Çerkeslerin yaşadıkları her yerde kendileri olarak özgürce yaşayabilmesi için demokrasi, daha fazla demokrasi gerekir.

Yaşar Güven 21 January 2013
Kimlik ve Siyaset – 3

Kimlik, demokrasi sorunudur

 

Kimlik bir demokrasi sorunudur ve hemen her sosyal tabakadan, farklı dünya görüşünden Çerkesin bir arada durabileceği geniş bir cephedir.

 

“Dönüş – Kalış” ikileminin yaşandığı dönemde, kalış tarafındaki sosyalist Çerkesler açısından kimlikle ilgili sorunlar devrimle kendiliğinden çözülebilecekti, daha ileri hedefler söz konusu olduğu için ikincil bir sorundu aslında. Örneğin sınıfsal anlamda sendikal haklar da demokrasi sorunu idi ve yine devrimle kendiliğinden çözüleceği için ikincil bir sorundu. İllegal pozisyonda olan birçok sol hareket süreç içinde legal partiler olarak siyasetin içinde yer aldı. 2008 yılından itibaren, ikincil sorun olarak gördükleri, aslında liberallerin halletmesi gereken demokrasi sorununa önem verilmesi gerektiği tespitini yaparak çatı partisi tartışmalarına başladılar. Bulundukları özel pozisyonu ve sosyalizm hedeflerini terk etmeden ortak farklı bir yapı oluşturmak idi hedef. Sadece sosyalist partilerin değil, yeşiller, bütün kimlikler, din ve inançlar, sendikalar, eşcinseller, aydınlar, liberaller, kısaca demokrasi sorunu olan ve olduğunu tespit eden her kesimin ve bireyin yer alabileceği, temsil edilebileceği geniş bir cephe tasarlandı.

 

Sadece kapitalist burjuvazinin değil liberallerin de keyfi yerindeydi ve demokrasiyi ipledikleri yoktu. Olan kadarı onlara yetiyordu. Binlerce insanın kimlik mücadelesinde ölmesi, dar gelirli milyonların açlık sınırında yaşıyor olması vb. sorunlar onlar için ikincil sorundu. Tabi ki bir kısım liberalin daha fazla demokrasi için sesini yükselttiği de oldu. Bu noktada, işadamı Cem Boyner’in önderliğindeki Yeni Demokrasi Hareketi’ni (1994-95) anmadan geçmemeli örneğin. Bir dönem burjuvazinin bir kesiminin Kürt sorununun çözümü konusundaki girişimini de es geçmemeli.

 

Genel anlamda demokrasi cephesinin geniş oluşu kadar özelde kimlik mücadelesi açısından da geniş bir cephe söz konusu. Ve bu anlamda kolay olan, bu cephede yer alabilecekleri değil yer alamayacakları tespit etmek.

 

Türkiye Çerkesleri özelinde;

 

1.Türkçü ırkçı-şöven siyasi yelpazede yer alanlar. Bizi Çerkes olarak görmeyen bu yelpazede yer alan Çerkeslerin varlığı, her yerel ve genel seçimde adaylar çıktığı ve de destek sunulduğu biliniyor. Bu noktada açıkça seçim desteğinin esirgenmesi dahil, Çerkes kimliğini engelleyen, açıkça zarar veren bu yelpaze altı çizilerek reddedilmelidir.

 

2.Fundamentalist yelpazede yer alanlar. Dertleri kimlik değil ümmet olanlar da benzer şekilde Çerkes kimliğinden ötedir ve reddedilmesi gerekir.

 

Çerkes kimliğini dert edindiğini ifade eden kalanların içinde ne kadarının kimlik adına bir arada duracağı, birlikte mücadele edeceği ise ne kadar politize olduğumuzla ilgilidir. Kimlik cephesinin bir diğer yanı; ülkede benzer kimlik derdi olanlarla dayanışma, ortaklaşabilme, ortak davranışlarla demokrasi cephesini genişletebilmektir. Genel çerçevede demokrasi adına daha büyük ölçekler de kurgulanabilir tabi ki.

 

Denenmiş yöntemlerden biridir; kimlik adına bir yapı oluşturursunuz, savunduğunuz her ne ise, mevcut pozisyonunuzla savunmaya devam edip teori ve pratiğinizle gücünüzü gösterir, çoğunluğun saflarınıza katılmasını umar ve beklersiniz. Dışınızda kalan insanların doğru iş yapanları destekleyeceği, yapınızın başat ve önder güç olacağına ilişkin bir beklentidir bu. Bekleyen derviş muradına erebilir, eremeyebilir de.

 

Diğer yandan; bulunduğunuz pozisyonu korur ve çalışmalarınızı sürdürürken, daha geniş bir cephe ile belli işler kotararak hem kendi yapınızın hem de kimlik meselesinin güç kazanmasına destek verebilirsiniz. 148 yıldır aşındırılmış kimlik bilinci nedeniyle kimliğine yabancılaştırılmış onlarca insanın kazanımı için birlikte davranış örneklerini iradi olarak gösterebilme becerisi, kişi ve kurumdan bağımsız genel kimlik meselesine katkı sağlamaktır. Mücadelede sınırlı enerjiyi doğru kullanmak adına; birlikte yapılabilecekleri bir yol haritası ile belirlemek ve ilkeler çerçevesinde birlikte yapmak, süreci hızlandırabilir.

 

Suriye Çerkesleri..

 

Çerkesler özelinde işte sıcağı sıcağına Suriye Çerkesleri meselesi. Siyaseten ne kadar uç ve farklı değerlendirmeler yapabilme becerisini göstersek de insani temelde yapılacak şey çok nettir. Yaşamak isteyen Suriye Çerkeslerini yaşatmak.

 

Türkiye’ye ulaşabilenleri karşılamak, barındırmak, asgari yaşam için koşulları var etmek, özgür iradesi ile anavatan ya da başka bir ülkeye gitmek isteyenler için gerekeni yapmak, savaş durulunca Suriye’ye dönmek isteyenler için asgari yaşam koşullarının sürekliliğini sağlamak. Bir arada dayanışma içinde becerebildik mi? Bunu becerebilmek aynı zamanda sokaktaki Çerkes’ e moral aşılayacak ve onun da destek vermesini kolaylaştıracaktı aslında.

Dönüş ve RF demokrasisi

 

“Dönsün herkes, demokrasi mücadelesi falan anlamam, kendimizi kırdırmayalım, file karşı mücadele etmeyelim. Anavatanda nüfus sorunumuz var. Dönelim ve kendi kaderimizi kendi topraklarımızda belirleyelim.” Çok dillendirildi bu anlayış.

 

Dönüşün, sorunun çözümü için toplumsal seçenek olabilmesi ve bireyler için daha cazip hale gelebilmesi de RF’nin demokratikleşmesine bağlıdır. “Tek-tek bireylerin dönüşü ile nüfus sorununu çözmek” gibi yaklaşımlar, sorunun özünün demokrasi olduğunu da yadsıyor. (Kendi kaderini tayin hakkını, kendi topraklarında kendi kaderini tayin hakkına indirgeyen ve aslında diasporada mücadeleyi yadsıyan anlayış gibi.) Nüfus sorununu ve onun üzerinden kimlik sorununu çözmek için kaç kişinin dönmesi gerekir, bunun bir ölçüsü var mıdır bilemiyorum, ama istediğiniz sayıda insanı oraya yığmayı bir şekilde başarsanız da, 140 milyonluk devasa RF yeterince demokratik değilse sizi azınlıkta bırakabilir her şart altında. Kimlik adına daha değerli olmak için kafa sayısını çoğaltmaktan öte RF’nin demokratikleşmesini istemek ve mücadelesini yapmak gerek. Değer kazanmak için var olan nüfus da yeterlidir. Aksi durumda, çok daha az nüfusun olduğu 1917 Ekim Devrimi sonrası bugünlere de gelinemezdi. Daha demokratik RF, Putin’in Polonyalılardan II. Dünya Savaşı katliamı nedeniyle diz çöküp özür dilemesi örneği Çerkeslerden de özür dileyecek ve adalet için gerekeni yapacaktır. Daha demokratik olsa idi RF, Suriye konusunda ayak diretmeyecek, evrensel insan hakları çerçevesinde gereğini yapacaktı örneğin.

 

Çerkeslerin yaşadıkları her yerde kendileri olarak özgürce yaşayabilmesi için demokrasi, daha fazla demokrasi gerekir. Buna anavatan da dahil. Bu anlamda en geniş cephe ile demokratik mücadele içinde yer almalı Çerkesler. Hem kendileri olarak en geniş cephede, hem de benzer demokratik sorunu olan kimliklerle ve hatta kimlik dışı demokratik haklar için mücadele edenlerle. Bu, kimlik siyasetinin olmazsa olmazıdır.

 

Çerkesler özelinde soykırım ve sürgünün, konunun muhatabı RF ve uluslararası kamuoyunca kabulü, Çerkeslerin koşulsuz anavatana dönüş haklarının teslim edilmesi, çifte vatandaşlık haklarının olması kimlik siyasetinin diğer belirleyici yanıdır.

 

Bunun için yanlıştı, dönüş ve kalış anlayışının birbirinden bıçakla ayrılır gibi ayrılması. Daha o günlerden başlayabilecek, o günlerin çok kullanılan ifadesi ile, ‘asgari müştereklerde uzlaşan ilkeli birliktelik’ ile çok daha ciddi adımlar atılmış olabilecekti.

 

Can Nart, muhatap sorgulaması ile ne hedefliyor?

 

“… Soykırım ve Sürgün’ün muhatabını sadece Rusya ile sınırlayarak Çerkes Halkının ulusal sorununu kavrayamayız. Ulusal sorunumuzda sürgün kadar Çerkes Halkının ulusal örtüsünün kaldırılması da önemli bir faktördür. 21 Mayıs soykırım anmalarında sürgüne sebep olanlar kadar Ulusal inkar, iskan, asimilasyon politikalarını uygulayanlar da sorumlu tutulmalı ve sorunun muhatabı kabul edilmelidir.” diyor Can Nart, bu sitedeki yazılarından birinde.

 

Açık soru; 21 Mayıs’ın muhatabı kimdir? Çarlık, Osmanlı ve İngiltere diye tespitler yapabiliriz tabi ki. Değiştireyim soruyu; 1. dereceden muhatabı kimdir? Köyleri yağmalayan, sivil halkı katleden, yerli halkı topraklarından atan, sürgün yolculuğunda sahilde birikenlerin ölümüne kayıtsız kalan, Soçi Olimpiyatları gündeme geldiğinde yerli halkı yok sayan, Dünya Çerkes Birliği’nin 1997 yılında UNPO’ya aldırdığı kararla soykırım ve sürgünü gerçekleştiren Çarlık Rusya’sının varisi, şimdi de Suriye Çerkeslerine kayıtsız kalan kimdir?

 

KafFed, Suriye Çerkesleri özelinde RF temsilciliği önünde bir eylem gerçekleştirdi. Doğruydu. 21 Mayıslarda da RF temsilcilikleri önüne gitmek gerekir. Can Nart muhatap sorgulaması ile aslında bunun gereksizliğini söylemeye çalışıyor sanki. Yani muhatap tespitinin asıl hedefi bu diye okuyorum.

 

Kişiler ve kurumlar olarak bundan daha fazla kaçamayız. Suriye konusunda kaçamadığımız gibi. Siz istemeseniz de bu baskı gelecektir. Diyelim ki temsil ettiğiniz taban isteyecektir. Dinamizm katan, bayrağı devredeceğiniz gençler isteyecektir. İstemekten öte doğru olan budur.

 

RF’ye mesajımız açıktır ve bunu her 21 Mayıs’ta Çerkeslerin yaşadığı her ülkede RF temsilciliklerinin önünde söylemeye devam edeceğiz; “Direnme, soykırımı tanımayı erteleme, tanımayı ABD’ye ya da onun üzerinden başka ülkelere bırakıp kendini daha fazla zora sokma. Polonyalılardan özür diledin, incilerin dökülmedi, aksine onurlandın. Çerkeslerden de özür dile”.

 

RF; Rusya Federasyonu

UNPO; Temsil Edilmeyen Halklar ve Milletler Örgütü

Comments are closed.