Zeynep Ansukka 24 January 2014
Çatışma ve İhlallerin Gölgesinde Soçi Kış Olimpiyatları

22. Kış Olimpiyat Oyunları, 6 – 23 Şubat tarihleri arasında Rusya’nın Soçi kentinde yapılacak. Rusya’nın en dezavantajlı bölgesi olarak kabul edilen Kuzey Kafkasya’nın kıyı bölgesinde yer alan Soçi, 2007’de olimpiyatlar için seçildi. Soçi Olimpiyatları, bu tarihten itibaren farklı argümanlarla protesto edilmeye başlandı. Bölgenin otokton (yerli) halkı olan Çerkesler, olimpiyat yapılacak bölgeyi soykırım toprağı olarak görüyorlar ve şehrin aday olarak açıklanmasından itibaren başlayan itirazları halen devam ediyor. Bugüne kadar hem Kafkasya’dan hem de farklı ülkelerde bulunan Çerkes diasporasından olimpiyatlara karşı boykot çağrısı yapıldı ve çeşitli protestolar düzenlendi. Bunun yanı sıra, çevre örgütleri olimpiyatlar için yürütülen inşa faaliyetlerinin bölgede geri dönüşü olmayan çevre tahribatına neden olduğunu öne sürerek olimpiyatlara ilişkin ciddi bir muhalefet sergilediler. UNESCO Kültür Mirası listesinde olan bölgede, ağaçların kesilmesi, toksik atıkların nehirlere dökülmesi gibi çevre hakkının ihlali niteliğinde olan faaliyetler, hem insanları hem de bölgede yaşayan diğer canlı türlerini tehdit ediyor. İnsan hakları örgütleri ve aktivistleri de Rusya’da devam eden insan hakları ihlallerine dikkat çekerek, olimpiyatların bu ihlallerin örtülmesine vesile olmaması gerektiğini belirtiyor ve bölgede uygulanan güvenlik politikalarının orada yaşayan insanların en temel haklarının ihlali anlamına geldiğinden bahisle endişelerini dile getiriyorlar. Bu muhalefet ve boykot çağrıları olimpiyatların iptali sonucunu doğurmasa da, uluslararası camiada Rusya’nın başını epeyce ağrıttı ve ağrıtmaya devam edecek gibi görünüyor.

 

TANSİYONUN HİÇ DÜŞMEDİĞİ COĞRAFYA

 

Kuzey Kafkasya, 19. yüzyıldan beri devam eden kolonileştirme süreci yüzünden sert savaşlara ve çatışmalara sahne oldu. Bölgedeki varlıkları M.Ö. 5000’li yıllara kadar giden Kafkas halkları, Rusların kolonileştirme faaliyetlerine karşı uzun süre direniş gösterse de, 1864’teki son savaşın ardından Çarlık Rusya’sının bölgeye hâkim olmasına engel olamadılar. Olimpiyatlara ev sahipliği yapacak olan Kbaada vadisi, Rusların verdiği isimle Krasnaya Polyana, Çerkesler tarafından soykırım toprağı olarak kabul ediliyor. Savaşın ardından büyük kıyımlara sahne olan ve sonrasında kıyımdan arta kalan halkın yüzde 90’dan fazlasının sürgüne uğratıldığı bu vadi, Çerkeslerin belleğinde ayrı bir yere sahip. Soçi’nin aday olmasından itibaren olimpiyatların bu topraklarda yapılamayacağını söyleyen Çerkesler, seslerini Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne duyuramasa da, mücadelelerine son vermek yerine, Soçi’nin gerçek tarihinin bilinmesi için protestolarına devam ediyorlar.

 

Özellikle Sovyet Rusya’nın yıkılışından itibaren gerilimin neredeyse hiç azalmadığı bir bölge olan Kuzey Kafkasya’da devam eden çatışmalar, çok sayıda insanın ölümüne ve yaralanmasına neden oldu. Sadece 17 Aralık – 19 Ocak tarihleri arasında bölgede 68 kişi yaşamını yitirdi ve 56 kişi yaralandı. Olimpiyatlara bir aydan az bir süre kalmışken bu çatışmaların devam ediyor oluşu Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin kararının yerindeliğinin tekrar sorgulanmasına yol açtı. Her ne kadar, olimpiyatların yapılacağı bölgede kuş uçurtulmasa da, Kuzey Kafkasya’nın bu tarz şiddet olaylarına sahne olması, Rusya açısından ciddi bir sorun teşkil ediyor. Bunun yanında, Rusya’da olağanlaşan insan hakları ihlallerine olimpiyatların altyapı çalışmalarının başlamasıyla yenileri de eklendi. Göçmen işçilerin emeklerinin sömürülmesi, hakkını arayanların yasadışı olarak gözaltına alınması ve keyfi olarak sınır dışı edilmesi gibi vakalar insan hakları kuruluşlarınca eleştiriliyor. Başta ABD, Almanya ve Fransa olmak üzere birçok Batılı lider olimpiyatlara katılmayacağını duyurdu. Rus otoriteler bunu boykot olarak algılamadıklarını söylese de, bazı liderler olimpiyatları boykot ettiklerini açıkça belirtti. Ayrıca bazı sporcular, bölgedeki çatışmalar ve intihar saldırıları dolayısıyla endişelerini ifade ediyorlar. Rusya ise, bu endişeleri ve eleştirileri bertaraf etmek için güvenlik tedbirlerini çok sıkı bir biçimde uygulamaya devam ediyor. Rusya’nın bölgede yürüttüğü güvenlik politikalarının sertleşmesi ise insan hakları ihlallerini daha da artmasına neden oluyor.

 

RUSYA’NIN İNSAN HAKLARI KARNESİ

 

11 Kasım 2013’te yayımlanan istatistiklere göre, şu an AİHM’de bekleyen dosyaların yüzde 16.6’sını Rusya aleyhine açılmış olanlar oluşturuyor ve Rusya dava edilen ülkeler bakımından en üst sırada yer alıyor. Özellikle Çeçenistan’da gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri yüzünden yüksek miktarlarda tazminat ödemeye mahkûm edilen Rusya, bu cezaları ödese de, parasal olmayan mahkeme kararlarının yerine getirilmesi için gereken adımları atmamakta ısrar ediyor. Bu ihlalleri işleyen kamu görevlilerinin cezalandırmaları için etkili bir yargılama süreci gerçekleştirilmiyor. İnsan hakları ihlallerini gerçekleştiren kamu görevlilerinin hesap verebilirlik mekanizması dışında tutulup bir nevi cezasızlık zırhı giymesi, yeni ihlallere de oldukça geniş bir alan yaratıyor.

Sadece Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi uluslararası insan hakları örgütleri değil; Dünya Bankası, Uluslararası Kriz Grubu, Avrupa Konseyi gibi diğer oluşumlar da yayımladıkları raporlarda, bölgedeki sorunlara dikkat çekiyor ve Rusya’nın bölgedeki sorunların kalıcı olarak çözümü için adım atması gerektiğini vurguluyor. Ancak Rusya, bu sorunları barışçıl yollardan ve kalıcı olarak çözmektense, şiddet kullanarak bastırmayı yeğliyor. Rusya’nın terörle mücadele politikaları kapsamında gerçekleştirdiği hukuk dışı uygulamalar, mevcut muhalifleri etkisiz hale getirirken, gelecekte demokratik yollardan insan haklarını arayacak olan bireyleri veya grupları sindirmede de önemli bir rol oynuyor. Uluslararası insan hakları örgütleri, yayımladıkları raporlarda güvenlik güçleri tarafından bölgedeki insanların işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını, hukuksuz biçimde gözaltına alınarak kaybedildiklerini, yargısız infazlarla yok edildiklerini ifade ediyor. En kötüsü ise bu illegal eylemleri gerçekleştiren güvenlik güçlerinin hiçbir hesap verme ve yargılama mekanizmasına tâbi olmadan bu uygulamalarına devam etmesi.

 

RUSYA NASIL BİR YOL İZLEYECEK?

 

İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü, Rusya’nın yürüttüğü sindirme politikalarını uzun süredir eleştiriyor. Rus otoritelerinin hem Çerkes aktivistlerin hem de çevre aktivistlerinin telefon, bilgisayar gibi eşyalarına keyfi olarak el koyması, onları gözaltına alıp sorgulaması ve tutuklaması, Soçi karşısında yükselen muhalefeti bastırmaya yönelik çabalar olarak değerlendiriliyor. Ayrıca olimpiyatların yapılacağı bölgedeki insanların tazminat ödenmeksizin evlerinin boşaltılması, Kafkasya’nın bazı bölgelerinden Soçi’ye seyahat yasağı ya da kısıtlamaları getirilmesi, toplanma ve gösteri yapma özgürlüğünün, hem Kafkasya’da hem de Rusya’nın diğer büyük şehirlerinde ciddi olarak kısıtlanması, eleştirilerin ve endişelerin artmasına neden oluyor. Rusya’nın gazabından sadece kendi vatandaşları değil, yabancı gazeteciler ve aktivistler de nasibini alıyor. Greenpeace üyesi Gizem Akhan katıldığı çevreci bir eylem sonrası tutuklanarak 2 aydan uzun bir süre hapishanede tutuldu ve Putin’in kısmi affı sonucunda serbest kalabildi. Radikal yazarı Fehim Taştekin’in ülkeye girişinin yasaklanmasından sonra, Norveçli iki gazeteci de gözaltına alındı ve hapse atılmakla tehdit edildi. Rusya, Norveçli gazetecilerden özür dileyip bu tarz olayların yeniden yaşanmayacağını iddia etse de, gazetecilerin ve aktivistlerin üzerindeki baskılar devam ediyor.

 

Rusya’nın olimpiyatlar öncesinde göstermelik de olsa bu baskıları hafifletme ihtimali var. Ağustos ayında alınan bir karar çerçevesinde Soçi’de hiçbir eylem ve gösteriye izin vermeyen Rusya, 4 Ocak’ta bu eylem yasağını kaldırdı ve izin alınarak yapılmak istenen miting ve gösterilere izin verileceğini duyurdu. Ancak bu adım, kronikleşen insan hakları ihlallerini engellemekten öte, Rusya’nın dünya kamuoyundaki imajını düzeltmek için yapıldığı izlenimi veriyor. Gösterilere, ancak belirlenen yerde izin verilecek olması ve bu yerin de, şehirden uzak, ıssız bir bölgede olması bu yorumların geçerliliğini kuvvetlendiriyor. Kaldı ki, yasağı kaldıran bu açıklamadan sonra dahi Rusya, – tek kişilik bile olsa – olimpiyatları eleştiren her türlü eyleme müdahale ediyor, göstericileri gözaltına alıyor, hatta evlerine baskınlar yapıyor. Sonuç olarak, 2014 Soçi Kış Olimpiyatları bu tartışmaların gölgesinde geçecek ve Rusya, dünyanın en çok para harcanan olimpiyatlarını yapsa da, arzu ettiği pozitif imajı oluşturmayı başaramayacak gibi görünüyor.

setav.org

Comments are closed.