FESTİVALLER SİNEMANIN İMGELERİDİR
12:22 20 September 2013

Koban Erdem Aybulut

Türkiye’ nin Muhsin Ertuğrul ile başlayıp zaman içerisinde değişimlerin yaşandığı sinema serüveninde, özellikle 90′ lar ve 2000′ lerde yeni bir döneme girildiğini söyleyebiliriz. İçinde bulunduğumuz bu dönem; kendi dilini yaratamamış olmakla eleştirilen Türk Sineması için bu manada umut verici gelişmelerin yaşandığı bir dönem olarak görülmektedir. Türkiye’ de sinema özellikle televizyonun etkisiyle uzun dönemli bir krize girmiş ancak 90′ lı yılların ikinci yarısından itibaren üretilen az sayıda ama nitelikli filmler ile bir hareketlilik kazanmıştır. Yine bu dönemde üniversitelerde verilmeye başlanan sinema eğitimleri ve gün geçtikçe artan devlet ilgi ve desteği sayesinde insanların sinemaya olan teveccühü de artmıştır. Geliştirilmiş vizyonları ile film festivalleri de bu hareketliliğin içerisinde bir payanda görevi görmektedir. Antalya Altın Portakal, Adana Altın Koza, İstanbul, Ankara gibi birçok film festivali, sinema dünyamızın nabzını tutmalarının yanında insanlara sinemayı hatırlatıcı, sevdirici, özendirici bir nitelik taşıyorlar. Bu etkinliklerin magazinel bir boyutunun olması da bu söylediğimizi destekliyor. Diyebiliriz ki; festivaller sinemanın imgeleridir ve insanların sinema algısı üzerinde ciddi bir etkiye sahiptir. Film ekimi gibi ödül odaklı olmayıp film gösterimleri şeklinde sistematize edilen festivaller de bunlara ek olarak sinemaya olan ilginin her daim sıcak tutulması açısından destekleyici mahiyettedir.

 

Sinema da diğer görsel sanatlar gibi seyircisiyle var olan bir sanat olduğundan, insanların evlerinden çıkıp zamanlarının belirli bir kısmını sinemaya ayırmaları için onları cezbeden birtakım şeyler olması gerekli. Bu çekiciliği sağlama adına, farklı konseptlerle gerçekleşen festivaller içerisinde Filmekimi, son yıllarda kent’ in kültür – sanat etkinliklerinde aktif olarak rol alan İstanbul Kültür Sanat Vakfı’ nın düzenlediği, özellikle ödüllü ve yurt dışında ilgi toplamış filmlerin gösterimlerini gerçekleştiren bir organizasyon olarak sinema dünyamızda kendisine sağlam bir yer edinmiştir. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da İstanbul dışında 7 farklı ilde gösterim yaparak kısmen de olsa ülke geneline yayılmış ve birçok insana ulaşmış olacak. 12. senesinde olan Filmekimi’ nde birçok usta yönetmenin son filmlerinin de aralarında bulunduğu, çoğu ödüllü 37 film gösterimi gerçekleştirilmesi planlanıyor.

 

Bu kadar dolu ve nitelikli organizasyonlarda zaman zaman bir takım olumsuzluklar da yaşanabiliyor. Filmekimi gösterimleri için gelen eleştiriler genel olarak bazı sinema salonlarının ufak tefek teknik aksaklıkları üzerinde yoğunlaşmakta. Bunun yanında, İKSV’ nin bir yıl boyunca yapılacak çok sayıda etkinliği için ayrıcalıklar, fırsatlar, indirimler sunan hizmeti ‘Lalekart’ uygulaması, Filmekimi gösterimleri için biletlere ulaşım konusunda tartışma konusu olmaya devam ediyor. Vizyondaki bir filme kıyasla az sayıda gösterime sahip olan festivalde lalekart sahipleri, kategorilerine göre genel satıştan 1 ya da 2 gün öncesinden bilet alabilme şansını buluyor. Bu da kart sahibi olmayıp filmleri bekleyen sinemaseverler için biletlerin tükenmesi ihtimalinden dolayı hayal kırıklığı yaratabiliyor.

 

Bir film festivaline katılmayı düşünen sinemaseverler için doğru bir katılım planlaması çok önemlidir . Filmlerle ilgili bilgi sahibi olunabilmesi ve ilgi alanına girecek filmlerin seçilebilmeleri için festival öncesi hazırlık yapılması gerekir. Filmekimi’ nde gösterimleri yapılacak olan filmlerin hepsi izlenesi filmler olsa da bazı yapımlar bir takım özelliklerinden dolayı diğerlerine kıyasla öne çıkmaktadır.

 

Bunlardan birkaçı;

 

FRUITVALE STATION

 

Dünyanın en büyük bağımsız film festivali Sundance’da 2013 yılı drama dalında Büyük Juri Ödülü ve İzleyici Ödülü kazanan film gerçek bir hikayeden yola çıkılarak çekildi. 2008 yılının son gecesi, Fruitvale İstasyonu’nda bir polis memuru tarafından, vurularak öldürülen Oscar Grant’ın hikayesini anlatıyor.

Ryan Coogler’in yazıp yönettiği ilk film olan Fruitvale Station ülkemizdeki güncel tartışmalarla ilgisi bakımından daha da ilgi çekici bir nitelik taşıyor. Merakla beklenen filmelerden olan Fruitvale Station’u izleme şansı bulamayanlar için festival sonrası gösterime gireceğini hatırlatmakta yarar var.

Fragman:

 

INSIDE LLEWYN DAVIS

 

“İhtiyarlara Yer Yok” ve “True Grit” gibi ödüllü filmlerin yönetmeni, geçmişte katıldığı festivallerin de etkisiyle Avrupalı seyirci tarafından uzun süredir beğeniyle takip edilen Coen kardeşler, birbirinden farklı türlerdeki filmlerine ve bu filmlerindeki onlarca tuhaf karakterine yenilerini eklemeye devam ediyor. 60lı yılların ünlü folk sanatçısı Dave Van Ronk’ın henüz ünlenmeden önce başından geçen talihsizlikler ve ondan hareketle dönemin müzik piyasasında yaşananların anlatıldığı film, bu seneki Cannes Film Festivali Büyük Ödülünün sahibi oldu. Bazı eleştirmenlerce kardeşlerin en iyi filmi olarak gösteriliyor. Inside Llewyn Davis; Jeffrey Lebowski (The Dude), Walter, Anton Chigurh, Marge Gunderson, Barton Fink gibi efsaneler kadar iz bırakacak mıdır bilinmez ama filmde ana karakterlerden biri olan müzik, folk ezgisi tadında bir film vaadediyor. Oscar Isaac, Justin Timberlake ve Carey Mulligan, Marcus Mumford ve Punch Brothers’ın müzik performaslarıyla renklenerek bambaşka bir dönemin ve mekânın ruhunu yansıtıyor. Ocak 2014’te vizyona girecek olan bir Coen filmini 4 ay öncesinden izleme şansına sahip olduğunuzu unutmayın.

Fragman:

 

Sen aydınlatırsın geceyi

 

İsmini Sheakespeare’in oyunundan alan, ‘Tüyük Bürk’ yönetmeni Onur Ünlü’nün son filmi ‘Sen Aydınlatırsın Geceyi’ de, festival kapsamında gösterilecek filmler arasında yer alıyor. Yönetmen, sıkça güncel tartışmalara da konu olan ‘AVM Kültürü’ ile onu destekleyen tekelci dağıtım mantığının sıkı ilişkisine tepki olarak filmi ticari dağıtıma sokmama kararı aldı. Normalde sinema salonu olarak kullanılmayan bazı salonlar ve ülkenin bir kaç illerindeki üniversitelerde tek kopyayla hem film gösterimi hem de söyleşiler düzenliyorlar. Bu sinema tarihimiz açısından bir ilk olma özelliği taşıyor.

Siyah-beyaz çekilen filmde duvarların ardını görebilme, ölümsüzlük, zamanı durdurabilme gibi olağanüstü güçleri olan karakterler var. Film bu açıdan fantastik ve absürd dram filmleri arasında bir yerde duruyor. Ancak ne bunlar süper kahraman ne de güçleri süper güç olarak anlatılmakta. Film ‘İnsan endişeden yaratılmıştır’ sözü üzerinden giderek eğer insanların böyle güçleri olsaydı dahi ‘insan’ adına değişen bir şeyin olmayacağını, dertlerin, sıkıntıların, endişelerin hep aynı kalacağını söylüyor.

Sinema filmlerinin dışında televizyona yaptığı diziler ile de adından söz ettiren, son dönem Türk sinemasının önde gelen senarist-yönetmenlerinden Onur Ünlünün bu filminin buram buram Ah Muhsin Ünlü koktuğunu da söylemek gerek. Güçlü şiirsel anlatımından, bunu anlamaktan öte hissetmek için çok zorlanmayacaksınız.

Fragman:

 

LA VIE D’ADÈLE / BLUE IS THE WARMEST COLOUR

 

Abdellatif Kechiche’in Altın Palmiye ödüllü filmi ‘Mavi En Sıcak Renktir’ ile Cannes’da ödül alan filmleri Filmekimi’nde izleme geleneğimiz devam ediyor. Cannes’da filmin yanı sıra başrol oyuncuları Adèle Exarchopoulos ve Léa Seydoux’da altın palmiye ödülü kazandılar. Aldığı ödülleri sonuna kadar hak ettiği düşünülen film, gösterimi merak edilen filmlerin başında geliyor. Ülkemizde cinselliğe yaklaşımından dolayı tartışılabilecek nitelikteki film ilk LGBT temalı film olma özelliğini taşıyor.

Biri mavi saçları olan bir sanatçı ve biri lise öğrencisi olan iki genç kızın birlikteliğini konu alan film, aşkı ve bu aşk üzerinden hayatı sorguluyor.

Fragman:

 

LE PASSÉ / THE PAST

 

Asghar Ferhadi 2011 yılında çektiği ”A Seperation/Bir Ayrılık” filmi ile en iyi yabancı film oscar’ını kazanmıştı. İran dışında çektiği ilk film olan bu yeni filmi ‘Geçmiş’te de ödüllü filmindeki gibi bir boşanmanın izinden gidiyor. Fransız bir kız, Marie ile İranlı Ahmet’in ayrılık sürecinde yaşadıklarını anlatan filmin kadın başrol oyuncusu Bérénice Bejo, Cannes’da en iyi kadın oyuncu ödülüne layık görüldü. ‘A Seperation’daki referansıyla Ferhadi, yalanlarla, sırlarla, söylenemeyenlerle, bu yükü taşıyan vicdanların yüzleşmelerini öykülemedeki becerisini göstermişti. Yine güçlü bir olay örgüsü ile karşılaşacağımız kesin gibi görünüyor.

Fragman:

 

MOEBIUS

Dünya Kültür Expo 2013 etkinlikleri kapsamında geçtiğimiz günlerde Mimar Sinan Üniversitesi Sinema Televizyon bölümünde film gösterimleri ve söyleşisi olan usta yönetmen Kim Ki Duk’un çarpıcı psikolojik gerilim filmi ‘moebius’ dünya prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivalinden sonra bu yıl hem Filmekiminde hem de Altın Portakal’da gösterilecek. Başta ülkesi Güney Kore olmak üzere tartışmalar yaratan film içerdiği cinsellikle ilgili çokca eleştirildi. Ensest – sadomazoşist öğeler içereceği açıklandığında, ülkesinde daha senaryo aşamasındayken yasaklanması istenmişti. Duk, filmi Güney Kore’de gösterilebilmesi için 20’ye yakın sahneyi kesmek zorunda kalmış.

Yönetmen kendi deyimiyle ‘ağlamak, gülmek ve bağırmak’ dışında baştan sona dialogsuz olan filmde bir aile trajedisi üzerinden cinsellikle akıl sağlığı bozulmuş topluma eleştiri yaptığını söylüyor. ‘Moebius’ Festivalin kesinlikle kaçırılmaması gereken filmlerinden.

Fragman:

 

ONLY LOVERS LEFT ALIVE

 

‘Stranger Than Paradise’, ‘Dead Man’ gibi filmlere imza atan Jim Jarmush bağımsız sinemanın önde gelen direnişçilerinden. Holywood’dan gelen teklifleri reddedip yoluna kendi istediği gibi devam ediyor ‘beyaz saçlı adam’. ‘Sadece Aşıklar Hayatta Kalır’, sıradışı filmlerin yönetmeni Jim Jarmush’un sıradan olmayan bir vampir filmi. Birbirine aşık iki vampir olan melankolik Adam ve romantik Eve dünyanın gidişatına kafayı takmış bohem entellerdir. Artık çöküşe geçmiş olan dünyada bu kırılgan vampirler yüz yıllardır süren aşkları ile ayakta kalabilecekler midir?

Cannes’da adından çok söz ettiren film için “fetişist, havalı, güncel ve romantik bir vampir dramı” ifadesi kullanılıyor.

Jarmush’un kariyerinin en iyi filmlerinden biri olarak gösterilen film, vizyona girmesi için uzun süre bekleteceği tahmin edildiğinden, festival kapsamında mutlaka izlenmeli.

Ayrıca filmde de göreceğimiz Beyrutlu müzisyen Yasmine Hamdan filmin 6 ekimdeki gösteriminden sonra saat 20:00’de ‘Salon’da bir konser verecek.

Fragman:

 

A FIELD IN ENGLAND

 

‘Kill List’ isimli +18 yaş sınırı ile gösterime giren filmiyle tanınan Ben Wheatley 2012’de çektiği bir korku-komedi olan ‘Sightseers’ den sonra yine korku temalı bir filmle izleyici karşısında. Filmde 17. yy İngilteresinde Cumhuriyetçiler ve Kraliyet yanlıları arasında yaşanan iç savaş sırasında savaştan kaçan bir grup askerin, bir simyager tarafından esir alınması ve aradığı hazine konusunda onları yardım etmeye zorlaması ile gelişen olaylar anlatılıyor. Yağmurdan kaçarken doluya tutulan askerlerin tarlalar ve otlarla dolu bir arazide siyah-beyaz olarak çekilen tuhaflıklarla örülü bu korkunç macerası, ayağımıza kadar gelmişken kaçırılmaması gereken filmlerden.

Fragman:

Bunların yanında 2013 Cannes Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülü alan ‘Heli’, en iyi senaryo ödülü alan A Touch Of Sin, jüri özel ödülüne layık görülen ve gösteriminde çok beğenilen ‘Like Father, Like Son’ ile Claire Denis imzalı bir intikam hikayesi ‘Bastards’ takip edilmesi gereken filmlerden.

Festival resmi sitesi: http://filmekimi.iksv.org/tr/index.asp

Comments are closed.