Haber / BDP’den “Çözüm Süreci Önerileri”
17:35 29 November 2013

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) çözüm süreciyle ilgili somut öneriler de içeren bir rapor hazırladı. Kamuoyunda “çözüm komisyonu” olarak bilinen, Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nun raporu bugün resmi olarak açıklanacak.

BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken ve BDP Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu, BDP tarafından hazırlanan “Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirmesi Komisyonu Raporu” başlıklı alternatif raporunu Meclis Başkanı Cemil Çiçek ve komisyona sundu.

BDP’nin raporu 443 sayfa ve 9 bölümden oluşuyor. Bölüm adları şöyle: 21. Yüzyıl Türkiye’sinde Kürt sorunu-Kürt sorununu doğuran süreç ve tarihsel nedenler, Çözüm Komisyonu Adına Kürt Raporları, Çatışmadan Barışa Dünya Deneyimleri, Hukuksal Düzenlemeler, Demokratik Anayasa, Adaletin Tesisi, Kurumsal reformlar, Barış ve müzakere süreçlerinde Hakikat Komisyonları, Türkiye’de toplumsal farklılıkların tanınması ve kabulü, Savaş ve ekonomi-çözüm komisyonu, Toplumsal cinsiyet.

Çözüm önerileri

 

Raporun “Değerlendirme ve Sonuç” bölümündeki öneriler ise özetle şöyle:

* Toplumsal barışın kalıcılaşması için yasal zemin hazırlıklarına acilen başlanmalı. Barış ve müzakere sürecinin yasal bir zemine ve statüye kavuşturulması aynı zamanda barışın toplumsallaşmasını da sağlayacaktır.

* Çözüm ve müzakere sürecinin temel siyasal aktörlerinden biri olan Abdullah Öcalan’ın bütün koşullarının müzakereleri yürütecek şekilde iyileştirilip yeniden düzenlenmesi gerekir. Öcalan’ın ailesi ve giden resmi heyetlerin dışında gazeteci, aydın, siyasetçi ve STK temsilcileriyle görüşme olanağının sağlanması gerekir.

* Demokratik siyasal mücadele koşulları sağlandıktan sonra bütün silahlı güçlerin siyasal yaşama dahil olmasının koşulları yaratılmalı.

* Çözüm ve müzakere sürecinin daha hızlı ilerlemesini sağlayacak gerekli yasal düzenlemelerin ve çeşitli yasalarda değişikliklerin acilen yapılması çözüme giden yolun temizlenmesi elzemdir.

* Türkiye’nin kendisine bir yol aramaya çalıştığı bu ‘yeni’ süreçte, yeni paketlerin yerine Kürt halkının da bir taraf olarak üzerinde durduğu hakikatlerin açığa çıkması için geçmiş ile yüzleşmelidir. Bu açıdan Meclis kararıyla bir an evvel Hakikatleri Araştırma ve Yüzleşme Komisyonları kurulmalı.

* Bölgemizde ve özellikle Rojava’da yaşanan siyasi gelişmeler ülkemizi yakından ilgilendiriyor. Rojava Kürtlerinin en temel yaşamsal hakkı olan kendi bölgesini savaştan ve yıkımdan uzak tutup özerkleştirme hakkına karşı geliştirilen milliyetçi refleks ve Kürt Fobisi barış ve müzakere sürecini büyük oranda zedeliyor. Hükümet kanadı Rojava Kürtlerinin kendi iradeleriyle yaratmaya çalıştığı yaşam kültürüne ve yüzyıllar önce Batı emperyalizminin haritalar üzerinde çizip parçaladığı Kürt halkının statü talebine saygı duymak ve kabul etmek zorundadır. Kürt halkının statüsünün tanınması ve kademeli olarak Kürtler arasındaki yapay sınırların kaldırılması gerekir.

* Meclis bünyesinde Toplumsal Barış ve Müzakere Komisyonu ve ona paralel olarak Hakikatleri Araştırma ve Gerçeklerle Yüzleşme Komisyonu kurulmalıdır.

* Çözüm Komisyonu’nun Kamu Güvenliği Müsteşarlığı tarafından koordine edilmiş olması büyük bir yanlışlıktır. Çünkü sorun, güvenlik sorunu değil, barış, özgürlük, haklar ve en önemlisi politik bir sorundur. Bu eksikliğin kapanması, yüz yıllık bir geçmişe sahip Kürt sorunun bütün yönleriyle çözümlenip demokrasinin değişen ve dönüşen yapısını karşılayabilmesi için Toplumsal Barış ve Demokrasi Bakanlığı kurulmalı.

* Öcalan tarafından önerilen 8 komisyondan biri olan Misak-ı Milli Komisyonu meclis bünyesinde oluşturulmalı.

* Türkiye’nin demokratik ve adem-i merkeziyetçi bir idari yapıya kavuşması için yerel toplumsal dinamiklerin güçlendirildiği ve merkezi otoritenin yetkilerinin kısıtlandığı, yeni bir idari reformun hayata geçirilmesi gerekir.

* Kürt siyasal hareketinin tasfiyesi amacıyla gerçekleştirilen KCK operasyonları kapsamında tutuklanan kadın, aktivist, emekçi, gazeteci, tutuklu vekiller ve siyasetçilerin de içerisinde olduğu binlerce insanın serbest bırakılması sürecin sağlıklı ve doğru yönde ilerlemesi için kapsamlı bir yargı reformuna gidip cezaevlerindeki politik tutukluların tümünü kapsayan bir “toplumsal yaşama yeniden dahil olma” uygulamasının yasal zemini hazırlanmalı.

* Kültürel kimlik hakkı kapsamında Kürt toplumu başta olmak üzere bu topraklarda yaşayan tüm farklı kimliklerin, kültürlerin, başta Aleviler olmak üzere farklı inanç gruplarının kolektif haklarının tanınması, geliştirilmesi ve özgürce yaşamasının önündeki bütün yasal engellerin ortadan kaldırılması ve bu hakların anayasal güvenceye alınması gerekir.

* Kürtçe ve diğer dillerdeki tüm coğrafi yer isimlerinin iadesinin sağlanması için yasal düzenlemeler yapılmalı.

* Basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller acilen ortadan kaldırılmalı, Türkçe’den başka dillerde yayın yapılmasının önündeki engeller kaldırılmalı.

* Anadilde eğitim hakkının anayasal güvence altına alınması elzemdir. Yine bununla birlikte eğitim mevzuatında yapılacak düzenleme ile ayrımcı, eril, tekçi, milliyetçi ve asimilasyoncu uygulamalardan derhal vazgeçilerek; anadilde eğitim hakkını sağlayacak, bireylerin dini inançlarına saygılı, anti militarist düzenlemeler yapılmalı.

* Kamusal alanda anadilde hizmet verilmesin yönelik gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekir. Başta sağlık, adalet ve eğitim olmak üzere kamunun tüm alanlarında çok dilli hizmet faaliyete geçirilmeli.

* Kürt Sorunu ekseninde en önemli kırılmalardan birisi de insanların göçe zorlanmaları noktasında olmuştur. Bu zararları gidermek amacıyla çıkarılan 5233 sayılı yasa genel yapısı itibarıyla zorunlu göç olgusunu bütüncül, gerçek manada çözümüne dönük bir çözüm üretmekten uzaktır. Bu nedenle zorla göç ettirmekten kaynaklanan zararların başvuru sürelerinin kısa olması sebebiyle başvuru yapamayan mağdurları da içine alacak şekilde gerçek anlamda bir zarar tazminini öngören ve geriye dönüşlere ilişkin ekonomik, sosyolojik boyutları da içinde barındıran yeni bir düzenleme yapılması gerekir.

* Roboskî katliamının sorumluları hala yargı önüne çıkarılmamış, olayın failleri hakkında ne yargı ne de insan hakları komisyonu tatmin edici bir sonuca ulaşmamıştır. Bu katliamın aydınlatılması, sorumluların yargı önüne çıkartılarak cezalandırılması, çözüm sürecindeki yol temizliği ve toplumsal travmanın onarılması açısından önem taşır.

bianet.org

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar