Tıj İlkay Dönüş Yolu Misafirhanesi: Toplumsal bir proje olmasını önemsiyoruz…
17:08 30 October 2013

Tıj İlkay, özellikle İstanbul’da Çerkes gençlerinin yakından tanıdığı ve neredeyse hiç kimsenin hakkında kötü bir şey hatırlamadığı sevilen örnek bir örnek figür (dü). Figür(dü) demenin bile insanın içini acıttığı bir insandan bahsediyoruz aslında. Abhaz Derneği’nden, Bağlarbaşına oradan Alan Vakfına kadar herkesin tanıdığı özellikle İtükaf gençlerinin örnek alınan Abisi Tıj İlkay’ı dostlarıyla konuştuk Guşıps için. Yakın arkadaşlarından Bahar Bolat belki onun birleştiriciliği ile ilgili en vurucu cümleyi “ Çeçenlerle Çeçen gibi, Osetlerle Oset gibi, Karaçaylarla Karaçay gibi anlaşabilen, herkesi kucaklayabilen bir insandı.” diyerek özetledi bize.

Bu örnek şahsiyeti maalesef çok sevdiği, yerleşmeyi düşündüğü Kafkasya’da elim bir trafik kazası sonucunda kaybettik. Diasporayı, özellikle yakın çevresini hüzne boğan bu acı olayın ardından dostları tarafından adını yaşatacak anlamlı bir proje hazırlandı. Kendisinin en büyük arzularından biri olan Maykop’ta bir misafirhane fikri böyle gelişti. Gönüllülüğe dayanan, kollektif bir çabanın eseri olan bu projeyi organizasyonun Türkiye komisyonundan Anıl Sönmez, Suat Bolat ve Bahar Bolat ile konuştuk…

Guşıps: Tıj İlkay Misafirhanesi projesi hangi ihtiyaca binaen ortaya çıktı?

Suat Bolat: Adigey’ e giden hemen herkesin konaklayacak yerlerle ilgili çektiği sıkıntıları, sorunları bizler de görüyor yaşıyorduk. Aslında sadece Adıgey için geçerli bir durumda değil bu. Kabardey için de geçerli hatta nispeten Abhazya için bile geçerli. Nispeten diyorum çünkü Abhazya’da bu tür tesisler daha fazla . Kafkasya’ ya gidiş gelişlerin kolaylaşmasıyla birlikte bizler de daha sık gidip gelmeye başladık ve en büyük problemlerden birinin konaklama olduğunu yakinen gördük. Konakladığınız otel yada pansiyonlar çok konforlu olmayabiliyor tahayyüllerimizin oldukça uzağında kalabiliyordu. Sırf anavatanı dünya gözüyle bir kez göreyim diye gidip orada türlü meşakkatlerle karşılaşan insanlarımız oldu maalesef. Hatta yeme içme alışkanlığıyla ilgili sorunlar bile yaşanabiliyor. Mesela biz bile ilk gittiğimizde 3 – 4 gün et dışında bir şey yiyemedik. Bunlar sonuçta zamanla aşılabilen sorunlar. İnsanlar bir iki defa gidip gelince alışabiliyorlar. Ancak dönüşü gerçekleştirmek, sürekli kalmak yada oturum izni almak gibi konular gündeme geldiğinde ihtiyaçlar da farklılaşıyor. Biliyorsunuz 2008 yılında Adigey’ de oturum hakkı için 1500 kişilik bir kontenjan açılmıştı. O dönemde İlkay, gördüğü herkese sık sık tembihliyor, bu kontenjanın değerlendirilmesi konusunda konuşuyordu. Zaten ilk başvuru yapanlardan birisi de İlkay’ dı. Oturum alabilmek için altı ayda bir Adıgey’ e girip çıkmak gerekiyor. Altı ayda bir giriş çıkış gerektiği için bu şekilde bir misafirhane ihtiyacı dahada görünür hale gelmişti. Yasal prosedürlerin gerçekleştirilmesi ve kısa süreli de olsa konaklama ihtiyacı gün geçtikçe artıyordu. İlkay ve İlkay gibi insanlar bu sıkıntıları göğüslemek konusunda sorun yaşamazlar ancak anavatanını görmesini istedikleri, hatta oturum izni almasını istedikleri insanların bu sıkıntıları yaşamalarını haliyle istemiyorlardı. Giden herkeste böyle bir merkeze ihtiyac olduğu fikri oluşuyordu. Ama özellikle İlkay bu ihtiyacı en çok dillendiren arkadaşımızdı diyebilirim. Sonuçta oturum izni için gidiyorsun birilerinin yanında misafir oluyorsun, yada otelde konaklıyorsun, ki oteller oldukça pahalı ve pek konforlu değil. Sürekli misafir eden insanlar var ama onlara da bir yere kadar yük oluyorsun.

Anıl Ercan Sönmez: Bizler belki oradaki insanları tanıyoruz ve yük olduğumuzu düşünmüyoruz ama yanımızda götürdüğümüz insanlar için aynı şey söz konusu olmuyor, çok rahat edemiyorlar.

Bahar Bolat: Ayrıca hiç kimseyi tanımadan giden insanlarda var. Onlar daha fazla sıkıntı yaşıyorlar.

Guşıps: Kimseyi tanımadan gidip oradaki bürokratik süreç ile karşılaşan insanlar için de oldukça zorlu bir süreç olsa gerek.

Suat Bolat: Önceden dönüş yapmış insanlar bir çok konuda ilk kez giden insanlara yardımcı oluyor ve bir çok yükü üzerlerinden alıyorlar. Ancak herkesin bu insanlara ulaşması mümkün olmuyor. Sonuçta bu projenin ortaya çıkış sebebi bu tarz sorunların aşılması için bir kapı aralamaktı. Daha önce de benzer düşünceler vardı. Ama daha çok bireysel yada grup olarak insanların kendileri ve dostları için düşündüğü bir yer alma düşüncesiydi. Bu ise daha farklı bir proje daha toplumsalı hedeflediğini söyleyebiliriz bu anlamda.

Anıl Ercan Sönmez: Burada bir parantez açayım. Mesela birtakım işlemler yapılıyor gidildiğinde. Farklı hastanelere gidiyorsun, kan örnekleri veriyorsun, anket dolduruyorsun vs. Bu işlemlerin de kendine göre zorlukları var. Dil bilmiyorsun bir kere, oturma izni almak hiç dil bilmeyen tanıdığı olmayanlar için oldukça zor.Aslında misafirhane projesi kapsamında belirli kişilerinde bu işte görevlendirilmesi hatta avukat tayin edilmesi de var. Orada birtakım haklar var, geri dönmek isteyen insanlara tanınan. Bunları bilmiyorsanız bir çok şeyden mahrum kalabiliyorsunuz. Örneğin 60 yaşından sonra herkese otomatikman emekli maaşı bağlanıyor. Bunu bilmiyorsun, avukat gelip araştırma yapmazsa öğrenemiyorsunda. Bir kadın mesela vatandaşlık izni almışsa onun bakmakla yükümlü olduğu kişilerde otomatik olarak alıyor. Bir ailenin bakmakla yükümlü olduğu kişiler aynı hakkı kazanıyor.Bu gibi hakların takibi içinde avukata ihtiyaç var.Bu tarz konuları da kapsayan oldukça kapsamlı bir proje gerçekleştirmeye çalıştığımız.

Guşıps: Sadece misafir olup bir süre konaklanan bir yer değil çeşitli destek hizmetlerini de veren bir merkez olacak anladığım kadarıyla

Anıl Ercan Sönmez: 3 aşamalı diyebiliriz. Birincisi buradan öylesine gidip sadece görmek isteyen insanların barınma ihtiyaçlarını karşılayacak bir yer. Geri dönüş için gidiş – geliş yapan, hazırlık yapan ama ilk etapta oraya yerleşmeyecek, 6 ayda bir giriş çıkış yapacak insanlar var. Bunların kalabilecekleri bir yerde olacak aynı zamanda. Bir de gerçekten geri dönecek kişilerin veya geri dönmüş ancak barınma ihtiyacı olan kişilerin geçici dönemde olsa kalabilecekleri bir merkez. Bu geçici süre tam olarak netleşmemekle birlikte 6 ay olarak düşünülüyor. 6 ay boyunca oraya adapte olana kadar daha uygun fiyata kalınabilecek bir yer olacak.

Guşıps: Peki biraz önce de bahsedildiği gibi aslında benzer fikirler uzun zamandır dillendiriliyordu. Ancak sizler harekete geçenler oldunuz bu konuda. İlk adım nasıl atıldı yani nasıl karar verdiniz bu işe girmeye?

