Haber / Hesaba Çekilmek
16:53 Dün

Çift başlı öküzler, patisi boynundan çıkan köpekler, dört kuyruklu kediler, eşinen balıklar… Teratoloji bu tür hilkat garibelerini, ucubeleri inceleyen bilime verilen ad. Bugün bu bilimin siyaset alanına tercüme edilmesi bir zorunluluk halini aldı. Hilkat garibeleri, ucubeler, Kristeva’nın verdiği özel anlamla “iğrenç” şeyler.

Kristeva “iğrenç”i sembolik düzenin, yani dünyayı anlamlandırma çerçevesinin dışında kalan, onu tehdit eden bir aşırılık olarak tanımlıyor. Mümkün olanın, tahammül ve tahayyül edilebilir olanın çerçevesini parçalayan, sembolik düzeni, aklı saldırı altına alan bir aşırılık. Kaçar, gözlerinizi çevirir, burnunuzu tıkarsınız. Korku filmlerinde olduğu gibi, belli etmeden gözlerinizi kapatırsınız.

Peki ya iğrenç olan size musallat olduysa, her yerde karşınıza çıkıyor, ruhunuzu ele geçirmek, sizi dumura uğratmak, aklınızı başınızdan almak, sizi delirtmek için peşinizi bırakmıyorsa ne yaparsınız? Çirkeflik sizi gerçekten tamamen kuşatmışsa ne yapabilirsiniz?

Tek tek örnekleri sıralamanın, ad vermenin, zaman, mekân, olay belirtmenin bir anlamı kalmadı artık: Mart 2014 Türkiye’si devasa ve iğrenç bir Escher tablosu, korkunç bir garabet olarak yerküreyi işgal ediyor.

Dante’nin cehennemindekinden beter mitik garabetlerin durmaksızın zuhur ettiği bu ülkede gerçekten ne yapılabilir? Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü‘ndeki deli, “Başımız dik yürüyoruz çünkü boğazımıza kadar pisliğe battık” diyordu. Pislik artık boyumuzu da aştı.

İlüzyondan çıkalım. Seçim bu çirkefliğin sonunu getirmeyecek. Şu ya da bu aday, şu ya da bu parti seçildiğinde zulmün sona ereceğini beklemekten, “dikta” yıkıldığında sokaklarda mutlu mesut dolaşmaya başlayabileceğimizi zannetmekten vazgeçelim. Üstelik “dikta”yı oylarımızla yıkacağımızı hayal etme gülünçlüğünden çıkalım.

Zira söz konusu cerahat sadece ihtirasları sınırsız bir adamda ve onun peşine kattığı, baştan çıkardığı, imal ettiği eğilgen biatçıların bünyesinde birikmiş değil. İlüzyondan çıkalım: Yaşadığımız tarihsel anın anlamının şu ya da bu partinin kazanmasıyla hiçbir ilgisi yok. Küçük hayatlarımızı kurtaracak bir mucize, hele de “sandıktan” çıkacak bir mucize olmayacak. Yaşadığımız an, hesaba çekilme anıdır.

Nasıl bir tarihsel cürüm birikimidir ki hâlihazırda kendimizi içinde bulduğumuz böylesi dipsiz bir cerahati üretebilmiştir? Bu soruyla kendimiz dâhil hiç kimseyi esirgemeksizin yüzleşmez ve cerahatin daimi kaynağı olan “devlet”i tamamen terbiye edemezsek çocuklarımızın birlikte yaşayabilecekleri bir ülke olmayacak. Zaten ölmelerine de uzun zamandır engel olamıyoruz.

Barış Şannan

BEKS (Bellek ve Kültür Sosyolojisi Çalışmaları Derneği)

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar