Haber / Erdoğan’dan eylemcilere: Git çadırı yaylalarda kur
0:45 17 June 2013

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Kazlıçeşme’de gerçekleştirilen “Milli İradeye Saygı” mitinglerinin ikincisinde konuşuyor. Erdoğon konuşmasında yoğun olarak Gezi Parkı eylemlerine değindi. Dün gece yapılan müdahale ile Taksim Gezi Parkı’nın millete iade edildiğini söyleyen Erdoğan, eylemlerde yer alan ulusalcılara yüklenerek “Atartürk posterleri ve Türk bayrağının yanına terörist başının resminin asılmasına ulusalcılar nasıl izin vermiştir” dedi.

 

Tencere tava çalma eylermlerine katılanlar için “Türkiye’yi sevdikleri için mi yapıyorlar” diyen Erdoğan, eylemciler için “bunların derdi çevrecilik değil” dedi.

 

AKM’ya asılan posterlere ilişkin “paçavra” nitelemesini tekrarlayan Erdoğan, asılı posterlerin “yasadışı örgütlere ve yasal zannedilen örgütlere” ait olduğunu söyledi.

 

Erdoğan konuşmasında uluslararası medya kuruluşlarını da eleştiriye tuttu. Erdoğan BBC, CNN, Reuters’ın gerçekçi bir Türkiye fotoğrafı sunmadığını, yalan haberler yaptığını söyleyen Erdoğan, “Türkiye fotoğrafı görmek istiyrosanız burayı, Kazlıçeşmeyi de görün” dedi.

 

Avrupa Parlamentosunun Gezi Parkı eylemlerine ilişkin aldığı kararı sert dille eleştiren Erdoğan, kararı tanımadıklarını açıkladı. Türkiye’nin henüz Avrupa Birliği üyesi olmadığını söyleyerek, AP kararına yönelik “haddini bil” dedi.

 

Erdoğan Taksim Dayanışması ile yaptığı görüşmede, kendisine protesto gösterilerinin yapılacağı alanların kısıtlanmaması yönünde talep geldiğini belirterek, bunu kabul etmeyeeklerini belirtti. Erdoğan ayrıca, örgütlenme özgürlüğünün AKP iktidarı döneminde arttığını söyleyerek, “Örgütlenme özgürlüğünü, parti kurma özgürlüğünü biz koyduk. 18 tanesi seçime girdi. Gazeteci istediğini yazamıyordu, korkudan dile getirilemiyordu” dedi.

 

Erdoğan konuşmasının sonunda destekçilerinden balkonlarına Türk bayrakları asarak seslerini duyurmalarını istedi.

 

Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

 

‘Uluslararası medyaya rağmen Türkiye fotoğrafı görmek isteyen varsa, fotoğraf burada’

 

İstanbul demek Türkiye demektir. İstanbul demek Ortadoğu demektir. İstanbul demek balkanlar demektir. Kuzey Afrika demektir. İstanbul demek, Avrupa, Asya, Afrika demektir. İşte mukaddes Osmanlı başkentinden, dünya başkentinden, yeryüzündeki tüm dostlarımı gönülden selamlıyorum.

 

Anlıyorum ki dünya bizi izliyor. Dünyanın birçok şehrinde, günlerdir oradaki kardeşlerimiz bizim için haykırıyor. Yalana dolana hayır diyenler bizimle yürüyor. Onların kalbi nasıl ki Türkiye’de atıyorsa Türkiye’nin kalbi de onlarla atıyor.

 

Dünyanın her yerinde bizim için meydanlara çıkan, dualarını esirgemeyen kardeşlerimi selamlıyorum. Bizim için sokağa çıkan, hayır dualarını gönderen tüm kardeşlerimi yürekten selamlıyorum.

Dün Ankara’da söyledim, bugün İstanbul’da söylüyorum; uluslararası medyaya rağmen Türkiye fotoğrafı görmek isteyen varsa, fotoğraf burada.

 

Uluslar arası medya bunu da gizleyin olur mu? CNN bunu da gizle.

Reuters bunu da gizle. Günlerdir yalan hanberler ürettiniz. Türkiye’yi dünyaya yanlış gösterdiniz. Yalan haberler ürettiniz. Türkiye bildiğiniz Türkiye değil. Bu millet tencere tava çalan millet değil.

 

‘Tencere tava çalanlar Türkiye’yi sevdikleri için mi yaptılar?’

 

Sabah 4’e 5’e kadar tencere tava çalanlar bugün sınava giren çocukları düşündüler mi. Çevreci oldukları için mi , Türkiye’yi sevdikleri için mi yaptılar?

 

Bunlar çevreci falan değil, bunlar dürüst değil. Şimdi yenikapıdan geliyorum. Diktiğimiz o ağaçların altında vatandaşlarımızın piknik yaptığını gördüm. Bunlar çevrecilik adına yapıldı. Türkiye’de neler yapıldığını görmek isteyen varsa Kazlıçeşme’ye, İstanbul’a baksın. Buradaki yüzbinlerce insan kırıp döken değildir, eline çelik bilyeleri sapanlarla atan hainler değildir. Eline Molotof atıp polise atan burada değildir. Yıkıp yağmalayan burada değildir. Biz söyleyeceğimiz demokratik yollarla, hukukun tanıdığı yöntemlerle söyleriz.

 

‘Bir bayan, önce saygı duydum sonra saygımı kaybettim’

 

Asla hukuku zorlamayız. Zorlamadık. Bana günlerce heyetler geldi, sanatçılar geldi, taksim platformundan geldik dediler. Görüşmeler yaptım. Kendileriyle konuştuk, görüştük. Burada oturanlar ne istiyor. Şimdi yargı sürecinde bir karar var. Yargı kararını bekleyin. Velev ki lehimize karar verdi. O zaman diyorum ki plesibit yapalım, halk oylamasına gidelim, onu yapalım diyoruz. Büyük birçoğunluğu “evet” dedi. Ama çok enterasan, dışarıda bir bayan, önce saygı duydum, sonra saygımı kaybettim, “bize böyle bir teklif yapılmadı” dedi. Başka gruplara da aynı şeyi söyledim. Eğer halk diyorsa, “biz taksime şehir müzesi istemiyoruz”, oradaki ağaçların 500ünü koruyacağız, diğerlerini söküp yayalaştırmanın içinde koruyacağız. Çoğu dedi ki “güzel”.

 

Eğer halk diyorsa, “biz taksime şehir müzesi istemiyoruz”, oradaki ağaçların 500ünü koruyacağız, diğerlerini söküp yayalaştırmanın içinde koruyacağız. Çoğu dedi ki “güzel”. Bu parklar asla işgal altınjda olamaz. “boşalttınız boşalttınız, boşaltmazsanız bedeli ne olursa olsun, kılıçdaroğluna rağmen burayı boşaltacağız” dedik.

 

‘Gezi Parkı boşaltıldı, millete teslim edildi’

 

Şu anda gezi parkı boşaltıldı. Taksim meydanı boşaltıldı. Ve bu millete teslim edildi. Belediye gezi parkını temizledi. Yeşillendirmesini yapıyor, çevre düzenlemesini yapıyor. Atatürk anıt çevresindeki çiçeklendirme yapıldı. Kim bu çevreci Ak parti iktidarı.

 

Bunların çevrecilikle alakası yok. Bunlar yeşili yok ederler. Bunların dikili ağacı yoktur bu ülkede. Uyarıyorum, bugün yine çağrı yaptılar. Ne için “meydana gelin” dediler. Saat 16.00’da çağrı yaptılar. Aklı selime davet ediyorum. Lütfen bu oyuna gelmeyiniz. Ben sizin hizmetkarınız olduğumu söyledim efendi değil. İstanbul’daki hizmletler ortada. Bu başbakan istanbul’daki çöp dağlarını, hava kirliliğinden, susuzluktan gideren belediye başkanı.

 

‘Haliç’i o kokulardan temizleyen kim?’

 

Özellikle 20 yaşındaki gençlere sesleniyorum. Hatırlamayabilİrler. Doğruyu hatırlatmak lazım. 180 km’den istanbul’a su getiren bir belediye başkanı. 2 yılda istanbuldaki hava kirliğini kaldıran bir belediye başkanı. Haliç’in nasıl koktuğunu biliyorsunuz değil mi? Haliç’i o kokulardan temizleyen kim? 2,5 milyarmetre küp çamuru çıkarıp Alibeyköy’deki taşocağına taşıdırk orada Vialand’ı yapık. Haliç’in etrafında yeşil alanlar var. Piknik yapan aileleri gördüm. Ey güzel allahım bize bu günleri de gösterdi.

 

Biz ne diyoruz, at denize balık bilmezse halk bilir diyoruz. Biz sabrederiz, itidalle hareket ederiz. Ama hesabını gün gelir sandıkta sorarız.

 

Merhum menderesi bu aziz millete karşı yaktılar. Aziz millet sandıkta hesabını sordu. 28 şubatı erbakana karşı yaptılar hesabı sandıkta soruldu.

 

‘Yazılı ve görsel medya, sosyal medya bunu da saptırmasız bunu da…’

 

Bu millet hukuka, demokrasiye, kendi iradesine her zaman sahip çıktı.

 

Tüm babaların babalar günü kutlu olsun. Ailece aydınlık geleceğe açık olsun.

 

Hukuka sahip çıkıyor muyuz, milli iradeye sahip çıkıyor muyuz, bizimle misin İstanbul? Beraber miyiz İstanbul, bir miyiz, beraber miyiz, kardeş miyiz? İşte bu… İşte Türkiye bu. Yazılı ve görsel medya, sosyal medya bunu da saptırmasız bunu da… cibilliyeti belli bunların, saptıran yine saptırır. Dost da düşman da şunu anlasın, Türkiye sadece Taksim Meydan’ı, Kuğulu park, Alsancak’tan ibaret değildir.

 

Türkiye Kasımpaşadır. Türkiye Fatih, Üsküdar’dır. Türkiye Keçiören, Altındağı, Kayseri, Sivas, Erzurum, Samsundur. Türkiye Mersin, Adana, Antalya, Trabzon, Rize, Muğla, Muş, Diyarbakır, Yozgattır.

 

Türkiye 76 milyonun kardeşçe yaşadığı bir devlet, millettir. Sizinle bizim yanımızda, arkamızda oluğunuz sürece endişe etmeyin, 2014 Mart’ta sandıkları siz patlatacaksınız. Türkiye tüm ortadoğuyu bir ve beraber kuran Selçukluların torunlarının ülkesidir. Türkiye Osmanlı cihan devletinin ülkesidir. Türkiye 7 düvele karşı savaşmış, cumhuriyeti kurmuş bir ülkedir, hiç kimsenin tuzağı bize işlemez. Hiç kimsenin çirkin senaryosu bize dokunamaz.

 

‘AP bizimle ilgili karar almış, haddini bil!’

 

Türkiye uluslar arası medya kuruluşlarının üzerinde operasyon yapabileceği bir ülke değildir. Utanmadan “Türkiye baharına hazır olun” diyorlar. Türkyiede bazı kendi bilmezler, dışarıda da onların uzantıları olan kendini bilmezler. Türkiye baharı 3 kasım 2002de oldu. Bunların gözü var görmez, kulağı var duymaz, dili var gerçeği söylemez. Ama işte millet işte kanıt.

 

Türkiye sosyal medya üzerinden, üzerinde ameliyat yapılacak bir ülke değildir. AP bizimle ilgili karar almış. Haddini bil. Sen Türkiye ile karar almaya yetkili misin. Sizin aldığınız kararı ilk gün tanımıyoruz dedik. Türkiye AB üyesi değil, müzakereci. Siz samimi iseniz, Yunanistan’da bu kadar eylemler oldu, kalktınız yüzmilyarlarca euro yardım ettiniz. İngiltyere’de daha yeni, G8 ile ilgili olarak 50 tane gösteri yapanı gözaltına aldılar. İngiltere ile ne karar aldınız, Almanya’da Fransa’da bu tür olaylar oldu. Karar alabildin mi? Yerli ve yabancı birlikte hareket eden yazılı ve görsel medyaya sesleniyorum. Dürüst, namuslu oldun. Basın ahlakı diye bir şey var. Eğer Tayyip Erdoğan’ın dürüst olmadığını düşünüyorsanız yanılıyorsunz.

 

Dik durduk ama dikleşmeyeceğiz. Ama bunlar güdülen iktidarlara alışmışlardı. İstediklerini indiriyor, istediklerini getiriyorlardır. İşte bazı medya kuruluşları aynı oyunun içindediyler. Faiz lobisi ortaya çıktı. Hepsi ortaya çıktı.

 

‘Bu uluslararası medya Suriye’yi görmez, Suriye’deki vahşeti görmez’

 

Kendi otellerinde terörle işbirliği yapanları, yatırıp kaldıranları iyi biliyoruz. Bunların hesabu sorulmayacak mı? Bunların hesabını sormazsak millet bizden hesap sorar.

 

Bu uluslararası medya Suriye’yi görmez, Suriye’deki vahşeti görmez. Bu AP, Filistin’deki katliamı görmez, Gazze’de olan bitenleri görmez.

 

Türkiye nereden nereye geldi. Buna tahammül edemiyorlar. Rahatsız oluyorlar. Biz kararlı bir şekilde bu yolculuğu devam ettireceğiz.

 

Eğer Türkiye’yi tanımak, anlamak isteyenler varsa, gerçek bir Türkiye fotoğrafını yansıtmak isteyen varsa, gelsinler kitlesel örgütleri, Ak Parti’yi tanımaya çalışsınlar o zaman gerçeği görsünler.

 

‘Kendi ideolojilerini, kendi yaşam tazlarını Türkiye’nin geneli gibi yansıtanlar…’

 

Kendi ideolojilerini, kendi yaşam tazlarını Türkiye’nin geneli gibi yansıtanlar, Avrupalı muhataplarını yerinde görsünler. Oradaki dostlarımızın dezenformasyon karşısında durmasını istiyorum.

Millet bize bir emanet verdi. Hakkıyla götürmenin gayreti içindeyiz.

 

Yaşı 20-25 olan, Gezi Parkı’nda olan gençler. Samimi olanlar çekildi. Ama arkadaşının dinindendir. O samimi olan gençler, “3-5 çapulcu”dan rahatsız olanlar oldu. Çapulcu, kamu düzenini bozmaya çalışanlara denir. Bunlar kamu düzenini bozmak isteyenler değil mi, bunlar terör örgütleriyle birlikte olanlar değil mi? Bunları es mi geçeceğiz? 10 yıl önce polisin sınırsız güç kullanma hakkı vardı. Biz bunu kaldırdık. Polisin müdahalesini hukukun çerçevesi içine aldığımızı bildikleri halde aldıkları tavrı anlamak mümkün değil.

 

Kararlılıkla aldığımız kararları uyguladık. Üstünlerin hukukundan, hukukun üstülüğüne geçişi biz sağladık .ifade özgürlüğünün, toplantı, yürüyüş yapmak ksııtlanmıştı. Bunların önünü açtık. Bunları görmüyor musunuz?

 

AKM’de Teröristlerin pankartları posterleri vardı

 

Siz miting yapmak sitediniz de müsaade mi etmedik. Toplantı yapmak istediniz de müsaade mi edilmedi. Ama nerede, miting alanı neresiyle orası. Bize ne dediler biliyor musunuz? Biz istediğimiz yerde miting yapabilmeliyiz. Şimdi bunlar ne diyeceksin? Kibarca, bu ülke yol geçen hanı değil” dedim. İstediğin yerde, istediğin gibi miting yapmazsın. Neresi gösterilirse orada yaparsın. Neden? Şu anda Beyoğlu’nda, Taksim’de 30 bin otel boşaldı. O çevreki tüm esnaf kan ağlıyor. 18 gündür cam çerçeve her şey kırıldı. Yazık değil mi zararları kim karşılayacak? Ankarada bütün otobüs durakları, seramikler yıkıldır, kırıldı. 200’den fazla sivil araç yakıldı, yıkıldı. Kamu binaları yakıldı, yıkıldı.

 

AKM işgal edildi. Kimler tarafında, illegal ve legal zannedilen örgütler tarafından. Oraya paçavralar asıldı. Teröristlerin pankartları posterleri vardı. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’na da hakaretler vardı. Onları oradan indirmeyecektik de ne yapacaktık?

 

‘Ulusaclılara sesleniyorum, terörist başı ile Atatürk ve Türk bayrağını nasıl yan yana getirdiniz?’

 

Bu ülkeyi bu teröristlere bırakamayız. Cumhuriyet anıtında, bölücü başı, Atatürk’ün resmi, Türk Bayrağı vardı. Buradan ulusalcılara sesleniyorum. Ey chp ve yandaşları, terörist başı ile Atatürk ve Türk bayrağını nasıl yan yana getirdiniz? Nasıl indiremediniz? Vekilleriniz bunları neden temizlemediler. Sağolsun , polisimiz görevini yaptı. 24 saat içinde oralar temzilendi.

Dedim ki üçüncü olarak gezi parkını da temizleyeceksiniz. Dün de biliyorsunuz o operasyon yapıldı, temizlendi.

 

Bu benim görevim, bunları yapmayacaksam bu makamda durmamın anlamı yok. Bazı aklı evveller bunun özgürlük olduğunu söylüyor. Bunun neresi özgürlük? Bunlar milletin özgürlük alanına saldırdılar. O park bu işgal güçlerinin değil, samimi duygularla olan o gençlerin de değil. Tüm İstanbulllularındır. Buraya çadır kuramazsın. Yaylalar çok. Çık yaylalara çadır kur. Orası senin mülkün değil.

 

‘Sözüm ona sanatçı, diyor ki, ‘mesele gezi parkı mı ya, hala anlamadın mı”

 

Bir tane olurmuş. Bunların derdi mesaj falan değil. Dertleri, sözüm ona sanatçı, terör estiren olmaz, teröre yataklık yapanı sanatçı olarak tanımıyorum. Ne diyor, “mesele gezi parkı mı ya, hala anlamadın mı” diyor. Şu hale bak. Chp vekili ne diyor? “mesele gezi parkı değil, bu iktidarı indirmek” diyor. Ama bunun yolu belli. Seçimdir. 2015te seçimler var, gücünü koyarsın ortaya indirebilirsen indirirsin. Yerel seçimlerde de güncünü göreceğiz. Dürüst olun, samimi olun.

 

‘Örgütlenme özgürlüğünü biz getirdik’

 

Örgütlenme özgürlüğünü, parti kurma özgürlüğünü biz koyduk. 18 tanesi seçime girdi. Gazeteci istediğini yazamıyordu, korkudan dile getirilemiyordu. Bunun önünü biz açtık. Karanlık suç örgütlerini çökerttik. Sanat ve sanatçının üzerindeki baskıyı kaldırdık. 10-5 yıl önce böyle gösteriler yapmayı kimse hayal edemezdi. 10-5 yıl önce polisin böyle hareket ettğini göremezdiniz. İfade özgürlüğünün bu halde olacağını kimse tahayyül edemiyordu.

 

18 gün boyunca demokrasinin, hukukun dışına çıkılmasına izin vermedik.

 

Dediler ki biber gazı kullanıyor. Ne yapacaktık. Polisin biber gazı kullanma yetkisi var. Yurtdışında kurşun sıkanlar bile var. Şu anda hastanlerde 3 kişi var. Biri benim komserim. Biri midesinde, biri ayağından yaralandı. Bir vatandaşımız da biber gazından yaralandı.

 

Böyle bir tablo içerisinde, polisimiz, yargımız, çok zorlu bir sınava tabii tutuldu. Biz bu sınavı başarıyla aştık. Biz demokrasiyi, hukuku, temel hak ve insan özgürlüklerini öne çıkardık. Sarsılmasına izin vermedik.

 

Hatalar yapılmış olabilir. Fakat Ankara’da baktım ki yürüyen bir grubun önünde CHP’li milletvekilleri yere çökmüş poz veriyorlar, şov yapıyoarlar. Ne bu? Milletvekili ülkesine devletine yardımcı olur. Terör estirmek isteyenlerin önünü açtılar. İstanbul’da Divan oteline giren CHP’li milletvekillerinden bir tanesi benim valime hakaret ediyor. Kim bu? O da CHP milletvekili. Bunların meşrebi, cibilliyeti bu. Bunların tarihi bu. Bunlar sandıkta alamadıkları neticeyi buralardan laacaklarını zannediyorlar.

 

Polisimizin yanlışı varsa sorgularız

 

Biz polisimizin yanlışı varsa sorgularız. Polisimize şiddet uygulayan, mülklere zarar verenleri tek tek inceleyecek ve araştıracağız. Tüm mobese kayıtlarında bunlar var. Sosyal medyada provakasyon yapanları da araştıracağız. Arkadan lojistik destek verenleri de araştıracağız. Yurt dışından Taksim Meydanı’na gelen yabancıların ne işi var?

 

Sanatçılara, lise talebelerine mahalle baskısı yapanları uyarıyoruım. Öğretmenlere okul müdürlerine sesleniyorum. Bu tür okul müdürlerini okulların başında görmeye tahammül edemem. Bunları anarşist olaması için size teslim etmedik. Aynı şey üniversiteler için de geçerli. İmtihana gelmeyin diyorlar. Olur mu böyle şey?

 

Sabah 4’e 5’e kadar tence tava, hep aynı hava.

 

Tencere tava çalanlar buyurun size hava. İşte burada başı açığıyla, başı örtülüsüyle 7’den 70’e burada birlik beraberlik kardeşlik vatanseverlik var. Kavga, gürültü, yakma, yıkma yok. Şefkat var. Dönen dolaplara kanmayın. Bunları aşarız. Türkiye ekonomisine zarar vermek için açıklama yapanları milletim anlasın. 18 gün boyunca sokak sokak terör estirenlere, başörütülü kardeşlerime el uzatanlara. Hem anne hem bebeğe şiddet uygulayan alçaklara, vicdansızlara. Camilere ayakkabılarıyla geçiren 3 gün orayı işgal edenlere, alkol kullanana saygısızlara hukuk çerçevesi içinde mutlaka hesabını soracağız.

 

Geçtiğimiz mayıs ayı bizim için, ülkemiz için bambaşka bir aydı.

Mayıs ayında ne oldu biliyor musunuz?

 

MHP’den bizim bu toplantılarımıza gelenlere “kardeşim” dememiz yanlış mı? Saadet Partili kardeşlerimize, şu hali görmüyor musunuz.. nasıl siyasi rant dersiniz?

 

’10 maddede Mayıs ayında yaptıklarımız’

 

1- 46 milyar dolarlık istanbula 3. Havalimanı ihalesini gerçekleştirdik. Devletin kasasından tek kuruş çıkamadan bunu ihale ettik. Bu çok önemli bir adımdı. Hazmedemediler. 46 milyar dolar 2017de hizmete giriyor. Atatürk havalimanı ihtiyaca cevap veremiyor. Ama şimdi yılda 100 milyon yolcu kapasiteli havalimanını yapıyoruz.

 

2- Ankara’da Japonya Başbakanını ağırladım. 22 milyar dolarlık bir yatırımla nükleer enerji santalı kurulması için imzaları attık. Japonlar bunu Fransızlarla yapacaklar. Buradan hareketle biz de

3.sünü türk mühendislerle yapacağız.

 

3- 3 milyar dolarla 3. Köprünün temelini attık. Burada yüksek hızlı tren de geçecek. 8 şeritli yol olacak. Bu CHP’nin böyle bir hayali olablir mi?

 

4- İstanbul borsası 93 binin üzerine çıkarak rekor kırdı.

 

5- Merkez Bankası rezervi biz geldiğimizde 27,5 milyar dolardı. 135 milyar dolara çıktı. Rekor kırdı.

 

6- Gösterge faizi yüzde 63. Yani devlet yüzde 63le borçlanıyordu. Gösterge faizi mayısta 4,61 oldu. Bizim bu arada kazancımız 642 milyar. Faiz lobisi çıldırıyor. Niye bu para onların cebinde kalacaktı. Ne oldu bu? Yol oldu. 16 bin km yol, ne oldu okul, hastane, enerji santralleri, adalet sarayları, emniyet binaları oldu. 2 milyar 800 milyon ağaç ve fidan oldu.

Şimndi çıkmış bir partinin başkanı diyor ki, 780 bin km bu vatan topraklarına ağaç ve fidan dikilmez. Matematik de çevrecilik de senin işin değil. Anlamazsın. Vaktin olursa, lütfen orman ve su işleri bakanıma gidersen sana anlatır. Aynı zamanda profesördüğr tezgaından geç.

 

7- 4 kredi derecelendirme kuruluşu türkiyenin kredi notunu artırdı.

 

8- Göreve geldiğimizde Türkiye’nin IMF’ye borcu 23,5 milyar dolardı. 14 mayısta son taksidi ödedik ve IMF’ye olan borç defterini kapattık. Çıkıyor MHP, CHP konuşuyor. Yapacaktın diyor. Zamanında neden yapılmadı. Onlar borçlandı biz ödedik.

Bunlar tilki ya yetişemedikleri üzüme kuru kavuk derler. Dürüst değilsiniz. Sizin işiniz gücünü bağcıyı dövmek. Oturun üzümleri yiyin.

 

9- Enflasyonda, sanayi üretimide, dış ticarette yeni rekorlar kırıldı.

 

10- Çözüm sürecinde çok güzel neticeler aldık. Çözüm süreci içinde hamd olsun, terör duraksadı. Akil insanlar, 63 kişi Türkiye’yi dolaşıyorlar. Sanırım bitti. Raporlarını değerlendireceğiz. Sonra neticeyi açıklayacağız. Bunun üzerinden süreci işleteceğiz. Doğu ve Güneydoğu şu an gayet iyi. Artık yaylalara çıkıyorlar mesele bu değil mi? Benim halkım, vatandaşım, neden birbirine düşman yaşasın, kardeşçe yaşasın. Neden bu gençleri siz gezi parkına soktunuz. 18 gün bu ülkede, adeta terör estirdiniz. Yazık değil mi? Hesabını nasıl vereceksiniz? Bu ülke hukuk devleti. Demokratik, hukuk içersinde değil de bu yollara girdiniz?

 

‘Bir partinin genel başkanı…’

 

Dolmabahçede bir tane kaldırım taşı göremiyorsunuz. Bu taşlar sökülmek suretiyle tanınmaz hale getirildi. Bu nasıl vatanseverlik, bu nasıl ulusalcılık. Ulusalcıyım, çevreciyim diyenler bunları aralarında nasıl barındırdılar.

 

Bu gösterilerde en başından itibaren söylenenleri dinledik. TC başbakanına geliyorsun, derdini anlatıyorsun. İçlerinde istisna var. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir başbakan göremezsiniz.

 

Bir partinin genel başkanı diyor ki şu kadar ağaç sökülmüş. Matematik de çevrecilik de senin işin değil. Anlamazsın. Vaktin olursa, lütfen orman ve su işleri bakanıma gidersen sana anlatır. Aynı zamanda profesördür tezgahından vazgeç.

 

‘Mesele Gezi Parkı değil, odama lav silahı attılar’

 

Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir başbakan göremezsiniz. Diyolar ki, “çok sertsin”. Bazıları da diktatör diyor. Bu nasıl diktatör ki sizin gibi o gezi parkını işgal edenleri kabul ediyor? Tarihinde var mıdır? Biz bu milletin hizmetkarıyız. Biz bu yola öyle çıktık. Biz bütün adımlarımızı sevgi üzerine bina ettik. Kendilerine yargı kararını bekleyeceğimizi, halk oylaması yapacağımızı söyledik.

Bütün bu açıklamalara, kararlara rağmen bu inat, bu gösteriler niye?

 

Hani diyorlardı ya “mesele gezi parkı değil”. Mesele gezi parkı değil. Önce Ankara da partimin genel merkezine lav silahıyla, odama saldırdılar. Reyhanlıda 53 kardeşimi şehit ettiler.

Mesele gezi parkı değil. Mesele ağaç değil, mesele çevre, demokrasi, milli irade, millet Türkiye. O gösterilerdekiler bu oyunu görsün. Bu oyunu hep beraber bozmalıyız. Hedefin Türkiye, birliğimiz, bütünlüğümüz olduğunu görsün. Türkiye’nin başarılarını görmeyenler amaçlarında başarılı olamayacaklar. Bu karanlık çevreler milletin iradesini anlamadı, tanımadılar. Ülkesini sahip çıkanları hesaba katmadılar. 76 milyonun şiddet karşısında nasıl tek yürek olduğunu hesaba katmadılar. 18 gün boyunca kimin ne olduğunu gördük.

 

‘Ellerinde türk bayrağıyla geziyorlar, türk bayrağını yakanlarla beraber oluyorlar’

 

Ellerinde türk bayrağıyla geziyorlar, türk bayrağını yakanlarla beraber oluyorlar. Bu arada gazi Mustafa kemali de istismar ediyorlar. Mustafa kemalle, bölücü başının posterlerini bir arada taşıyorlar.

 

Ben buradan CHP’ye sesleniyorum. Sözde Ulusalcılara sesleniyorum. Akm’ye asılan paçavralar içinize sindi mi? Cumhuriyet anıtıana asılan paçavralar içinize sindi mi? Camilere ayakkabı ile girenler, alkol kullananlar, sokaklara yazılan küfürler, sloganlar, başörtülü kardeşlerime yapılanlar içinize sindi mi?

Bunların içine siner. Bunlar karakterlerinin gereğini yapıyorlar. Camiye saygısızlıkta, başörtüsüne saldıranları CHP’liler kıskanmıştır.

 

‘CHP’li Milletvekili polisime küfür ediyor’

 

Camiyi yıkanlar bunlar değil mi, mecliste açıkladım. Polise hakaret eden CHP milletvekilleri, benim polisime ana avrat küfrediyor. Bunu televizyonlarda izledik. Arşivlerde var. Yeri gelince paylaşacağız. Bunlar hakikaten bundan mutlu olmuştur. Ya küfredecekler, ya hakaret edecekeler. Ama bu olaylarda CHP dışarıda bırakldı. Şimdi zorla bir yerlere girmek istiyorlar.

 

SEKA, kağıt fabrikasını biz “yıkıyoruz, yıkacağız” dediğimiz zaman Sayın Baykal çeşitli milletvekilleri SEKA’ya geldiler. Bu illegal örgütler de geldiler. Günlerce ayak dirediler. Burayı yıktırmayacağız dediler, biz de yıkacağız dedik. Biz burayı park yapacağız, yeşil alana dönüştüreceğiz dedik. Şimdi o devasa alan şimdi parktır. Kocaeli halkı orada geziyor, dinleniyor. Belli bir kısmı da şehir müzesi olarak kullanılıyor. Biz taksimde ne yapacağız? Orada 500 ağaç orada duracak. Şehir müzesi yapacağız. Bütün araçlar artık yer altına alınıyor. Egzoz kokusunu tenefüs etmeyeceğiz. Biz halk ne derse o olur diyoruz.

 

Onlar 1940’larda kaldı

 

Bir hata önce Kılıçdaroğlu çıktı, halk oylaması yapılsın dedi. Fakat dün ne plesibit, ne halk oylaması ne yargı kararı… bu nasıl bir zihniyet. Sen kimsin ya? Bu neyin kafası? Bu CHP genel başkanının akşam nasıl yattığını, sabah nasıl kalktığını bilen varsa söylesin.

 

Sorsan plesibiti de bilmez. Kime ait olduğunu da bilmez. Onlar 1940’larda kaldı. Geçmişte kaldı. Kabul etsen de etmesen de sandığın sahibi millettir, demokrasinin sahibi millettir. Bunu kabul edeceksin.

 

Bundan 63 yıl önce, merhum Adnan Menderes başbakanlığındaki demokrat parti hükümeti, şu İstanbul’un güzelim minarelerindeki bu büyük zulme son verdi. Minarelerden ezan aslıyla okunmaya başlandı.

 

1950ler boyunca milletin üzerindeki dayatmalar, toplum mühendisliği tek tek sona erdi. Millet iradesine saygısı olmayanlar dar ağacında astılar.

 

Saygın başbakan çok sert, çok gerilimden yana, diktatör diyenler, sayın Menderes çok nazik, kibardı. İpe götürdünüz, astınız be vicdansızlar. Şimdi Erdoğan için de bunu kullanıyorsunuz. Fakat biz, ölüm haktır. Allahın verdiği ömrü Allahtan başka kimse alamaz. Biz buna inandık. Biz milletimizle kucaklaşmışız. Bizi ayırmaya kimsenin gücü yetmeyecek.

 

‘Hakkari de milletvekilimiz yok, ama hizmet gitmiyor mı?’

 

Biz beraber yürüdük bu yollarda. Yağmur, çamur, kış demedik, beraber yürüdük. Türkiyenin böyle büyüdüğü bir dönemde, Türkiye’nin önünü kesitler. Millete ağır darbeler vurdular. Bu dönem Ak partiyle tamamen kapanmıştır. Milli irade güç kazanmıştır. Ak Partiyle birlikte millet “yeter” demiş.

 

Taksim gezi parkı bahanesiyle Türkiye genelinde ortaya konan tavır samimi değildir. Milli iradeyi bir tarafa koyma suretiyle azınlığın çoğunluğa tahakküm etmesine izin vermeyiz. Milletin reyleriyle iktidar olan iktidar, haksızlık yapmış olur. Biz çoğunluğun azınlığa tahakkümüne de izin vereyiz. Biz yüzde 100ün partisiyiz.

 

Hakkari de milletvekilimiz yok, ama hizmet gitmiyor mı? Şimdi havaalanı yapılıyor.

 

Iğdır’da havaalanını yaptık açıldı, hastane, okul, üniversite yapıldı, yapılıyor. Ayrım yok. Çünkü bölgelsel, etnik milliyetçiliğe hayır. Bu ülkede alevi-sünni, Hristiyan Müslüman ayrımı yapmayan tek iktidar Ak Parti iktidarıdır.

‘Ağacın, çevrenin, gezi parkının arkasına saklanan faiz lobisini, kaymak tabakayı gayet iyi tanıyoruz’

 

Ağacın, çevrenin, gezi parkının arkasına saklanan faiz lobisini, kaymak tabakayı gayet iyi tanıyoruz. Milli irade hırsızlarına fırsat tanımayacağız. Vandalların milletin huzurunu bozmaya izin vermeyeceğiz. Tüm Türkiye tek yürek halindeyiz, biriz, beraberiz, hep birlikte Türkiyeyiz.

 

Yüzde 50 olarak değil, yüzde 100 olarak en güçlü şekilde milli iradeye sahip çıkyıoruz. Bugün kardeşliğe, demokrasiye vurgu yapıyoruz. Bu cumhuriyet birlikte kuruldu, birlikte yücelteceğiz.

Afyonkarahisar’da 14 yıl önce ne dediysek onu söylüyoruz. Ulusal ve uluslar arası medya size de sesleniyorum: Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Duydunuz mu? İnşallah duymuşlardır.

 

76 milyon bir olacağız, beraber olacağız, diri olacağız. Bu ülkede kardeşiliği pekiştireceğiz, hoş görüyle davranacağız. Birbirimizin yaşam tarzına saygı göstereceğiz. Birbirimizi dinleyeceğiz. Birbirimize kulak vereceğiz. Tencere tava çalanlara sesleniyorum. Sizler de benim vatandaşımsınız.

 

Bu tencere tavayı gece yarısı çalacağınıza gelin burada çalın. Buradan verin mesajınızı..Hiç kimseyi dışlamadan, ötelemeden, hor gözle bakmadan geleceğe yüreyeceğiz. Çok daha fazla çalışacağız. Seçimlere 8 ay kaldı. Bugüne kadar sustuk, sabrettik, 8 ay daha sabredeceğiz. Milli irade hırszılarına sandıkta cevabımızı vereceğiz. 20’sinde Mersin’de Akdeniz oyunlarının açılışını yapacağız. 21inde Kayseri’deyiz, 22-23’ünde Samsun, Erzurum’da milli iradeye saygı mitingleri yapacağız.

‘Balkonunuza bayrak asmanızı istiyorum’

Bayrakları balkonlarınıza asmanızı istiyorum. Bu bayrak kampanyasıdır. Bunlarla birilerine cevabı en güzel şekilde vereceksiniz. İstanbul’un her yerinde göreceğiz bunu.

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar