Kolonyalizm ve Postkolonyalizm
23:20 9 December 2012

Kolonyalizm ve Post-Kolonyalizm, Türkiye’de post-kolonyalizm konusunda kaynak kitaplardan bir tanesi. Kelime manası olarak kolonyalizm sonrası süreci ifade eden post-kolonyalizm, özellikle son 30-40 yıldır akademinin ilgi alanına girdi. Kavramsal olarak Post-kolonyalizm, kolonyal mirası sorgulayan çeşitli edebi ve felsefi teorileri içeriyor.

Kitap temelde üç bölüm ve bölümlerin alt bölümlerinden oluşmakta. Yazarın ifadesiyle kitap; kolonyalizm ya da direnişin dünyanın her tarafına yayılan tarihini özetlemeye kalkışmak yerine,  çağdaş postkolonyallik teorilerinin oluşumlar ve parametreleri ile bu teorilerin karşısına dikilen sorunları, ideoloji ya da temsil, toplumsal cinsiyet ya da eylemlilik gibi diğer düşünsel tartışmaların bağlamına oturtmaya, çalışıyor.

Birinci bölümde kolonyalizm, emperyalizm, post kolonyalizm gibi terimlerin taşıdığı farklı anlamları ve bu kavramlar üzerindeki tartışmaları içeriyor. Kolonyal söylemin nasıl işlediğini, kolonyalistlerin kolonileştirdikleri topraklarda yaşayan insanların tarihinin adeta kolonyalizme maruz kalmalarından sonra başladığı gibi bir söylemle başlayan süreci özetliyor. Kolonyal söylem, edebiyat ilişkisi, kolonyal söylemin nasıl taşındığı, kolonyal temsillerin nasıl işlediği gibi post kolonyalizmin sorunsallaştırdığı temel meseleleri özetliyor. Ayrıca ilk bölümde post kolonyal teorinin konumlandırılması, post kolonyalizm ve post yapısalcı felsefe arasındaki bağ gibi teorinin konumlandırılması sorunu işleniyor.

İkinci bölümde post kolonyal özne ve kimlik arasındaki bağın nasıl oluştuğu açıklanıyor. Yazar bu bölümde ırk ve kültür farkının nasıl kurulduğunu, halkların kolonyalistler tarafından nasıl ötekileştirildiğini tartışıyor. Irk teorileri ve kolonyal söylem arasındaki bağı tespit eden çalışma, kolonyal söylemin kolonyalistinden ırk olarak pek de farklı olmayan İngiliz İrlandalı karşılaşması hakkında ilginç bir anektod içeriyor. Bir İngiliz olan Charles Kingsley, İrlanda seyehatinden sonra İrlandalılar hakkında beyaz söylemin nasıl şekillendiğini özetliyor. İrlandalıları maymunlar olarak niteleyen Kingsley, bu “maymunların” beyazlığından ürkmüş bir şekilde: ”Derilerinin rengi siyah olsa o kadar sorun olmazdı, ama güneşin altında çok durmanın tesiriyle oluşan bronzlaşmanın dışında bu yaratıkların derileri en az bizimki kadar beyaz.” diyor.  Bu bölümde kolonileştirilenler arasındaki kast ilişkileri, patriarkal ilişkileri gibi geleneksel ilişkilerin kolonyal politikanın değişimine göre nasıl araçsallaştırıldığına ilişkin ilginç örneklere yer veriliyor.

Üçüncü ve son bölümde ise anti-kolonyal hareketlere ve dekolonizasyon süreçlerine ilişkin sorunlara değiniliyor. Kolonize olarak moderniteye atılan adımın anti-kolonyal hareketleri nasıl derinden sarstığının yanısıra ulus, etnisite, sınıf, melezlik gibi kavramlar post kolonyal süreç açısından ele alınıyor. Yazarın sorunsallaştırdığı bir başka husus ise anti-kolonyal mücadelelerde görülen kolonyalizm öncesi döneme geri dönüşün ne kadar mümkün olduğu. Çoğu kolonyal eğitimden geçen anti-kolonyal entelektüelin toplumlarına döndüklerinde, aldıkları eğitimin de etkisiyle, nasıl toplumlarında kendi marjinlerini yarattıklarını açıklıyor. Post kolonyal dönemde yaşanılan milliyetçilikler, koloni dönemi mirası uluslar gibi toplumsal yapıda yapılan değişikliklerin dekolonizasyon sonrasında kabul edilmiş birer gerçekliğe dönüşüm süreci inceleniyor.  Post-yapısalcı felsefeden hareketle, söylemin etkinliği açısından, tabi grupların kendi özgünlüklerini ne kadar temsil edebilecekleri kitabın son bölümlerinde tartışılan konulardan.

Koloni tecrübesi yaşamış bir toplum olarak Çerkeslerin, Kafkasyalıların durumlarını temsil etmeleri ve buna uygun çareleri geliştirebilmeleri açısından post kolonyalizm önemli bir konu başlığı.

Comments are closed.