Haber / Dinleme listesi tartışılıyor
16:10 24 February 2014

Yeni Şafak ve Star gazetelerindeki iddiaya göre, ‘hayali terör örgütü isimleri’ üretilerek Başbakan Tayyip Erdoğan, yakın çevresi, siyasetçi, gazeteci, yazar, sivil toplum kuruuşu temsilcileri, iş adamları ve sanatçıların da aralarında olduğu 7 bin kişi üç yıl boyunca Gülen Cemaati tarafından dinlenildi.

Buna göre, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın çevresindeki kişiler, ‘Selam Terör Örgütü’ kapsamında takibe alındı. Listede ismi olan bazı isimler iddiaları değerlendirdi.

“Başsavcı da dinlenilmiş”

Dinleme iddialarıyla ilgili listede adı olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, kendisi hakkında dinleme talep eden emniyet görevlileri, savcılar, hakimler ve TİB görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunup Başsavcı Hadi Salihoğlu ile görüştü. Özgündüz, Başsavcı’nın kendisine, “107 klasörlük bir soruşturma dosyası var. Bu dosya kapsamında beni de dinlemişler. Soruşturma Kudüs Selam örgütüne yönelik bir soruşturma.” dediğini söyledi. Özgündüz’ün açıklamalarıyla Başsavcı’nın da dinlenildiği ortaya çıktı.

“Bazı şeyleri mecburen kanıksıyoruz”

Şarkıcı Metin Şentürk ise, “Dinlemeleri çok önemli bulmuyorum. Çünkü kendimden eminim. Ama bir kişinin telefonunun dinlenmesi çirkin bir şey. Ama yapacak bir şey yok. Bu ülkede maalesef bazı şeyleri mecburen kanıksıyoruz. Haklarımızı kullanamıyoruz. Belki şarkı dinlemek istemişlerdir.” diye konuştu.

“Ya hayali ya iktidar dinledi”

Eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in açıklamaları şöyle:

Hükûmet ve cemaat arasında karşılıklı bir durum oluştu. Özellikle Hükûmet tarafından Gülen Cemaati’ne çok ağır saldırı var. Şimdi böyle bir dinleme listesi ortaya çıktıysa ya hayalidir ya da aslında iktidarın dinlediği bir listedir. Yani birilerinin birilerini dinlediğini bilenler kendisi dinliyor demektir. Daha önce ‘Başbakan, beni dinliyor’ demiştim, Başbakan da bana 20 bin TL’lik tazminat davası açmıştı ve bu davayı kaybetti. Dava Yargıtay’a gitti, orada da kaybetti. Yani mahkeme kararıyla Başbakan’ın beni dinlediğini ispatlamış oldum zaten.

“Kapsamlı bir plânın parçası”

Listede adı geçen Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar’a göre, ortaya çıkan durum basit bir dinleme olayı değil. Prof. Mithat Sancar, “Paralel yapı, devlet veya devlet içinde bir gücün ülkede belli bir proje çerçevesinde bir faaliyet yürüttüğünün açık işaretidir. Bu sadece bir dinleme olayı değildir. Dinleme üzerinden kapsamlı bir planın adım adım yürütülmesidir.” dedi.

“Yeni olmayan iddialar neden şimdi ortaya döküldü?”

Saadet Partisi Rize Belediye Başkanı adayı Prof. Dr. Mehmet Bekâroğlu, listenin yayınlanma zamanını manidar bulduğunu söyledi.

Türkiye’de yıllardan beri telefonların dinlendiği söylenir. Bilinen şeyler şimdi deşifre oldu. Beni dinlemelerinden rahatsız değilim. Sokakta, televizyonda konuştuğumu telefonda da konuşuyorum. Herkes bana der, “Mutlaka seni dinlerler” diye, ben de, “Kim dinlerse dinlesin” derim. Dostlarımla şakalaşmalarım dışında kimseyle ihale pazarlığı yapmadım, milletin aleyhine konuşmadım. Zaten herkes herkesi dinliyor. Sadece kişilik hakkıma saldırı olduğu için rahatsız olabilirim. Yeni olmayan bu iddialar, neden şimdi ortaya döküldü, Yeni Şafak’ta manşet oldu, düşünmek lâzım.

“Tutarsızlık, iki yüzlülük”

Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya ise, ‘devlet içinde örgütlenmiş yapı’ya işaret etti.

“Türkiye’de biz eskiden beri dinleme, izleme gibi hukuksuz faaliyetlerin yaygın yapıldığını biliyorduk. Hukuk alanında bazı gelişmeler olmasına rağmen, eski takıntılar hâlâ devam ettiriliyor. Kendine İslâmi kimlik atfeden bazı isimlerin, devlet içinde kimi referanslar edinen bir grubun baskı ve şantaj amaçlı yaptığı bir faaliyet bu. Çok rahatsız edici ve çirkin. Bunu yapanların bir taraftan MİT yasasına tepki göstermesi bir taraftan da bu tür dinleme çabalarına girmesi tutarsızlık ve iki yüzlülük. Mutlaka hesabı sorulmalı. 28 Şubat’tan beri bu konularda temkinli davranıyoruz. Görüşlerimizi açıkça, her fırsatta ifade ediyoruz, yine de dinliyorlar. Devlet içinde örgütlenmiş bir başka yapı bu hastalığı devam ettiriyor.”

“Hesabını vermesi gereken devlet”

Radikal Gazetesi Yazarı Fehim Taştekin’e göre ise, liste gerçekse skandal bir durum.

“Önce bu belge üretilmiş bir belge mi değil mi, bundan emin olmalıyız. Son yıllarda çok sayıda belgeye inandırıldık malum. ‘Paralel devlet’le ilgili bir algı yaratma operasyonu mu değil mi, bu sorunun da yanıt bulması gerekir. Belgenin yansıtılmış biçimi hükümeti haklı çıkarmaya yönelik. Bu belge gerçekse başlı başına bir skandaldır. Hükümet bu skandalı ‘paralel yapı’ diyerek sorumluluktan kurtulamaz. Paralel devlet oluştuysa bunun suç ortağı da hükümettir. Hükümete yakın isimlerin de listede olması bu gerçeği değiştirmiyor. Her halûkârda muhatabımız devlettir. Uydurulmuş bir örgüt adına dinleme yapılması suçtur. Bunun hesabını soracağımız merci de devletin ilgili kurumları ve hükümettir. Hükümet, temel hakların devlet kurumları tarafından ihlal edilmesini önlemekle yükümlüdür. ‘Paralel devlet’ polemiği hükümeti kurtarmaz. Dinlenilmek son derece rahatsız edici. Asla bir araya gelemeyecek binlerce insan, bilmediğimiz bir nedenlerle bir araya getirilmiş. Neden ve nasıl dinlenildiğimizi öğrenmek hakkımız. Kanunen yapılmış bir dinleme varsa dinlenen kişilerin bilgilendirilmesi gerekir.”

“Devlet meselesi”

Gazeteci İsmail Küçükkaya, devlet içinde bir iktidar savaşının olduğunu savundu. Açıklamaları şöyle:

“Telefonlarımın dinlendiğine hiçbir şekilde şaşırmadım. Ama üzüldüm, tepkiliyim. Olup bitenleri bir kişisel bir mesele gibi algılamıyorum. Olayı devlet meselesi gibi görüyorum. Dinlemelerin yasal olup olmadığından emin değilim ama hukuki olmadığından adım kadar eminim. Bir hukuk dışı, yetki aşımı ve güç istismarı var. Bazıları şantaj gibi görüyor. Ben, böyle değerlendirmiyorum. O listedeki hiç kimsenin de şantaja boyun eğeceğine inanmıyorum. Ama neden oldu sorusuna kendi kendime şöyle yanıtlıyorum: Bu yaşananlar neden oldu? Bu devlet içindeki kavgada, bilgi, istihbarat ve ilişkileri, ilişki takibi için böyle bir tezgâh kurulduğunu düşünüyorum.”

“Paranoya oluşmuştu”

Yazar Sadık Yalsızuçanlar dinlemelerle ilgili daha önce de haberlerin yayınladığını hatırlatarak suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Yalsızuçanlar, “Dinlendiğimi yeni öğrendim. Zaten insanlarda bir paranoya oluşmuştu. Benim de TRT’de çalıştığım son 3 – 4 yıl içerisinde dinlendiğimi, güvendiğim bazı dostlar söylüyordu. Hem de ‘sen de bende dinleniyoruz’ diye geyik yapılıyordu. Vatandaşlık hukuku ve güvenliği açısından çok çirkin ve yanlış bir noktaya doğru gidiyordu.” dedi.

“Mutlaka cezalandırılmalı”

İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı’ndan birçok isim de listede yer alıyor. İHH Yönetim Kurulu Üyesi ve Hukuk Kurulu Başkanı Avukat Gülden Sönmez bu duruma şaşırmadıklarını söyledi. Avukat Sönmez’in İHH adına yaptığı açıklama şöyle:

“Yapılan dinlemelerin tamamının usûle aykırı bir şekilde gerçekleştiği bugün bariz bir şekilde ortaya çıkmış durumda. Mahkeme kararı sadece kanuni uygunluk olarak gözüküyor. Kanuna uydurulmuş ama hukuka uygun olmayan bir dinleme gerçekleştirilmiş. Bu kadar sayıda insanın aynı örgüt ve dosya üzerinden aynı kararla dinlenmiş olması, dinleme kayıtlarının deşifre edilmiş olması, bunların hukuka uygun olmadığını gösteriyor. Kanunu uydurulmuş, mevzuata uygun gibi gösterilmiş ama hukuka aykırı bir manzarayla karşı karşıyayız. Bu elde edilen kayıtların nerede ve nasıl kimlere verildiği, hangi amaçla kullanılacağı, bugüne kadar nerede kullanıldığı bilinmiyor. Bunların tamamı ciddi manada endişe verici. Her kim devletin araçlarını, imkânların ve yetkilerini kullanarak hangi görüşte olursa olsun, kişi ve kuruluşlar hakkında böyle bir hukuksuzluğa yeltenmişse mutlaka ve mutlaka cezalandırılmalı.”

aljazeera.com.tr

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar