Haber / ​21 Haziran 1934: Bir Asimilasyon Aracı Olarak Soyadı Kanunu
1:36 6 August 2013

İttihat ve Terakki’den devraldıkları yöntem, kadro ve usullerle bir ulus-devlet inşa etmeye çalışanlar, projelerinin önünde engel olarak gördükleri “Türk-olmayan” unsurları asimile etmek için çeşitli teknik ve taktikler geliştirdiler. Bunların en önemli ve ağırlarından biri, “Soyadı Kanunu” adı verilen uygulamaydı.

İttihat ve Terakki’yle birlikte başlayan ulus-devlet kurma projesi kararlılıkla sürdürüldü. İttihatçı kadrolardan oluşan yeni Türkiye Cumhuriyeti de, dünya savaşı esnasında uyguladıkları politikaları uygulamaya devam ederek, cumhuriyetin içinde “ulusal birliğe” zarar vereceklerini düşündükleri bütün unsurları çeşitli şekillerde tasfiye ettiler. Fiziksel olarak ortadan kaldırmadıklarını ise asimile etmek için ellerinden geleni yaptılar. Soyadı Kanunu, bu çabaların en etkileyicilerinden biridir.

1934 tarihli Soyadı Kanunu Layihası, soyadının milli kimliğin bir nişanesi olduğunu belirterek, soyadının varlığını bir medenilik işareti olarak değerlendirmektedir. Gelen kuruldaki görüşmelerde en çok vurgulanan husus, soyadlarının Türklüğün göstergesi olması lüzumudur. …

Kanun her Türk’ün bir soyadı sahibi olmasını zorunlu kılmakta, mevki, resmi makam, aşiret ve yabancı ırka gönderme yapan soy adlarının kullanımını yasaklamaktaydı. Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan Soyadı Nizamnamesi, Arnavutoğlu, Kürtoğlu gibi başka bir milliyete delalet eden, Çerkes Hasanoğlu, Boşnak İbrahimoğlu gibi başka bir milliyetle ilişkili olan soyadlarının kullanımına yasak getirmekteydi. Aynı şekilde, “yan, of, ef, viç, iç, is, dis, pulos, aki, zade, mahdumu, veled ve bin” gibi takıların kullanımı da yasaklanmaktaydı. Yeni alınacak soyadları mutlaka Türkçe’den devşirilecekti.

Bireyin kendi tarihi ve kimliğiyle bağlantısını koparmayı hedefleyen bu uygulamaya, benzer politikaların uygulandığı birçok yerde rastlamak mümkündü.

Türklerin yoğun olarak yaşadığı yerlerde seçkinlerin istedikleri soyadını almalarına izin verilirken, özellikle Türkler dışındaki halkların yaşadığı bölgelerde nüfus memurluklarına isim listeleri gönderildi. Nüfus memurları, fikirlerini sormaya bile gerek görmeden ailelere uygun buldukları “Türkçe” isimleri verdiler. Bunlar halkların ulusal kimliğiyle, kültürüyle, yaşam tarzıyla, geçmişiyle ve gelenekleriyle en küçük bir ilgisi olmayan isimlerdi. Pek çok aileye , “Türk, Öztürk” gibi soyadlarını kullanmaktalar. Birçok aileye aynı soyadı verildiği için, kayıtlarda ciddi karışıklılar da yaşandı.

http://pomaknews.com

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar