Müslümanlarla Kürtler barışmaya karar vermiş çocuklar yauv, az bi müsaade edin. Taksim parkına 1113 ağaç dikeriz hep birlikte, ne var.

Erhan Hapae 08 June 2013
CAMİ – KIŞLA’ dan ÇIKIŞ MI BU?

 

68 ve 78 kuşağı deyince akla gelen genç siyaset sol’du. O sol ise camiye uzak-kışlaya yakındı. Çok sorgulanacak bir cümle kurdum girerken ama ben böyle düşünüyorum. Üstelik o iki kuşağın bizzat kışla tarafından telef edilmesine rağmen.

 

Gezi parkı direnişinin çekirdek kadrosu belki de farklı bir şey, biz Türkiyelilerin hiç alışmadığı ya da tanımadığı. Ucunu ateşledikleri kıvılcım ülkeyi yakıp kavuruyor bu gün ve belki de hiç istemedikleri kışkırtmaların altında kalma ihtimalleri var. Ama ne kışlaya yakınlar nede camiye, en azından ben öyle hissediyorum.

 

Ak Partinin demeye dilim varmıyor ama Sayın Erdoğan’ın süreci hiçte iyi yönetemediği ortada. Uludere fiyaskosundan daha beter bir çaresizliğe düşürdü kendini. Uludere kadar çaresiz bir katliamdan bahsetmiyoruz ama ülkeyi dehşete düşüren bir ayaklanmaya dönüştü. Uludere Kürtlerle ilgiliydi batının pek ilgilenmediği, bu sefer itiraz beyaz Türklerden geldi ve tüm ülkeye yayıldı.

 

Ergenekonculardan, marjinal silahlı örgütlere ve belki de dış mihrakların provokasyonuna açık bir hareket olarak geldi bu güne kadar ama ben bunun peşinde değilim. Bunlar içimi titretmedi değil elbet; Kürt meselesinin çözülmesine ramak kalmış bir zamanda ortaya çıkması ve çözüm sürecine vereceği zararlar açısından kaygılıyım. Bütün bunlara rağmen bu yeni genç siyaset tarzının kendini Ergenekon ve Marjinal silahlı güçlere teslim etmeyeceğini düşünüyor ve umuyorum.

 

Avusturya Prensinin Saraybosna’da vurulması birinci harbe neden olmuş meselesi nasıl dudak bükülecek bir gerekçe ise buda öyle ama sonuca bak sen. Taksimde üç ağacın sökülmesi yüzbinlerce insanı neden harekete geçirdi?

 

Teknik ve estetik kaygılarla Taksim meselesini tartışırsak benim fikrim açık; Taksim meydanının çevresinde saygı duyulacak tek bir yapı yok. Belki gerideki o kilise. O da gecekondu eklentileri ve abuk büfelerin ardında kaybolmuş durumda. Meydan ise bir felaket. Ama bu gün mesele bu değil.

 

Kendini vazgeçilmezliğe yükseltmiş bir başbakanımız var ve bazen ne dediğini bilmiyor. Allahtan kısa bir süre sonra vaz geçip tam tersini söylüyor. Ben şahsen Kürt meselesi bir sonuca bağlanana kadar kendisini vazgeçilmez bulanlardanım. O iş biterse vazgeçemeyeceğim hemen hiç kimse yok.

 

Bülent Arınç’la görüşen temsilcilerin çıkışta söyledikleri ise başlı başına bir sorun. 3. Köprüyü yapamazsınız, Kanal İstanbul’u yaptırtmayacağız, Galata Port ihalesi iptal edilsin. Bunlara hakkınız var elbet ama bir seçim kazanmak şartıyla.

 

Benim umutla baktığım yeni genç siyasetin, kendini marjinal silahlı güçlerden ve eski devletten ayırırken, taleplerinin pazarlığa ve halkla pazarlığa muhtaç olduğunu kavramaları gerektiğine inanıyorum en içten dileklerimle.

 

Bir şey ekleyeyim müsaadenizle; 2003 den 2010 yılına kadar geçen 7 yıllık sürede içki satışı 4 misli artmış. Bu iki tarafa da ders olsa iyi olur. Hayat tarzına müdahale meselesinin pekte bir işe yaramadığının kanıtı. Diğer taraftan ise fazla yaygara var.

 

Müslümanlarla Kürtler barışmaya karar vermiş çocuklar yauv, az bi müsaade edin. Taksim parkına 1113 ağaç dikeriz hep birlikte, ne var.

 

CARI

Comments are closed.