Haber / SOÇİYE MUHALEFET NE KAZANDIRDI?
2:23 16 January 2014

Malumunuz uzun bir süredir biz Çerkeslerin gündeminde bulunuyor Soçi Kış Olimpiyatları. 7 – 23 Şubat tarihlerinde de gerçekleştirilecek bu ‘soykırım’ olimpiyatı. Peki biz Çerkesler olarak 4 Temmuz 2007’de Soçi’ de bu olimpiyatların yapılacağını duyunca nasıl karşıladık? Nasıl tepki verdik? Bu soruların cevabını aramak için filmi 2007 yılından günümüze sarmanın doğru olacağı kanaatindeyim.

2007 yılında olimpiyat komitesinin 2014 Kış Oyunlarının Soçi’ de yapılacağını açıklamasından sonra bizlerin yani Çerkes toplumunun büyük çoğunluğu tepkisizdi. Çünkü tam olarak Soçi’ nin bizler için öneminin farkında değildik. Ama tabi ki bu düşünce bütün bir toplum için geçerli değildi. 2003 yılında kurulan Kafkasya Forumu en başından beri olimpiyatlara karşı olduğunu her geçen gün daha fazla dile getirerek başta Türkiye olmak üzere ABD, İsrail, Ürdün ve Avrupa’ da yaşayan Çerkeslerin gündemine Soçi’yi sokmayı başardı. Düzenlenen ilk imza kampanyasına Kafkasya Forumu’nun çağrısı karşılıksız kalmamıştı. Kafkas Vakfı, Samsun BKD, İstanbul BKD gibi pek çok kurum Soçi söylemini daha o günden sahiplenenler arasındaydı.

Tabi ki bu çok kolay olmadı. Özellikle bu başarının kilit noktalarından biri ve bana kalırsa en önemlisi İnisiyatifin 2009′ da yapmış olduğu çağrıyla Çerkeslerin ilk defa 21 Mayısta Taksim’ de Rusya Büyükelçiliği’ nin karşısına çıkmasıydı. Aslında bu bizim için de bir ilkti. İlk defa 21 Mayısı anma modundan çıkartarak 21 Mayısın aslında ne demek olduğunu muhattabının karşısına dikilerek dile getirdik. Bu eylem sadece Türkiye’ de değil ABD, İsrail, Ürdün başta olmak üzere bir çok yerde eş zamanlı olarak yapıldı.Bundan sonraki zaman diliminde bizler sokağa çıkarak bir anlamda siyasal anlamda evrildik ve isteklerimizi daha yüksek sesle dile getirmeye başladık. Bu süreç ne kadar olumlu bir etki yaptıysa da eleştirisi de yapılabilir. Diasporada yaşayan bir halk olarak bizler şu an da Türkiye’ de azınlık olarak yaşıyoruz.Fakat nüfus sayımız hiç de azımsanacak düzeyde değil. Bu azımsanmayacak nüfus potansiyelimizin parlamentoya yansımaması beni üzen bir nokta olarak duruyor. Parlamentoya bu şekilde bir yansımanın olması şart mıdır, o da tartışılabilir. Ancak bu konuda ümidimi kaybetmiş değilim. İnanıyorum ki Soçi Olimpiyatlarına muhalefet sırasında kazanılan tecrübeler, sonrasında bu açığın kapanmasına yarayacaktır.

*****************

Geçtiğimiz günlerde Litvanya devlet başkanı, Almanya başbakanı, Gürcistan devlet heyeti, Avrupa Komisyonu başkan yardımcısı, AB hukuk meseleleri Komiseri Viviane Reding gibi isimler Rusya’ da azınlıklara uygulanan baskılar, yapılan insan hakları ihlalleri ve olimpiyatların yapılacağı olimpiyat köyü ve çevresinde oluşan çevre – doğa katliamından ötürü Soçi’ deki resmi açılış törenine katılmayacaklarını açıkladılar. Ne yazık ki hiçbir devlet büyüğünün söyleminde Soçi’ nin bir soykırım toprağı olduğu, oranın Çerkeslerin tarihsel başkenti olduğu gibi ifadelere rastlayamadık. Burada akıllara şu gelmekte, bizim yeteri kadar lobimiz / etkinliğimiz yok mu? Bu sorunun cevabı, yok. Ama benim düşünceme göre zaten olmaması gerekiyor. Lobicilik bir anlamda devlet denen aygıta / yapıya güvenmek ve onun kucağına oturmaktır. Bu yüzden bu tür bir lobiciliğe kesinlikle karşı olduğumu belirtmek isterim.

Peki içinde yaşadığımız Türkiye Cumhuruyeti neden Soçi olimpiyatlarında herhangi bir tavır takınma gereği duymuyor ve bizi görmezden geliyor? Bu sorunun da cevabı belki şu şekilde verilebilir. Türkiye ile Rusya’ nın aslında tarihsel anlamda düşman olmasına rağmen son yıllarda yapılan yüksek rakamlı ticaret anlaşmaları ve Türkiye’ nin enerji sektöründe Rusya’ ya neredeyse tamamen bağlı olması gösterebilir. Bu bağımlılık öyle bir noktaya geldi ki, Türkiye Cumhuriyeti 2008 yılında 3 Çeçenin katledilmesine ve 22 Mayıs 2013 tarihinde Ankara’nın göbeğinde gerçekleşen suikastin faillerinin bilinmesine rağmen harekete geçmemesi zaten bize bakışı açıkça göstermektedir.

Son olarak her ne kadar Soçi’ de olimpiyatların yapılacak olmasına engel olamasak da bu yaklaşık 7 – 8 yıllık muhalefetin bizlere bir bilinç ve özgüven kazandırdığına inanıyorum. Açıkçası bu durum benim gelecek için ümidimin artmasına neden oluyor. Umarım bu süreç bizlerin kimlik bilincimizi artırmamıza ve farklı meselelerde de sesimizi yükseltmemize yarar.

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar