KARŞILAŞTIRMALI BARIŞ SÜREÇLERİ
1:02 9 May 2013

Türkiye’de Kürt Sorununda ne zaman adım atılacak olsa diğer ülke tecrübeleri gündeme gelir. Her ülkenin özel şartları, kültürel,sosyal ve ekonomik özellikleri farklı olsa da Barış süreçlerinde dünya tecrübeleri her zaman önem arzeder. Vıcenc Fısas “Barış Süreci – El Kitabı” adlı eserinde dünyadaki barış süreçlerini, barışa giden yolun ne kadar zorlu ve ne kadar kolay olduğunu etraflıca anlatıyor. Çatışmaların çözüm sürecine girmesinde ortak noktanın savaştan bıkan toplum olduğu ise bize oldukça tanıdık gelen bir durum. Oldukça hacimli olan kitabın on ülke tecrübesinin karşılaştırmalı olarak anlatıldığı bölümü yaşadığımız süreci daha iyi anlamak adına Guşıps’te yayınlıyoruz.

 

KARŞILAŞTIRMALI BARIŞ SÜREÇLERİ

Bu bölüm on ülkede cereyan eden barış süreçlerini özetlemektedir: El Salvador, Guatemala, Kuzey İrlanda, Güney Afrika, Tacikistan, Sierra Leone, Sudan’ın Güneyi, Burundi, Endonezya (Açe) ve Nepal. Nepal’da dört yıldan Kuzey İrlanda’da 21 yıla kadar süren, 1984 (El Salvador) ve 2002 (Nepal) yılları arasında girişilen süreçler yer almaktadır. Büyük çoğunluğunda arabuluculuk yapılmıştır (Birleşmiş Milletler – 4 kez) ve esas isteklere gelince, dört tanesi ülkenin demokratikleşmesi, üç tanesi siyasi iktidar ayrılığı ve üç tanesi de otonomi üzerineydi. Geri kalan ülkelerde süreçler piramit şekline çok daha uygun bir şekilde gerçekleşirken, iki süreçte (Guatemala ve Güney Afrika) geniş toplumsal katılım gerçekleşmiştir. Anlaşmaların sonuçlanmasıyla, bazı süreçlerde güven komisyonları’nın kurulmasına rağmen, tüm süreçlerde muharipler için genel af çıkarılmıştır. Anlaşmazlık sırasında savaşta yer alan tüm muhalif gruplar, barış anlaşmaları yoluyla ortaya çıkan yeni hükümetlerde sorumluluk almışlardır.

Müzakereye oturma ve barış sürecine başlama sebepleri farklıydı, ama her vakada savaş yorgunluğu ve halkın barış isteğini belirleyiciydi. Tacikistan’ın yanı sıra el Salvador ve Guatemala’da da diyaloglar lehine bölgesel kontekst (Contadora Grubu) belirleyici olmuştur. Guatemala’da başkanlık

seçimleri siyasi görünümde bir değişikliğe neden olarak etkili olmuştur. Kuzey İrlanda ve Güney Afrika’da barışın sağlanması için ekonomik gereksinim önemli olmuştur. Tacikistan ve Güney Afrika’da gerillaların arkalarını sağlama almaktan vazgeçmesi etkili olmuştur. Dış baskı, Güney

Afrika, Sudan’ın güneyi ve Burundi’yi etkilemiştir. İnsani kriz, Sudan’ın güneyi ve Endonezya’da (Açe) belirleyici olmuştur; bahsedilen son ülkede bir doğal afet, tsunami, sürecin başlamasını yol açmıştır. Son olarak nepal’da monarşiye karşı yapılan halk gösterileri kesin bir barış anlaşması yapılmasına neden olan müzakerelere olanak sağlamıştır.

EL SALVADOR SÜRECİ

1980’de FMLN gerillalarının ülkedeki militarist ve baskıcı hükümetle karşılaşmasıyla, 75.000 kişinin ölümüyle sonuçlanan iç savaş başladı. 1983’te Güvenlik Konseyi, Güney Amerika’daki beş ülke tarafından bir dizi istişarenin yapıldığı Contadora Grubu’nun (Kolombiya, Meksika, Panama ve Venezuela) barış lehine gerçekleştirdiği eylemlere desteğini açıkladığı bir çözüm benimsedi. 1984 ve 1987 arasında, El Salvador başpiskoposu, Monsenyör Arturo Rivera Damas’ın arabuluculuk yaptığı Hükümet ve FMLN delegeleri arasında içeriği (sonuçsuz) keşif nitelikli diyalog olan ilk görüşmeler (dört tane) gerçekleşti. Son görüşmede, Papa elçiliği turu, 1987 ekiminde ateşkes için bir yol bulma arzusunun ve Contadora Grubu tarafından alınan kararlara desteğin açıklandığı bir beyanat verildi. Bu, olgunluk ve tutumlarda esneklik içeren bir aşamaydı.

1986 yılında, Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) ve BM’nin desteğiyle Destek Grubu’nun (Peru, Arjantin, Brezilya, Uruguay) bir araya getirildiği Contadora Grubu’na ait çalışmanın derlendiği esquipulas sürecinin üzerinde durulmalıdır. 1987 ve 1990 yılları arasında Güney Amerika ülkelerinin başkanları müzakere edilen siyasi bir çıkış yolu sunmuştu. Başkan Cristiani ve FMLN’ nin Meksika’da dile getirdiği talebe istinaden 1989’un eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’nin ilk dostane girişimleri başladı. Genel Sekreterlik, özel temsilci olarak Perulu diplomat Álvaro de Soto’yu görevlendirdi. Hükümet ve FLMN arasında Meksika’da imzalanan anlaşmada, silahlı anlaşmazlığa bir son vermek amacıyla bir diyalog sürecinin yürürlüğe

konmasına karar verildi. Bununla beraber kasım ayında FLMN, gücünü göstermek için Silahlı kuvvetlerle sınırlı genel bir saldırı düzenledi, böylece iki taraf da askeri düzeyde eşit bir konumda bulundukları sonucuna varacaktı.1990’ın nisan ayında cenevre’de, genel sekreterin huzurunda ve Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen, müzakere sürecinde izlenecek bir takım kuralları belirleyen bir anlaşmanın imzalandığı ve siyasi ve müzakere edilmiş bir çözüm sağlamak için iki tarafın da isteğinin pekiştirildiği diyalog içerikli bir toplantı gerçekleşti. Siyasi yollarla silahlı

anlaşmazlığı sonlandırmak, ülkenin demokratikleşmesini teşvik etmek, insan haklarına sınırsız bir saygı gösterileceğini garanti etmek ve El Salvador toplumunu yeniden bir araya getirmek hedef olarak alınmıştı. Aynı yılın mayıs ayında Karakas’ta, müzakerelerin genel gündeminin ve takvimin şekillendirildiği bir toplantı yapıldı. Süreç iki evreye ayrılmıştı: birincisinde, silahlı yüzleşmenin sona ermesini sağlayacak alanlarda siyasi anlaşmalar yapılacaktı; ikincisinde FLMN’nin, ülkedeki sivil, kurumsal ve siyasi hayata yeniden entegrasyonu için teminatlar verilecek ve gerekli koşullar

oluşturulacaktı. temmuz ayında, iki tarafın da insan haklarına saygı gösterme vaadinde bulunduğu ve ateşkes yapılmadan önce BM’nin (daha sonra Onursal – BM El Salvador Gözlemci Misyonu) onayına yönelik bir misyonun yerine getirilmesinin öngörüldüğü San José anlaşması (Kosta Rica) yapıldı. 1991 yılının nisan ayında Meksika’da (şehir – Meksika’nın başkenti), arazi kullanım hakkına (icar) ilişkin müzakerelerin tamamlandığı ve yargı, askeri düzen, seçim ve insan hakları

konusunda anayasal reformların dahil edildiği bir anlaşma sağlandı. 1980’de meydana gelen ciddi şiddet eylemlerinin araştırılması için güven komisyonu kuruldu. komisyon 22.000’den fazla şikayet aldı. Mayıs ayında, ilk talimatı San José İnsan Hakları anlaşmaları’nın teyit edilmesine dayanan BM El Salvador Gözlemci Misyonu’nun oluşumu için Güvenlik Konseyi’nin çözüm 693 adlı belgesi

kabul gördü. Daha sonra talimatlar arttırılacaktı. Bu misyonun üçlü öğesi bulunuyordu: bir bölümü insan hakları, diğeri askeri ve biri de kolluk kuvvetlerinden oluşan gözlemcilerdi. eylül ayında BM genel sekreteri, ülkedeki bütün siyasi güçlerden oluşmuş Barış Konsolidasyonu (COPAZ) adına yeni kurulan Ulusal komisyon tarafından onaylanacak olan, ateşkes için minimum güvenlik teminatlar üzerinde anlaşmanın sağlandığı bir zirvede (New York anlaşması), New York’ta bir araya gelen taraflara doğrudan müdahale etti. Aralık ayında, new York’ta, BM Genel Merkezi’nde son müzakereler yapıldı ve aynı ayın 31’inde bir anlaşma sağlandı.

1992’nin Ocak ayında genel af çıkarıldı ve Silahlı kuvvetlerin modifikasyonuna (bu kirli savaşta yer alan görevlilerin ayıklanması ve etkinliklerinin azaltılması), Ulusal Sivil Polis Teşkilatı’nın oluşumuna, askeri istihbarat servislerinin feshedilmesine, milis organların lağvedilmesine, yargı sisteminde modifikasyona, İnsan Hakları’nın müdafaasına, Güven Komisyonu’nun oluşumuna, seçim sisteminde modifikasyona, FLMN’nin siyasi bir parti haline gelmesine, ekonomik ve toplumsal önlemlerin benimsenmesine ve ONUSAL talimatlarının (Asker ve Polis Bölümü) genişletilmesine yol açan Cahapultepec Barış anlaşması imzalandı. Şubat ayında silahlı çatışmalar durduruldu ve terhis işlemine başlandı. Aralık ayında FMLN siyasi bir parti olarak yasallaştırıldı ve ertesi gün silahlı anlaşmazlığa resmi anlamda kesin olarak son verildi. Anlaşmanın sağlanmasında belirleyici olan faktörler çok çeşitliydi: El Salvador halkının barış arzusu, sivil haklardaki değişiklikler, Silahlı kuvvetlerin gayrimeşrulaştırılması, altı düzenbaz (cizvit) rahibin öldürülmesi, FFAA ve FMLN arasındaki askeri bağ, tutumlarda esneklik gösterilmesi, Birleşmiş Milletlerin arabuluculuğu, dost ülkelerin uğraşı (İspanya, Meksika, kolombiya ve Venezuela), katolik kilisesi ve Ulusal Uzlaşma komisyonu’nun olumlu rolü, yeni jeopolitik görünüm (Sovyet İmparatorluğu’nun sona ermesi, Sandistaların yenilgisi), son aşamada Birleşik Devletlerin baskısı ve Contadora Grubu’nun etkisi. Süreç sekiz yıl sürmüştür.

GUATEMALA SÜRECİ

Pek çok barış süreci gibi Guatemala barış sürecinde de ilk yaklaşımların 1996’da imzalanan anlaşmaya dönüşmesi uzun yıllar, on yıldan daha fazla, almıştır. Kökleri, Güney

Amerika bölgesinde demokratik değişiklikleri teşvik etmek ve çok kısa bir zaman içinde Güney Amerika’da barış lehine bölgesel baskı kurmak amacıyla Kolombiya, Panama, Meksika ve Venezuela’nın Contadora Grubu’nu oluşturduğu 1983’e uzanır. Contadora, bir dış faktörün müzakere ve diyaloğa olanak sağlayan bir ortam oluşturma adına nasıl gerekli bir koşul haline geldiğine bir örnektir, Guatemala’daki barışta tam isabet sağlamıştı ama El Salvador ve Nikaragua’da da bu girişimin desteği olmaksızın başarılı olunamazdı.Dahası, bölgesel baskı, çok kısa bir süre sonra nezaketen ülkenin iç bölgelerinde de atılacak olan ilk adımlarla aynı zamana rastlıyordu. Guatemala anlaşmazlık ve askerileştirmeden çok çekti ve Guatemalalı askerlerin,

iktidarı sivillerin eline bırakma konusunda verdiği ilk örnekler ancak 1984 yılında gerçekleşmişti, bu örnekler, askeri diktatörlükle geçen yıllardan sonra, uzun süredir beklenen demokratik geçişi başlatan başkan Vinicio Cerezo’nun kazandığı 1985 başkanlık seçimleriyle somutlaşmıştır.

Cerezo, özellikle İspanya’da, Guatemala elçiliğinde, URNG gerillalarının (Guatemala Ulusal Devrimci Birliği) bir müzakere sürecine başlamaya eğilimleriyle ilgili ilk keşif üzerine gerillalara ilk yaklaşım gösteren kişiydi. O zaman uygun koşullar bulunmasa da, bu toplantı sonuçlarını yıllar sonra gösterecek bir olgunlaşma sürecine girilmesinde belirleyici olmuştu. Her halükarda, başkan

Cerezo’nun bu ilk toplantıyı yapmaya cesareti ya da gelecek vizyonu olmasaydı, Guatemala’da barış sağlanamazdı.1986 ve 1987 yıllarında “demokrasi yoluyla barış” konulu 1. ve 2. Esquipulas anlaşmaları’yla yeniden bölgesel atılım gerçekleştirildi. Bu toplantıların meyvesi, Guatemala’da,

sonraki yıllarda barışın sağlanmasında baş rol oynayan Ulusal Uzlaşma komisyonu’nun kurulmasıydı. Aynı şekilde, Guatemala deneyimine damga koyan sosyal ve dini gruplar

barış lehine meyve veren işler yapmışlardır: çok az barış sürecinin karşılaştığı bir katılım düzeyinde kendi toplumunun kesin desteği. Bu dönemde bir kişinin, dostane girişimleri URNG ve askeriye arasında ilk yaklaşımların sergilenmesine neden olan Lüteriyen Dünya Federasyonu eski genel

sekreteri, eski Lüteriyen papazı amerikalı Paul Wee’nin desteği de belirleyici olmuştur. Eğer Güney Afrika’da Nelson Mandela’nın belirleyici desteğine atfedilen insan faktöründen bahsedilebiliyorsa, desteği olmaksızın bu süreç başka bir ritim ve rota izleyeceğinden Guatemala tarihi de Paul Wee’ye çok önemli bir kişilik olarak hakkını vermelidir. Paul Wee, 1989’da Büyük Ulusal Diyalog’ un bir araya gelmesine olanak sağlayan uygun bir ortamın oluşumuna destek vermiştir. 1990’da, URNG’nin Ulusal Uzlaşma komisyonu’yla (CNR) ilk toplantısını bu şehirde yaptığı, “Oslo İstişareleri” adını almış son derece önemli bir sürece girildi, bu da Norveç’i barış diplomasisinde en etkin ülkelerden biri olarak güçlendirmiştir. Bu görüşme, CNR ve URNG delegeleri arasında farklı ülkelerde gerçekleşen bir dizi toplantının başlangıcını oluşturuyordu: siyasi partilerin mevcut bulunduğu Escorial’de (İspanya); işletme sektöründen kişilerin mevcut bulunduğu Ottawa’da (Kanada); dini grupların mevcut bulunduğu Quito’da (Ekvator); sendikaların ve halk kesiminden kişilerin mevcut bulunduğu Metepec’te (Meksika) ve son olarak eğitim kurumlarından, küçük işletmelerden ve üniversitelerden gelen bazı kişilerin mevcut bulunduğu Atlixco’daki (Meksika) toplantılar. Bu toplantılar, 1991’de URNG ve Hükümet arasında başlayacak, on iki yıl sürecek, aracısız müzakerenin temellerini oluşturuyordu. Cerezo’nun halefi başkan Serrano, Meksika’da ana başlıkları sivil toplumun güçlendirilmesi, ordunun rolü, yerliler, anayasal reform ve seçim rejimi, yerinden edilmiş nüfusun iskanı, sosyo ekonomik koşullar ve tarım reformu olan on bir maddelik müzakere gündemiyle birlikte nisan ayında bir anlaşmanın imzalanmasına olanak sağlayan topyekun Barış (la Paz total) için bir girişimde bulundu. Temmuz ayında, Querétaro’da (Meksika)ülkenin demokratikleştirilmesi için gerekli ilkelerin ele alındığı, müzakerenin ikinci turu atıldı. Görülebileceği üzere, Guatemala süreci bu ülkenin dışında önemli bir gelişme kaydetmiştir.1993’te, Ramiro de León’un başkanlığı döneminde, Guatemala’da kurumsal reformlara başlandı ve Ulusal Uzlaşma komisyonu işlevini yitirdi. Bununla birlikte, sivil topluma söz hakkının verildiği sabit bir barış zemini kuruldu ve bu yılın sonunda Papaz Paul Wee tarafından

organize edilen çeşitli “ekümenik (evrensel) toplantılar” yoluyla URNG’yle daha resmi müzakerelere başlandı. Ertesi yıl Meksika’da müzakere turları atıldı ve 1996 imzalanan nihai anlaşmaya kadar süren bir dizi turla, Müzakere Sürecinin Yeniden Başlaması için taslak anlaşması’yla birlikte BM’nin arabuluculuğu başladı. Sürece diplomatik ve ekonomik destek veren Kolombiya, Meksika, Norveç, İspanya, Birleşik Devletler ve Venezuela tarafından oluşturulan “dost ülkeler” figürü yürürlüğe konuldu. Birleşmiş Milletler, onay misyonu 2004’e kadar sürecek olan MINUGUA’yı (BM Guatemala Onay Misyonu) kurdu. Mart ayında Hükümet ve URNG arasında İnsan Hakları üzerine çok büyük önem arz eden küresel anlaşma imzalandı, bu anlaşmanın ortada ateşkes yokken, yani, düşmanlık hala devam ediyorken ama savaşı “insancıllaştırmak” için

imzalandığını vurgulamak gerekir. Nisanda kurulan ve çift yönlü müzakerelerde irdelenen asli meselelerin tartışılmasını içeren bir talimatla 1996’ya kadar devam eden Daimi Sivil

toplum Meclisinin (ASC) kurulması yönündeki talep kabul edildi. Guatemala süreci, ASC’yle birlikte, müzakere masasında yer bulması için “minimum ortak payda” önerilerini benimsemiş, temsil edilen her bir sosyal sektör için on delege atandığından özellikle bir işleyiş şeması altında

müzakere masasında etkili olma ihtimali çok yüksek sivil toplumlardaki süreçlerden biri olduğundan dolayı süreç adına son derece güçlendirici sivil katılım modeli sunar.Son olarak 1996’da 36 yıllık silahlı anlaşmazlığa son veren bir barış anlaşması imzalandı. Kısmen çok ihtiras dolu olduklarından, kısmense kaybolduklarından, 1999’da yapılan bir referandum bunlardan bazılarını tasdik etmek zorunda kalmıştır, tamamen riayet edilmemiş 13 anlaşma ve 300 taahhütten meydana geliyordu. Bu yüzden Guatemala süreci aşırı beklentiler içerdiği düşünüldüğünden eleştirilir, bu aşırı beklentiler masada daha az ihtiraslı ama gerçekçi bir anlaşmanın mı yoksa

bunun tam tersinin mi daha iyi olduğu konusunda ikilem oluşturur. Her halükarda, bu anlaşma silahlı şiddete son vermiştir ve 2007’de, yıllar sonra, cezasızlığa karşı Uluslar Arası Komisyon’un kurulmasına yol açmıştır.

