Çerkes olmak üzerine
12:10 4 March 2013

‘Yine böyle hüzün kokan bir geceydi, yüzüme vuruyordu Karadeniz’in soğuk dalgaları,

Ve ben yine tarihin silik sayfalarına aynı ağıtı yakmıştım…

Sürgün çocuklarıyız biz; dağınık, hırçın ve kederli…

Derin düşüncelerimiz vardı her zaman, coşkun yüreklerimiz…

Ve bir de hiç unutmayacağımız 21 Mayıs’larımız…’

 

Açıkçası, evlenene kadar Çerkes kültürüne dair pek bilgi sahibi değildim. Kafkas halklarının bazılarının geleneksel kıyafet ve danslarını görmüştüm. Çerkes geleneklerinin oldukça disiplinli bir yapısı olduğunu duymuştum. Bazen fiziksel özelliklerimden dolayı “Çerkes misiniz?” sorusuna muhatap olmuştum. O kadar. Evlendikten sonra, eşimin annesi Çerkes olduğundan dolayı ve “Mehmet Dayımız” Çerkeslerin dil ve tarihine ilişkin nerdeyse her şeyi bildiği ve “Neşe yengemiz” de Çerkes mutfağına ilişkin -nerdeyse değil- her şeyi yapabildiği için Çerkes kültürüyle bayağı haşır neşir oldum diyebilirim.

 

Çerkes olmak, büyük bir yası göğüsleyen bir halkın da parçası olmak demek. Çünkü yaklaşık 300 yıl süren Rus-Kafkas savaşları sonrasında, 1854-1864 tarihleri arasında devam eden sürgünde Çerkesler, tarihsel anavatanları Kuzey Kafkasya’dan zorla sürüldüler. Bu kanlı süreçte resmî rakamlara göre 500.000, bazı araştırmalara göreyse 1,5 milyon kişi öldürüldü. Önemli bölümü de çetin yol şartları sebebiyle hayatlarını kaybetti. Sürgünden kurtulabilenlerse başta Türkiye olmak üzere Ürdün, Suriye gibi ülkelere ve Balkanlara dağıldı. Koca bir halk, kendi vatanlarından, köklerinden haksızca sökülüp atıldı.

 

Rahmetli “Cahide Annemiz”in, namı diğer “Nanü”nün, son nefesine dek bir kez bile balık yemediğini, balık yemenin, o büyük sürgünde Karadeniz’in hırçın sularında can vermek zorunda kalan halkına bir hakaret olacağını düşündüğünü hatırlıyorum. Ve onun gibi kimbilir kaç kuşak bu acıyla büyüdü, büyüyor…

 

Eşimin ailesinin kültüründen kopuşuna dair en üzücü olansa, Türkiye’deki diğer halkların karşılaştığı sorun olan dil meselesiydi. Genç kuşaktaki hemen hiç kimse Çerkesçe bilmiyordu. Türkçe ve belki İngilizce, Arapça departmanında sorun yoktu ama kendi anadillerini konuşmak bir yana anlayamıyorlardı bile.

 

Karadeniz bölgesinin yanı sıra Kayseri, Kahramanmaraş, Düzce, Sakarya, Balıkesir ve Bursa çevresinde yoğunlaşan Çerkes nüfusumuzun yaklaşık 5 milyon olduğu tahmin ediliyor. Çerkeslerin genel nüfusa “serpiştirilerek” yerleştirilmesine ulus devletin asimilasyoncu tek dil politikası da eklenince en büyük kültürel sorunlarının başında dillerinin yok olma tehlikesi geliyor. Örneğin bugün “Ubıhça Dili” tamamen yok olduğundan ancak bir araştırma nesnesi olarak kıymet taşıyor. Çerkesce, UNESCO tarafından da kaybolmaya yüz tutan diller kategorisinde değerlendiriliyor.

 

Çerkesler, Sarıkamış’tan Kurtuluş Savaşı’na pek çok önemli olayda hayatları pahasına savaşırken anadillerini biliyorlardı. Fakat bugün yeni kuşakların çok küçük bir bölümüne dilin aktarılabildiği göz önünde bulundurulursa, gittikçe kaybedilen bu kültürel değer hususunda devlete düşen görev açık. 4+4+4 reformuyla beraber müfredata eklenecek seçmeli derslere talep edilen yerlerde Çerkescenin de dahil edilmesi telafi için önemli bir başlangıç olabilir. Ayrıca Çerkesçe radyo ve televizyon yayınının devlet bünyesinde veya desteğiyle hayata geçirilmesi dilin yaşatılmasına katkı sunacaktır. Aynı şekilde çok kültürlü varlığın izlerini silmek için ulus devletin elimizden aldığı yer isimlerinin iadesi de isabetli olacaktır.

 

Geçmiş, bugün ve gelecek arasında salınan bir toplumuz. Geçmişimizi genellikle yaslı bir bağlanmışlıkla anıyoruz, bugün içinde ‘kaybolmamak’ için çaba sarf ediyoruz ve gelecekten ümitvâr olmak istiyoruz. Bu minvalde ulus devletin silmeye çalıştığı tüm kültürel değerlerin yaşatılmasını sağlamak sadece geçmişe bakışımızı sağaltmayacak, aynı zamanda geleceğe de güvenle bakma imkânımızı çoğaltacaktır.

 

Çerkes kardeşlerimin büyük yas günü olan 21 Mayıs’ları anmak, onların acılarını paylaşmak kadar, daha adil bir geleceği de beraber inşa etmeye çabalamak gerekiyor.

 

Yorumlar (11)
  1. wunerov on said:

    Benben bile güzel yazmış ne yalan söyleyim. Sağol sen Hilal Kaplan, çok güzel gerçekten. Hoşgeldin.

  2. MERETIKOE Fehmi TÜMER on said:

    MÜSAADE EDERSENİZ KENDİMİ TANITAYIM (SE ADIǴE BZE XASEM SIRİEDİTÖR)BEN ÇERKES DİL DERNEĞİNİN EDİTÖRÜYÜM. BİZLERLE ACIMIZI PAYLAŞTIĞINIZ İÇİN ÇOK ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM,İNŞAALLAH GÜZEL GÜNLERİMİZİDE HEP BERABER PAYLAŞIRIZ.

  3. Kadir Erkaya on said:

    Hilal hanım kaleminize sağlık.Çok güzeldi.Bir kaç kez okudum.Teşekkürler.

  4. Hikmet Gül on said:

    Allah Razı olsun toplumumuzun genel bir panoramasını çizdiniz.Keşke Çerkes gelini kadar Çerkes toplumunun fertleri de bu duyarlılıkta olabilselerdi.Gerçi yeni nesil güzel bu konuda daha bilinçli.Biz ve bizden önceki jenerasyon Çerkesliği sadece eğlenti bazında yaşadı.Şunu belirtmeden geçemiyeceğim 50,60 yaş grubumuz Çerkesliği hep başkasından bekledik bize gelince şimdi Çerkeslik mi kaldı diyerek es geçtik.Bu mantıkla da Çerkes yetiştiremedik.Oysa bu toplum da diğer toplumlar gibi kendine has bir kültürü olan düğünlerin yaşantılarında az bir yer tuttuğu tıpkı diğer topluluklar gibi kendine has güzel adetleri olan bir toplum yapısına sahipti.Şimdiki gençliğin işi bu yüzden daha zor ama umutsuz değil.

  5. Huşt Ziya on said:

    Öncelikle elinize yüreğinize sağlık siz bir Cerkes gelini olarak bu kadar duyarlı olmanız inan ki bizleri çok duygulandırdı.Keşke sizin kadar bizler acı gerceği bilip bir an önce kimlik varlık mücadelemize sahip çıksak amma nafile. Kaybettikten sonra anlaiılacak acımız ,kaybımız ,üzüntülerimiz velhasılı yok oluşumuz.

  6. Cumhur. on said:

    Hilal Kaplan’ın Çerkesler üzerine yeni bir şey söylemediği halde bu kadar alkış alması sanırım kendisinin de şaşıracağı bir şeydir.Ortasınıf popülizmi işte…

    • Kanoko Kanşav on said:

      Cumhur Bey “orta sınıf popülizmi” filan gibi büyük lafları bir kenara bırakırsak, kendi kendimize mırıldandığımız ve dünyanın “iplemesini” beklediğimiz konularla bir vesileyle ilişki kuran yazarlara tşk etsek gereksiz bir iş yapmış olmayız gibi geliyor bana…
      Yeni birşey derken?
      Çerkesler hangi ara yeni bir şey söyledi ki-en azından kendi aralarında-, bu yeni şey her ne ise bunu Hilal Kaplan’dan bekliyorsunuz?
      Orta sınıf meselesini salladık hadi…
      Üst mü alt mı sizin derdiniz? Temsil ettiğiniz sınıfı ve o sınıfın gündemini bilsek fena olmaz diyorum.
      Daha açık konuşsak?
      Sloganları bir kenara atıp?
      Ne dersiniz?

      • Cumhur. on said:

        Siz yeni bir şeyin söylenmediğine hak veriyorsanız,o zaman “tşk edrm” Hilal Kaplan.Kimlik siyasetinin yürüttüğü bir paradigmada sloganları bırakmak kime düşmektedir,bunu da düşünmenizi “sallamadan” salık veririm.

        • Kanoko Kanşav on said:

          Cumhurcuğum “orta sınıf popülizmi” idi slogandan kastettiğim. “Samimiyete” itirazın varsa Cumhur Bey diyeyim, yeni polemik malzemesi çıkmasın.

          Dünya işi gücü bırakmış “orta sınıfı” nasıl büyütürüzle uğraşırken, asıl popülizm senin attığın “popülizm sloganı”. Çekinme “amerikancı” bunlar diyebilirsin yada “emperyalizmin uşağı” filan. Bunlar tedavülden kalkan işlerse eğer-ki bana göre öyle- temsil ettiğin sınıfın “popülist” olmayan gündemi her ne ise onu paylaşmayı dene. Ben herkesin durduğu yeri harbi harbi ifade etmesinin/savunmasının Çerkesler için en kestirme siyasallaşma yolu olduğunu düşünüyorum.

          Görelim durduğun yeri ve “popülist” olmayan-“yeni” gündemini.

          Tabi bir de Hilal Kaplan’dan beklediğin Çerkes siyasetine dair “yeni” cümlelerini…

          Saygı ve samimiyetle sevgiyle

  7. Mehmet Tırpan on said:

    Çerkes kimliği ve kavmiyetçiliği adına Türkiye’yle ve Türk devleti ve milletiyle hesaplaşmaya kalkmak nankörlüktür. Bu topraklar ve bu millet sana yaşama hakkı verdi, kucak açtı. Bir derdin varsa git Ruslarla gör. Burada ya bu milletin bir parçası olur, onunla bütünleşir, baş tacı olursun. Yoksa azınlık gibi yaşarsın, bu da zoruna gidiyorsa def olur gidersin kendi kavmi mensubiyetinin ait olduğu topraklara. Gerçek bir Çerkes nankör olmaz. Siz gavur tarafından himaye görmek için Türk milletinden kendinizi ayırıyor ve Anti-Türk kampanyaya alet olacak bir kimlik inşa ediyorsunuz.

  8. FEHMİ TÜMER on said:

    sayın mehmet tırpan denen sahsiyet ağzını tola ağzına tapa vururum,ben sen osmanlı tebası iken bende osmanlıya göçtüm ve osmanlı tebası oldum ancak TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ KURARKEN BEN CANHIRAŞE MÜCADELE ETTİM VE BU DEVLETİ KURDUM HADDİNİ BİL KENDİNE GEL SEN KENDİNİ BU DEVLETİN ÖZ SAHİBİ ZANNEDİYORSUN DA BENİ ÖTEKİLEŞTİRİYORSUN,SEN KİMSİN BE?!…ŞUNU UNUTMAYINIZ ÇERKESLER BU DEVLETİN KURUCU UNSURU VE SAHİBİDİRLEER KİSE ÖTEKİLEŞTİREMEZ HERKES HADDİNİ BİLSİN.