Haber / Bir kamu kurumunda Çar’ım
10:33 26 March 2014

Putin bir çar. Çarlıktan beri gelen devlet geleneği kesintisiz sürüyor. Bu nedenle Sovyetler dağıldıktan sonra eski Sovyet ülkeleri başta enerji olmak üzere tüm can damarları Rusya’ya göbekten bağlı olacak şekilde tasarlandı. ABD bu arada Ortadoğu’da Britanya devlet geleneğini devralmıştı. Elbette eski hataları tekrarlamamak için kendini olabilecek en az riske sokacak şekilde. Zira Ortadoğu artık çok daha tehlikeli bir yerdi. Eski sömürge çaresizliği öngörülemez saldırılar yapabilen güçlere evrilmeye başlamıştı. Bu durum saldırmadan önce çok ince ve tekrar tekrar düşünmeyi gerektiriyordu. Oysa cumhuriyetçiler bu duruma devasa bir maceraperestlikle karşı çıkarak sefer ilan etti. Birincil planlar tutmuş ise de kurulmuş bataklık ABD’nin kendini de yutmaya başlayınca sistem çökmeye başladı. Senato geleneği olarak nöbeti demokratlık aldı. Ancak Obama’nın bariz farkları vardı. Yaptırım gücünün askerlik usullerinden ekonomik usullere ne ölçüde kaymış olduğunun fazlasıyla farkındaydı.

Bu bağlamda mesela ABD tarihinde ilk defa İran’ı gerçekten baskı altına alan lider oldu. Önce İran’ın göz yumulan ekonomi kanallarını çok sert şekilde kesti. Sadece bizdeki meşhur Halkbank kanalını bıraktı. O da biz ve Hindistan’dan can suyu alsın da, hem Türkiye İran’la konuşabilen tek ülke olmayı sürdürebilsin hem de (asıl önemlisi) İran çaresizlik ile her şeyi göze alarak batıdan tamamen soyutlanmasın. Böylece İran artık gerilim arttırarak karşılıklı restleşme geleneğinden her iki tarafın da beslendiği bir uzak ülke yerine, dengelerin tam ortasında duran daha entegre ve öngörülebilir bir aktör olmaya doğru gidiyordu. Tabii bunu önce Türkiye üzerinden daha kolay yapmak istediler ancak, oldurulamadı bir türlü.

Genel dengeler artık dönülemez şekilde bozulmuştu. Ki bunun üzerinde Arap baharının etkisi çok azdı. Asıl etki ABD’nin strateji değiştirerek egemenlik alanını başka kurgularla korumak zorunda kalmasıydı. Tabii bunun sistemin iç aktörlerinin sert muhalefetine yol açacağı da belliydi. Ancak başka çare yoktu. Mesela İsrail elinden geleni ardına koymadı. İran’ın Ortadoğu’daki dengelerini değiştiren her hamleye sonuna kadar direndi. Halkbank’ı senatoya şikayet etti, Türkiye’ye karşı şahlandı, Suriye’yi beklenenden öte kıvamlara getirmeye çalıştı. Ancak Obama ekonomisinin kilitlenmesine karşı bile çok kararlı davrandı. Mecburdu. Hatta Türkiye’den özür bile diletti.

Bu genel değişim ortaya çıkarken elbette ortalık Rusya nüfuzuna bırakılamazdı. Bu nedenle Rusya’nın arka bahçesine yıllardan sonra ilk defa net şekilde girildi. Açık yönlendirmelerle ve askeri risklere kendisi girmeden adeta Putin’in kapısından başlayan orta doğu merkezli bir koruma kalkanı inşa etmeye girişti. İşinin daha kolay olduğu taraf kitlelerin özgürleşmek ve refah adına batılılaşma talebine açık olmalarıydı. Ancak dezavantaj ise oranın Rusya’nın çöplüğü olması nedeniyle işlerin çok kolayca tarsine dönebilmesiydi. Sürekli taraf değiştiren yönetimler buna bariz örneklerdi.

Bu durumun en bariz vitrini Gürcistan ile Ukrayna oldu. Abhazya ve Osetya meselelerindeki durum Gürcistan’ın şoven milliyetçiliğinden çok çekmiş olan halkların adeta nefes almak için Rusya’ya sarılmaları idi. Ancak elbette durum hiç te iç açıcı sonuçlar doğurmadı. Zira Putin hala bir çar. Nerdeyse Gagra’yı ilhak edecekti ve yakın zamanlara kadar bile neredeyse Adigey’i kendi kendini Rusya’ya ilhak için “ikna” edecekti.

Ukrayna örneği ise Ab’nin Rusya’ya bağımlı olduğu doğalgaz hattının başlangıcı olduğundan daha ateşin ortasında bir konumda. Zira Gürcistan, Türkiye’nin de işin içinde olduğu bir hassas hattın orta noktasında görünüyor. Azeri gazının yol bulması olan projeler Rusya açısından önemliyse de tüm Avrupa’nın atardamarı olmayı uzun süreden beri sürdüren Ukrayna kanalı kadar değil. Zira , bu bir kırılma noktası. Rusya’nın en karlı ve en önemli ilişkilerini oluşturan ve en büyük dış kapısı. Bu nedenle Ukrayna’da olan her türlü aleyhte hareket sadece Rusya ile mücadele sahası değil alenen beline beline indirilen ölüm vuruşları oldu. Aslında birkaç kez el değiştiren Ukrayna yönetimi bu en kritik çekişmenin en ateşli sahasıydı. Yani tansiyon yeni yükselmedi. Sadece devletler yüksek tansiyonla yaşamayı öğrendiler. Suriye’de de bu durumu gözlemleyebiliyoruz. ABD elini bizzat sokmadan iş yaptığında her duruma göre ayrı esnek davranışlar gösterme avantajını kullanıyor. Mesela Suriye’de gerçek bir çıkarı olmadığından fazla inisiyatif almayan batı, riski sadece Türkiye’nin kucağına bırakabildi. Suriye Rus nüfuzuna kalmasın yeterdi ne de olsa.

Diğer taraftan bir doğu bloku yok aslında. Çünkü Çin başlı başına bir kutup. Mecbur buna. Büyümesini dengelemekten başka çaresi yok. Taa 2009’a ait bir değerlendirme mesela: http://www.ekopolitik.org/public/printnews.aspx?id=4184

Buraya kadar genel hatlarıyla süreç. Kırımın ilhakı konusu bu çerçeve dahilinde başlı başına bir inceleme gerektirecek.

Koban Hüseyin Aybulut

blog.radikal.com.tr

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar