Çerkes Dernekleri Federasyonu: Nüsret Baş
0:15 1 February 2014

Guşıps:  Federasyonunuz yeni kuruldu. Çerkes Dernekleri Federasyonu ne amaçla, hangi ihtiyaca binaen kuruldu?

Nüsret Baş: Dünya hızlı bir değişim ve dönüşüm süreci geçiriyor. Tabii ki Çerkesler de bu değişimin içinde. Ancak Çerkesler, organize ve güçlü kurumlara sahip olmadıkları için değişim süreçlerinde edilgen pozisyondalar. Örneğin Türkiye’de süren bir Demokratik Açılım süreci var fakat Çerkesler bu süreçte herhangi bir etkiye sahip değiller. Biz bunun örgütlenmedeki tercihlerimizden kaynaklandığını düşünüyoruz. Kurumlarımız daha ziyade içe dönük folklorik faaliyetleri tercih ediyor. Biz ise sorunlarmızla paralel dışa açık politik refleksler gösterilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yapacağımız çalışmalarla Çerkes varlığının devlet düzeni içinde yasal güvence altına alınmasını sağlamaya çalışıyoruz.

Ayrıca Çerkes Meselesi’nin çözümünün uluslararası bir iradenin ortaya çıkmasıyla mümkün olabileceği kanaatindeyiz. Yani Çerkes sorununun muhatabı sadece Çerkesler değil, devletler ve uluslararası kurumlardır. Onun için örgütlenmelerimiz de bu hedeflere uygun olmak zorunda. Çok değer verdiğimiz folklorumuzun yaşatılabilmesi de bizim siyaset kurumlarıyla geliştireceğimiz ilişki ve elde edeceğimiz kazanımlara bağlıdır.

Kısaca siyasi yapılar üzerinde etki oluşturmaya odaklanmış yeni bir kuruma ihtiyaç olduğu düşüncesiyle Çerkes Dernekleri Federasyonu’nu kurma kararı aldık ve bu anlayışla da çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Guşıps: Soçi Olimpiyatları hakkında düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Nüsret Baş: Biz Soçi’de Olimpiyat benzeri eğlence aktivitelerinin yapılmasına karşıyız. Sebebi de Soçi’nin bizim için taşıdığı anlam…. Soçi Çerkeslerin 18 ve 19. Yüzyıllarda yaşadığı büyük dramın simge şehridir. Bu yüzyıllarda Rus Çarlığının işgal saldırılarına uğrayan Çerkesler vatanlarını canla başla savunmuşlar fakat karşılarındaki orantısız gücün gayrı insani metodlarına yenik düşmüşlerdir. Çerkesler inanılmaz bir savunma savaşı vermiş fakat yaşlı, çocuk, sivil denilmeden katliama uğramışlardır. Bunun bugünkü literatürdeki adı soykırımdır. Sağ kalanlar ise yurtlarından sürülmüşlerdir. Ruslar bu utanç verici saldırılarını sonuca ulaştırmanın sevincini de, bugün Kış Olimpiyatlarının düzenleyecekleri bölgede, askerleri, komutanları, papazları ile yaptıkları zafer yürüyüşüyle kutlamışlardır. Onların sevinç günü, bizim yas günümüzdür.

Ve Çerkeslerin uğradığı bu haksızlığın sonuçları bugün hala giderilmiş değildir. Bu haksızlığın telafisi için hiçbir adım atılmazken milyar dolarlar o topraklara gömülüyor. O toprakların altında binlerce şehidimiz yatarken, kalkıp atalarımızın mezarları üzerinde bu tür eğlence aktivitelerinin düzenlenmesine, şampanyaların patlatılmasına rıza gösteremeyiz. Bu yüzden protestolarımız olimpiyatlarda da, sonrasında da sürecektir.

Guşıps: 2006 yılından beri dünyada yürütülen Soçi karşıtı kampanyayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce yeterince farkındalık yaratılabildi mi bu çalışmalarla?

Nüsret Baş: Son derece yetersiz buluyorum. Eşcinsellerin Soçi protestoları daha çok farkındalık oluşturdu. Çerkes örgütlenmelerinin yöneticileri maalesef bilinçli değil ve birbirlerini hasım görüyorlar. Hemşeri bağlarıyla, aidiyet duygusallığı ile kurulmuş yapılarımız folklorik değerleri sahiplenmekten başka bir amaç gütmüyor. Dolayısıyla bu argümanları yem olarak kullanan Rusya’nın kontrolündeki kurumlarca kolayca teslim alınıyorlar. Bu kurumlar onları bloke etmekte, hiçbir yararlı aktivitenin içine sokmamaktadır. Dolayısıyla etkili bir muhalefet de oluşturulamamaktadır. Evet, bazı grupların öncülüğünde protestolar yapılmış, konuya dikkat çekilmeye çalışılmıştır ancak dünya çapında anlamlı bir etki oluşturulduğunu söyleyemeyiz.

Guşıps: Size yapılan eleştirlerden birisi de Rusya’ya karşı ABD ve ona bağlı kuruluşlar ile ilişki kurduğunuz yönünde. Bu konuda özellikle Gürcistan’da katıldığınız toplantılar gündeme getiriliyor. Bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Nüsret Baş: Biz bağımsız düşünen, bağımsız hareket eden, anavatan ve diaspora Çerkeslerinin geleceği ile ilgili durumlarda kati taraf olan bir kuruluşuz. Hiç kimseye ne diyet borcumuz var, ne de angajmanımız.

Çerkes Sorununu dünyanın en önemli siyasi sorunu olarak anlıyor ve bu sorunun çözümünde paydaşları artırmaya çalışıyoruz.

Çerkes Sorununu anlamaya, anlatmaya ve çözmeye yönelik her türlü siyasi, diplomatik ve hukuki çalışmaları yapmak isteriz.

Bizim açımızdan Çerkes Sorununun çözülmesinde birinci muhatap Rusya’dır. Rusya’dan haklarımızı talep edeceğiz.

Rusya’ya biat etmek de bir yöntemdir. Ancak bunun sonuç verecek bir yöntem olduğunu düşünmüyoruz. Hiç bir devletin düşmanı değiliz ancak her platformda bize yakışan metodlarla haklarımızı talep ederiz .

Amerika’da iki ayrı Çerkes Derneği mevcut. Biri kültürümüzün yaşatılması ve yardımlaşma amaçlı; diğeri ise sorunun siyasi olduğunu ve siyasi çalışmalarla ancak sonuç alınabileceğini düşünen bir dernek. Çerkes Dernekleri Federasyonu olarak biz de siyasi çalışmalarla sonuç alınacağını düşünüyoruz. Bahsini ettiğimiz ikinci dernek “İnternational Circassian Council”, İyad Youghar isimli Suriye kökenli bir soydaşımız yönetiminde Çerkes Sorununu dünyaya duyurmak için Amerika’da konferanslar, sempozyumlar, BM önünde mitingler yapıyor. Çerkes Sorunu’nun dünyaya duyurulmasında en önemli faaliyetleri bunlar yapmaktadır. Gürcistan’da yapılan 3 ayrı Çerkes konferansı, Çerkes soykırımının Gürcistan Parlamentosu’nda kabul edilmesi, Çerkes Soykırım Anıtı için uluslararası yarışma açılması, Anıtın Anaklia’ya dikilmesi, Gürcistan Arşivlerinin açılması v.s. hep bu derneğin öncülüğünde gelişmiştir. Amerika’da yaşamaları hasebiyle çevrelerini kullanarak bunlar için Gürcistan devletinin ikna edilmesi çok önemlidir. Bu kolay olmamıştır. Parlamentonun önemli bir kısmı bu kararlara karşı çıkmış, “bundan Gürcistan zarar görür, hiçbir çıkarımız yok” demişlerdir. Buna rağmen bu kararlar parlamentodan çıkmıştır.

Biz bağımsız düşünmek, bağımsız hareket etmek suretiyle bütün dünya ülkeleri ile görüşmenin doğru olduğunu düşünüyoruz. Bunun dışında hakkımızda üretilenlerin tamamı dedikodu ve yalandır.

Guşıps:  DÇB Başkan ve yöneticilerinden geçtiğimiz günlerde Soçi Olimpiyatlarını destekler mahiyette açıklamalar yansıdı basına. Hatta Soçi’ye muhalefet eden Çerkesler ağır bir şekilde eleştiriliyor bu açıklamalarda. Sizin DÇB’nin bu tutumu ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Nüsret Baş: DÇB’nin 2000 yılından itibaren Rusya’nın kontrolüne geçtiğini sağır sultan bile duydu artık. DÇB’nin görevi diaspora Çerkes kurumlarını Rusya adına kontrol ederek işlevsiz kılmaktır. Yani Çerkeslerin bulundukları yerlerde yok olup gitmesini hızlandıran bir kurumdur DÇB. Dolayısıyla Sohroko Hauti’nin açıklamalarına şaşırmıyoruz. Kurumunun misyonuna uygun davranmıştır.

Yapılacak iş toplumun uyanıp kurumlarına sahip çıkması ve bu tür işbirlikçileri arasından temizlemesidir.

Guşıps: Soçi Olimpiyatları sebebiyle Rusya’nın Kafkasya’da ciddi bir baskı oluşturduğunu biliyoruz. Olimpiyatlar sonrası Rusya’nın Kafkasya politikası konusunda öngörüleriniz nedir? Nasıl bir süreç bekliyor sizce Kafkasya’yı?

Nüsret Baş: Kafkasya’nın doğusu kan gölü; hergün patlamalar, hergün öldürmeler… Bölgede tam bir polis devleti hakim. Batıda ise bu kadar geniş çaplı olaylar şimdilik olmuyor ancak bunun olimpiyatlarla da bir bağlantısı olduğunu düşünüyorum. Rusya’da terörün kaynağı FSB’dir. Çeçenistanın işgalinden önce apartmanlara bomba koyarken yakalanan FSB elemanlarını henüz unutmadık. Terörü kullanarak ülkelerimizi ve ülkelerimizin insan kaynaklarını kontrol altında tutuyor, insanların gelecek ümitlerini söndürerek hayattan koparıyorlar. Bu şekilde bölgenin kendilerine bağlı kalmasını sağlıyorlar. Olimpiyatlar hemen önümüzdeki ay… İstedikleri katılımın olması için Batı bölgesini güvenli göstermek istiyorlar, bu yüzden de bu bölgeyi istikrarsızlıktan uzak tutuyorlar diye düşünüyorum. Ama Olimpiyatlar sonrasında terör sarmalının bu bölgeyi de içine çekmesini bekleyebiliriz. Rusya Olimpiyatlardan sonra terörü körükleyecek ve Çerkes halkının genç neslini, nitelikli evlatlarını biçmeye devam edecek ve halkın psikolojisini de hep böyle tarumar şekilde tutacaktır. Bunun da bir taktik olduğunu düşünüyorum.

Guşıps: 2014 yılı aynı zamanda Çerkes Soykırımı’nın 150. yıl dönümü. Federasyon olarak 150. yılda Çerkes Soykırımı’nın tanıtılması için faaliyetler düşünüyor musunuz? Ne tarz faaliyetler yapılmalı sizce bu konuda?

Nüsret Baş:Evet düşünüyoruz. Öncelikle dikkatimiz Olimpiyatlar üzerinde tabii. Sonrasında geniş katılımlı ve etkili birkaç aktivite planlıyoruz. Henüz nihai şeklini vermiş değiliz. Sanırım bu düşüncelerimizi Mart’tan itibaren hayata geçirebileceğiz.

Guşıps:  Sorularımıza verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederiz.

Comments are closed.