Haber / Siyaset Müzakereleri Türkiye Toplantıları Sonuç Bildirgesi yayınlandı
13:44 Dün

Sivil Dayanışma Platformu tarafından Malatya’da gerçekleştirilen “Siyaset Müzakereleri Türkiye Toplantıları” “21. YY’ın Yeni Demokrasi İhtiyacı ve Türkiye’nin Yeri” başlığıyla  23 – 24 Kasım 2013 tarihinde gerçekleştirildi. İlki geçtiğimiz aylarda Gaziantep’te gerçekleştirilen etkinlik iki gün sürdü.

Akademisyen, siyasetçi ve sivil toplum örgüt temsilcilerinin yanısıra Akil İnsanlar heyeti üyelerininde bulunduğu katılımcılar iki gün boyunca Türkiye’nin temel tartışma konularında müzakerelerde bulundu.

Etkinlik sonunda farklı kesimlerden bir çok katılımcının üzerinde ortaklaşarak hazırladıkları Sonuç Bildirgesi’nde “Yeni Anayasa “vurgusu dikkat çekti. Sonuç bildirgesinin tamamı şöyle:

21. YY’ın Yeni Demokrasi İhtiyacı ve Türkiye’nin Yeri

SONUÇ BİLDİRGESİ

Çözüm ve barış süreci Türkiye’nin başta Kürt sorunu, inanç özgürlüğü, eşitlikçi katılım olmak üzere kadim sorunlarının çözümüne olanak sağlayacak bir dönemi başlattı. Bu yeni dönemin sosyal adaletin de teminatı olacak hukuk alanında bir reform ile yürütülmesi gerekiyor.

Demokratik hukuk reformunu başlatacak temel araç anayasadır. Türkiye toplumu ilk kez sivil ve yeni bir anayasa yapmak imkânına sahip oldu. Ancak TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun faaliyeti sona erdiğinde de, bu imkânın heba edildiği izlenimi kamuoyunda oluştu. Bize göre ise konuya böyle yaklaşmak isabetli değildir. Bu durum sadece parti siyaseti üzerinden müzakere yaparak yeni bir anayasa yapmanın mümkün olmadığını ortaya koymuştur.

Yeni anayasa ihtiyacı, sadece dar siyaset alanının değil Türkiye Toplumunun ihtiyacıdır. Türkiye Toplumu bu ihtiyacın nasıl karşılanması gerektiğine ilişkin iradesini defalarca ortaya koymuştur. En son Akil İnsanlar Heyeti’nin 81 ilde gerçekleştirdiği halk buluşmalarında, bu irade güçlü olarak ortaya çıkmış ve Heyet raporlarına yansımıştır. Son açıklanan demokratikleşme paketi de yetersiz olmakla birlikte, toplumun değişim iradesinin siyaseti etkilediğini ve yönlendirme gücüne sahip olduğunu göstermektedir. Bunun kanıtı paketin içinde yer alan düzenlemelerin çoğunluğunun, Akil İnsanlar Heyet’in raporlarıyla aktarılan toplumsal taleplere dayanmasıdır.

Elbette gerek son demokratikleşme paketi, gerekse 2001’den sonra gerçekleştirilen yaklaşık iki yüze yakın rejimi, hak ve özgürlükleri etkileyen değişiklikler, son derece önemli olmakla birlikte sistem içi revizyonlar niteliğindedir. Bu revizyonlar Türkiye’ye siyasal demokrasi açısından sıçrama yaptıracak reformlar için birçok koşulu olgunlaştırmıştır. Türkiye, artık sistem içi revizyon (sistem içi yenilenme) sürecinden “sistem reformuna” geçmelidir.

Bu reform sürecinin başlatılması için aşağıdaki yaklaşımlar çerçevesinde konuya bakılması çağrısı yapıyoruz:

1- Türkiye toplumu asli kurucu iktidar olarak, 2011 Haziran seçimlerinde TBMM’yi yeni ve sivil bir anayasa çıkarmak konusunda yetkilendirmiştir. Bu yasama döneminde ülkemizi yeni bir anayasaya kavuşturmak TBMM’nin yükümlülüğüdür.

2- Sivil ve yeni anayasa ihtiyacının karşılanması için parti siyaseti ötesinde bir siyaset tercih edilmelidir.

3- Yeni anayasa için iki belirleyici ölçüt vardır:
– Birincisi yeni anayasa; yüz yıllık sorunlarımızın çözümüne imkân veren ilkeleri içermeli ve bu ilkelere uygun bir devlet yapısını kurmalıdır. Buna göre Türkiye toplumunun bütün dinsel, etnik, dilsel kimlikleri ve tüm diğer toplumsal kesimleri yeni siyasal sistemin eşit haklara sahip kurucusu, katılımcısı ve denetleyicisi olmalıdır.
– İkincisi, yeni anayasa sadece geçmişten taşıdığımız sorunları çözmeye imkân veren değil, geleceğimizi öngören ilkeleri de içeren bir özelliğe sahip olmalıdır. Buna göre yeni anayasa bireyin tüm karar alma süreçlerinde rolünü güçlendirecek ortak karar alma yapıları kurmalıdır. Ayrıca demokratik bir Türkiye’nin bölgesel ve küresel seviyede belirleyici aktörlerden biri haline gelebilmesi için yeni anayasa, hem büyüme hem de etki alanını genişletmeye imkân sağlayacak ilkeler ve normlar içermelidir.

4- Anayasa Uzlaşma Komisyonu yeni anayasayı yapma sürecinde üstüne düşen görevi yerine getirememiştir. Artık demokratikleşme dönüşümünün önderliğini yapan siyasi partiler ya da gruplar yeni anayasa yapma sorumluluğunu üstlenerek süreci yürütmelidir.

5- Sonuç olarak; Türkiye hem geçmişten gelen sorunlarını çözebilecek hem de yirmi birinci yüzyılın ihtiyacına uygun bir siyasal sistemi üretecek fırsatı yakalamıştır. Bürokratik kurumsal egemenliği tamamen tasfiye edecek, bütün dinsel, etnik, dilsel kimliklerin ve tüm diğer toplumsal kesimlerin eşit haklara sahip kurucusu, katılımcısı ve denetleyicisi olduğu, bireyin rolünün güçlendirildiği egemenliği asli kaynağına belirli ölçülerde iade edecek bir siyasal sistemin kurulması mümkündür.

Böyle bir siyasal sisteme tedrici geçiş olsa bile bu geçişin anayasasının; Kürtlerin, diğer etnik grupların, Alevilerin, başörtülü kadınların, tüm inanç topluluklarının, azınlıkların ve toplumsal cinsiyet gruplarının yaşadıkları sorunlara ve sosyal adalet sorunlarına çözüm imkânı sağlayacak bir içeriğe sahip olmalıdır. Demokratik siyasi partiler ve seçim sistemine yer vermelidir. Ayrıca yine bu anayasa, farklı yaşam tarzları nedeniyle tedirginlik ve kaygı taşıyan sosyal kategorilerin bu korkularını giderecek bir yaklaşım taşımalıdır.

Ancak nihai olarak Yeni Türkiye’nin yeni anayasası hedefinden, asla vaz geçilmemelidir.

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar