Haber / Yeni Anayasa Projesinin Sonu
16:47 9 December 2013

Öncelikle şunu belirtelim: 12 Eylül askeri rejiminin yaptığı 1982 Anayasasını yeni/sivil bir anayasa ile değiştirme projesi esasen AK Parti’nin projesi idi ve onun vesayetçilikle başarılı mücadelesini taçlandıracaktı. Siyasi iklimi, tarafların birbirlerine karşı tutumlarını ve yeni anayasaya dair motivasyonlarını ve gündemlerini dikkate alan bazı analizler, yeni anayasa projesinin daha en başından ölü doğduğunu iddia etti, ancak projenin önemi nedeniyle bu gerçekliği ifade etmek gereksiz bir karamsarlık olarak değerlendirildi, siyaseten de uygun görülmedi.

Yaklaşık iki yıllık çalışma süreci içinde yeni anayasa projesinin gerçekleştirilemeyeceği ve daha çok bir “siyasi oyun” platformuna dönüştüğü giderek barizleşti. Başbakan Erdoğan’ın geçtiğimiz yaz başında, Komisyon’un o güne kadar oy birliği ile kabul ettiği 48 maddeden ibaret bir anayasa revizyonu yaparak, süreci sonlandırma çağrısı da esasen bu “bariz”i ilan etti. Fakat, diğer partiler, belki de projenin başarısızlıkla sonuçlanmasında en büyük sorumluluğun AK Parti’de olacağını düşündüklerinden, başlangıçta destek verdikleri bu kısmi revizyon fikrine karşı çıktılar, Komisyon’un çalışmalarına devam etmesini istediler. AK Parti ise Komisyon’dan çekilmenin maliyetini dikkate alarak ve masadan kalkanın kendileri olmayacağını ilan ederek, Komisyon’un çalışmalarına devam etmesine razı oldu. Netice itibarıyla, oy birliği ile kabul edilen madde sayısı 60’a çıktı ama daha ileri gidilemedi. AK Parti, bu kez Komisyon’un çalışmalarını sürdürmesi kaydıyla, Komisyon için bir motivasyon olacağını iddia ederek ve “60, 0’dan büyüktür” diyerek kabul edilen maddelerin yasalaştırılmasını amaçladı ve destek için CHP’yi ziyaret etti. AK Parti Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli, ziyaretin hemen ardından yaptığı açıklamada CHP’nin destek vermemesi halinde, diğer kombinasyonlarla süreci tamamlamanın mümkün olmadığını, sürecin tıkanacak, kapanacak gibi göründüğünü belirtti.[1] CHP ise ancak Komisyon’a üye veren diğer partilerin de katılması halinde 60 maddelik revizyona destek vereceğini ifade etti. Bunun üzerine AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi Mehmet Ali Şahin, bu mantıkla meclisin hiçbir zaman anayasa çıkaramayacağını ifade etti. Böylece, AK Parti açısından mesele Komisyon’un çalışmalarının nasıl sonlandırılacağı haline geldi.

Meclis ve Anayasa Uzlaşma Komisyonu Başkanı Cemil Çiçek’in, Komisyon’un 18 Kasım tarihli toplantısında “komisyon başarısız olmuştur, çalışmalar noktalanmalıdır” şeklindeki değerlendirmesi, liderlerden gelecek cevaba kadar Komisyon’un çalışmasına gerek olmadığını ifade etmesi ve artık çalışmalara başkanlık yapmayacağını açıklaması bu bağlamda anlaşılmalıdır. Çiçek’in girişimi esasen hiçbir partinin masadan kalkmayı göze alamadığı durumda, sorumluluğu üzerine alma girişimi olarak da değerlendirilebilir. Fakat Meclis ve Komisyon Başkanı olarak Çiçek’in böyle bir siyasi sorumluluğu alma kapasitesinin olup olmadığı tartışmalıdır. Zira liderleri çalışmalar hakkında yazılı olarak bilgilendirip, gelecek yanıtlara göre Komisyon’un akıbetini belirleme önerisi karşısında, MHP’li Komisyon üyesi Faruk Bal’ın zaten “onlar adına buradayız” demesi anlamlıdır.

Geldiğimiz noktada, AK Parti Çiçek’ten davet gelmediği sürece Komisyon toplantılarına katılmayacak. Böylece AK Parti, Komisyon’un çalışmalarına katılmayacak, fakat Komisyon’dan çekilmiş de sayılamayacak. Diğer partiler ise, her ne kadar Meclis Başkanı bir tutanak memuru tahsis etmese de, toplanmaya devam ederek, Komisyon’un çalışmalarına devam ettiğini ve böylece AK Parti’nin Komisyon’dan çekilmiş olduğunu göstermeye çalışacak. Zira üzerinde anlaşılmış bulunan protokol gereği Komisyon toplantılarına üst üste üç kez katılmayan partiler Komisyon’dan çekilmiş sayılabilmektedir.

Herkesin kendi siyasi sempatisine göre değerlendirebileceği bu siyaset oyunlarının ötesinde; süreci başlatanın iradenin AK Parti olduğu hatırlandığında, bitirenin de yine AK Parti olduğu düşünülebilir. Diğer partiler ise sahip oldukları engelleme gücünü bu kez de Komisyon’un sonlandırılmasına yönelik çabalar karşısında da kullanmaktadırlar. Sonuçta Türkiye siyaset sınıfının eriştiği kapasite ve olgunluk düzeyini göstermesi açısından kritik bir öneme sahip olan yeni anayasa projesini bir başka bahara bırakan bir başarısızlık söz konusudur. AK Parti’nin bu başarısızlıktaki payı, vesayetçilikle mücadelenin başını çekerken kazandığı “tek demokrat” statüsünü, demokrasiyi tekeline alma yönünde kullanma eğiliminden kaynaklanmaktadır. Diğerlerine göre siyasal iklimi şekillendirebilecek kadar güçlü ve sofistike bir parti olmasına rağmen, AK Parti bir yandan diğer partilerle yeni anayasa projesinde ortaklaşmak isterken, diğer yandan onları taş üstüne taş koymayan, koyana da engel olmaya çalışan, fiilen değilse bile fikren askeri darbeleri destekleyen, vesayetçi “eski Türkiye’nin” kalıntıları olarak değerlendirmiştir. Diğer bir deyişle, onları hem ortak saymış, hem de ortaklıktan men etmiştir. Başbakan Erdoğan’ın “muhalefeti dönüştürmede başarısız olduk” şeklindeki demeci bu bağlamda dikkate değerdir.[2] Muhalefetin AK Parti tarafından mütemadiyen sorunsallaştırılmış olması ise onun engelleyici yaklaşımını kolaylaştırmıştır.

*Menderes Çınar 

*Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi

[1] “AK Parti’den CHP’ye anayasa değişikliği turu,” Hürriyet, 23 Ekim 2013.

[2] “Beşliler ve Medya Niye Yargılanmadı?” Bugün, 13 Eylül 2013.

tesev.org.tr

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar