Haber / 7 HAZİRAN, ÇERKESLER VE BAZI HATIRLATMALAR
21:47 26 May 2015

Kritik bir seçimin dönemecindeyiz. Ben bildim bileli her seçime kritik denmiştir Türkiye’de ancak bu sefer hem aksak demokrasimiz hem de parlamenter rejimin geleceği açısından oldukça önemli bir seçime gireceğiz. Ünlü Alman sosyalist Rosa Luxemburg’un deyişini günümüze uyarlarsak “ya demokrasi ya barbarlık” diyeceğiz 7 Haziran’da. Parti olarak seçime girme kararı almış HDP’nin barajı aşıp aşmama sorunu da tam merkeze oturuyor bu durumda.

Baraj demişken Kenan Evren’i de analım. Fiziksel olarak geçenlerde muadili Pinochet ve Franco gibi rahatça öldü ancak kendisi anayasamızda ve özellikle seçim barajımızda yaşıyor halen.

Evren parantezini kapatıp asıl konuya dönersek, önümüzde iki senaryo var. HDP’nin parlamentoya giremediği mecliste iktidar partisi HDP’nin güçlü olduğu yerlerdeki milletvekilliklerini toplayarak parlamentodaki gücünü büyütüp otoriterliğini daha da arttırır ve yolu sonu da Türk tipi denilen ancak Orta Asya ya da Latin Amerika’daki örneklerinden farklı olmayacak bir başkanlık rejimine geçiş yaparız. HDP’nin barajı aşması durumunda ise AKP’nin 276 vekil sınırını geçemeyip tek başına iktidarı kaybetmesi olasılık dahilinde. Bu da gittikçe artan otoriterliğinin önüne bir ölçüde ket vurur ve büyük ölçüde başkanlık hayalleri suya düşer. Durumu kısaca özetledikten sonra bize gelelim.

Çerkesler olarak biz ne yapacağız?

Öncelikle mevcut iktidarın Kuzey Kafkasya politikasına ve icraatlarına bakalım hatırlatma babında. Abhazya meselesi Kuzey Kafkasya’nın şu an temel sorunlarının başını çekiyor. Özellikle Batı destekli Gürcistan ve Rusya arasındaki gerilim noktası. Türkiye de NATO’da olduğundan Batılı müttefiklerinden ve ordusunu eğittiği, her türlü desteği verdiği Gürcistan’dan farklı bir pozisyonda değil. Anlaşılabilecek bir durum bu ama Türkiye’de büyük bir Abhaz nüfusu var, Abhazya’dan fazla. Buna rağmen onlar göz ardı edilerek bazı kırıcı ve incitici adımlar atıldı. 2 yıl önce 23 Nisan için gelen Abaza çocuklarına yapılan muamele ve geçen yaz kurulan sandığa yapılan polis saldırısı mevcut devlet ve hükümet aklının Abhaz halkını önemsemediğini çok açıkça gösteriyor.

Çeçenya özeline gelirsek Suriye meselesi ortaya çıkana kadar iktidara yakın kanallarda Kadirov pohpohlamaları yapılıyordu. Haydi o çok mühim değil mevcut Rusya ilişkilerine bakarsak. Ancak başta Medet Önlü olmak üzere Çeçen muhalifler Ankara ve İstanbul’un orta yerlerinde suikastlere kurban gittiler. Bunların hiçbiri aydınlatılmadı. Bir avuç olan sığınmacılara ise hukuksal bir statü kazandırılmadı ve halen Allah’a emanet yaşıyorlar. Son olarak Aroubika Süleymanova’yı sınır dışı etmeye kalkmaları mevcut iktidarın Müslüman din kardeşleri Çeçenleri ne kadar çok sevdiğini ve önemsediğini gösteriyor!

Soçi olimpiyatlarını unutanlar olmuştur. Onu da hatırlatalım. Özellikle AKP içinde siyaset yapma peşinde olan büyüklerimiz hatırlasınlar. Oyunların açılışına Putin’in yanına oturmak için koşa koşa dönemin başbakanı Erdoğan gitmişti.

Diyeceksiniz ki mevcut muhalefet başta olsa ne kadar bu politikadan sapabilir? CHP ve MHP de sapmaz, doğru. Ancak HDP bu politikayı altüst etmeye mevcut vaatleriyle niyetli ve Çerkeslerle yakınlaşmaya çalışıyor. Birkaç ay önce Çerkeslerle ilgili meclise önerge vermişlerdi ve malum diğer partiler tarafından reddedilmişti misal, benim en başta hatırladığım..

Biz ne yapıyoruz peki HDP’ye karşı? Çoğunluğumuz onlara pis teröristler, bölücü vatan hainleri diyoruz. Özetle, mevcut egemen dilin dışarısına çıkamıyoruz ve bir delilik girdabında kayboluyoruz. Bu da bizim büyük ayıbımız bize adım atmaya çalışan HDP’ye karşı. Ayıbı önemseyen bir toplumuz ya hani, o bakımdan vurgulamak istedim.

HDP benim bildiğim kadarıyla seçim öncesi Çerkeslerle ilgili bir broşür hazırlayan ve onlara ciddi manada vaatler sunan ilk parti. http://ajanskafkas.com/haber,31727,hdp_ccedilerkesler_i_ccedilin_bros_uumlr_hazirladi.htm

Peki biz ne yaptık seçim döneminde? Bir kısmımız iktidar partisinden sandalye kapmaya niyetlendi. Bir kısmımız da yok ben Kürtlerle birlikte kimlik ve demokrasi mücadelesi yapmam, siyasi partimi kurarım, ayrı bir yoldan yürürüm, ille de Çerkes milletvekilimiz olsun dedi. Sanki bu ülkede kimlik mücadelesini çok yapmışız, parlamentoya önceden girmiş Çerkes kökenlilerin Çerkesliklerine çok sahip çıkmış gibi. Kendimizi daha da izole edelim herkesten. Bunu istiyoruz zannedersem.

21 Mayıs’a dair son birkaç cümle de eklemek istiyorum. Bazı kanallara çıkıp Ermeni Soykırımına karşı bizim acılarımızın kullandırılmasına izin veren büyüklerime kırıldığımı söylemek isterim. Acıların yarıştırılmaması ve propaganda kanallarının mezesi haline getirilmemeleri gerekir. Bugün Fransa’da, Uruguay’da, ABD’de Ermeniler diasporada yaşıyorsa bizim gibi başlarına büyük bir felaket gelmesinden ötürüdür. Ermeni’nin acısını en iyi bir Çerkes’in anlaması gerekir. Eğer biz soykırımın hesabını soracaksak Türk devletinin günahlarına ortak olmadan ve daha bağımsız bir şekilde yapmamız gerekir. Çerkes Ahmetliğe ya da Doktor Reşitliğe heves etmemeliyiz artık. Ayrıca lobiciliği de siyasi partilerden milletvekili olmak için değil gerçekten Çerkes sorunları üzerine kullanmamız lazım ki daha sonra başkalarına bize sahip çıkmıyorlar diye kızabilelim.

Burak Tok 

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar