Haber / İhtiyacımız olan şey zihniyet dönüşümü
19:27 9 March 2014

New York Times gazetesi 29 Aralık 1954 tarihli sayısında “Türkiye Geriliyor” başlıklı bir yazı yayınlayarak “O – Adnan Menderes – Basın hürriyetini yok ediyor.. Basında kendisini tenkit edenleri hapse atıyor..Siyasi muhalefeti eziyor..İşçilere grev hakkını tanıyacağını vaad etmişti fakat en kısa grevler için işçileri takip ediyor..” diyerek Türkiye’deki gelişmelerin Batılı dostlarını kederlendirdiğini belirtmiş.

Sene 2014..

Yaşadıklarımız yeni değil.

Geçen altmış yıla baktığımızda görüyoruz ki ekonomide ve siyasette liberalleşme sürecinin ve çok partili dönemin başladığı yıllardan bu yana aynı kısır döngü içindeyiz. En genel tanımıyla demokratikleşememe ve hukuk devleti olamama sorunu yaşıyoruz.

Türkiye’de maalesef siyasi dönemler değiştikçe, yalnızca taraflar değişiyor.

İktidara gelen kendi eşrafını ve kendisini iktidara taşıyan kesimleri zenginleştirip güçlendirmenin derdine düşüyor. Bunu yaparken akşamdan sabaha verilen kararlarla anayasaya aykırı, kuvvetler ayrılığı ilkesini yerle bir eden, yargıyı yürütmeye bağlayan ve adil olmayan bir hukuk düzeni getiriliyor. İnsanların ifade ve haber alma özgürlüklerinin engellenmesi için basın mensupları işlerinden ediliyor, yargıya baskı yoluyla basına baskı yapılıyor, yazarlar ve gazeteciler hapse atılıyor. İnternete erişim önlenmeye çalışılıyor. Bir toplumun özgürlüğünün en önemli unsurlarından olan sanat kurumları lağvedilip yerine yalnızca iktidarın düşüncelerini sergileyecek, iktidarı eleştiren ya da iktidar karşıtı hiçbir eserin yayınlanmasına müsaade etmeyecek sanat kurumları oluşturuluyor. Yetki ve sorumluluklar şahsi çıkarlar için kullanılıp ört bas ediliyor. Mevcut durumu iyileştirmekten ziyade gerileten yasa tasarıları birbiri ardınca meclisten geçirilip onaylanıyor.

Türkiye bugün demokrasiyi sadece seçim sandığından aldığı oyla özdeşleştiren ve yalnızca kendisine oy veren kesimleri milli irade diye tanımlarken diğer kesimleri ötekileştiren, adalet ve özgürlük kavramlarının anlamını kavrayamamış AK Parti iktidarı tarafından yönetiliyor.

Başbakanın iktidarı güçlendikçe otoriterleşme eğilimi de artıyor.

Demokrasi kavramının, barındırdığı pek çok unsurun yanında ötekini anlama, öteki ile yaşama kültürü ve hatta bazen öteki olmak olduğu unutuluyor.

Özgürlük ve adalet kavramlarının toplum vicdanına hitap ettiği unutuluyor.

Birleştirmek ve bütünleştirmek yerine ötekileştirmenin, özgürlükleri kısıtlayan yasakların, toplum vicdanını huzura kavuşturmaya yetmeyen yargılamaların ve hükümlerin, adil sonuçlar oluşturmayacağı daha tasarı halindeyken belli olan hukuki düzenlemelerin yürürlüğe girmesinin birer baskı unsuru olduğu unutuluyor.

Nasıl ki bir cismin üzerine kaldıramayacağı bir baskı uygulandığında formuna göre ezilir, kırılır ya da patlarsa; insanların ve toplumların da baskı karşısında aynı tepkiyi gösterebileceği, toplumsal patlamaların ve kırılmaların yaşanabileceği unutuluyor.

Altmış yıldır devam eden kısır döngüyü kırmak için Türkiye’de çok acil bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç var. Adil hukuki düzenlemeleri oluşturup pratiğe döken, yetki ve sorumluluklarını şahsi menfaatleri için kötüye kullanmayan, eleştiriye açık, şeffaflığı gözeten, hesap verme sorumluluğu taşıyan, birleştiren ve bütünleştiren, özgürlükleri ve sanatı yasaklarla kısıtlama yoluna gitmeyen, en temel haklardan başlayarak insan haklarını güvence altına alan bir düzen oluşturacak toplumsal zihniyet dönüşümünü geleceğe güvenle ve umutla bakabilmek için en kısa zamanda gerçekleştirmek gerekiyor.

Nefin Çakır

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar