Haber / Ses kayıtlarına ne dediler?
14:42 25 February 2014

Erdoğan’dan ‘ses kaydı’ açıklaması: Dublajını kendilerinin yaptığı piyes.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 17 Aralık Operasyonları ve ses kayıtları ile ilgili grup konuşmasında açıklama yaptı.

17 ARALIK: Ben siyasi hayatımda Sivas’ı böyle görmedim, böyle bir meydan miting yaptık. Yozgat’ı böyle görmedim. Afyon’u böyle görmedim, bam başka bir coşku. Millet artık kabına sığmıyor. 30 Mart’ı heyecanla hasretle coşkuyla bekliyor. 30 Mart yeni bir milad olacak. Millet iftiralara itibar etmiyor. Bu millet bunların darbe girişimlerine çok net olarak görüyor ve cevabını veriyor. İşte bugün olduğu gibi millet hükümetine partisine sımsıkı sahip çıkıyor.

17 Aralık komplosu tam anlamıyla millet iradesini gasp etme komplosudur. 12 yıldır AK Parti döneminde milletle iktidarı paylaşamayanlar, son bir hamle yaparak, iktidarı çalmak istemişlerdir. İşte biz buna dur dedik. işte biz bunu engelledik. Bir şeyi açık açık ifade edecğeim. Milletin AK Parti eliyle iktidarda olmasından bir kesim değil birkaç kesim rahatsızdı. İçerde ve dışarda faiz lobisi rahatsızdı. Çünkü istikrar nedeniyle eskisi gibi kazanamıyorlardı. Terör lobisi, savaş lobisi rahatsızdı. Çünkü sona ermek üzere olan terör nedeniyle rantlarını kaybediyorlardı. CHP MHP rahatsızdı, bir türlü sandıktan çıkamıyorlardı. Sermaye rahatsızdı, eskisi gibi kazanamıyor, alternatifsiz güç olarak hareket edip istediklerini yapamıyorlardı. Medya rahatsızdı, manşetlerle Türkiye’yi yön veremiyorlardı. Türkiye’nin hakkı söylemesinden, Filistin demesinden Gazze demesinden Rabia demesinden şehit esma demesinden rahatsız olanlar vardı.

Milletin iktidarda olmasından rahatsız olan bir de vaiz lobisi vardı. Diledikleri gibi örgütlenemeyen, devletin içinde bir ur gibi çoğalmaya gayret eden, şantajları komploları ihanetleri ortaya çıkan, senaryoları ortaya dökülen vaiz lobisi de milletin iktidarından rahatsızdı. İşte 17 aralık’ta bütün bu rahatsızlar bir araya geldiler. Kaybedenler güruhu. Bir kez daha ittifak yaptılar. İşte bunlar şu anda Türkiye’yi biz yöneteceğiz diyorlar. Biz de diyoruz ki hayır millet yönetecek. Var olduğumuz sürece nefes alıp verdiğimiz sürece milletin iradesini bunlara teslim etmeyecek, milletin iktidarını asla bunlarla paylaşmayacağız.

SES KAYITLARI: Dün akşam saatlerinde kendi kurguladıkları, dublajını da kendi yaptıkları piyesi servis ettiler. Ben haftalardır bir çağrıda bulunuyorum. Eteğinizde ne varsa dökün diyorum. Elinizde ne varsa çıkarın diyorum. bunlar gidiyor alçakça hayasızca montaj yapıp bunu servis ediyorlar. Yahu uydurun da uydurmanın da bir ahlakı edebi var. bu kadarı da olmaz. Şimdi bu bir hafta içerisinde onların karşıtlarını biz de bu teknolojiden hareketle biz de izleteceğiz. Aynısını biz de sizlere izleteceğiz. Teknolojinin nereye geldiğini görmeniz bakımından çok önemli. Bugün de buradan söylüyorum, yapılan başbakan’a alçakça bir saldırıdır. Recep tayyip erdoğan’a değil, AK Partinin genel başkanına değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakan’ına yapılmış haince bir saldırıdır.

Dün gazetelerde gördünüz bugün de devam ediyor. 7 bine aşkın sadece kendileri hariç, kendi kesimleri hariç, bütün insanları nasıl dinlediklerini gördünüz. Bunların hepsi şantaj dosyalarıdır. Vakti saati geldiğinde bu şantajlar hemen o insanların karşısına çıkarılsın diye. Şimdi CHP çok büyükb ir ihtimalle, bugün bu montaj üzerinden dedikodu siyaseti yapacak, kendi grup toplantısında izletecek.

Peşinen ifade ediyorum. ey CHP, siz kendi partinizde kaset siyaseti yapabilirsiniz, siz kasetle genel başkan gönderip olabilirsiniz, ama sizin kaset siyasetiniz AK Parti’ye sökmez ve sökmeyecek.

AVUÇLARINI YALARLAR: Türkiye Cumhuriyeti bu ihanete asla teslim olmaz, olmayacak. Dün akşam CHP ve MHP yönetimleri olağanüstü toplantı yapmışlar. Niye? Montaj var ya, oradan bir rant nema elde edebilir miyiz? Sandıktan çıkamıyoruz, darbe de olmuyor. Bari bu okyanus ötesinden atılan yemle durumu idare edebilir miyiz? Aç tavuk rüyasında görür biliyorsunuz. Bunlar şimdi kendilerini darı ambarında görüyorlar. Avuçlarını yalarlar avuçlarını. Bizi buraya millet getirdi, sadece ve sadece millet götürür.

Şunun da altını çiziyorum. Bugün de söylüyorum. Biz bu gündeme teslim olmayacağız. Bütün iddialara bütün iftiralara ithamlara tek tek cevap veririz. Vakti zamanı geldiğinde cevabı da vereceğiz. Yaşadığımız süreç oynanan oyunu, yapılmak istenen itibarsızlaştırma operasyonunu zaten deşifre ediyor. Cevabını veremeyceğimiz hiçbir iddia yok. Ama ne ben, ne de AK Parti teşkilatı bu gündem değiştirme tuzağına düşmeyecek, bunların gündemine teslim olmayacağız. Bunların kirli montajlarıyla, tuzaklarıyla uğraşmaktan millete hizmet üretemeyiz. 30 Mart’a kadar bunları hiç umursamayacağız. Bu saldırı Türkiye Cumhuriyeti’ne ve onun Başbakan’ına yapılan bir saldırıdır. Bugün eğer buna boyun eğersek, bizden sonra gelecek tüm başbakanlara, bakanlara haksızlık yapmış oluruz.

Merhum Menderes’i idam ederek, sonra gelen tüm başbakanlara bunlar korku salmak istediler. Hiçbir ülkeden, ülkede kurulan tezgahtan, tuzaktan, hiçbir hainden korkumuz yok.

İSTİKLAL MÜCADELESİ: Sandık dışındaki her niyet açık şekilde istiklalimize bir saldırıdır. Değerli arkadaşlar bu bir istiklal mücadelesidir. İstiklalimiz adına canımızı ortaya koymaktan da bir an bile tereddüt etmeyeceğiz. Ellerinden geleni yapsınlar, istedikleri montajı üretsinler. Son kararı millet verecek. 17 aralık’ta milli iradeye kurum ve değerlerimize açık bir saldırı yapılıyor, 17 Aralık sürecinin ne kadar hukuksuz olduğunu aziz milletimiz gördü. görmeye devam ediyor. Aslında hesapları şuydu. 17 aralık, ardından 25 aralık saldırısıyla hükümeti saf dışı bırakacak ve bir kez daha yönetime el koyacaklardı.

Kendilerince kusursuz bir senaryo hazırlamışlardı. Vaiz lobisi emniyet ve yargıyla vuracaklardı. Medya lobisi manşetlerle televizyonlarla vuracaktı.Sosyal medyada kurdukları robot lobisi, Tweetlerle vuracaktı. Onlar da artırın tweetleri diyeceklerdi. Faiz lobisi ekonomi kötüye gidiyor yaygarası koparacaktı. Uluslararası lobi kınayarak eleştirerek vuracaklardı.

AK Parti içinde bazı tuzluklara emir verilecek onlar da sırttan vuracak, hançerleyecekti. Kendilerince planları kusursuzdu. Böylece 17 Aralık’ta büyük bir umutla harekete geçtiler. Herkes rolünü oynadı. Ama bir şeyi unuttular. Onların bir hesabı varsa, milletin de bir hesabı var onların bir tuzağı varsa Allah’ın da bir tuzağı var. Hesapları tuzakları senaryoları alt üst oldu. aradan iki ay geçmiş olmasına rağmen başarısızlığı hazmedemiyor, ayakta duruyormuş gibi yapıyorlar. Bu saldırıda her kim yer alıyorsa, şu anda zaten rezil olmuştur çok daha rezil olacaktır.

O KADAR GECİKMEYECEK: Bu darbe girişimi hesapsız kalmaz, kalmayacak. 27 Mayıs hesapsız kalmış olabilir, 12 eylül ancak 30 yıl sonra yargıya intikal etmiş olabilir, 28 şubat 15 yıl sonra yargılanmış olabilir, 17 aralık darbesi inşallah o kadar gecikmeyecek. Önce millet sonra yargı bu darbe girişiminin hesabını soracaktır.

DİNLEMELER: Dün iki gazetede tarihimizin en büyük dinleme skandalı deşifre edildi. Her görüşten her fikirden her partiden 2287 kişiyi dinlemişler. Bu sadece bir dosyaya ait. Binlerce dinleme klasörünün olduğu tahmin ediliyor, bakanlarımızı, danışmanlarımızı, herkesin ailesini, parti genel merkezlerini, gazeteleri, yazarları, yıllarca dinlemişler, üç yıl asgari. Birbiriyle hiçbir alakası olmayan, sözde terör örgütü altına koyup özel hayatları takip etmişler. Bunların çoğu hukuksuz, yeri yok. Böyle bir dinleme. Skandal, hukuksuz olarak başlamış, devam etmiş, hukuk usulü çiğnenmiş. Eğer HSYK son değişimi İstanbul’da yapmamış olsaydı bunlar ortaya çıkmayacaktı.

KRİPTOLU TELEFONU DİNLİYORLAR: Zaten ben dinleniyordum, bunu zaten söyledim. Cumhurbaşkanımızla ilgili söyledim. Birileri bunu anlamamakta direndi. Bu kişiler, devletin içerisinde memur olarak görev yapmaya başlamış kişiler. Biz niye internet yasasını getirdik? Niye MİT’lei lgili düzenlemeyi getirdik? İşte bunun için getirdik. İşte en son TÜBİTAK olayı aynen bu durumda. TÜBİTAK’ta yeni bir yapılanmaya bakanımız gidiyor. Çok enteresan devletin kriptolu telefonlarını bile oradan dinliyorlar, bu kadar bunlar alçak.

İZİNİ SÜRECEĞİZ: Yani bir cumhurbaşkanı başbakanla konuşamaz, konuştuğu anda dinleniyor. Nerede? orada, merkezi orada. Bakın değişiklik yapıldığı anda hopladılar. Kendi gazeteleriyle bunu farklı yere çekmeye başladılar. Hepsiyle ilgili yasal süreci işleteceğiz. Bunların izini süreceğiz. Bunlar bu şekilde kalamaz. Kaldığı sürece bu ülkede ailelerin mahremi diye bir şey kalmaz. Devletin mahremi diye bir şey kalmaz. Bu hukuksuz kayıtlarla binlerce kişiye bu şantajı yapabilirlerdi. Yine de yapabilirler. Daha durmuş değiller. Eğer 17 Aralık darbesi gerçekleşseydi belki bu isimleri toplayıp içeri atacaklardı.

Şimdi dün, gün boyunca darbe medyasından çıt çıkmadı. Çıktı mı? 17 aralık darbesinin figüranı olan gazetecilerden gazetelerden çıt çıkmadı. CHP ve MHP ciddi bir iki cümle bile kuramadı. Bu dinlemeleri yapanlara paralel örgüte neden bir çift söz söyleyemiyorlar? Üç maymun oyununu daha ne kadar sürdürecekler. Bakın dün bazı gazetelerin internet sayfalarında, tarihin en büyük dinleme skandalıyla ilgili bir tek satır haber yer almadı. Ama bu paralel yapının el başı bir açıklama yaptı. Bütün o gazeteler manşetten haber geldi. Çıkmış biz yapmadık diyor. Yahu, kapalı kapıların ardındakini duyduk diyen siz değil miydiniz? Birilerini takip eden, orada bir komplo sezen, o kişiyi uyaran siz deil miydiniz? Bunun gibi başka vakaların olduğunu itiraf eden siz değil miydiniz? Bir siyasi parti daha çıkıp sen bu kapalı kapının ardındakileri nasıl duyuyorsun? Sana bu bilgiyi kim nasıl ulaştırıyor diye sordu mu?

YARGIYA SESLENİYORUM: Buradan ben bu yargıya sesleniyorum. Bu suç itirafını nasıl duymazdan geleceksiniz? Bu röntgenciliğin daha ne kadar görmezden geleceksiniz? CHP’ye de sesleniyorum. Senin genel başkanıyla ilgili bu ahlaki görüntüleri verenler de bunlar. Daha ne kadar bekleyeceksiniz? Sayın Baykal sana da sesleniyorum. Hala sen daha neyi bekleyeceksin? Aynı şeyi MHP’ye de söylüyorum, sizin de o çıkan yayınlar işte onlar da yine aynen bu yapının görüntüleridir. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Her şey ortaya açık net çıkmaya başladı.

ÜLKEYİ ŞANTAJA EMANET ETMEYECEĞİZ: Susan herkes bu insanlık dışı suça ortak olur. Ben bu ülkede hakimlerin savcıların dinlendiğini de biliyorum. Çünkü onlara da kumpas yaptılar. Zaman zaman şantajla üzerlerine gittiler. CHP ve MHP susarak, sessiz kalarak korkarak işte bu paralel örgütün vagonu olarak bir uçuruma doğru ilerliyor. Topla tüfekle silahla işgalle alınamayan bu güzel ülkeyi, tehdide ve şantaja teslim etmeyeceğiz. Bu paralel örgütün paralel yapının bütün rezilliklerini tek tek ortaya dökecek, bunları da bunlarla birlikte yürüyenleri de sokağa çıkamayacak kadar mahkum hale getireceğiz.

40 yıldır kandırdıkları, emeklerini çaldıkları, kendi tabanlarının dahi yüzüne bakamaz hale gelecekler. Müslümanlara yaptıkları ihanetten dolayı inanın aynaya bakamayacak kendi yüzleriyle yüzleşemeyecek duruma düşecekler. Dinlenen tüm vatandaşlarım da müsterih olsun. biz yeni internet yasası işte bu şantajın önüne geçmek için çıkardık. Ama bunu ne CHP ne MHP ne BDP anladı. Bunların yayınlanmasına, dağılmasına, insanımızı rencide etmesine izin vermeyeceğiz.

MİT’İ GÜÇLENDİRMEMİZ GEREKİYOR: Gündemimizde biliyorsunuz şu anda torba yasada kalan bazı maddeler var, MİT yasa tasarısı, dershaneler tasarısı ve demokratikleşme paketi var. 1983’te hazırlanan MİT yasası artık dünya şartlarına uymuyor. Arkadaşlar MİT yasası ABD Avrupa tüm buralardaki yasalar incelenerek, onlardan daha ağır değil, onların tam aksine gerisinde olan bir yasa tasarısıdır. Bazıları ileri geri yazıyor. MİT Başbakan’a bağlı olur mu? İstihbarat dünyada nereye bağlı? İleri geri konuşuyorlar. Dünyada MİT dediğiniz örgüt ya devlet başkanına, yada başbakana bağlıdır. Tamamen bağımsız değildir. MİT gibi örgütü olmayan devlet devlet değildir ya. Bunlar bu kadar cahil ya, zavallılar.

MİT’i güçlendirmemiz gerekiyor. Geniş ufkumuz çerçevesinde MİT yasasını yeniden ele alıyoruz. Dershaneler konusunda aynı şekilde milletin üzerine gençlerimizin üzerine adeta karabasan gibi çöken sorunu inşallah ortadan kaldırıyoruz. Bununla ilgili adımı istedik ki seçim öncesi atalım. Çünkü bunun içinde de paralel yapının farklı hesapları vardı. Bu hesabın da bir an önce bozulması gerekiyordu.

Demokratikleşme paketinde de atacağımız adımlarla seçim öncesinde ülkemize nefes aldıracak, yolunu aydınlatacak adımlar atıyoruz.

Demirtaş: Meclis’in karşısında TÜBİTAK var.

Selahattin Demirtaş’ın konuşmasından satırbaşları:

TİB bunu engelleyemeseydi insanlar televizyonlardan izleyebileceklerdi. Onu dinleyenler montajla ilgili iddiaları çok da ciddiye almayacaklardır. Bilal Erdoğan resmi olarak soruşturmaya dahil olmuş bir şüphelidir. Savcı Muammer Akkaş tarafından ifadeye çağırılmış bir şüphelidir. Muhtemelen bu dinleme kayıtları da savcı talebine bağlı yapılmıştır. Dosyaya girecek mi? Bilmiyoruz henüz. Neden bilmiyoruz? Çünkü soruşturma engellendi.

Ses kayıtlarında da geçtiği gibi anında emniyete savcılara müdahale yapıldı. Bu nedenle Bilal Erdoğan’ın dosyasında ne var ne yok bilmiyoruz.

Şimdi ses kaydı montajsa, teknik olarak bunu anlayabilmek çok kolay değil. Ama sesin başbakan ve oğluna ait olup olmadığını anlamak çok kolay.

20 DAKİKADA ANLAŞILIR

Meclis’in karşısında TÜBİTAK var. yönetimini kendileri oluşturmuşlar. Başbakan ve oğlu ses kayıt örneklerini verir, 20 dakika sonra bu seslerin ikisine ait olup olmadığı anlaşılır.

Yok TÜBİTAK’a güvenmiyorsanız, ABD ’de İngiltere’de bağımsız adli laboratuvarlar var. Güvenmiyorsanız Türkiye’deki adalet sistemine oradan gelecek.

Başbakan olarak buna var mısınız? Kendinize bu kadar güveniyorsanız soruşturma açılmasını buyurun kendinizi isteyin. Siz de rahatlayın Türkiye’de rahatlasın. Çok güveniyorsanız bu çok zor bir şey değildir. Halk şu anda neyin ne olduğunu iyi biliyor. Kendinizi bu badiren kurtarmak istiyorsanız yapacağınız şey şeffaflaşmak ve adil yargılamaya pozisyonunu almaktır.

BU SİZİ DE TÜRKİYE’Yİ DE KURTARIR

Daha 17 aralık operasyonunun ilk dakikalarında ne dedik, eğer bunu bir darbe olarak görüyorsanız, komplo olarak görüyorsanız, adil bir yargının önünü açın. Kendinize güveniyorsanız sağa sola müdahale etmeyi bırakın. Yargılamayı engellemeye çalışmayın. Yeni bir anayasa sözü verin, demokratikleşme paketi sözü verin, barışa hazır olduğunuzu ilan edin. Bu sizi de Türkiye’yi de kurtarır.

Bizimkinin ilk işi Bilal’i aramak olmuş; Paraları sakla oğlum. Peki demokratik bir ülkenin başbakanı, tarihin en büyük yolsuzluk operasyonu duyduğu anda, paraları sakla diyorsa, bu bir başbakan refleksi midir, yoksa suçüstü yakalanma ihtimali olan bir hırsız refleksi midir? Herkes kendini başbakanın yerine koysun.

Biz kendisinden demokrasi hamlesi beklerken, o saatlerde açıklama beklerken, kendisi başka hesapların peşinde. Paraları saklamanın derdinde. Ses kayıtlarından ortaya çıkan iddia en azından bu. Ses kayıtlarının ortaya koyduğu görüntü bu. Kanaat bu.

EVDEKİ HESAP ÇARŞIYA UYMUYOR

Başbakan’ın şu gün itibariyle mal varlığı beyanı var. banka hesaplarında üç trilyon 390 milyar 25 bin sterlin 199 bin dolar. Resmi malvarlığı. Şimdi şunu toplayıp 10la da çarpsanız evdeki hesap buraya uymuyor?

Hadi elindeki malları beyan etmedin. Başbakanlık sitesine de bunu yazmadın. İnsanlar bütün malımı mülkümü öğrenmesin dedin. Peki telaşla niye saklıyorsun? Helal paraysa çocuğunla damadınla iş yapmış bu parayı bulduysan, kardeşim bu ne telaş ya?

Çocuğu akşama kadar niye yoruyorsun? Ne gerek var? çocuğa da yazık. Taşı taşı öğlene kadar 30 milyon Euro yine evde. Bunlar odun değil kömür değil. dolduruyorlar bitmiyor. Ses kayıtlarında hepsi var.

NE KADAR TAŞINMIŞ BİLMİYORUZ

Komploysa montajsa çok kolay 20 dakika. Paranın taşıması bile bir gün sürmüş. 20 dakikada ses kaydınızı ölçtürün. Sadece öğlen saatlerinde evde kaldığı iddia edilen 30 milyon euro, 91 trilyon. Ne kadar taşınmış bilmiyoruz?

Farz edelim ki şu 30 milyon Euro dışında hiçbir para yoktu diyelim. Bu 91 trilyon 17 aralık sabahı, ondan önce 82 trilyondu. Kur artmaya başlayınca birkaç güç içinde 91 trilyona çıktı. Başbakan durduğu yerde 11 trilyon kazanmış oldu.

Sen bir başbakan olarak gece gündüz insanlara vatandaşlara Türk lirasını tavsiye ederken, evde biraz Türk lirası bulundursaydın mübarek? Devamlı dolar devamlı Euro.

Kılıçdaroğlu’dan Erdoğan’a: Ya yurtdışına kaç ya da istifa et

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında Başbakan Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği öne sürülen konuşmayı TBMM’de dinletmeye başladı.

Bugün yeni bir gün. TC tarihinde de yeni bir gün. İzin verirseniz Anayasanın birkaç maddesine değinmek isterim. Birinci madde Türkiye Devleti bir cumhuriyettir. Ve önemli bir madde; Kanun önünde eşitlik. Anayasa der ki hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Seçimle bir iktidar gelir. Devlet olmaz, devleti yönetir. Başbakan’ın görevi, Türkiye Cumhuriyeti’nin yüksek hak ve menfaatlerini gözetmek. Genel ahlakı ve kamu düzenini muhafaza etmek. Ahlak kavramı Başbakan’ın görevleri arasına girmiş durumdadır. Kendisi topluma örnek olacak.

* Yasalar böyle diyor ama gerçek nedir? 17 Aralık 2013’te 2 önemli olay oldu. Birinci olay genç bir çocuk Salih Yiğit Tekin TBMM önünde ‘açım’ diye kendini yaktı ve 10 gün sonra öldü. Hangimiz hatırlıyoruz. İkinci olayı artık bütün dünya biliyor. Rüşvet ve yolsuzluk operasyonu. Bilmek istemeyen bir kişi var. Onun da artık cilaları ağır ağır dökülüyor. Utanmıyor da zaten. Farklı bir insan. İnsanlar utanırlar. Ama bunda öyle bir kavramın olmadığını görüyoruz. Adı yolsuzluğa bulaşan 4 bakan hemen sonrasında bütün programlarını iptal edip Ankara’da kaldılar. Neden? Çünkü müdahale etmeleri gerekiyordu. Kamuoyu baskısı ile 4 bakan istifa etmek zorunda kaldı.

ERDOĞAN BAYRAKTAR BAŞBAKAN’I SUÇLADI Biri Başbakan’ı çok açık bir biçimde suçladı: ‘’İstifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyon yayınlayınız şeklinde tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum. İmar planlarının büyük bölümü Başbakan’ın talimatıyla yapıldı. Başbakan’ın da istifa etmesi gerekir’’ Bunu söyleyen Erdoğan Bayraktar.

İlk defa bir bakan istifa ederken yolsuzlukların asıl kaynağının Başbakan olduğunu TV’de ifade etti.

OPERASYONU BAŞBAKAN YAPTI

Başbakan ‘Oğlum Bilal’in üzerinden bana ulaşmaya çalışıyorlar’ dedi. O zaman toplum bunu kavrayamadı. Bugün o tablo çok daha net önümüzde duruyor. Savcıları ve polisleri değiştirdiler. Emniyet müdürlerini de yıldırım hızıyla değiştirdiler. Başbakan Aksaray Valisi’ni özel uçağıyla getirtti. İçişleri Bakanı yok ortada. Operasyonu yapan Başbakan.

RIZA SARRAF 4 BAKANI TESLİM ALMIŞ 4 Bakanı teslim alan bir Rıza Sarraf. O kadar teslim almış ki 4 bakanı. İçişleri Bakanı, Sarraf’a telefonda ‘Sana bir şey olursa ben önüne yatarım’ diyebilecek kadar kendini satmış bir adam.

Biz şunu bekledik. Başbakan çıkacak TV’ye ‘Yolsuzluğun üzerine sonuna kadar gideceğim’ diyecekti. O zaman biz de ‘Helal olsun. Böyle olur Başbakan’ diyecektik. Ama tam tersini yaptı.

Ve ilk iş talimat verdi: Yargı kararlarını uygulamayın diye

Adalet Bakanı Müsteşarı savcıya telefon açıyor. Biz bunu açıkladık. Tutanağı açıkladık. Sonra öğrendik ki sadece müsteşar değil Adalet Bakanı da telefon etmiş.

BUNLAR İLK KEZ OLUYOR Bunlar yetti mi? Fezlekeleri geldi. Fezlekeler bekledi sonra iade edildi. Adalet Bakanı’nın fezlekesi TBMM Başkanlığı’ndan geri iade edildi. Adalet Bakanı’nın fezlekesinin nereye gideceği belli olmadı. Bakanların yolsuzluk fezlekeleri siyasi iktidar tarafından hasır altı ediliyor. Değiştirdikleri savcıları bir kez daha değiştirdiler. Bu da ilk kez oluyor. Apar topar adli kolluk yönetmeliğini değiştirdiler. Önce haber vereceksin, sonra arama yapacaksın dediler. Ve Danıştay bu yönetmeliği iptal etti.

YASLA YOLLARLA ELDE EDİLEN DELİLLERİ YASALARLA YOK ETMEK İSTİYORLAR Şimdi önemli bir adım daha atıyorlar. Yasal yollarla elde edilmiş delilleri yasalarla yok etmek istiyorlar

TUZLUKLARIN VERDİĞİ KANUN TEKLİFLERİ

Bunun için bir yargı paketi getirdiler. HSYK, MİT ve İnternet yasasını getirdiler.

Bunların hiçbiri Bakanlar kurulunda görüşülen yasa tasarıları değil

Sayın Başbakan’ın tuzluk diye tanımladığı kendi vekillerinin verdiği kanun teklifleri

ZAMANLARI YOK Neden? Çünkü zamanları yok. Zamana karşı yarışıyorlar

Bunlar Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu kapatmak için yapılıyor.

Yolsuzluğun boyutu o kadar büyük ki bunu örtecek bez yok

Bunların bir bakanı var Babacan demiş ki ‘’Biz de olanı yabancılar anlamakta zorluk çekiyor’’ demiş

Onlar ahlaklı adamlar. Yolsuzluk oldu mu istifa eder.

Topluma, inanca saygısı var. Senin gibi saygısız değil ki bunlar

BEN BAŞÇALAN DEMİŞTİM Bunlar olduğunda Erdoğan için özel bir deyim kullanmıştım Başçalan diye. Ama artık bugün anladık ki kendisi Başçalan

Dün internete düşen ses kayıtları tüm gerçeği ortaya koyuyor. Hayatımın en üzüntülü gününü yaşıyorum. Allah kimsenin başına böyle bir şey vermesin. Meclis TV dahil bazı kanalların bu görüntüleri kestikleri söyleniyor

Milletin vicdanına sesleniyorum. Çocuğunuz işsizse kendinize sorun, geçinemiyorsanız kendinize sorun. Bu yolsuzluğun üstü kapatılamaz. İlk defa dünyada bir hükümet devleti soymaya kalkıyor. Başçalan diyorum. Bilinçli söylüyorum

KONUŞMALARI DİNLETTİ

Kılıçdaroğlu daha sonra Erdoğan ve oğlu arasında geçtiği öne sürülen konuşmayı TBMM’de dinletmeye başladı. Kılıçdaroğlu daha sonra şunları söyledi: Operasyonun yapıldığı sabah 08.02’de Başbakan oğlunu arıyor. ‘Oğlum senin evinde ne var ne yok, bunları çıkar’ diyor. O da anlayamıyor. Sonra cevap veriyor, ‘Bende ne olabilir ki baba. Paran var kasada’. Sıfırlayın dedikten sonra aynı gün 11.17’de tüm aile bir arada parayı nasıl sıfırlayacak arayışı içinde. Ama Erdoğan rahat etmiyor bir daha soruyor ‘Parayı tammaiyle sıfırlamakta fayda var’ diyor. Bilal ‘sıfırlayacağız’ diyor. Aynı gün 15.39’da Başbakan bir daha soruyor ‘Halloldu mu?’. Bilal de ‘Karanlık olunca çıkaracağız’ diyor. Aynı gece Bilal ‘Büyül ölçüde şey yaptık’ diyor. Bilal ’30 milyon avro gibi bir miktar daha var’ diyor. Henüz sıfırlayamamışlar. Ertesi gün 10.58’de yine soruyor baba ‘Tamamen sıfırlandı mı?’ Hala para var. Samandıra’nın parası var. Erdoğan uyarıyor ‘açık konuşma’ diye. Bunları söyleyen bu ülkede Başbakanlık koltuğuna oturan birisi. Beni üzen de bu..

O SAVCIYA SESLENİYORUM: O ÖĞRENCİYE HİÇBİR ŞEY YAPAMAZSIN Üzüldüğüm oğlu. Oğlunu hırsızlığa ortak etti. Nasıl bir babasın sen.

Manisa’da bir gencin çantasından ‘hırsız var’ diye bez çıkıyor. Savcı ne diyor ‘Başbakan’a hırsız diyorsun’ Savcıya sesleniyorum artık Erdoğan2ın hırsızlığı devlet sırrı kapsamından çıktı. Artık o öğrenciye hiçbir şey yapamazsın

BUNLAR YALAN DEMİYOR, MONTAJ DİYOR

Erdoğan ‘hırsızlık babadan evlada geçer’ diyordu. Bugünü anlatıyor

Bugün diyor ki ‘Bunlar montaj’ Benim ya da Bilal’in sesi değil demiyor. Bugün bir itirafta daha bulundu. Kriptolu telefonu dinliyorlar diyor. Bu nedir? Bu konuşmaların doğru olduğunu gösterir.

3-4 KANALDAN DOĞRULATTIK Biz 3-4 kanaldan check ettik. Konuşmalar gerçek. Ağrı Dağı ne kadar gerçekse bu konuşma da o kadar gerçek.

Daha arkası gelecek bunların öyle söyleniyor. Nasıl milletin yüzüne bakıyorsun. Ar damarı yok mu?

Wikileaks belgesinde ne diyordu 2004’de ‘AKP yolsuzlukların kökünü kazıyacağım diye iktidara geldi. Erdoğan’ın İsviçre bankalarında 8 ayrı hesabı var.’ Erdoğan ’Bunu yapanlardan hesap soracağım. Bu diplomatlar hakkında bütün yargı içinde arkadaşlarım çalışmalarını yapıyor’ diyor. Bunu d a2004’te söyledi. Dava açtı mı? Açmadı.

İSVİÇRE BANKALARINDA HESABI VAR MI? İsviçre bankalarında hesabı var diye önceki genel başkanımız Baykal hakkında da iddiada bulunmuştu. Ama o namuslu bir balkan gibi başvurusunu yaptı ve ‘Var mı hesabı yok mu bulun’ dedi. Ve resmi yazıyı aldı. İsviçre bankalarında hesabı yok. Erdoğan başvuru yaptı mı? Yapmadı

OĞLUN ‘HALA EVDE 30 MİLYON EURO’ VAR DİYOR Sen önce hesabını ver. Senin evinde oğlunun ifadesiyle 30 milyon Euro’luk miktar var. Dağıta dağıta bitiremiyorsunuz. Ahlak yok mu sende

BU HÜKÜMETİN MEŞRUİYETİ BİTTİ

Artık ona Başbakan diyemeyiz. Bu hükümetin meşruiyeti bitmiştir.

Yalancıdan ve hırsızdan başbakan olmaz

Hollywood filmlerini çeken yönetmenlerin bile aklına gelmemiştir. Ama bunlar film olacak. Böyle bir hırsızlık kimsenin aklına gelmez

Hala kriptolu telefonu dinlemişler diyor.

SES MÜHENDİSLERİNE SORDUK, ‘GERÇEK’ DEDİLER Ses mühendislerine sorduk. ‘Tamamı gerçek’ dediler

ERDOĞAN’A ÇAĞRI YAPIYORUM: TİB KAYITLARI YAYINLANSIN Erdoğan’a çağrı yapıyorum. TİB kayıtlarında hangi saatte kim kiminle konuştu yayınlayın. Devletin kayıtlarını yayınla.

Kripto ile ilgili tüm bilgiler TİB’de var

Onları yayınlayabilir mi? Yayınlayamaz. Hırsızdan başbakan olmaz çünkü.

MEDYA PATRONLARINA: KORKMAYIN

Medya patronlarına söylüyorum, korkmayın. Sizin topluma karşı yükümlülüğünüz var. Benim, CHP’nin sesini kesebilirsiniz. Ama sokaktaki yurttaş sizi affetmez. Sizi havuz medyası ile aynı kefeye koyar.

Göstermek zorundasınız. Göstermezseniz başçalan kadar sizin de sorumluluğunuz var demektir.

MECLİS TV YAYINLARINI KESTİRİYOR CEMİL ÇİÇEK Cemil Çiçek’e de sesleniyorum. Meclis TV yayınlarını kestiriyor

YA KAÇ YA İSTİFA ET

Ya yurtdışına kaç helikopteri al, ya da Başbakanlıktan istifa et.

Devleti soyan Başbakanlık koltuğunda oturamaz.

Devlet Bahçeli: Türkiye çok kritik dönemde

MHP lideri Devlet Bahçeli Bilecik Bozüyük’te konuştu. Gündeme dair açıklamalarda bulundu. Bahçeli’nin konuşma yaptığı kürsünün arkasında bulunan afiş dikkat çekti.

İşte Bahçeli’nin konuşmasından satır başları:

30 Mart’ta yapılacak seçimler nedeniyle vekillerimiz, merkez yönetimimizle her yeri geziyoruz

Bilecik gezimizi başlatıyoruz.

Göstermiş olduğunuz yakın alakaya şükranlarımı sunuyorum.

Aziz vatandaşlarım bu seçimler 1394 seçim çevresinde yapılmaktadır.

MHP değerli dava arkadaşlarımızla katılmaktadır.

TÜRKİYE ÇOK KRİTİK DÖNEMDE

28 Ağustos’ta cumhurbaşkanlığı seçimleri olacaktır.

30 Mart öyle bir süreç ki Türkiye’nin geleceğine yön verecektir.

MHP bu seçimleri önemsemektedir, MHP milletimizi uyandırmak için çalışıyoruz.

Türkiye çok kritik bir dönemde.

Türkiye’nin temel sorunlarından biri açlıktır, adaletsizliktir, ahlaksızlıktır, yolsuzluktur, yozlaşmadır.

Bu 11 yıllık AKP ’nin fotoğrafıdır.

Sayın Başbakan her ne kadar devlet imkanlarını özellikle de TOKİ’yi kullanarak gösterişli toplantılar yapsa da Türkiye’nin bölünmeye başladığını görmemektedir.

71 gündür gündem değişmemiştir.

17 Aralık Rüşvet operasyonu yolsuzluk operasyonu yapılmıştır.

Bürokratlar, bakanlar, bakan çocukları, müdürler var.

Türkiye kötü bir tünele sürüklenmiştir.

Başbakan üstünü örtmeye çalışmıştır.

DÜN AKŞAM BİR OLAY PATLADI

Halkımız yolsuzluk ve rüşveti takip etmiştir.

Bu çocuklar kimdir, ayakkabı kutularında bulunan paralar nedir, neden evde çıktı bu para dediğimiz zaman 71 günden buna Sayın Recep Tayyip Erdoğan bir çok insanları davet ederek, savcıları sürerek, telefon dinlemeleriyle konuları başka yere çekmeye çalışıyor.

Ama gördük ki dün akşam bir olay patladı, Türkiye’nin gündemini oluşturuyor.

Çok büyük bir rüşvete baba oğul karıştıkları görülüyor.

Demek ki içine doğmuş bir telaşla oğlu Bilal’i arıyor.

Kardeşler var, oğullar var, akrabalar var.

Böyle bir durumda Türkiye’de yolsuzluğun başının Başbakan olduğunun işareti var.

Başbakan komplo diyor.

Yalansa komploysa bunu halkımıza açıklasın.

Ama konuştuklarınız doğruysa bir saniye bile başbakanlık görevinde kalmaman lazım.

Yargı harekete geçmeli.

Sayın Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı sandalyede oturmamalıdır, bu kadar belge ortadaysa, bütün konuşmalar her yönüyle nüfus ettiyse savcı oturamaz bu neyin nesidir demeli?

Bir soruşturma başlatalım demeli?

radikal.com.tr

 

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar