İlhan Aydemir İle Söyleşi
Boğaziçi Üniversitesi' nde Seçmeli Adıgece Ders
0:20 4 April 2013

4 dönemdir Boğaziçi Üniversitesi’nde yürütülen Adigece dersin serüvenini ve dilin yaşaması ve gelişmesi ile ilgili düşüncelerini dersin hocalığını üstlenen İlhan Aydemir ile konuştuk. 

Boğaziçi Üniersiesinde açılan ders ilk nasıl gündeme geldi?

İlhan Aydemir: Kafkas Dernekleri Federasyonu’nda  görevli bir arkadaş vardı  o arkadaş beni götürdü üniversiteye ve Sumru hanım diye birisiyle tanıştırdı. Zannedersem, onlar böyle bir şey yapabilir miyiz diye öğrencilerle görüşme yapmışlar. Kendisi Dil Bilimci Sumru Hanım.Geçen eğitim-öğretim yılının öncesinde ilkbaharda,bu zamanlarda olabilir.Görüşme yapmıştık kendisiyle . İlk konuşmamızda Sumru hanım,istiyorsanız bu işi yapabilirsiniz diye bana teklifte bulundu. Zannedersem, güven oluştu .Bu işi yürütebileceğime gvenmiş olmalı ki bu teklifi yaptı. Tabi elimizde o günlerde herhangi bir doküman yok. .Neye göre insanlara bir şey öğreteceğiz. Bundan,10 yıl kadar önce,Kafkasya’dan gelen bir grup vardı.Burdaki durumu dil öğretimi konusunda işin içinden çıkamadığımızı anlatmıştım.Kafkasya’da bize yardımcı olabilecek ne bulabiliriz diye sorduğumda onlar da bana ‘’Size yardımcı olabilecek şeyleri,siz kendiniz bulmanız lazım’’ demişlerdi. 10 yıldır ben bunun üzerinde çalışma yapıyorum ama neye göre,nerden başlayarak,neye doğru.Kime öğreteceğim,nasıl öğreteceğim,bunlarla ilgili hem imkanlarımız yok,hem de neyi hangi sıralamaya göre yapacağımız belli değil. Uzun yıllar yaptığımız çalışmaların sonucunda da, aslında dil farkındalığımızın da olmadığının farkına vardım.Öğretmek isteğimizi konuşuyoruz ama o dilin,yapısı,kuralları,sistematiğini bilmediğimizin farkına vardım.Bu bir süreçti. Bu tekliften sonra biraz daha incelemeler,çalışmalar yaptım .Sonuçta dili bilen bir insanı geliştirebilirsin.Ama dili hiç bilmeyen insanlara ders verecektim buda oldukça zordu benim için.  Çerkesce de çok zengin bir dil yapısı bakımından, diğer dillerden çok farklı bir yapıya sahip. Bu nedenle,çok fazla çalışmak durumunda kaldım.

Guşıps: Çalışmalarınızı sonra Üniversiteyemi sundunuz?

İlhan Aydemir: Boğaziçi’nde okuyan her öğrenci(Çerkes,Türk,Alman,kim olursa olsun) bu dersi alabilir. Öğrenmek isteyen kişi bu dili öğrenebilir.Üniversitede bu birikimlerin sonucunda,dili nasıl öğretebileceğim konusunda  birkaç ders hazırladım,hazırladığım dersleri Sumru Özsoy hanıma gönderdim.Oda hazrıladığım programları inceledikten sonra kabul etti ve sonbaharda bu dersler açılmış oldu.Şu anda 4.Dönem oldu Adige dilini üniversitede yürütüyoruz.

Guşıps: Peki ilk açıldığında talep nasıldı?

İlhan Aydemir: İlk açıldığında hiçkimsenin haberi olmadı.Çünkü,açılışla ilgili problemler vardı. Ben problemleri anlatmaya çalıştım. Kimse anlamadı.Tabi bu benim şahsi görüşüm.Bana göre,iş yanlış başladı.Üniversite,Latin harfleriyle yapmamı istedi.Latin harfleriyle yapmanın mantıksız olduğunu söyledim.Arapçayı,Çinceyi,Japoncayı,Rusçayı latin harflerle yapmıyoruz.Böyle bir eğitim sistemi olur mu? Dedim.Derdin dilin mi,alfabe mi dediler.Alfabe benim problemim değil.Benim için dil önemlidir dedim.Latin harfleriyle çözersin dediler.

Guşıps:Peki, hangi Latin harflerini kullandınız sonuçta Türkçe Latin harfleri sesleri karşılamıyor?

İlhan Aydemir: Sonuçta, Kiril ve Arap harfleri de karşılamıyor bizim seslerimizi tam olarak. Onunla da olabilir. Ben şu açıdan düşünüyorum. Dili öğrendiniz.Bir deneme,bir hikaye,bir roman,bir makale okumak istersiniz.Adige insanlarının yazdığı bir yazıyı okumak istiyorsunuz.Nasıl düşünüyor,hayatı nasıl görüyor,nasıl okuyacaksınız kiril ile öprenmediğinizde dedim, onlar da bana zamanla oluşacak böyle şeylerde dediler. Oluşturduğum harflerde onların ilgisini çekti.

Guşıps: Siz öğrettiğiniz alfaneyi kendiniz oluşturdunuz yani?

 

İlhan Aydemir: Evet kendim oluşturdum. Kendi oluşturduğum Latin alfabesiyle,ders veriyorum şu anda.Federasyona bu durumu söyledim bunu talep ediyorlar dedim.Federasyon bana o zaman ne gerekiyorsa onu yap dedi. Ben de düzenlemiş olduğum alfabeyle ders vermeye başladım.

Guşıps: Kaç kişiyle başladınız?

İlhan Aydemir: 2 kişiyle başladım.

Guşıps:Çerkes miydi 2 öğrenci?

İlhan Aydemir: Evet Çerkes olan 2 kişiyle başladım. Bir dönem,o 2 kişiyle çalıştım. Ama bu bir süreçtir. Her dönemde sistemi kendimize göre geliştiriyoruz. Onlara göre nasıl ders yapacağım,sınav yapacağım,öğrendi mi öğrenmedi mi geri bildirim alacağız. Bunlar çok uzun çalışmalar sonucu oluşması gerekiyor. Tek başıma bunların üstünde hiçbir şeyden yararlanmadan, çünkü Kafkasya’dan çıkmış olan eserlerin bir tanesini dahi kullanamıyorum. Kullandığımız takdirde,onların anlayamayacağı kavramlar çıkıyor.Onların,şevki kırılır.Bu yüzden,herşeye sıfırdan başlamış olacaksınız. 1.dönem böyle sürdü ve kapandı. 2.dönemde 5 öğrenciyle başladık.2.dönem yaptığımız çalışmalar daha başarılı geçti.Çünkü,diyalog imkanı artmıştı.

Guşıps: Bir dönemde haftalık kaç saat ders vermiş oluyorsunuz? Bir dönemde kaç ders oluyor ?

İlhan Aydemir: İlk dönemde, haftada bir kur için 4 saat çalışma yapıyoruz.Her kurun Pazartesi ve Çarşamba günleri ikişer saat olmak üzere,haftada 4 saati var.

Guşıps:İlk dönem birinci kuru geçenler ikinci dönemde devam edebiliyorlar sanırım?

İlhan Aydemir: 2.kura devam ediyor.2.kuru bitiren şu anda 3’e geçiyor şu anda 4.kuru verebiliri ama 4.kuru alan öğrenci olmadığında,1,2,3.kur var.Üniversite 4. kuru  açalım mı dediğinde, öğrenci yok dedim. Bazıları mezun oldu, bazılarının ders alma kotaları doldu. Bu süreçte birde aksilik yaşadık 3.dönemin başında, babamın rahatsızlığı nedeniyle benim yerime ders verecek birini aradım fakat bulamadım.10-15 gün kadar geç gelmek zorunda kaldım. Daha doğrusu gelmeyecektim birisini bulmuş olsaydık. Bölüm kapanıyor, ders kapanıyor gelmen gerekiyor dediler. Ben de kapanmaması için,babam rahatsız olmasına rağmen geldim. Fakat geç gelişim nedeniyle 1.dönemi sorunlu geçirdik.4 öğrenciyle devam ettik. Şu an 7 tane dersi seçen öğrenci var. Bunlardan 3 tanesi Türk, diğerleri mesela anne Abaza baba Çeçen veya Şapsığ olanlar var. Çapraz evliliklerde ikisi birbirini anlayamadıkları için Türkçe konuşan ailelerin çocukları.

Guşıps:Siz Kabardey diyalekti öğretiyorsunuz sanırım?

İlhan Aydemir: Evet ama bir diyalekti öğrettiğiniz zaman diğerlerini kulak dolgunluğuyla anlayabiliyorsunuz. İnsanlar yanlış anlıyorlar. Bu dersin az tercih edilmesinde  nedeni de Kabardey diyalekti olmasının da etkisi var. Dilbilimciler,bunu Kabartay dili olarak kabul ettiklerinden, ders Kabartayca olarak açıldı. Ben Kabartayca konuşuyorum diye dersi öyle anlatıyor değilim.Ama dilbilimciler nasıl çevirmişler anlamıyorum. Ama ben Adigabze konuşuyorum. Kabartayca diye bir dil konuşmuyorum öyle bşr dil yok zaten o bir diyalekt. Dilbilimciler bunun ismi Kabartayca diyor. O sebeplede Adıgece olması gereken dersin adı Kabartayca diye açıldı.

Guşıps:Aslında dialekt bu sonuçta?

İlhan Aydemir: Dil seçerken Kabartayca diye seçmek gerekiyor.Kabartayca’ nın ne olduğunu insanlar bilmiyor da olabilirler. İkincisi,bu farkı bilmeyen insanlar da,mesela ben Şapsığ’ım neden Kabartayca öğreneyim diye düşünüyor. Bu sebeplerle bir türlü derse rağbet beklediğimiz düzeye gelmedi.Üniversitede  Kabartayca ile açılan bir ders var Lazca. Lazcayı 4 dönemdir beraber götürüyoruz. Lazcayı 4.dönem itibariyle alan öğrenci sayısı 42,Kabartayca seçimiş olan öğrenci sayısı ise 7 yani tam altı katı6 katı. Halbuki sadece Kabartaylar olarak ele alsak Kabartaylar Lazların 6 misli olurdu.Yani burdaki Adigelerin onda biri kadar Laz var. Nasıl cazip hale geldi,onu tam bilmiyorum.Sonuçta  onlara hasetlik yapmıyorum. Sadece imreniyorum.Onların başarılı olması beni ayrıca  mutlu eder.

Guşıps: Peki,Üniversite memnun mu?

İlhan Aydemir:Üniversite, çalışmaların daha olumlu şekilde devam etmesini istiyor.Onlar memnunlar. Şu anda bizim yeterli düzeye gelemememizin  insanlarımızın haberdar olmamasından kaynaklandığını  düşünüyorum. İnsanlar nedense böyle dersi alabileceklerine dair bilgileri yok.Onu bırakın  bir akordeon sesini dahi üniversite içerisinde insanlara duyuramadık. Onun için,insanların haberdar olmadıklarını düşünüyorum. İTÜKAf diye gençler grup oluşturmuşlar Boğaziçi’nde Çerkesler birbirlerini tanımıyorlar. Onun için de,haberdar değiller.

Guşıps: Derse talebin artması için tanıtım boyutuna ağırlık vermek gerekiyor sanırım?

İlhan Aydemir: Kafkas Dernekleri Federasyonu da bu işe reklam boyutu katabilirdi veya başkaları. Ders açılıyor tamam ama talep edenler çoğlaırsa imkanlarımızda artar.Ama olmadı. Şu anda ders işlediğimiz programı 3 dönem içerisinde kendi problemlerimizi de görerek, geliştirerek devam etmeye çalışıyoruz.

Guşıps: Peki öğrenciler haftada 4 saat ile öğrenebiliyorlar mı azda olsa dili?

İlhan Aydemir:O kadar zamanda herhangi bir dilin eğitimini alan insandan daha çok öğrenebiliyorlar bence. Mesela Nazlı Dönmez diye bir Türk öğrencim vardı. Ankaralı Çerkeslerle herhangi bir bağlantısı olmayan bir kız.Dille ilgili bilgisi dahi yoktu. Dönem sonunda derse bu kadar zaman ayırdınız ama bu ders saati çok az dili öğrenmek için diye yakındığımda Nazlı, “Hocam, sizin söyledikleriniz doğru değil. Ben bir dönem Almanca, bir dönem Ermenice aldım. Bir dönem içerisinde o derslerden öğrendiklerimin fazlasını burada öğrendim.’’ dedi. Diğer bir öğrencim dedi ki bana’’Güney Kampüs’ten,Kuzey Kampüs’e geçerken,Nazlı’yla karşılaştım.Oraya gelinceye kadar hiç Türkçe konulmadan sadece Adigabze konuşarak geldik.’’dedi.Bilgisi olmayan birisinin,o seviyeye gelmesi,bunlar önemli şeyler.Öğrenci sayısı çok olsa özellikle diyalog imkanları da artacak ki konuşrak öğreniliyor dil sonuçta

Guşıps: Yaptığınız bu çalışmalar özellikle hazırlanan müfredat Üniversite için kalıcı hale geliyor mu?

İlhan Aydemir:Kalıcı hale şöyle getirilecek şu anda çalışmalarımı ben iki versiyon olarak hazırlıyorum. Birincisi Latin, diğeri Kiril versiyonu. Kiril versiyonu derneklerde, Latin versiyonu ise üniversitede ders olarak veriyorum. Ayrıca üniversitede okuyanlarda Kiril versiyonunu isterlerse onu da veriyorum. Bu dili öğrenmek istiyorsanız, Kiril de öğrenmeniz gerekiyor diyorum. Bununda, kitabının Latin versiyonunun basımını üniversitede yapılabileceğimizi söylediler. Dökümanların basımı 36 ders olarak zannedersem üniversitede yapılacak.İleride orada kullanılacak.Ama Kiril versiyonunu da zannedersem ya KAFFED’in ya da buradaki başka kurumların desteğiyle bastırabiliriz.

Guşıps:Peki, Boğaziçi’n den sonra var mı bu dersin açıldığı üniversite?

İlhan Aydemir: Bilkent’te var.Ama,onların nasıl bir eğitim verdikleriyle ilgili bilgim yok. Onlarla 1-2 defa iletişim kurdum. Nasıl yaptığınızı paylaşın dedim. Fakat paylaşmadılar. Kiril üzerinden yapıyoruz dediler.Ama detaylarını söylemediler.

Guşıps: Uzun zamandır derneklerde dil dersi veriyorsunuz son yıllarda da Boğaziçi Üniversiesi’ nde ki programı yürütüyorsunuz. Dilin geleceği ile ilgili neler söylersiniz?

İlhan Aydemir: Bu sorun hepimizin sorunu. Fakat göz ardı edilen bir şey var, Dili çok iyi bilenler  az kullanıyorlar. Bunun nedeni,dilin eğitimini görmemiş olmalarından kaynaklanıyor.Ayrıca dilimizde üretilen eserleri okumuyor dili bilenler. Okuma yazmayı da öğrenmek istemiyorlar nasıl olsa konuşuyoruz diye. Okuma-yazma bilmedikleri için, dil gün geçtikçe irtifa kaybediyor. Dilin ana problemi, bilmeyenlere dil eğitimi vermektir. Önemli bir şey dil bilenlerin dilini geliştirmek, okuma-yazmalarını sağlamak, dil bilen insanların, düşüncelerini, bugünkü dünyaya bakış açılarını, ortaya koyan yazılarını okumalarını sağlamaktır. Seri bir şekilde okuma-yazma seferberliği başlatılması gerekiyor.  Dili geliştirecek olan kişi, dili bilen insandır. Çerkesce’de bazı kavramların sonradan öğretilmesi zordur. Kavram zengini bir dildi önceden. Fakat son 150 yıldır gelişim sürecinden kopmuş olmasından dolayı, kendini yenileyemedi. Türkçe bir söz vardır. İşleyen demir ışılar. Dil paslanmaya doğru gidiyor. Bunu engellemek için dili bilenler işletecek. Bilenler üzerinde eğitim yapılmadığı sürece bu dil irtifa kaybedecek. Bu sebeple zaman kaybetmeden dili bilenlere okumayı ve yazmayı öğretmemiz gerekiyor. Dil ancak bu şekilde yaşayacak ve gelişecektir.

 

İlk açıldığında hiçkimsenin haberi olmadı.Çünkü,açılışla ilgili problemler vardı. Ben problemleri anlatmaya çalıştım. Kimse anlamadı.Tabi bu benim şahsi görüşüm.Bana göre,iş yanlış başladı.Üniversite,Latin harfleriyle yapmamı istedi.Latin harfleriyle yapmanın mantıksız olduğunu söyledim.

-İlhan Aydemir

Comments are closed.