Haber / Halk çağırır da gitmezsen Abhaz usulü darbe olur!
11:55 30 May 2014

‘Canlar Ülkesi’nde (Abhazya) neler oluyor? Kafkasya’nın Riviera’sında muhalefet bir süredir Devlet Başkanı Aleksander Ankvab’a tepkiliydi. Beklentiler karşılanmayınca sonunda 27 Mayıs’ta binlerce kişi Sohum’da başkanlık sarayına yürüdü, Ankvab memleketi Gudauta’ya kaçtı ve nihayet dün parlamento işe el atıp hükümeti görevden aldı.

‘Canlar Ülkesi’nde (Abhazya) neler oluyor? Kafkasya’nın Riviera’sında muhalefet bir süredir Devlet Başkanı Aleksander Ankvab’a tepkiliydi. Beklentiler karşılanmayınca sonunda 27 Mayıs’ta binlerce kişi Sohum’da başkanlık sarayına yürüdü, Ankvab memleketi Gudauta’ya kaçtı ve nihayet dün parlamento işe el atıp hükümeti görevden aldı. Tepkinin odağında yolsuzluk iddiaları, ekonomik sıkıntılar ve Gal bölgesinde usulsüzce pasaport dağıtıldığı iddiaları vardı. Sohum’daki kaynaklardan edindiğim bilgilere göre suçlamalar şöyle: Rusya’nın gönderdiği fonlar yandaşlara gidiyor. Fonlar ya göstermelik projelerle ya da maliyetler çok yüksek gösterilerek çalınıyor. Ya da fonlar doğru projelere harcanmıyor. Mesela Tkuarçal’da içme suyu şebekesi yok ama olimpik yüzme havuzu yapılıyor. Yine Sohum’da büyük stadyum inşa ediliyor. Halbuki restore edilmeye bekleyen başka stadyum ya da sosyal tesisler var. Yine yollar onarılmazken insanların yeni stadyuma tahammülü yok.

Bir diğer konu Gal’de kendi geleceklerini daha çok Gürcistan’da gören Megrel ya da Gürcülere dağıtılan pasaportlar. İddia o ki Gürcistan vatandaşlığından vazgeçme ve 1992-1993 savaşında Gürcistan güçleriyle birlikte Abhazya’ya karşı savaşmamış olma şartı göz ardı edilerek pasaport dağıtıldı. Pasaport alanların bazıları Gürcistan’a kaçtıktan sonra Gal’e dönmüş ya da her iki tarafta yaşayanlardan oluşuyor. Tepkiler üzerine pasaportlar iptal edilse de sorumlularla ilgili işlem yapılmadı. Hükümet gereğini yapmayınca muhalefet bir süre önce kabinenin değişmesi, başsavcı ile doğudaki bölge valilerinin görevden alınması talebiyle Ankvab’ın karşısına çıktı.

Vülar Reyzara’nın gücü

Abhazların bu tür krizlerde başvurdukları gelenek var: ‘Vülar Reyzara’ denilen halk toplantısı yapılır. Bu dışarıdan protesto mitingi gibi görülür ama işleyişi Kafkasya’ya özgüdür. Yazılı olmayan kuralları vardır. Bir kere toplantı çağrısı herkese yapılır; farklı cephelerden insanlar katılır. Slogan atılmaz; konuşulur. İkincisi sorunun kaynağı olarak görülen muhatap toplantıya davet edilir ve sorulara yanıt istenir. Muhatabın toplantıya katılmaması büyük bir ayıp sayılır ve affedilmez. Bu kişi devlet başkanı olsa bile! Üçüncüsü meydanda alınan karar anayasa emri gibidir, uyulur.

Ankvab da 29 Nisan’daki ilk toplantıya katılıp soruları yanıtladı ve diyalog önerdi. 27 Mayıs’ta tiyatro binasının yanındaki meydanda 2. toplantı olduğunda Ankvab davete icabet etmedi. Halk saraya yürüdü. İçeride muhalif temsilciler Ankvab’la görüşürken dışarıda bekleyenlerden bazıları kapıları kırıp saraya girdi. Binadan gizlice çıkan Ankvab, Gudauta’daki evine gitti. Bombora’daki Rus üssünde kaldığı da söylendi. İş bu noktaya gelince muhalifler çıtayı yükseltti: “Sadece Leonid Lakırba başkanlığındaki hükümet değil Ankvab da gitmeli.” Muhalefet, oluşturulan ‘Koordinasyon Kurulu’ nun ülkeyi yöneteceğini duyurdu. Ankvab taraftarları da önce muhaliflerle yan yana, sonra limandaki Bağapş Meydanı’nda eylem yaptı ama etki yaratamadı. Rusya da devreye girdi. Kremlin danışmanı Vladislav Surkov ile Güvenlik Konseyi Sekreter Yardımcısı Raşit Nurgaliyev mekik dokudu. İkili, Ankvab ve Güvenlik Konseyi Sekreteri Nugzar Aşuba’nın yanı sıra Hacimba, eski Dışışleri Bakanı Sergey Şamba, Akhra Bjanya ve Vitali Gabni gibi muhalif liderlerle görüştü. Ama sonuç alamadı.

Krizin çözümünde anahtar role sahip meclis ise ilk iki gün Ankvabçıların boykotu yüzünden kilitlendi. 35 koltuklu meclis toplantı için 18 vekil gerekirken bu sayı 17’de kaldı. Halk dün tekrar saraya yürürken milletvekilleri Vülar Reyza’nın çağrısına boğun eğip toplandı ve hükümeti düşürdü. Seçime kadar 21 kişilik bir bakanlar kurulu atandı. Vekiller Ankvab’tan da halka kulak vermesini istedi. Ankvab’ın görevden alınmaması ona onurlu çıkış yolu bırakmak içindi. Böyle buyurduysa Vülar Reyza, kaçış yok. Güvenlik güçlerinin duruşu da önemliydi. Ankvab ordu ve polisin hala hükümete bağlı olduğunu söylese de eski Milletvekili Oktay Çkotua’nın bana aktardığına göre ne özel kuvvet ne de polis ortalıkta gözüktü. En küçük bir müdahale olmadı. Bunun anlamı: Güvenlik cephesi ya tarafsız kaldı ya da Ankvab’a vedadan yanaydı.

Devrim mi dediniz?

Olup bitenler devrim olarak nitelenebilir mi? Aslında bu biraz da herkesin birbirini tanıdığı, muhalifin yandaşla yan yana durduğu küçük, özel ve nazik bir ülkenin siyaset biçimi. Ankvab kredisini tüketti ve 2011’de vefat eden Devlet Başkanı Sergey Bagapş’tan miras Abhazya’nın Birliği Partisi de onu terk etti. Amtsahara dışında tüm siyasi parti ve hareketler ‘Koordinasyon Kurulu’nda yer aldı. Ankvab’ınki kaçınılmaz bir sondu. 2011’de Ankvab’a yenilen ve şimdi muhalefetin sözcülüğünü yapan eski Başbakan Raul Hacimba ise ‘dürüst bir politikacı’ olarak tanınıyor ve SSCB dağılırken ülkeyi bağımsızlığa götüren Vladislav Ardzınba’nın siyasi mirasçısı olarak saygı görüyor. Ama siyasi duruş açısından KGB kökenli Hacimba’nın Ankvab’tan ne Abhazya için ne de bu ülkeyi tanıyan Rusya için fazla farkı var. Kim iktidara gelirse gelsin Moskova ile uyum devam edecek. Haliyle Rusya için önemli olan, tanıdığı bir ülkenin tepetaklak olmaması. Bu yüzden tarafsız durmaya çalıştı. Rusya’nın karmaşayı fırsat bilip Abhazya’yı da ilhak edebiceğine dair spekülasyonlara gelince; Rus yardımına muhtaç olmalarına ve Abhazların çoğunluğu teşkil etmemesine rağmen halk hala bağımsızlıktan yana.

Fehim Taştekin 

http://www.radikal.com.tr/

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar