Günümüz diasporasında bu hafif, romantik yaklaşımlara teşne olabilecek, kadim Çerkes kültürünü sadece folklorik, ritüel yansımalardan kaynaklı tatmini Çerkeslik sanan, hatta kadim Çerkes kültürünü modernite ile bütünleştirerek onun ayrılmaz senkronize yoldaşı olarak görüp nostaljik bir formda muhafazayı Çerkeslik sanma bedbahtlığında sörf yapan sözde Çerkeslerin çokça varlığı karşısında, meselenin yaşamsal önemini kavrayan, başka bir ifadeyle Çerkesliği bilgi seviyesinden öte Çerkeslik bilinci ekseninde değerlendiren sözde değil, yaşam pratikliklerine evrilecek bir bilinçle Çerkesliği kavramış Çerkeslerin kadim kültürlerinin modernite tezgahında Küresel kapitalizme meze yapılmasına, Çerkeslik adına ortaya konulacak iş ve eylemlerde en azından bu saatten sonra Çerkeslik bilinci ile yaklaşmaları temennisi ile.

Abreg Togan 13 June 2014
Kadim Kültürün Modernite Sofrasında Meze Yapılması; AĞLATAN DANS

Modernite’nin kadim kültürle her daim sorunu vardır. Çünkü, modernite kadim kültürün beslendiği bilinci yok etmeden kendi varlığını tam manası ile ikame edemez. Bu manada modernite kadim kültürü bilgi düzeyinde tutarak, kadim kültürün otaya çıkardığı bilinci ıskalatarak kültürü sadece form düzeyine indirger ve normu bilinçli bir şekilde göz ardı eder. Bu hareket tarzı modernitenin dayandığı paradigmadır. Kadim kültürler tarihsel süreç içerisinde toplum tarafından özümsenen, rızaya dayalı bir kabulü öngören yaşam pratiklerini de içerisinde barındıran olgular olmaları hasebiyle toplumun hafızasında derin köklerden beslendiğinden, toplumun bünyesine modernitenin enjekte etmek istediği modern tüketim alışkanlıklarına doğal bir direnç geliştirir. Bu sebepten dolayı modernite kavramı ile izah edilebilecek yeni alışkanlıklar ve davranış şekillerinin o toplumda neşet etmesi için mutlaka kadim kültürün bu direniş ruhunu yok etmesi, bu ruhu besleyen bilinci kısırlaştırıp bilgi düzeyine indirerek parçalı bir bakışla, yeni bilgilerle tedavülden kaldırılabilecek bodur, salt bilgiden oluşan kısır kültür formatına indirgemek zorunluluğu vardır. Aksi takdirde günümüz toplumlarının karşı karşıya oldukları küreselleşme denilen ön açıcılığı modernite kılıfı ile ambalajlanan küresel kapitalizme nasıl ulaşılacaktır? Varılmak istenen küreselleşme hedefine, modernleşme ameliyesi ile meseleyi bilgi bazına indirgeyerek, bilgiyi modernite bağlamında yeni bilgilerle geçersiz kılarak, modernite maratonunda bilinci heba etmeden bu dönüşüm gerçekleştirilemez. Modernite maratonunun pistinin tüketim toplumu olduğu düşünüldüğünde meselenin bilgi bazında dar ve değişkenlik arz eden ve yoruma açık konumunda tutularak, kadim kültürün ruhu olan bilinç yok edilecekse mutlaka modernitenin tüketim sofrasında, kapitalizmin ustaları tarafından kadim kültürler meze yapılacaktır.

Bu bağlamda son yıllarda tedavüle sunulan Çerkes kadim kültürünün, aslında Çerkeslerin topluma uyumu noktasında sanki Çerkesler açısından bir pranga gibi görülme yönündeki gayretşinaslık örnekliklerinin incelenmesi, sebep sonuç ilişkisi bağlamında sorgulanması, kadim Çerkes kültürünün, Çerkeslik bilincinin taşıyıcı kolonu olması gerçeğinden hareketle mutlaka hassasiyetle değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu gayretşinaslık örneklerinin sonuncusu olan Ağlatan Dans dizisi tam da bu hassasiyetimizde ne kadar haklı olduğumuzun en yakın ve açık bir göstergesidir. Dizinin teknik yönden eleştirisinden bağımsız olarak dizinin kadim Çerkes kültürünü ele alış biçimi tam da yukarıda izah etmeye çalıştığımız cihetle salt bodur bilgi bazında sunulmakta, kadim Çerkes kültürünün ruhunu yansıtan bilince evrilecek bir sunumu ıskalamaktadır. Bu ıskalama ameliyesinin sadece bilememe, anlayamama problemi ile izah edilebileceği kanaatinde değiliz. Zira filmin hikayesinden başlayarak senaryo hali dahil ortaya konuluş perspektifi izleyenlere kadim Çerkes kültürünün özünü ruhunu yansıtacak bir içerikle sunulmamıştır. Aksine genel konjonktürün gereği olarak kadim Çerkes kültürünü bilinçli bir şekilde normdan kopararak, forma hapsedip, magazinsel bir formatta sunulması bu vesileyle kadim kültürü modernite kıskacında anlamsızlaştırarak, teferruat seviyesine indirgeyerek kadim Çerkes kültürünü köksüz, ruhsuz, geçersiz ritüeller manzumesi kategorisine indirgeme modernite anlayışının, kapitalist tüketim kültürü ustaları tarafından maharetle bilinçli bir şekilde tezgaha sunulmasıdır.

Bu mahir ustalar Çerkeslerden önce bu topraklarda hala yaşam mücadelesi veren diğer kadim kültürlere de aynı ustalıkla yaklaşarak, halkın derin irfanında öz olarak yaşayan bu kültürleri diziler yoluyla nasıl yozlaştırdıkları unutulmamalıdır.

Bu noktada kadim Kültürden bir haber sığ sularda Çerkeslik bilinci arayan, aslında modernitenin dayattığı yaşam tarzına teslim olmuş Çerkeslerin “Çerkesler ile alakalı ilk, yanlışlıklar eksiklikler olur, biraz insaflı olun” dediklerini duyar gibiyim. Mesele sadece bir eksiklik veya fazlalık meselesi değil, bu hassasiyet meselenin mütemmim cüzü ile ilgilenmekten öte cüzüne tekabül eden bir hassasiyet olduğunu hatırlatmak isteriz. Cüzü hedef almayan, mütemmim cüzü, cüz olarak sunmak kadim bir kültüre yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Mütemmimi, asıl cüz olarak algılamak ve bununla sevinmek ve gururlanmak en hafif tabirle meseleye çikolata tadında bakıp, romantik his ve haz ekseninde tatminle karın doyurmaktan öteye geçmez. Kadim Çerkes kültürünün romantik, insanlık tarihine sadece çikolata tadı katkısı bazında sunarak, bu kadim kültürün öncelikle Çerkeslere sonrasında ortak insanlık medeniyetine olabilecek faydasını berhava etmek, evvelinde Çerkeslere sonrada insanlığa yapılabilecek affedilemeyecek, her ne gerekçe ile olursa olsun acemilikle hafife alınamayacak ciddi bir meseledir. Çünkü bahse konu mesele bir halkın yaşamsal değeri olan kadim kültürüdür.

Günümüz diasporasında bu hafif, romantik yaklaşımlara teşne olabilecek, kadim Çerkes kültürünü sadece folklorik, ritüel yansımalardan kaynaklı tatmini Çerkeslik sanan, hatta kadim Çerkes kültürünü modernite ile bütünleştirerek onun ayrılmaz senkronize yoldaşı olarak görüp nostaljik bir formda muhafazayı Çerkeslik sanma bedbahtlığında sörf yapan sözde Çerkeslerin çokça varlığı karşısında, meselenin yaşamsal önemini kavrayan, başka bir ifadeyle Çerkesliği bilgi seviyesinden öte Çerkeslik bilinci ekseninde değerlendiren sözde değil, yaşam pratikliklerine evrilecek bir bilinçle Çerkesliği kavramış Çerkeslerin kadim kültürlerinin modernite tezgahında Küresel kapitalizme meze yapılmasına, Çerkeslik adına ortaya konulacak iş ve eylemlerde en azından bu saatten sonra Çerkeslik bilinci ile yaklaşmaları temennisi ile.

Abreg Togan

Yorumlar (10)
  1. cumhur on said:

    beyin yakan bir metin. yazar, anlaşılmak gayesi ile yazmamış. entelektüel şiddet!

  2. Mustafa KUT on said:

    Sayın Abreg Togan,
    Kalemine yüreğine sağlık derdime tercüman oldun.
    Sağ ol, var ol

    Saygılarımla

  3. Vahdettin Bayram on said:

    kadim kültür hakkında 1 kaynak koydun mu ortaya?

  4. Seyfi Tekin on said:

    Yorumlarınıza katılmakla birlikte eleştirilerinizi ağır buldum. Kadim kültür dediğiniz daha çok gelenek göreneklerimizi içeren varlıklarımız değişmez değildir. Bütünüyle sürdürülebilir de değildir. Birçokları halihazırda bilgi dizeyinde kalmıştır zaten. Çoğu, kadına büyüklere saygıyı içeren geleneklerimiz zaman şartlarına uymak durumundadır.aslında hep öylede olmuştur. Aslolan saygıdır. Nasıl olması gerektiği teferruattır değişebilir, değiştirilebilirdir, bilgi düzeyinde kalması yeterlidir.
    Kaldıki Ağlatan Dans ansiklopedik bilgi vermeye kurgulanmış bir dizi değildir. Muhtelif kaygılarla, binbir güçlükle ortaya konmuş, mutlaka eleştirilebilecek tarafları olan bir dizidir. Dizinin yürürde kalabilmesi öncelikle izlenmesine bağlıdır. Halihazırdaki seyirci kitlesine hitap etmesi daha doğrusu kazandırması gerekir. Bunları görmeden ona bir misyon yüklemek, çoğumuzun vazgeçtiğini diziden beklemek insafsızlık bence. Türkiye deki Çerkes varlığını gündeme taşıması dahi takdire değerdir. Ağlatan dans,eksiklerine karşın desteklenmeli kanımca.

  5. Murat Mırza on said:

    Yüreğine, kalemine sağlık Abreg arkadaş..

  6. ber hikmet on said:

    Ne yazık ki, gürültüye gitmekte olup, uygun yaşamı ile anlatım ve sunumunun söz konusu olamadığı, üzerine altı doldurulmayan spekülasyonların yapıldığı bu konu -elbette ki- birilerince konu edilecekti… Ve sonunda, ‘gürültü kültürü’ bir ‘alaturka dizi’ye konu oldu. Sayın Abreg Togan’ın değerlendirmesi öz konusu diziye ilişkin muhtelif rahatsızlıkların da kaynağı olan temele dokunur. Bravo!

  7. Saim Tuç Bic-ra on said:

    Her düşünce,uygulama ve olumsuzluğun mutlaka bir savunulur tarafı vardır.Ben bu günü yani moderniteyi gözlemleyenler den eskimiş biri sayılırım. Kadim kültür dediğimiz oluşumun yozlaştırılması değil taşınamıyor olmasının sebepleri genelde bilinmektedir. Herkesin kendine göre bir doğrusunun oluşması gibi, toplum olarak düşe kalka sonunda doğrunun bulunacağı umudunu taşıyorum. Zira Sovyet sistemi çöktükten sonra Kafkasyadan Anadoluya gelen bazı akademisyenlerin derledikleri bazı kültürel değerleri kitaplaştırarak adını “Kadğoetıja Nalkut Nalmesher” koymaları gibi.(Yeniden bulduğumuz Yakut ve Elmaslar)Sayın Togan’a gösterdiği hassasiyet nedeniyle teşekkür ediyor, sağlık diliyorum.

  8. Ahmet Tekdal on said:

    Sadece başlık olsaydı meseleyi daha anlaşılır kılardı. Ancak yazıyı okumaya çalışırken sigortalar yandı. Özellikle son paragrafta. (Yahu koskoca bir paragraflık tek cümle nasıl kurulur böyle). Keşke entellektüel ego baskın çıkmayıp seviyemize inebilseydiniz!.

    “kadim Çerkes kültürünü sadece folklorik, ritüel yansımalardan kaynaklı tatmini Çerkeslik sanan” dediğin kesim artık neredeyse Çerkeslerin %90!ı yahu. Bırakın kadim kültürümüzü kimlerin meze yaptığını da çare üretin çare!..

  9. lale on said:

    Selamlar, ben de bu film ile ilgili reklam. yazı v.b. okuduktan sonra bu endişeleri yaşıyorum. Yazınızı görünce böyle düşünenlerin olmasından dolayı sevindim. Kadim kültür ve kullanılması, nasıl anlaşılması çok önemli bir konu. Güzel yazınız, açıklayıcı bilgileriniz için teşekkür ederiz. Film çabasını desteklemek lazım, bu konuda danışılacak thamade müessesesi gibi bir kurul v.s. olmalı iki tarafın iletişimi gerekli. Bizim böyle hassas konularda dağınık, birbirinden habersiz olmamız en önemli sorunumuz. Yanlış bilgilerin, etkilenmelerin,aktarımların çözülemez hal almaması önceliğimiz olmalı.

  10. Dilek Zeyrek on said:

    Neyi anlamadığınızı anlamadım arkadaşlar? Niye beyniniz yandı, niye sigortanız attı?
    Yazarımız açık ve net diyor ki;

    Dam başında saksağan, vur beline kazmayı!