KUZEY İRLANDA SÜRECİ

Kuzey İrlanda barış süreci de on yıldan fazla sürmüştür. Şimdiki kökleri, savaş yorgunluğundan, diğer süreçlerin yaygınlaşmasından, barış sağlanması için ekonomik gereksinimden, yeni Birleşik Devletler yönetiminin desteğinden ya da nüfusun muazzam barış özleminden ötürü barış için çok

uygun bir ortamın bulunduğu seksenli yılların ortalarına kadar uzanır. 1987’de Kuzey İrlanda Sosyal Demokrat ve İşçi Partisi’nin (SDlP) lideri John Hume ve Britanya Hükümeti

arasında ilk gizli diyaloglar gerçekleşti. Hume on bir yıl sonra kuzey İrlanda’daki barışa katkılarından dolayı nobel Barış Ödülü’nü alacaktı. 1990’da Sinn Féin liderleriyle (Yalnız

kendimiz) bir iletişim kanalı açıldı ve 1993’ün aralık ayında Britanya Hükümeti, Kuzey İrlanda’nın özerklik hakkının kabul edildiği ve Sinn Féin’le siyasi diyaloga girilmesinin yanı sıra İrlanda nüfusuyla yapılacak bir anlaşma olanağı sağlama taahhüdünün verildiği Downing Street Bildirisi’ni yayınladı. Bu 1994’te IRA’nın (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) 2006’nın şubat ayına kadar sürecek olan bir ateşkes ilan etmesine yol açmıştır. 2005’in ocak ayında yönetim taraftarı milis gruplar ateşkes ilan etti ve aynı yılın kasım ayında Birleşik Devletler başkanı Bill clinton Kuzey İrlanda’yı ziyaret etti, bunun sürece büyük hız kazandırdığı varsayılmaktadır.1996’nın haziran ayında ilk başta Sinn Féin olmadan, eski senatör George Mitchell’in arabuluculuğuyla, “yeterli oy birliği” ilkesiyle işleyen, yani, ana partiler katıldığı sürece kararların salt çoğunluk tarafından alındığı çok partili

müzakerelere başlandı. karar almak, hem katolik Milliyetçilerin hem de Protestan Birlikçilerin çoğunluğunun gerektiği ve “her şey karar verilene kadar hiçbir şeye karar verilmez”, yani, her şeyde karara varılana kadar kısmi anlaşmaların geçerliliği yoktur ilkesine göre müzakerenin yapıldığı “paralel rıza” diye adlandırılan şeyi de içermektedir. Eski senatör George Mitchell’in arabuluculuğunda, süreç içerisinde sadece barışçıl ve siyasi araçların kullanılacağı şart koşulmuştur, bu “Mitchell ilkeleri” olarak adlandırılır. Bu dönemde Britanya Kuzey İrlanda Bakanı Mo Moulam,

onları barış sürecinde yer almaya ikna etmek amacıyla IRA ve Protestan milis gruplara üye olan tutuklularla görüşmek için hapishaneleri ziyaret ederek cesaretini gösterdi. 1997 yılında IRA, Sinn Féin’in çok partili diyaloga yeniden katılmasını sağlayan ikinci bir ateşkes ilan etti. En sonunda 1998’in nisan ayında, siyasi reform, Kuzey İrlanda kurumlarının reformu, Britanya-İrlanda Bakanlar kurulu’nun, kuzey-Güney Bakanlar kurulu’nun ve İnsan Hakları komisyonu’nun oluşumunun yer aldığı bir barış anlaşması ya da Belfast anlaşması (“kutsal cuma” olarak

da bilinir) imzalandı. Yedi yıl sonra, 2005’te IRA silahlı mücadeleyi terk etti. 2007 yılında Katolikler ve Protestanlar arasında ortak bir Hükümet kuruldu ve 2008’de IRA resmi

ve nihai olarak dağıldı. Bu uzlaşmanın meyve vermesi uzun yıllar alacak ve büyük ihtimalle şu anki nesil bunu göremeyecek ama saldırı yapılmaksızın ilerleme kaydedilebilecek.

GÜNEY AFRİKA SÜRECİ

Güney Afrika süreci kısa bir zamana yayılmıştır ve ayrıca müsait bir ortam sonucunda hayat bulmuştur. Seksenli yılların sonunda Güney Afrika idari sorunlar yaşıyordu, ırk ayrımcılığı politikası üzerinde muazzam bir dış baskı vardı, ülke önemli bir ekonomik krizin içindeydi ve Berlin Duvarı’nın yıkılması ve Sovyet İmparatorluğu’nun çökmesi sonucunda Nelson Mandela’nın Afrika Ulusal Konseyi (ANC) dış desteği kaybetmişti. Tüm bu faktörler bir müzakere lehine 1989’da bir araya gelmişti ki göreve yeni seçilmiş başkan De Klerk yeni reformlar yapıyordu.

De Klerk, dünyayı dolaşan ve uzlaşma ve demokrasiye geçiş için bir yapı arayan diğer ülkeler için bir idol haline gelen Mandela’yla gizli müzakerelere başladı. Mandela hasımlarının güvenini ve saygısını kazanmak için sıra dışı ikna yeteneğini kullandı ve gizli diyalogları resmi müzakerelere çevirdi. 1990 yılında, tüm siyasi oluşumların yasallaştırıldığı aynı zamanda serbest bırakıldı ve geçiş dönemine girildi. Ertesi yılın mart ayında kiliseler, ticari konsültasyon hareketinin oluşturulma noktasında, değişimle birlikte en gözde sektör haline gelen ticaret sektörü tarafından çok iyi karşılanan bir barış konferansı düzenledi. Nisan ayında başkan De Klerk bir barış zirvesi çağrısı yaptı ve çok kısa bir süre sonra kolaylaştırıcı Sivil komisyon ve Ulusal Barış konseyi kuruldu. Bundan sonra paralel bir süreç yer alacaktı: Bir taraftan 1991’den 1994’e kadar bir

sivil katılım aracı olarak Ulusal Barış anlaşması yürürlüğe kondu, diğer taraftan bu konferans, beş iş grubundan oluşan Demokratik Güney afrika (CODESA) ve CNA’da dahil olmak üzere Hükümet ve siyasi partiler arasında resmi müzakere mekanizması olarak çok Partili Müzakere Süreci (PNP) için bu konferans araç olarak kullanıldı. Sivil katılım aracı, Ulusal Barış anlaşması iki tip yapıyla işlev görüyordu: (altmış kişiden oluşan) Ulusal Barış komisyonu ve (yedi kişiden oluşan) Ulusal Barış

Sekreterliği ve bölgesel ve yerel yapılar. Son söylenenler (siyasi partilerin, işverenlerin, sendikaların, yerel yönetimlerin, polisin, yerel komisyonların ve diğer sektörlerin temsilcilerinin yer aldığı) on bir bölgesel barış komisyonu, (her bir komisyon oluşumunu yansıtan ve bölgesel

komisyonları yanıtlayan) 260 yerel barış komisyonu ve 15.000 gözlemciden oluşuyordu. temelde Guatemala Sivil Toplum Meclisi’ne benzeyen bu sivil yapı, 1994’te Nelson Mandela’nın kazandığı genel seçimler yapılana ve anayasal Meclis ve 1999’a kadar işlevini sürdüren Uzlaşma ve Hakikat komisyonu’nun temellerini atan geçici bir Hükümetin kurulmasına kadar üç yıl boyunca

müzakere gündeminin konularını ele almıştır. 1996’nın aralık ayında, zorluklarla dolu ama ırk ayrımcılığının yapılmadığı yeni 21. Güney Afrika’sının temellerini atan yeni anayasa kabul edilmiştir. Bunların tümü, bir süreç içerisinde, lider karizmasına sahip, Güney afrika mucizesindeki “insan faktörü”, başkan Nelson Mandela’nın cesareti sayesindedir ve onun çoğunluğa hediyesidir, gerçeğin ortaya çıkmasıyla gelen afla birlikte, tek bir uzlaşma tecrübesini içeren katılımcı modeli dünyaya hediye etmiştir.

TACİKİSTAN SÜRECİ

1992’de, Tacikistan Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını ilan ettikten bir yıl sonra, 50.000 kişinin ölümüne yol açan iç savaş başladı. Mayıs ayında, İslami grupların ve diğer güçlerin oluşturduğu gayri resmi bir koalisyon olan Tacik muhalefeti tezahür ettikten iki ay sonra iktidarı ele geçirdi. Liderliğini Abdullo Nuri’nin yaptığı Birleşik Tacik Muhalefeti (BTM) aralık ayında yenilgiye uğradıktan sonra Afganistan’a iltica etti. Aynı yılın eylül ayında devlet başkanı Rahmanov’un

genel sekreterliğe yaptığı çağrıyla Birleşmiş Milletlerin ilk keşif misyonu gerçekleşti. Kasım ayında, Bağımsız Devletler Topluluğu’ndaki (BDT) dört devletin, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan ve Rusya’nın aktif katılımıyla birlikte Birleşmiş Milletlerin ikinci keşif misyonu gerçekleşti. Nisan ayında İsmat Kittani, genel sekreterlik özel temsilcisi olarak atandı. 1993’ün ocak ayında, Kittani’nin yerini Ramiro Piriz-Ballón aldı. 1993 Martında, savaşta yer alan yedi farklı

grubun fertleri Moskova’da aynı masaya oturtulduğunda “Tacik-arası gayri resmi diyalog” başlamıştı. Diyaloglar 1997’de bir barış anlaşması imzalandıktan sonra da devam etti ve olayların gidişatında belirli bir etkisi olmuştur. 1993’ün eylül ayında BDT’nin Bakanlar kurulu, Rusya

Federasyonu, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan birliklerinden oluşan ortak barış gücünü harekete geçirdi. Düşmanlıklar daha şimdiden hatırı sayılır derecede azalmıştı.1994’ün nisan ayında, Moskova’da kapsamlı bir gündeme sahip (siyasi anlaşma, mülteciler sorunu ve Devlet

konsolidasyonu) ilk müzakere turu gerçekleşti. Haziranda Tahran’da, gözlemci olarak AGİT’in (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği teşkilatı) katılımıyla ikinci müzakere tutu atıldı.

Eylül ayında Tahran’da, Birleşmiş Milletler heyeti tarafından hazırlanan geçici bir ateşkesin imzalandığı danışma toplantısı yapıldı. Bu toplantıda Rus ve Acem bakanlar BTM’yi

ikna etmede önemli bir rol oynadılar. Ekimde, gözlemci olarak İslam konferansı Örgütü’nün (İKÖ) katılımıyla İslamabad’da üçüncü tur görüşmeler gerçekleşti. Ateşkesi gözetmek için bir ortak komitenin kurulduğu bir protokolle sona gelindi. aralık ayında misyonu, durumu gözetmek ve

bölgesel barış girişimlerini desteklemek olan Birleşmiş Milletler Tacikistan Gözlemci Misyonu (UNMOT) oluşturuldu.1995’in mayıs ayında Almatı’da (Alma-ata) , tutukluların mübadelesi ve mültecilerin ülkelerine geri dönüşüyle ilgili bir anlaşmanın yer aldığı dördüncü tur görüşmeler yapıldı. BTM, Hükümet tarafından reddedilen bir geçici Hükümet önerisi sundu. Temmuz ve Ağustos aylarında Birleşmiş Milletler heyeti, devlet başkanı Rahmanov ve BTM lideri, Nuri arasında “konsültasyon müzakerelerini” yürütmek için Duşanbe ve Kabil arasında beş uçuş yaptı. Ağustos ayında devlet başkanı Rahmanov ve Nuri, yol haritası haline gelen ve müzakerelerde “kesintisiz turun” gerçeklemesini sağlayan, Tacikistan’da Ulusal Mutabakat ve Barış’ın

Sağlanması için Temel İlkeler Protokolü’nü imzaladı. Kasım ayında Türkmenistan, Aşkabat’ta kesintisiz turun ilk evresi gerçekleşti.

Muhalefet temsilcilerinin Hükümete ve muhalif askeri birliklerin Silahlı kuvvetlere nasıl dâhil edileceği ele alındı. 1996 temmuzunda Türkmenistan’ın Aşkabat şehrinde kesintisiz turun üçüncü evresi yapıldı ve Ramiro Piriz-Ballón’un yerini Birleşmiş Milletler genel sekreterlik temsilcisi, Gerd Meller aldı. Aralık ayında Rahmanov ve Nuri Afganistan’da bir araya geldi ve bir ateşkes yaptılar.1997’nin ocak ayında Acem Dışişleri Bakanı Velayati’nin belirleyici katılımıyla Tahran’da Mülteciler Protokolü imzalandı. Ocak ayından mayıs ayına kadar tahran, Moskova, Meşhed (İran) ve Bişkek’te tarafların, Str(Silahsızlanma, terhis, Yeniden entegrasyon) yöntemleri, Silahlı kuvvetlere entegre, İslami Kalkınma Partisi’nin yasallaştırılması ve BTM temsilcilerinin iktidara %30’luk oranda katılımı konusunda anlaşma yaptığı diyalog turları gerçekleştirildi. Bişkek turunda, Kırgızistan devlet başkanının dostane girişimiyle Siyasi İşler Protokolü imzalandı. Mart ayında, BDT kuvvetlerinin Afganistan’daki Birleşik Tacik Muhalefeti (BTM) birliklerine Birleşmiş Milletler Tacikistan Gözlemci Misyonu tarafından gözetilen içtima alanlarına kadar eşlik etmesine olanak veren Harbiye Protokolü imzalandı. Bu süreçte Rus Dışişleri Bakanı Primakov’un belirleyici katkısı bulunuyordu. en sonunda, 27 Haziranda Kremlin’de Genel Barış anlaşması imzalandı. Temmuz ayında Moskova’da, karşılıklı af kanununun ve günler sonra Parlamento tarafından onaylanan genel af kanunuyla ilgili bir projenin onaylandığı ilk Ulusal Uzlaşma Komisyonu toplantısı yapıldı. Kasım ayında Viyana’da 96 milyon doların toplandığı bir bağış konferansı düzenlendi. Güvenlik konseyi UNMOT’un talimatını genişletti ve Ulusal Uzlaşma komisyonuyla işbirliği yapması, STR’yi gözetmesi ve geçiş dönemi boyunca Birleşmiş Milletler yardımını koordine etmesi için misyonunu değiştirdi. 1999’da olaysız bir biçimde seçimler yapıldı. Rahmanov tekrar devlet başkanı seçildi.

Barış süreci beş yıl sürdü.Müzakerelerin pek çok kilit noktası vardı: Savaş yorgunluğu; Rusya ve İran’ın barıştan çıkarı (son turla bu iki ülkedeki şehirlerde gerçekleşmiştir); Türkiye ve Suudi Arabistan’ın Tacik muhalefeti hakkında yönlendirici etkisi; Afganistan’da taliban’ın yükselmesi (Tacik muhalefetinin arkasını yasladığı güvenliği kaybetmesi); Birleşmiş Milletlerin ve onun Siyasi İşler Departmanının önemli rolü; dost ülkeler tarafından sürecin iyi yönetilmesi; Güvenlik Konseyi’nin açık talimatı; dört BDT ülkesiyle (Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan ve Rusya) iyi bir koordinasyon sağlanması; İran, Pakistan, Afganistan ve Türkmenistan’ın gözlemci olarak katılımı; süreçte müttefik olarak yer alan ve barışa garantör olan AGİT ve İKÖ’nün rolü; anlaşmazlık ve ateşkesin ihlali devam etmekte iken yapılan kesintisiz müzakereler (müzakereler savaş stratejisinin bir bölümünü oluşturuyordu); Tacikistan Devlet Başkanı Rahmanov ve yedi durumda kendi delegelerine öncülük etmiş Tacik Muhalefet lideri Nuri arasındaki kişisel münasebetler; sürecin gizliliği; her zaman ilk tasarıları hazırlayan ve vakaların %95’inde kabul gören Birleşmiş Milletler arabulucuları ve delegelerin başındaki kişiler arasındaki olağan konsültasyon formatı; ve müzakerelerin gelişiminde olumlu bir etkiye sahip “tacik-arası gayri resmi diyalogun” olması.

SİERRA LEONE SÜRECİ

1991’de, Foday Sankoh tarafından yönetilen Devrimci Birleşik Cephe (RUF) tarafından gelecek sene askeri bir darbeyle devrilecek olan devlet başkanı Momoh’a karşı bir isyan başlatılmasıyla 75.000 kişinin öldüğü iç savaş başladı. Yüzbaşı Strasser devlet başkanı oldu ve anlaşmazlık devam ettiğinden RUF yeni taleplerde bulundu. ekim ayında RUF, anlaşmazlığın devam etmesinde temel olan elmas madenlerinin kontrolünü ele geçirdi.1994’te devlet başkanı Strasser, RUF’u Hükümetle müzakere etmeye razı etmesi için BM genel sekreterliğinin arabuluculuğunu istedi. Genel sekreterlik, RUF’la temas kurmayı denemek için bir yetkili gönderdi ama başarılı olunamadı. Buna cevaben genel sekreterlik Sierra Leone için özel temsilci olarak, görevi RUF’la temas kurmak olan Berhanu Dinka’yı görevlendirdi. 1995’te, BM, ECOWAS (Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu) ve OUA (Birleşik Afrika Örgütü) bir çözüm yolu için müzakere etmeye çalıştı ve aynı yılın aralık ayında Britanya örgütü Alert International, BM ve RUF arasında Abican’da (Abidjan – Fil Dişi Sahili) bir toplantı ayarlamaya yardım etti. 1996 yılının mart ayında Ahmad Tejan Kabbah’ın seçildiği başkanlık seçimleri yapıldı. RUF katılımda bulunmadı ve anlaşmazlık devam etti ama 25 ekimde Hükümet üstün geldi ve RUF bir ateşkes anlaşması imzaladı. Anlaşmazlığa

çözüm aranacak müzakerelerin yapılmasına da karar verildi. Bu müzakereler Fildişi Sahili, Birleşmiş Milletler, OUA ve İngiliz Uluslar (Milletler) topluluğu’nun arabuluculuğuyla gerçekleşti. nisan ayında, Kabbah ve Sankoh Fildişi Sahili’nde yüz yüze buluştu, ateşkes ilan edilmesine ve çalışma gruplarının oluşturulmasına karar verdiler. OUA sürece daha aktif bir şekilde müdahil olmaya karar verdi ve özel bir temsilci atadı. Müzakereler kasım ayında, ilk başlarda anlaşmazlığa son veren abican (abidjan) anlaşması’nın imzalanmasıyla sonuçlandı. Bu anlaşma genel af, rUF’un siyasi bir parti içinde düşüncelerini dile getirmesini ve bir silahsızlanma, terhis ve yeniden entegrasyon (STR) süreci sağlıyordu. Bu anlaşma ayrıca seçim, yargı ve siyasi reform da sağlıyordu.

1996’nın aralık ayı ve 1997’nin ocak ayı arasında BM genel sekreterliği tarafından gönderilen bir değerlendirme grubu Sierra Leone’yi ziyaret etti ve 3 Ocakta bahsi geçen grup RUF lideriyle bir araya gelmeyi başardı.1997 Martında Sankoh Nijerya’da tutuklandı ve mayıs ayında Paul Koroma RUF’un yardımıyla askeri darbe yaptı ve ülkede mevcut olan ECOMOG birlikleriyle (Askeri Gözlemci Grubu) çarpışmasını sağlayan Silahlı kuvvetler Devrimci konseyi’ni kurdu. Ekim ayında Conakry’de görüşmeler yapıldı ve ateşkes, ECOMOG teyit mekanizması, STR, darbecilere

dokunulmazlık, Sankoh’un geri iadesi ve devlet başkanı Kabbah’ın anayasal Hükümeti yeniden kurmasını sağlayan bir barış planı imzalandı. 1998 şubatında ECOMOG, RUF ve cunta ordusunun müşterek taarruzuna karşılık olarak, cuntanın sona ermesine ve Freetown’dan ihraç edilmesine yol açan bir askeri saldırı düzenledi. Devlet başkanı Kabbah görevine geri döndü ve yeni bir Hükümet kurdu. Ayrıca Birleşmiş Milletler Sierra Leone Gözlemci Misyonu da kuruldu (UNOMSIL). Tutuklanan Foday Sankoh teslim olma çağrısı yaptı ama kısmen Liberya’nın RUF üyelerine verdiği destek sayesinde mücadeleler devam etti.1999’da Hükümet ve asiler arasında yeni müzakereler yapıldı. Mayıs’ta Lomé anlaşması imzalandı ve Hükümet ve RUF arasında diyaloga başlandı.

Hükümet genel af sözü vererek Sankoh’u Freetown’dan lomé’ye nakletti. Togo Hükümeti müzakerelere kolaylık sağladı. Ateşkes ilan edildi ve savaş tutukluları serbest bırakıldı. anlaşmadaki ana şartlar RUF’un siyasi bir partiye dönüşmesi, ulusal birlik içerisinde bir Hükümetin kurulması, Sankoh’un başkan yardımcılığına getirilmesi, arabuluculuğun fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için Seçkinler ve Dini liderler Meclisi’nin kurulması, genel af, seçimlerin yapılması, Silahlı kuvvetlerin yeniden yapılandırılmasına ve STR’ye başlamak, Güven ve Uzlaşma komisyonu’nun kurulması ve ECOMOG kuvvetlerinin aşamalı olarak geri çekilmesiydi. Togo, Birleşmiş Milletler,

OUA ve İngiliz Uluslar Topluluğu’nun bu anlaşmanın garantörleri olacağına karar verildi. Ekim ayında Sankoh ve Koroma Freetown’a geri döndü ve Lomé anlaşmaları’nı yerine getirmek için UNAMSIL kuruldu (Birleşmiş Milletler Sierra Leone Misyonu). Kasım ayında Abuya’da UNAMSIL’e gözetme görevi sağlayan ve STR’nin acilen yeniden başlamasına olanak sağlayan bir ateşkes anlaşması imzalandı.

Bu anlaşma RUF içerisinde bölünmelere neden oldu.2000 yılının mayıs ayında RUF tarafından 500 Mavi Bereli (BM barış gücü askerleri) kaçırıldı, bu da İngiliz

askeri müdahalesine, RUF’un dağılmasına ve Sankoh’un tutuklanmasına neden oldu. Bununla birlikte kasım ayında Silahlı kuvvetlerin yeniden yapılandırılması ve bir STR programının yanı sıra UNAMSIL’in gözetiminde bir ateşkesin yapılması ve RUF tarafından silahların teslim edilmesi kararlarının alındığı 1. Abuja anlaşması imzalandı. Mücadeleler devam ettiğinden, 2001’de Gine

birlikleri tarafından RUF’a karşı bir saldırı düzenlendi. Bununla birlikte, mayıs ayında RUF ve Hükümet arasında bir STR programının oluşturulduğu 2. Abuja anlaşması imzalandı. nihayet 2002 Ocağında iç savaşa son verildi. Sankoh hapiste öldü. Barış süreci, tüm iniş çıkışlar ve başarısızlıklarla birlikte sekiz yıl sürdü.

GÜNEY SUDAN MODELİ

Anlaşmazlığın başlangıcı 1983’e, Güney Sudan’lı silahlı muhalif grup SPLA’nın, ülkenin SPLA tarafından savunulan güney kısmının bağımsızlığına karşı çıkan Sudan Silahlı kuvvetleri’ne karşı baş kaldırdığı zamana dayanır.

Bu anlaşmazlık bir milyondan fazla kişinin ölümüne sebep olmuştur. İlk keşifler 1988’de gerçekleştirilmiştir ve bir yıl sonra Hükümet ve SPLA, ülkenin güneyinin özerkliği için bir referandum yapılması adına arabulucu bir birim olan IGAD’ın İlkeler Bildirisi’ni imzaladı.2002’nin temmuz ayında IGAD’ın nezaretinde, 2011’de yapılacak bir referandumdan önce ülkenin güneyine

özerkliğin verildiği bir prensip anlaşması yapıldı. Ayrıca Sudan Devlet Başkanı ve SPLA lideri arasında ilk aracısız görüşme de gerçekleşmiş oldu. 2002 ve 2004 yılları arasında Kenya’da, konularla ilgili geniş bir gündem hakkında büyük aşamaların kaydedildiği çeşitli müzakere turları

gerçekleştirildi. Bu turlar 5 Ocak 2005’te, güney ve kuzeyin ayrı Silahlı kuvvetlere sahip olmasını, daha ihtilaflı bölgeler için müşterek bir kuvvet oluşturulmasını, altı yıl süren bir otonominin kurulmasını, 2011’de özerklikle ilgili bir referandum yapılmasını, petrol gelirlerinin eşit bir şekilde

dağıtılmasını ve başkan yardımcılığının SPLA’ya verileceği bir Ulusal Birlik Hükümeti’nin kurulmasını sağlayan kesin bir barış anlaşması yapıldı. Ayrıca, ülkenin güneyinde İslam Hukuku’na başvurulmayacağına ve her bölgenin kendi bayrağını kullanacağına karar verildi.

Süreç, bir barış anlaşması imzalanana kadar yedi sene, toplamda ise 13 sene sürmüştür.

BURUNDİ SÜRECİ

Burundi’deki anlaşmazlığın başlangıcı 1983’e, 300.000 kişinin öldüğü bir şiddet dalgasını tetikleyen olaya, ülkenin ilk Hutu (Ruanda ve Burundi’deki etnik bir grup) devlet başkanının öldürülmesine dayanır.

Beş yıl sonrasına kadar, 1998 yılında Tanzanya’da başlangıçta bu ülkenin devlet başkanı Nyerere, ve daha sonra Nelson Mandela tarafından kolaylık sağlanana kadar ilk barış görüşmeleri başlamamıştır. 2000 yılının ağustos ayında 17 siyasi partinin ve ülkedeki Hutu örgütlerinin büyük bölümünün katılım gösterdiği Arusha anlaşması imzalandı ve bu da ilk geçici Hükümetin kurulmasını sağlamıştır. 2002 ve 2003 yılları arasında diğer iki önemli grupla, CNDD-FDD ve PALIPEHUTU-FNL’yle anlaşmalar imzalandı, böylece geriye sadece tek bir grupla, lideri Agathon Rwasa’nın altı yıl daha bir barış anlaşması imzalamayacağı FNL’yle yapılacak anlaşma kalmıştı.

Rwasa’nın FNL’siyle yapılan ilk müzakereler, sonuç alınamamasına rağmen, 2002 ve 2004 yılları arasında Ga-Bon, Tanzanya, İsviçre, Kenya, Hollanda ve Güney Afrika’da gerçekleşti. 2004 yılında barışın ve uzlaşmanın yeniden sağlanması için gösterilen çabalara yardım etme talimatı alan

Birleşmiş Milletler Burundi Operasyonu (ONUB) kuruldu.

Bu talimat, eylül ayında Güney Afrika’yla beraber arabulucu ülke olan Tanzanya’da FNL’yle, aşağıdakilerin sağlandığı, Genel Ateşkes Anlaşması’nın imzalandığı yıl olan 2006’ya kadar işlevini sürdürdü: Anlaşmazlığın sebeplerinden biri olarak gösterilen etnik sorunun düzeltilmesi; FNL üyeleri için koşullu dokunulmazlık ve FNL’nin siyasi partiye dönüştürülmesi; mülteci nüfusun ülkelerine geri dönmesi ve yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşü ve güvenlik ve savunma güçlerinin tertibinde revizyon. Bahsi geçen senenin ekim ayında, barış ve istikrar çabalarında Hükümete yardım etmesi talimatıyla ONUB’un yükünü hafifleten Birleşmiş Milletler Burundi Entegrasyon Bürosu kuruldu.Nihayet 2008 aralığında, Güney afrikalı arabulucu Charles Nqakula’nın huzurunda bir barış anlaşması imzalandı, böylece FNL’ye 33 mevkiinin verildiği siyasi iktidar paylaşımı gerçekleşti ve bu grubun silahsızlandırılmasına başlandı. Bu barış süreci on iki yıl sürdü.

ENDONEZYA (AÇE) SÜRECİ

Endonezya (Açe) anlaşmazlığı 1976 yılında, silahlı muhalif grup GAM (Özgür açe Hareketi) Açe’nin bağımsızlığını talep ettiğinde başladı. Anlaşmazlık 15.000 kişinin ölümüne yol açtı. Merkezi cenevre’de bulunan, Ateşkes Yapısı Anlaşması’nın imzalanmasına olanak sağlayan İnsani Diyalog Merkezi’nin sağladığı kolaylıklarla birlikte ilk görüşmeler 2000 yılında gerçekleşti.

Bununla birlikte iki taraf çatışmayı sürdürdü çünkü silahlı faaliyeti bırakmak istemiyorlardı. Ayrıca Doğu Timor’un çok kısa bir zaman önce bağımsızlığını kazanması ve Endonezya ordusunun bir bölge daha kaybetmek istememesi de etkili olmuştu. Müzakerelerin ikinci turu 2002 Mayısında

yine Cenevre’de ve üçüncüsü 2003 Mayısında Tokyo’da yapıldı. Bununla birlikte GAM,Hükümetin açık bir tavırla reddettiği Açe’nin bağımsızlığında ısrar ediyordu. Böylece sıkıyönetim ilan edildi ve tekrar düşmanlık başladı.

Bu, yine de, 46 yıldır finansal danışmanlık yapan bir Finlinin, Juha Christensen’in çatışan taraflarla kesik kesik iletişim sağlamayı başardığı bir dönemdi ve bu da müzakerelerin geleceği açısından hayati önem arz ediyordu. . 2004 aralığında, yıkıma uğrayan bu bölgede 170.000 kişinin ölümüne sebep olan bir tsunami meydana geldi. Açe bölgesini uluslar arası topluma açmak zorunda bırakan

bu doğa olayı durumu tamamen değiştirdi ve müzakereleri tekrar başlatmaya olanak sağlayan bir tepki uyandırdı. 2005 Ocağında Finlandiya eski devlet başkanı Martti Ahtisaari tarafından yönetilen Kriz Yönetimi Girişimi’nin arabuluculuğuyla ilk yaklaşımlar gerçekleşti.

Birkaç ay içinde pek çok önemli olay meydana geldi: İki yönlü ateşkes, sürgündeki GAM üyeleriyle İsveç’te yapılan bir toplantı, GAM liderlerinin tutuklanması talebinin geri çekilmesi ve ileri derecede özerkliğe uyum sağlamak adına bağımsızlık talebinden vazgeçtiklerinden GAM’la ilgili kriterin değişmesi. Bu suretle, özel bir otonomi müzakere edilmeye başlandı ve kolaylaştırıcı anlaşmaya varılması için bir zaman sınırı (yaza kadar) koydu. Nihayet 2006 ağustosunda GAM

ve Hükümet arasında 30 yıllık anlaşmazlığa son veren Anlayış Muhtırası imzalandı. Anlaşma, Güven ve Uzlaşma komisyonunun kurulmasının yanı sıra düşmanlıkların sona ermesi ve GAM’ın silahsızlanmasına, askeri ve polis kuvvetlerinin geri çekilmesine ve GaM üyeleri için genel af ve GAM’ın siyasi katılımına dayanıyordu. Aynı yılın aralığında GAM’ın adayı Açe bölge idarecisi ilan edildi. Barış süreci iki aşamasıyla birlikte beş sene sürdü.

NEPAL SÜRECİ

Anlaşmazlık 1996 yılında, Maocu gerillalar olan Nepal Komünist Partisi (CPN), Nepal Monarşisi kuvvetlerine karşı durduğu zaman başladı. Anlaşmazlık 10.000 kişinin ölümüne yol açtı. 2002 yılında gizlilik içerisinde ilk görüşmelere başlandı ve ilk iki yönlü geçici ateşkes sağlandı. Ertesi yıl, sonuç alınamayan resmi görüşmelere başlandı. 2005 kasımında CPN Nepal’daki yedi partiyle ittifak kurdu, böylece BM gözetiminde silahsızlanmanın yanı sıra demokrasinin kurulması, insan haklarına saygı, BM gözetiminde serbest seçim çağrısı gibi konular hakkında karar alındı. Bir sene sonra, 2006 Haziranında Hükümet ve CPN arasında bir anlaşma yapıldı ve kasım ayında on iki yıllık anlaşmazlığa son veren barış anlaşması imzalandı.

Bahsi geçen anlaşma aşağıdaki konuları içermekteydi:

1. 22 Mayıs 2006’da Hükümet ve CPN arasında imzalanan ateşkesle ilgili tüzüğün yanı sıra CPN ve yedi siyasi parti arasında 22 Kasım 2005’te karara bağlanan 12 maddelik anlaşmanın uygulanması

2. Çok partili Hükümet sistemi taahhüdü, medeni özgürlükler, temel haklar, insan hakları, basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğü ve demokratik değerler ve normlara ilişkin faaliyetleri barış yoluyla sırayla yerine getirmek.

3. Anayasal Meclis için yapılacak adil seçimlere gözlemciliğin yanı sıra Silahlı Kuvvetlerin ve iki tarafta da bulunan silahların yönetimi için Birleşmiş Milletlerin yardımını istemek.

4. 12 maddelik anlaşmada, ateşkes tüzüğünün önsözünde ve geçici Anayasa tasarısında belirtilen taahhütlere dayanan, 1990 ve 2006 halk hareketiyle kazanılan demokratik hakları garanti altına almak ve buna bağlı olarak geçici bir Hükümet kurmak, Anayasal Meclis için seçim tarihini belirlemek ve oybirliğine dayanan alternatif bir anlaşma yoluyla Maocu Halkın Hükümetini ve Kongre’yi feshetmek.

5. Bu konuların ulusal önem arz ettiğinin ve anlayış çerçevesinde gerçekleştirilmeleri gerektiğini karara bağlanması.

6. Nepal halkının temel haklarının korkudan, tehditlerden ve şiddetten etkilenmemiş yeni bir Anayasa oluşturan sürecin bir parçası olmasını garanti etmek. Seçimler için uluslar arası denetim ve gözetim talep edilmesi.

7. Devlet, Anayasal Meclis seçimleri aracılığıyla sınıflar, ırklar, din ve cinsiyetle ilgili problemleri çözmek için kademeli bir şekilde yeniden yapılandırılacak. Demokrasi, barış, refah, gelişim, bağımsızlık, ülkenin egemenliği ve öz saygı gibi konulara özel ilgiyle birlikte diyalog yoluyla problemleri çözmek için ateşkesi daimi barışa dönüştürme taahhüdü yerine getirilecek.

2008 yılında Nepal artık bir monarşi değildi ve federal demokratik cumhuriyete dönüştürülmüştü.Barış anlaşmasıyla, Hükümet Silahlı Kuvvetlerini yeniden yapılandırırken Birleşmiş Milletler Maocu kuvvetlerin karargâhını ve yeniden entegrasyonunu gözetecekti. Barış süreci dört yıl sürmüştü.

Comments are closed.