Suat Bolat: Şunu samimiyetle söylemek lazım. Elzem bir projeydi ama yapılması çokta kolay bir proje değildi. Keşke camiamızda benden olsun deyip 250 bin dolar verecek birileri çıksa ama öyle olmuyor. Bugün böyle bir projemiz var deyip yola çıktığınızda biraz meşakkatli bir yolculuk olduğunu öngörmek gerekiyor. Sadece para toplama kısmı da değil zor olan. İnsanlara bunu anlatma, fonksiyonunu izah etmek de ciddi bir çaba gerektiriyor. Herkes bunun belki ihtiyaç olabileceğini düşünür ama projenin nihayete erip ermeyeceği ile ilgili tereddüt yaşayabiliyorlar yada oranın yapısını bilenler böyle bir şeyin mümkün olmayacağını düşünebiliyor. Bunların hepsini etraflıca anlatmak gerekiyor insanlara. Toplanacak para böyle bir proje için fazla bir miktar değil neticede. Ancak bu paranın toplanıp toplanamayacağı da insanlarda tereddüt oluşturabiliyor. Bütün bunlar birleşince projeye teşebbüs edecek kişilerin şevkleri kırılabiliyor haliyle. Bu ancak böyle vahim bir olayın yani, çok sevilen birinin kaybının ardından gönüllülerin bir araya gelmesi ve bu riskleri göze almasıyla olabildi. Bazı şeyler için uygun zaman, uygun mekan gerekiyor. Maalesef uygun bir şekilde gelişmedi ama uygun bir ortamdı böyle bir proje için. İnsanlar İlkay’ ın böyle bir kaygısı olduğunu bildikleri için bu işe el attılar. Aslında İlkay’ ın vefatından sonra onun ismini yaşatacak bir şeyler yapmak fikri herkeste oluşmuştu. Biz burada Bağlarbaşı Derneği’ ne bir kütüphane, bir köşe yapalım diye konuşuyorduk mesala. Buna benzer öneriler İlkayı tanıyan herkesten geliyordu. Anavatandakiler de orada birşeyler yapmak istediler. Oraya anıt yapmak gibi öneriler de geldi. İlkay’ ın bu konudaki hassasiyetini herkes bildiği için bu proje ortaya çıktı. Bence ancak İlkay gibi birinin birleştiriciliği ile gerçekleştirilebilirdi bu iş ve onun etkisiyle herkes elini taşın altına koydu.

Anıl Ercan Sönmez: Sonuçta İlkay’ dan bahsetmeden İlkay ile ilgili misafirhaneden bahsetmek oldukça zor. Hepimizin sevdiği bir arkadaşımızdı, hoş sohbetti, Çerkeslik adına devamlı fikir üretiyordu. Bu düşüncelerini dostlarıyla, arkadaşlarıyla hepimizle paylaşıyordu. Düzenli olarak okuyordu. Mevcut durumu değerlendiriyordu. Şimdiki sosyolojik durum ve şartlara göre fikirler üretiyordu. Kafkasya’ ya da gidip geldi defalarca. Orayı sevdi ama gerçekten sevdi. Kontenjan arttırıldıktan sonra oturma izni ile ilgili ilk başvuru yapanlardan biriydi. 2009 senesinde 7 – 8 arkadaş birlikte gittik. Sonra oturma iznini alınca gidiş – gelişler başladı. Bu gidiş – gelişlerde tabi işler o kadar kolay olmuyor. Bu süreçleri yaşadık birlikte. Konaklama , oradaki işlemler falan hatıra gönüle binaen yapılıyor. Bu aşamadaki sorunları ve sıkıntıları burda arkadaşlarımız arasında da konuşmaya başlamıştık. Sıkıntılar var, şunlar olabilir, bunlar olabilir diye. Burada ana fikir tabi ki Anavatanla bağlantıları kuvvetlendirmek. İlkay da toplum olabilmemiz için önemli şeylerden bir tanesi olarak bunu görüyordu. Bunun için ne olması gerekiyor? Öncelikle oraya gidiş gelişin daha fazla olması şart. Sonuç olarak yurtdışına çıkmak 90’ lı yıllarda bizim için imkansızken şartlar şu anda çok daha farklı. Yurt dışına çıkmak hele Kafkasya’ ya gitmek çok daha kolay. Ancak sonuçta ekonomik ve sosyal şartlar iyi olmadan insanlar bir tarafa yönelmezler. Bizim aklımızdaki şuydu. Her gidişimizde yanımızda birisini mesela bir öğrenciyi götürebilsek diye konuşuyorduk. Çünkü öğrenciyken orayı görmek daha farklı oluyor. Doğrusunu söylemek gerekirse biz hayata daha önceden atıldığımız için mevcut şartlarımızı o kadar kolay yıkamadık. Ama öğrencilerin gidip görmesi daha çok avantaj sağlayacaktır. Ona göre bir yaşam inşa edebilirler. Bu sebeplerle birlikte gidilen arkadaşlarla ortak bir ev satın alma fikri ortaya çıktı. Bunu da aramızda oldukça sık dillendirmeye başladık. Misafirhanenin ortaya çıkış fikrinin arkasında da biraz bizim önceki planlarımız var. Tabi Suat’ ın dediği gibi şu anda proje çok daha komplike bir hal aldı. Bu konu durup dururken bir anda birçok kişinin gündemine gelmedi. Maykop’ taki cenazeye toplamda 30 kişi gitti, sadece hazırda pasaportu olanlar ve haberi olanlardan bir gün içerisinde 30 kişiden bahsediyoruz . Bir gün daha olasaydı iki katına çıkacaktı cenazeye gidenlerin sayısı. Bu İlkay’ a gösterilen sevginin işaretiydi. Cenazeye gelenlerin yarısı daha önceden Maykop’a bizlerle birlikte gelmişti. İlkay’ın vefatı bile bir çok yeni arkadaşımızın Maykop’u görmesini sağladı. Bu 30 kişinin gitmesiyle oradaki birtakım insanlar “ne oluyor” dedi. Adigey’ li, doğma büyüme oralı olan insanlardan bahsediyorum. Cenazeye oranın Adigeleri de katıldı. Buradan oraya bir cezane için bir gün içinde 30 kişinin gitmesi oradaki insanlar içinde bir farklılığın göstergesiydi aslında. Farkettiler bizim burda da hala bir şeyleri yaşatma gayreti içinde olduğumuzu. Belki bunu bilenler vardı ama net olarak görüldü cenaze sebebiyle. Zaten akabinde bu misafirhanenin gerçekleşiyor olması da geldiğimiz o noktanın göstergesidir. Cenazeden sonra oturulduğunda herkes fikrini düşüncesini söyledi .Anıttan bahsedildi, trafik kazalarıyla ilgili aktivitelerde yapılsın istendi. Bunlara benzer bir çok şey önerildi. Bunlardan bir tanesi de haliyle ev fikriydi. Bu projeyi gündeme getirme kararını o gece aldık diyebilirim. En azından buradaki arkadaşlarımıza açmak ve onların fikirlerini de almak konusunda doğal bir ortaklık sağlandı o akşam. Maykop da yaşayan Dug Miraç, Dug Ersin ve Liguase Umit bu konuda öncülük ettiler. Onlar da paralel düşündüklerini ifade ettiler. Biz ev dedik, onlar misafirhane dedi. Daha sonra bürokratik işlemleri kolaylaştıracak birilerinin olması, profosyenel birilerinin işletmesi gibi konular açıldı. O gün biraz gündeme geldi, karara bağlanmadı ancak akla yattı. Daha sonra burada mevlüt oldu dernekte. Geçmişte olmuşluğu yoktu. Dernekte ilk defa birisi için çok yüksek katılımda bir mevlüt gerçekleştirildi. Bu sırada misafirhane fikri diasporada da ve anavatanda olgunlaştı. Biz gönüllüyüz oradan destek gelirse yaparız dendi. Mevlütten sonra yaklaşık 40 – 50 kişi bir araya geldik. 50 kişi ortak karar verdik. Çoğunluğun aldığı kararla yapılan işlerdi çoğu. Biz bu misafirhne fikrine katılacak mıyız sorusu soruldu ve ortaklaşıldı. Bu arkadaşların hepsi katkıda bulundular. Geri dönüş fikrini desteklemeyen olsa bile onların da katkısı vardı. Bu tabi İlkay’ ın birleştirici özelliğinin etkisi, bir de ortak hareket etmenin gücü sanırım. İlk etapta düşünceler somutlaşana kadar arkadaş arasında tutuldu konu. Oybirliğiyle 10 kişilik komisyon seçildi bu kişilerin içinden.Türkiye ayağını yönetti bu 10 kişilik grup. Genel olarak oyçokluğuyla kararlar alındı. Stabil olmadı, dönem dönem değişti bazı kararlar. Kafkasyada da 10 kişilik bir komisyon kurulmuştu zaten, onlarla birlikte haraket ettik ve karar aldık.

Örnek vermek gerekirse orada onlar alınacak olan arazi üzerinde farklı opsiyonlar geliştirirken de bize sordular. Bizim önerilerimiz, onların önerileri ortaklaşıldığı noktada adımlar atıldı. Önce arsa satın alındı.

Suat Bolat: Şunun altını çizmek lazım. Bu kadar çok wunafe yapılmasının esas sebebi, bu projenin İlkay’ ın adını taşıyacak olmasıydı. Yarım kalma ihtimalini dahi düşünmek istemedik. Bu yüzden ince eleyip sık dokuduk. Onun adı verilecekse eğer en iyisi olmalıydı ve kesinlikle yarım bırakılmamalıydı.

Anıl Ercan Sönmez: Proje içerisinde yer almış kişilerin hepsi profosyenel olarak hayatta işleri fena olmayan kişiler. Projeyi bir mimar çizdi örneğin. İçindeki çok ince detaylara kadar düşündü. 2 aşama şeklinde oldu aslında. Proje ortaya çıkıncaya kadar para toplama işi de aramızda kaldı. Hesaplar açıldıktan sonra İlkay’ ın arkadaşlarına, herkes bu kadar katkıda bulunuyor diye duyurduk.Yerin alınması, temel atılması, resmi prosedürlerin bitirilmesi arkadaşlar arasında kaldı ilk etapta. Proje aşamasına geçildikten sonra daha genele duyurmaya başladık. Çeşitli dernekler, facebook grubu, web sayfası, çeşitli işadamlarıyla konuşulduktan sonra bu aşamaya geldik.

Guşıps: Şu anda proje ne aşamada?

Anıl Ercan Sönmez: Birinci katın duvarları çıkılmak üzere. Arsa merkezi bir yerden alındı. İşlemleri kolaylaştırma açısından büyük bir avantaj sağlayacak bu durum. Arsanın üzerinde halihazırda bir ev var. Geri dönüş amacıyla halihazırda kullanılmakta. Burada hem ziyaret amaçlı anavatana gidenler ağırlanıyor hem de geri dönüşçülerin katkıları sağlanıyor. Bu çok önemli. Bizim bakış açımıza göre birinci fazı yani misyonu başladı işin. Arsadaki ev bu amacı karşılıyor şu anda. Sürmekte olan inşaat ile amaçlanan ise 28 yatak kapasiteli yerin tamamlanması. Temmuz ayında temeli atılmıştı fena ilerlemiyor şu anda.

Bahar Bolat: Misafirhane fikri cenazeden yaklaşık olarak 1 hafta sonra olgunlaşmıştır diyebiliriz. İlkay’ ın vefatının 40. gününe kadar özellikle Maykop komisyonumuzun çok yoğun çalışmalarıyla arsayı satın aldık ve vefatının 40. gecesi Maykop’ taki dostları tarafından alınan evde ifa edildi. Bahçedeki temizlik işlerinin ardından 25 Temmuz’ da temel atıldı şu anda 1.kat duvarları örülüyor. Bu proje şu yönüyle çok önemli; herhangi bir dernek, vakıf veya grup içinde olmaksızın tamamen bağımsız insanlar tarafından yürütülen bir projeden bahsediyoruz. Belki de bizim toplumumuzda ilk defa bu çapta bir projede bu şekilde bir yol katettik. Bu projeye destek vermek isteyen insanlar için çok büyük bir olaydı. Destekçilerimizin endişelerini de büyük ölçüde gidermiş durumdayız. Bizim 1. katımız neredeyse bitti 2 kat daha çıkılacak, çatıda tamamlanınca kabası bitmiş olacak.

Guşıps: Peki, Kafkasya’ daki Çerkeslerin yani oradaki komisyonun dışındaki Adigelerin ilgileri nasıl projeye?

Bahar Bolat: Oradaki komisyonun içerisinde, oranın önde gelen isimleri, oraya dönüş yapmış isimler var. Onlar, oradaki etkili isimleri harekete geçiriyorlar. Oradaki gençler projenin içerisinde çok aktifler. Oradaki gençlik gruplarından tutunda dağcılık kulüpleri veya bağımsız gençler, orada yaşayanlar, buradan dönenler tahminen 100 kişiyi geçmiştir, gönüllü olarak inşaat işçisi gibi çalışıyorlar. Biz 1.kat tamamlanıncaya kadar projede dışarıdan hiçbir ücretli işçi çalıştırmadık. İmece usulü ile oldu herşey.

Anıl Ercan Sönmez: İşçilik maliyetleri orada çok yüksek. Onun için orada gönüllü olarak inşaat işçiliği yapan insanların katkısı çok önemli bizler için.

Suat Bolat: İlkay’ ın cenazesine katılanlardan orada statü olarak önemli kişiler vardı. İlkay’ ın adına orada yapılacak herşeye katkı vereceklerini vaadetmişlerdi. Bu proje gündeme geldiğinde de cumhurbaşkanının yer konusunda taahhütü vardı. Ancak bu beklenmedi. Merkezi bir yerde arsa bulununca hemen harekete geçildi ve yer alındı.

Anıl Ercan Sönmez: Tabi Rusya’ nın da birtakım kanunları var. Yeri vakfa devretmek gerekiyor mesela. Vakfa verildiğinde ise Rusya’ da çıkan son kanuna göre yurt dışından destek alınamıyor. Bu sebeple o yöntemden uzak durduk. Sonuçta buradan toplanan yardımlar ile yapılıyor misafirhane. Tabi orada yürütülmesi gereken noter vb. bürokratik işlemler vardı. Bu işlemler sırasında oradaki idareciler ya ücret almamış yada çok cüzi ücretler almışlar. Bu da onların projeye bir desteği olarak değerlendirilenbilir. Ayrıca söylemek gerekir ki Kabardey – Balkar’ dan da projeye destek olanlar var.

Guşıps: Projenin Kafkasya ayağında oradaki insanlarında hem maddi olarak hemde imece usulüyle çalışarak bir destekleri var anladığım adarıyla.

Bahar Bolat: Aynen öyle.Aslında proje Kafkasya’ da hem internet sitelerinde hem televizyonlarda hemde gazetelerde sıklıkla yer alıyor. Çekim için inşaat alanına gelen ekiplerin iki şey dikkatini çekiyor. Birincisi projenin tamamen imece usulüyle yapılması. İkincisi ise İlkay’ ın nasıl değerli bir insan olduğunu buradan gidenlerinde anlattıklarıyla oradakilerin ve basının anlıyor olması. Buda yapılan işin değerinin daha anlaşılır olmasını sağlıyor. İlkay ,bizim İlkay’ ımızdı ,hepimiz burda biliyor, seviyor, saygı duyuyorduk. Ama oradaki onu tanımayan insanlar da vefatından sonra bile olsa nasıl değerli bir insan olduğunu gördüler ve işin ucundan tuttular. Bence bu çok değerli.

Anıl Ercan Sönmez: İlkay’ ın vefatı bizleri çok etkiledi. Bunu tarif dahi edemeyiz. Ben bir kişi için bu kadar yoğun duygular hissedeceğimi hiç tahmin etmezdim açıkcası. Hepimiz için benzer bir durum söz konusu aslında onun için İlkay bizler için birleştirici bir unsur oldu.

Guşıps: Peki projeye diaspora kurumlarından kurumsal bir destek oldu mu? Ya da böyle bir şeyi talep ediyor musunuz?

Anıl Ercan Sönmez: Özel bir tercihimiz yok. Biz her türlü desteğe açığız. Bunun toplumsal bir hareket olarak kalmasını istiyoruz. Farklı görüşten olan insanların katkısı çok. Dediğim gibi bizim için önemli olan bunun toplumsal bir proje olarak var olması. Hatta ilgili kuruluşlara direkte yazılı olarak bildirdik bunu.Her hangi bir kurumun adıyla anılmasından sa toplumsal bir proje olması bizim için öncelik diyebiliriz.

Bahar Bolat: Burada şu çok önemli. İlkay, yakın çevresi tarafından da bilindiği gibi Alan Vakfı’ nda, Abhaz Derneği’ nde, Bağlarbaşı Derneği’ nde ve daha bir çok yerde o toplumun ferdiymiş gibi çalıştı. Çeçenlerle Çeçen gibi, Osetlerle Oset gibi, Karaçaylarla Karaçay gibi anlaşabilen, herkesi kucaklayabilen bir insandı.

Anıl Ercan Sönmez: Her şeyden önce farklı görüşlere saygılı bir insandı. Daha doğrusu grubun genelinde aynı şey var. Hiçbirimiz yani ne burdaki ne de ordaki 10 kişilik komisyondaki insanlar ne de bu proje için toplanan 50-60 kişilik arkadaş grubu tabiki aynı fikirde insanlar değiliz. Ama bu işte alınan kararların herkes arkasında duruyor. Belki projenin bu kadar iyi ilerlemesinin sebebi de bu.

Guşıps: İlkay’ ın adı sanki insanları bir araya getiren ve bir arada tutan?

Bahar Bolat: Mesela şu anda kurumlar bize destek veriyorlar. Yer yer biz talep ediyoruz yer yer bizden bağımsız olarak destek veriyorlar. Bağlarbaşı, Kaffed, mesela İstanbul Çerkes Derneği bize ulaşmadan sitelerinin sürekli sağ tarafında misafirhaneden haberleri ve hesap numaralarını paylaşıyorlar. Bunlar bizim için çok değerli. Bu anlamda destek vermek isteyen herkese ve her kuruma kapımız açık ama projemizin kurumlardan bağımsız yürüdüğünün de altını çiziyoruz.

Anıl Ercan Sönmez: Ayrıca toplumumuzun yine önde gelen büyüklerinden, işadamlarından çok farklı katkılarda oluyor. Halihazırda hala da devam ediyor destekler. Ek olarak geçtiğimiz dönemde farklı illerdeki derneklerde projenin anlatıldığı toplantılar oldu,  Miraç Duğ ve Ersin Duğ  Maykop’dan gelerek bu çalışmalara katıldılar.

Guşıps: İnsanlar hangi şekillerde destek olabiliyorlar mesela? Kurumlar ya da bireyler.

Anıl Ercan Sönmez: Sonuçta bahsettiğimiz yer maalesef başka bir ülke. Bu sebeple Türkiye’ den yapılacak yardımların parasal olması çok faydalı oluyor. Ancak tamamlandıktan sonra eşya olarak da katkı bekleyeceğiz. Buradan eşya göndermek pahalı olacağı için eşya alınması üzere maddi katkı da olabilir tabi. Bu konuda orada da imece usulu katkı sağlayan insanlar var.

Bahar Bolat: Şöyle bir sınıflandırma yapabiliriz. Birinci sırada tabiki finansal katkı var. Ancak biz burada finansal katkıları sağlarken, destek olan herkesten başkalarını da durumdan haberdar etmesini ve başkalarının da desteğini almasını rica ediyoruz. İkincisi, buradan giden insanların orada misafirhanede kalmalarını bekliyoruz, sonuçta misafirhane işlediği zaman ayakta kalacak. Üçüncü olarak tanıtım katkısı bekliyoruz. Oraya gittiklerinde Tij İlkay Misafirhanesinde kalsınlar ya da tanıdıklarına söylesinler. Bunların hepsi birer katkı bizler için, bunlardan bahsetmek bile katkı. Tabi ki birinci sırada inşaat devam ettiği için finansal katkı beklediğimiz.

Burada şöyle bir şey de var orada yapılan misafirhane bizim için yapılıyor, orada yaşayanlar için değil. Orada yaşayan insanlar gelin anavatanınızı görün,yerleşin diye uğraşıyolar bu kadar. Senin hiç tanımadığın birileri var orada senin için, senin gelme ihtimalini dikkate alarak inşaat işçisi gibi çalışıyor gönüllü olarak. Çok etkileyici ve önemli bir şey bu. Bir de,bu bahsettiğimiz insanlar işsiz güçsüz değil.Yıllık izin almışlar mesela sabahtan akşama kadar çalışıyorlar.Veya bir hafta işe gitmiyor yada mesai saatinden sonra çalışıyor. Mesela çocuğunu alıp geliyor insaatta çalışmaya.

Anıl Ercan Sönmez: Bunun yarattığı etki çok farklı oluyor insanlar için. Her ne kadar buradan maddi katkı yapanlar olsa da orada bedensel olarak katkı yapanlar çok etkileyici.

Guşıps: Bu projenin diaspora – anavatan ilişkilerine ne şekilde bir etkisi olacak peki sizce?

Bahar Bolat: Çok bağlayıcı bir şey bence. Düşünsenize sizin hiç tanımadığınız yüzlerce insan bu proje sayesinde karşılıklı olarak etkileşiyorlar.

Suat Bolat: Bağlar kuvvetleniyor. Sadece İstanbul’ dakilerin değil oradakilerle buradakilerin kaynaşmasına çok ciddi bir katkısı var bence projenin.

Bahar Bolat: Bursa’ dan, Düzce’ den, İnegöl’ den, Ankara’dan destekler geliyor.

Suat Bolat: Misafirhanenin şu an kullanılan kısmında kaldığınızda size para ver denmiyor. Eskişehir derneği gitti mesela. Para bırakıp gitmişler. Çok güzel bir şey bu. Gidip gören insanlar daha fazla etkileniyor. Gidip görmek gerekiyor, çalışmak gerekiyor. Orada inşaatta çalışmak çok keyifli bu arada.

Bahar Bolat: Jankat mesela yıllardır burada mimarlık yapıyor. Geçenlerde orada işçilik yaptıktan sonra çok belim ağrıdı diye anlatıyordu. (Gülerek)

Anıl Ercan Sönmez: Bu işi orada çok yakından takip eden bazı kişiler var. Bunlar gerçekten çok fazla mesai harcıyorlar. Bu işlerin takibi gerçekten çok zor. Bir yerde müteahhitlik yapıyorsun. Çok ciddi emekleri var bunu söylemeden geçmeyelim.

Bahar Bolat: Birinci derecede emek onlarda tabi ki, biz daha çok lojistik, finansal veya fikirsel destek kısmındayız doğal olarak. 6 ayda projenin bu kadar hızlı bir şekilde ilerlemesinin nedeni, bu kadar insanın bu işe vakfetmesi kendini.

Suat Bolat: Böyle uluslar arası projenin bu kadar hızlı ilerlemesi oldukça ilginç. Üstelik bunu Çerkesler yapıyor hatta içlerinde Kabardey de var. (Gülerek)

Bahar Bolat: Bilirsiniz Kabardeylerin karar mekanizmaları biraz titiz işliyor.(Gülerek)

Guşıps: Uzun wunafelerin sebeplerinden biri de Kabardeyler mi yoksa?(Gülerek)

Bahar Bolat: Kabardeylerin ne yapacaklarına karar vermeleri uzun sürer. (Gülerek) Nereye gitsek diye bile iki saat düşünen bir milletiz sonuçta.

Guşıps: Son olarak projeyi ne zaman bitirmeyi planladığınızı sormak istiyorum?

Bahar Bolat: Tabi ki. Hatta biraz finansal bilgiler de verelim bence. Fiziksel özellikler dosyamızda da var zaten. Geniş bir bahçemiz var. Metrekare özellikleri var dosya içinde. 4 odalı bir evimiz var. Yapmakta olduğumuz bina 3 katlı olacak. 15 odalı, 28 yataklı. Giriş katında yaklaşık 85 – 90 metrekarelik çok amaçlı salonumuz var. Burada dil hizmetleri verilecek, yerleşen veya kültürel seyahat yapan insanların adaptasyonları içinde kullanılacak bu bölüm. Tabi bazı hassasiyetler var. Orada sonuçta adaptasyonla ilgili faaliyetler yürütülüyor. Biz burada ek bir hizmet sunmuş olacağız. Yukarıdaki 2 kat konaklama katı. Her odasında banyo ve tuvaleti var. Nezih olsun istedik ki tercih edilsin. Ortak bir mutfak ve bahçe var. Şehir merkezinde olması önemli. Gece yarısına kadar dışarıdaysanız bile herhangi bir vesaite ihtiyaç olmaksızın gelebileceksiniz misafirhaneye, bu oldukça önemli bir artısı bence. Vesaitlere bir şey harcamamış olacaksınız. Sürekli gidip gelenler yada öğrenciler için önemli şeyler bunlar.

Toplam da arsa bedeli de dahil olmak üzere inşaat bedelinin 250 bin dolar artı mefruşat giderleri olmasını öngörüyoruz. Bugüne kadar da öngördüğümüz finansal tabloda yürüdük. Şimdiye kadar 110 bin dolar civarında bir para topladık. Gönüllülerin katkılarıyla sağlandı bu para ve topladığımız kadarını da harcamış durumdayız. İşçilik hizmeti ödemememizin ciddi katkısı var. Bu kış bastırmadan, çatıyı kapatmak istiyoruz.Yani kaba inşaatın bitmesini hedefliyoruz. Bunun içinde çok çalışıyoruz. Bu yıl için hedefimiz bu. Hizmet alanlarımızı söylemiştik. Konaklama, adaptasyona katkıda bulunmak, dil öğretimi, insanların sosyalleşmesini sağlamak, hukuki olarak danışmanlık sağlamak ve aynı zamanda geri dönüş işlemleriyle ilgili bir hareket merkezi olabilmek. Hukuki destek buradan kolay bir işlem gibi görünebiliyor ama oradakiler için oldukça önemli. Orada en ufak bir şeyde hakların yanabiliyor. Hizmetlerden bir tanesi de hayata geçirebilirsek bu olacak.

İşletmenin nasıl gerçekleştirileceği de bizlere en çok sorulan sorulardan. İşletme için Maykop ve İstanbul komisyonunun biraraya gelerek hazırladığı bir kitap olacak. Yani belirli kurallara bağlı olarak işletilecek. Fiyat politikamız belirlenecek, belirli kademeler olacak vs. Gelene göre bir fiyat politikası uygulanmayacak örneğin. Büyük ihtimalle seyahat edenler için ayrı, altı ayda bir giriş – çıkış yapacaklar için ayrı, oraya yerleşmiş olanlar için ayrı fiyat politikası olacak. Üçlü bir fiyat skalası olacak özetle. Merkezdeki faaliyetlerden, yani dil öğrenimi faaliyetlerinden, salonun kullanımından, kiraya verilmesinden kaynaklanan gelirler işletmenin döner sermayesine aktarılacak. Mülkiyet kime ait olacak sorusu da merak edilen sorulardan. Bunlara kısa kısa değinmek istiyorum izniniz olursa. Maykop Komisyonu’nun Başkanı Miraç Dug adına tüm resmi işlemler yürütülüyor şu anda. Bunun sebebi işlemleri hızlandırmak. Vakıf olduğunda biraz önce Anıl’ ın da bahsettiği gibi sıkıntılar olabiliyor. İşletme hayata geçtikten sonra kişilerin üzerinden alınarak sosyal bir örgüte devredilecek. Dug ailesi kendi hayatlarını dönüş fikrine adamış bir aile. Evlerinin üzerinde 60 kişinin ikameti görünüyor şu anda. Kendilerini dönen insanlara yardıma kurgulamışlar. Bu sebeple başında onların olması hem işlemlerin hızlı yürümesini hemde ciddi bir güven oluşmasını sağlıyor bizler için.

Guşıps: Bu güzel sohbet için sizlere çok teşekkür ederim. Umarım kısa zamanda projenin bittiği haberini yapmış oluruz Guşıps’ te.

Anıl Ercan Sönmez: Biz teşekkür ederiz.

http://donusyolu.org/

Comments are closed.