyibin gerek kendi islami geçmişi ile ile çelişen gerek bugün giymeye çalıştığı demokrasi gömleği ile uyuşmayan tavırlarına karşı sağlıklı eleştirileri gezi parki etrafinda koparilan gürültüde duyamadik.

    Sanildiği gibi bu eyleme istanbul gezi parkinda destek verenlerde akp kökenli insan sayisi ihmal edilecek kadar az. Yapilan anketlerde %2 civarinda akp’li %60’dan fazlasi ,partisiz bir kitle. Partili %30 kusurluk kitlenin %70’i chp’li.

    Kemalizm bati degerlerini halka empoze etmesi en belirgin karekteristigi. %70’e yakını sag-muhafazakar partilere oy verdiği ülkede dinen kesinlikle men edilen alkol tüketimi ve kürtajda yapılacak kısıtlama, Akp kitlesinde kendi degerlerinden yapilan tahribatin düzeltimesi olarak algilandigininda altini cizmek isterim. Kürtaj serbest olsun, 7/24 alkol serbest olsun, özel hayata müdale olmasini süsleyerek sunmak olsa olsa neo-kemalizm olur ve kemalizm zaten cumhuriyet ilanindan beri bu mücadeyi veriyor ancak yasalar cikarmakla insanlarin degismedini serbest secimler bizlere gosterdi. Bundan sonrada farkli bir tablo beklemek irrasyonellik olur.

  4. Mert Selek on said:

    Özgür’ün belirttiği gibi sonuçlar ortada.Bu gençlik ne AKP’nin istediği Yeni Türkiye ne de CHP-MHP’nin istediği bir Kemalist-Ulusalcı ya da milliyetçi bir gençlik.Çözüm sürecine destek verenlerin oranı da hayli fazla,nitekim ulusalcıların yaftaladığı akil insanların içinden de gençlere destek var.Bu gençlik sizin 68-78 kuşağı değil,deneyimlerinizi onlar birkaç saniyede internette ediniyorlar.Nitekim AKP’de CHP’de bunu bir türlü anlamak istemiyor.CHP hakim olmak istedi ama cık olmadı Mustafa Keser’in askerleriyiz kadar yaratıcı bir nesil.Çözüm sürecinde PKK adım attı ama Hükümet’ten bir adım henüz göremedik.Başbakan dilini daha da sertleştiriken kim baltalıyor ya da provoke ediyor ortada.Ne yazık ki eylemi içeriksizleşrirmeye çalışanların içine demokrat dediğim yazarlarda katıldı hayal kırıklığı ama bu söylemle onlar da B.Coşkun,Y.Özdil,E.Özkök,E.Çölaşan gibi anılır bu gençlik tarafından,hükümeti aklayan söylemler bu saatten sonra laf ü güzaftır.

  5. Mefewud Nartan on said:

    Sana dindar ve kindar nesil ile mutluluklar dilerim Erhan ağabey.

    yazında söylenmeyenleri söylenmiş gibi gösterip iktidar egemenlerin, her bir tarafını aklamışsın, finalde yalandan eleştirmişsin.

    senin yazından gidersek

    Gezide bulunan yada destekleyenlerden hiç şunları söylediğini duydun mu?

    Çözüm süreci durmalı !
    Askeri vesayet geri gelmeli!
    DHKP-C ye umut bağlamalı!
    Sivil irade derin yapılara teslim olmalı !

    Bunların hiç birini söyleyen yok. Bunları söylenmiş kabul edip varsayımların üzerine savunma hattı kuruyorsun. Yok öyle bir şey.

    Milletin evine, yatak odasına, eğitimine, imanına, sofrasına, yediğine içtiğine, karısının sezeryanla mı sezeryansız mı doğuracağına ve hatta doğurup doğurmayacağına, doğurursa kaç çocuk doğuracağına karışmaya kalkan, millete çapulcu diyen, belediyeleri alır almaz kadın işçileri istifaya zorlamak için bin bir tülü terbiyesizlik yapan A takımları kuranların, mezro ile etek boyu ölçenlerin (bunlar olmadı deme, tarih isim, yer gönderirim) Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz, diyenlerin senin sırtında ne işi var.

  6. Peterez on said:

    Oportünist dezenformasyon ve kişiliksizleştirme yazısı. Yorumlamaya değmez. Oportünizm; farklı koşullarda farklı kılıklara bürünerek çıkar mücadelesi verir.

  7. Cecen Boran on said:

    Menderes yerine Tayyip koyun, Kore yerine Suriye oldugunu varsayin. (Hadi Yalcin da Yalcin Kucuk ve Ergenekoncular olsun Bakin Nazim Hikmet ne yazmis pek sevgili muhteremlere….

    Nev York Tayms gazetesi 29 Aralık 1954 tarihli sayısında “Türkiye Geriliyor” başlıklı bir başyazı yayımladı. Bu başyazıda şöyle satırlar var : “O – Adnan Menderes – Basın hürriyetini yok ediyor… Basında kendisini tenkit edenleri hapse atıyor… Siyasi muhalefeti eziyor… Menderes işçilere grev hakkını tanıyacağını vaad etmişti… Halbuki en kısa grevler için işçileri takip ediyor…”
    Ben, Nâzım Hikmet, Nev York Tayms gazetesinin satırları arasında kalan yazıları da okudum. Bu satırların arasındaki satırları aynen aşağıya geçiriyorum.

    GERİLEYEN TÜRKİYE YAHUT
    ADNAN MENDERES’E ÖĞÜTLER

    Şaşkınlığın bu kadarına doğrusu ya pes.
    Bindiğin dalı kesiyorsun Adnan Menderes.
    İlle de asıp kesmek geliyorsa içinden
    Ezmekte devâm et Barışçılar’ı, ama sen
    Meselâ Yalçın’ı da tıkıyorsun deliğe (1)
    İhtiyarcık sana azıcık cilve yaptı diye,
    Git, koş, elini öp, af dile, yüzünü güldür,
    O, yalnız altın kafeslerde öten bülbüldür.
    O, matbaalar yıktırıp kitaplar yaktıran, (2)
    O, büyük demokrat, O, hürriyetçi kahraman,
    Moskova’yı atomlayalım diyen insancı…
    Kendine acımazsan bize bir parça acı.
    A be Adnan Menderes, böyle bir dal kesilmez,
    Böyle şaşkınlıkların sonu da iyi gelmez…
    Şu muhalefetle de alıp veremediğin ne?
    Niye öyle hışımla yürüyorsun üstüne?
    Kore’ye asker gönderdin de “Hayır” mı dedi?
    “Kan aktı hesabı sorulmalıdır!” mı dedi?
    Orduyu emrimize verdin, ses çıkardı mı?
    “Olmaz olsun” mu dedi Amerikan yardımı?
    Feryat mı etti “İstiklâl elden gitti” diye?
    Zavallı, sımsıkı sarılmış demokrasiye :
    “Başvekil merasimsiz karşılanmalı” diyor. (3)
    Bir de bazan coşarak “Hayat pahalı” diyor.
    Bu aksoylu muhalefeti ezilir görmek
    Türkün Batılı dostlarını pek üzüyor pek. (4)
    Şaşkınlığın bu kadarına doğrusu ya pes.
    Bindiğin dalı kesiyorsun Adnan Menderes.

    Hani, her işte bizden örnek alacaktın ya?
    Hürriyet nizamına sâdık kalacaktın ya?
    Vaadettin tanımadın işçinin grev hakkını.
    O hakkı bizim tanıdığımız gibi tanı.
    Elli istiyorlarsa ateş aç, sonra beş ver.
    Ama ufak tefek grevlerde anlayış göster.
    Sendika liderlerinizin birçoğu zaten
    bizde olduğu gibi emir alır polisten.
    Niye telaşlanıp kaybedersin vekarını?
    Hem de kırarsın liderlerin itibarını?
    Şaşkınlığın bu kadarına doğrusu ya pes,
    Bindiğin dalı kesiyorsun Adnan Menderes.

    Senin bindiğin dallar ve bindiğimiz dallar,
    Unutma bu dallardan başka asıl ağaç var,
    öfkeyle homurdanan yarı çıplak, yarı aç,
    bizi silkip atmaya fırsat kollıyan ağaç…

    1955

    (1) Adnan Menderes tevkif ettiği gazeteciler arasında Hüseyin Cahit Yalçın’ı da hapise attı.
    (2) 1945 yılında Tan gazetesi başta olmak üzere birçok gazete, dergi matbaası yıkılıp yağma edilmiş, meydanlarda kitaplar yakılmıştı. Bu faşist sürülerine “İleri” emrini Yalçın vermişti.
    (3) Burjuva muhalefet gazeteleri ve partileri, Adnan Menderes’e İstanbul’a filan gelip gidişlerinde merasim yapılmasına itiraz ediyorlar.
    (4) Nev-York Tayms yazısını şöyle bitiriyor: “Bu durum Türkiye’nin Batıdaki dostlarını kederlendirmektedir.”