Haber / “Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler konferansı sona erdi: “Konuştukça Farklılıklarımız Azaldı”
12:16 5 November 2013

“Kayıp anneanelerimizi, babaannelerimizi, dedelerimizi, annelerimizi, babalarımızı buraya taşıdık, bazılarının ismi bile bilinmiyordu. Öykülerimizi anlattık, acılarımızı paylaştık. 3 gündür kimsesiz ve yalnız olmadığımızı gördük, mutluyuz. Konuştukça tüm farklılıkların azalmasını yaşadık.

“Korkusuzca kim olduğumuzu ne olduğumuzu, kaybettiklerimizi ortaya koyarak onların acılarını ve kendi kayıplarımızı dile getirerek bu yalnızlığımızı ancak böyle gidebeleceğimizi fark ettik. Hepbirlikte ve bizim dışımızdakilerle de birlikte yasımızı tutmaya başladıkça, birlikte ağladıkça birlikte gülebileceğiz. Böylece iyileşme sürecimiz başlayacak.”

Hrant Dink Vakfı’nın düzenlediği “Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler konferansı sona erdi. Üç gün süren konferansa çok fazla sayıda kişi katılırken, konferans Hrant Dink Vakfı’nın websayfasından da canlı olarak yayımlandı. Konferansta ilk olarak Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler’in çocuk ve torunları adlı grup çalışması da yapıldı.

Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler konferansı, paneller, atölyeler ve forumlarla sona erdi. Konferans, Hafıza ve Kimlik başlıklı panelinin ardından yuvarlak masa toplantısına ev sahipliği yaptı.

Gazeteci Rober Koptaş’ın başkanlık yatığı yuvarlak masa toplantısında bu kez, Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi ve Mektebi Vakfı Başkanı Krikor Ağabaloğlu, Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen gazeteci-yazar Cemal Uşşak ve islami kesimin bilinen yazarlarından Hidayet Şefkatli Tuksal yan yana geldi.

“Acılar bilinmiyor, daha çok anlatılması lazım”

Yuvarlak masa toplantısında ilk olarak gazeteci- yazar Uşşak kısa bir konuşma yaptı.

“Müslüman(laş)tırılmış Ermeni bu ne demek? Olsa olsa kendi kendine müslüman olmuştur, başkası tarafından müslüman yapılmamıştır. Bu nedenle bu konferansın başlığına karşı çıkıyorum, ‘laştırılmış’ ifadesine karşıyım.

“Zorlama, üzerinden din olmaz. Tarihe baktığınız zaman sadece ve sadece canını kurtarmak için müslüman ailelere verilmiş Ermeniler görüyoruz. Yürek yakıcı can yakıcı hikayeler bunlar. Bu hikayeleri okudukca benim yüreğim dayanmıyor. Bu yaşananlar bilinmiyor. Acılar bilinmiyor, daha çok anlatılması lazım.”

“Ermenilere susma cezası verilmiş”

Hidayat Şefkatli Tuksal, yaşananların çok acı olduğunu ve bu konferansta dinlediklerinden çok etkilendiğini ifade ederek, “Buradaki Ermeniler’e suskun cezası verilmiş. Bu ne kadar acımasız bişey. Bu cezayı hepbirlikte kaldıralım” dedi.

“Acılara saygı duymak ve onların konuşulmasına olanak sağlamak lazım. Bu konferansın bu anlamda önemli olduğunu düşünüyorum.”

“Gerçek sizi özgür kılar”

Tuksal’ın ardından Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi ve Mektebi Vakfı Başkanı Krikor Ağabaloğlu konuştu. “Gerçeği söyleyin gerçek sizi özgür kılar” diyerek konuşmasına başlayan Ağabaloğlu şöyle dedi:

“Gecikmiş olan bir gerçek daha çok yaralar açar. Başlık üzerinde konuşuluyor. Başlık problemli deniyor. Ortada bir problem olduğu için başlık problemli. Kendime takıldım ben, keşke bu müslümanlaştırılmış Ermeniler değil de İslamlaştırılmış Ermeniler olsaydı. Hakikat yolunda yürümek isteyen her insan kendi zararına da olsa doğruyu söyleme zorunluluğu vardır.”

“Türkiye’deki gerçek 1915’de yapılan bir soykırımdır” diyerek konuşmasına devam eden Ağabaloğlu, gerçeklerin ortaya çıkartılması için cesaretli insanlara ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

“Hatırlama ve yas iyi geliyor, bunu geliştirmeliyiz”

 

Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler konferansında son oturum “Torunlar” başlığında yapıldı. Bu bölüme akademisyen Ayşe Gül Altınay başkanlık ederken, Hemşin Kültürünü Araştırma ve Yaşatma Derneği (HADİG) adına Hikmet Akçiçek, Hrant Dink Vakfı’nda Ferda Balancar, avukat Fethiye Çetin ve Dersim Ermeniler Derneği’nden Miran Pirgiç Gültekin, araştırma görevlisi Işılsu Koç konuşmacı olarak yer aldı.

İlk olarak Fethiye Çetin konuştu. Ananem kitabından söz eden Çetin, kitabı yazarken kendisine tanıklıklarını anlatanların fısıltıyla konuştuğunu, kapıları kapatarak konuştuklarını anlattı. Çetin, bu toplantının kendisi için öneminin ilk kez bir üniversite çatısı altında bu toplantının yapılması olduğunu ifade etti.

“Bu toplantıların Anadolu’da devam etmesini, başka ülkelerde devam etmesini arzuluyorum. Hatırlama ve yas iyi geliyor. Bunu genişletmeliyiz.”

“Kimse bize akıl vermesin, haklarımızı versin”

Işılsu’nun ardından Hrant Dink Vakfı’ndan Ferda Balancar konuşma yaptı. Balancar, sözlü tarih çalışmaları hakkında bilgi aktardı ve herkesin kendi hikyesini anlatmak istediklerine dikkat çekti.

Balancar’ın ardından Dersim Ermeniler Derneği’nden Miran Pirgiç Gültekin, kısa bir konuşma yaptı. Gültekin, geçmişiyle yüzleşmeye karar vermesinin ardından yaşadıklarını anlattı.

Gültekin, “Miran Pigriç’in arkasında kim var? Bu adamlar delidir desinler. Kimseden korkmuyorum. Gerçeğin peşinden koşmaya devam edeceğim. Korkmayın, konuşun konuşun. Biz sizi bölmüyoruz. Çıkıp geldik. Ben katledilirken sen ne yapıyordun?” dedi. Dersimli Ermeniler’e de çağrı yapan Gültekin, “Gelin konuşun. Yüzleşin. Korkmayın” diye konuştu. Dersim Ermeniler Derneği’nin kapatılmasının gündeme geldiğini anlatan Gültekin, “Kimse bize akıl vermesin, haklarımızı versin” dedi.

Akademisyenlere, Hemşin’i araştırın çağrısı yapıldı

Gültekin’in ardından HADİG adına Hikmet Akçiçek bir Hemşin ezgisiyle konuşmasına başladı. “Geçmişte mücadeleler içinden geçen hayatlarını kaybeden insanlar için dua olsun diye söylüyorum” diyen Akçiçek, Hopa Hemşinliler’i anlattı.

“Hemşinceyi korumuşuz.”Hemşince’nin bir Ermeni lehçesini olduğunu dahi söylemek kimi zaman bizim toplumumuzda sıkıntıya neden olmaktadır. Yok oluşumuzla şunu gördüm, biz dilimize sahip çıkmalıyız. Ben de Hemşin ezgileriyle ilgili bir albüm yapmak gibi bir sorumluluk aldım.”

Akçiçek akademi dünyasına da çağrı yaptı “Doğu Karadeniz’de bir Hemşin var. Anlatılmaya, araştırmaya açıktır” dedi. Akçiçek’in ardından araştırma görevlisi Işıksu Koç konuştu. Koç, konferansta ilk olarak Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler’in çocuk ve torunları adlı grup çalışması hakkında bilgi verdi.

“İyileşme sürecimiz birlikte ağlayıp gülebildikçe başlayacak”

Türkiye’nin çeşitli illerinden yaşları 20 ile 65 arasında değişen 9 erkek ve 8 kadın katılımcı ile gerçekleşen “Müslümanlaş(tırıl)mış Ermeniler’in çocuk ve torunları” grup çalışmasında ortak metin hazırlandı. Bu metni Koç okudu.

“Kayıp anneanelerimizi, babaannelerimizi, dedelerimizi, annelerimizi, babalarımızı buraya taşıdık, bazılarının ismi bile bilinmiyordu. Öykülerimizi anlattık, acılarımızı paylaştık. 3 gündür kimsesiz ve yalnız olmadığımızı gördük, mutluyuz. Konuştukça tüm farklılıkların azalmasını yaşadık.

“Korkusuzca kim olduğumuzu ne olduğumuzu, kaybettiklerimizi ortaya koyarak onların acılarını ve kendi kayıplarımızı dile getirerek bu yalnızlığımızı ancak böyle gidebeleceğimizi fark ettik. Hepbirlikte ve bizim dışımızdakilerle de birlikte yasımızı tutmaya başladıkça, birlikte ağladıkça birlikte gülebileceğiz. Böylece iyileşme sürecimiz başlayacak.”

Konferans yeni konferanslar ve araştırmalar düzenlenmesi talebiyle sona erdi.

bianet.org

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar