Haber / Silaha Sözümüzdür
21:57 11 September 2015

Kafkasya Forumu genel seçimlerinin ardından başlayan çatışmalar ile ilgili bir bildiri yayınladı. “Silaha Sözümüzdür” başlığını taşıyan bildiride hem PKK hemde devleti yöneten Ak Parti iktidarı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sert ifadeler yer alıyor.

Kafkasya Forumu tarafından yayınlanan ve  “Ülkemizi yangın yerine çeviren bu ateşe zerre miktarında da olsa su olmak umuduyla.” sözleriyle son bulan bildirinin tamamı şu şekilde; 

“Nesiller boyunca süren baskının, işkencenin, asimilasyonun ve bir tarihsel süreklilik kazanan savaş yöntemlerinin Barış Süreci ile birlikte Türkiye halklarının gündeminden çıkma noktasına gelmişken, savaşın yeniden başlaması insan onurunu yok etmeye programlanmış zulüm mekanizmalarını tekrar devreye sokmuştur. Bunun sonucu olarak da toplumsal kutuplaşma daha önce görülmediği derecede artmıştır. Ayrımcılıkla beraber büyüyen dışlayıcı dil, tarafların barışa dair kurduğu olumlu söylemi öldürmüş, adalet ve hakikat arayışını durma noktasına getirmiştir.

İnsanlık için barış istiyoruz…

Sözümüz bütün muhataplaradır.

Silahın nasıl bırakılacağının konuşulacağı yerde, serserileşme temayülü gösteren silahlı bir siyasi hareketin bu toprakların siyasi muhalefetini nasıl parçaladığını gözlemliyoruz. PKK’nın eylemleri, zorunlu askerliğin olduğu, toplumsal barışa zerre miskal hizmet etmeyecek sonuçları açık olan bir ortamda kabul edilemezdir. Muhatapların en önemlisi Kürt hareketi içerisinde silahıyla bir toplumsal tahayyüle sahip kesimdir. İlginçtir ki HDP’yi seçimden sonra boğmaya kalkan iki kesimden birisi AKP ve Cumhurbaşkanı tarafıysa, bir diğeri de Kandil çevresidir. Sesimiz çıktığı kadarıyla sesleniyoruz, Recep Tayyip Erdoğan’a bir iç savaş hediye etmeyin. HDP bu halk tarafından sivil siyaseti kurmaya, sistemde bir gedik açmaya münasip olduğu için kabullenildi. Örgütünüze militan olmak için değildi verilen oylar!

Sivil olduğuna inandığımız HDP’ye çağrımızdır; ne yapın ne edin bu savaş ağalarının sesini bastırın!

Diğer yanda ise devlet var. Recep Tayyip Erdoğan, siyasi kariyeri boyunca bütün siyasi krizlerini bir iç savaş kartı oynayarak kazandı. Gezi’de burnumuzla gördüğümüz tam da buydu. Bu kadar çıldırmış olamaz dediğimiz ne varsa yaptı. Bugün de farklı değil. Siyasi meşruiyetini kendi cemaatinden sağlayan, modern bir hukuk devleti olmanın en ufak ödevini dahi yerine getiremeyen bir otokratın en çok arzuladığı şey bir iç savaştır. Kürdistan coğrafyası oy tercihi nedeniyle cezalandırılıyor. 35 günlük bebeğin devlet güçlerince öldürüldüğü, 56 yaşında bir kadının doğrudan yasal mermilerin hedefi olduğu bir operasyonun başka hiçbir çıktısı olmadığını herkes bilmelidir. Bugün PKK’ya tepki amacıyla sokağa çıkanlar, sadece Kürtlere ve Kürt hareketine değil, Türkiye’nin sol, sosyalist, muhalif kesimlerine karşı da bir linç uygulama derdindedirler. Sistem kendisini bir iç savaşa konumlandırırken hedefte sadece Kürtler değil, Türkiye’nin bütün muhalif kesimleri vardır. Böylesine bir sorumsuzluğun, ülkeyi yangın yerine çeviren bir tutumun kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Ülkeyi sonu olmayan bir kimlikler savaşına taşıyan, tüm meşruluğunu kültür kavgalarından almaya çalışan iktidardır. Asli fail de odur.

Medyanın bütün kışkırtmalarına ve ırkçı söylemlerine ve bu söylemlerin azınsanmayacak bir toplum kesimince benimsenmesine rağmen bu topraklarda barışın, barışmanın dinamikleri halen yok edilememiştir. Biz kararlı gözlerle silahın namlusuna değil, yaşamın güzelliğine bakmak zorundayız. Dayanışmamız ve yüreğimiz Cizre’de bebeğinin na’şını derin dondurucuda saklamak zorunda bırakılan ana ile telaşla açtığı kapıda bir Başçavuşu gören ana iledir. Ülkemizi yangın yerine çeviren bu ateşe zerre miktarında da olsa su olmak umuduyla.”

Kafkasya Forumu

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar