Haber / Çerkesler’ den Rusça Dışındaki Anadillerin Ölüm Fermanına İtiraz
20:51 20 January 2013

Yeni çıkarılan, 1 Eylül 2013 tarihinde yürürlüğe girecek olan veRusça dışındaki anadilleri seçmeli ders haline getiren“Rusya Federasyonu Eğitim Yasası”na tepkiler artıyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2012’nin son günlerinde onayladığı okul öncesi eğitimden lisansüstü eğitime kadar olan tüm eğitim sürecini kapsayan “RF EğitimYasası”nın yeni hali 1 Eylül 2013 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek. Buna göre, RF ulusal birimlerindeki zorunlu okul programında yer alan Rusyalı etnosların milli dillerinin öğrenimi mecburı olmaktan çıkarılacak. Okullarda ana dil Rusça olacak ancak, ulusal devletlerin dilleri seçmeli olacak.

Yeni “RF EğitimYasası” son dönemde Rusya’da gerçekleştirilen çeşitli anti-demokratik yasal düzenlemelerin son halkasını temsil ediyor.

Çerkes halkı da, yeni yasanın temsil ettiği bu ciddi tehlikeden oluşan endişelerini web üzerinden başlattıkları imza kampanyasıyla Devlet Duması Başkanı Sergey Narışkin’e ileterek yasama sürecine tesir etmeye çalışıyor.

Aşağıda belirtilen adreste yer alan ve Narışkin’e yapılan çağrının içeriği şöyle:

Saygıdeğer Sergey Yevgenyeviç!

Halk, Devlet Duması’nın, yeni çıkarılan Rusya cumhuriyetlerinde ulusal dillerin öğretilmesine ilişkin “RF Eğitim Yasası”yla yapılmasını kabul ettiği düzenlemelerden derin bir endişe duyuyor. Yeni yasaya göre, millî azınlıkların dillerinin öğrenimi zorunlu değil. Böylece, Rusya’daki küçük halk temsilcilerinin anadil öğrenme hakları ihlal edilmiştir. Pek çok okulun, İnguşça, Kabartayca, Osetçe, Çeçence, Tatarca gibi dilleri öğretmeyi reddedeceği kuvvetle muhtemeldir.

Yasa koyucuların, ‘milli dillerin zorunlu öğretiminin, Rus dili öğrenimine zarar verdiği’ yönündeki görüşleri bilhassa öfke vericidir. Böyle bir görüş, hele ki halkın seçtiği kişilerce dile getiriliyorsa asla kabul edilemez. Rusya Federasyonu, etnik çeşitlilik bakımından dünya ülkeleri arasında ön sıralarda yer alır. Bu yüzden, aynı ülkede yaşayan halkların eşitliği esası, kabul edilen tüm yasa tasarılarının temelinde gözetilmelidir. Maalesef ki, mevcut durumda eşitlik ilkesi göz ardı edilmiştir. RF Devlet Duması’nın bu kararları, toplumdaki gerginliği tırmandırmakta ve etnik gruplar arası ilişkilerin kızışmasına yol açmaktadır. Rusya Federasyonu Anayasası’nın, bütün Rusya halklarına anadilin korunması ve bunun öğretilip geliştirilmesi için güvence verdiği (Madde: 68, Fıkra: 3) unutulmamalıdır. Aynı şekilde, “Rusya Federasyonu halklarının dilleri hakkındaki” 25 Ekim 1991 tarihli ve 1807-1 No.lu yasanın 10. maddesi, devletin, RF vatandaşlarına, anadil ve diğer dillerin öğrenimi ve öğretimi için gerekli şartları sağlamasını öngörmektedir. Cumhuriyetlerde resmi ve diğer dillerin öğretimi, yasamaya uygun olarak gerçekleştirilmektedir.

Karaçay Çerkes okullarında zorunlu anadil öğrenimi mahkeme kararıyla sabittir.

Bundan yola çıkan aşağıda imzası olan bizler, “RF Eğitim Yasası”yla RF cumhuriyetlerinde ulusal dilerin öğrenimini ‘isteğe bağlı’ hale getiren düzenlemelerin iptalini talep ediyoruz.

Saygılarımızla.
İmzasahipleri:
___________________________________
Kaynak: www.aheku.org
Çeviren: Kuşba Zeynep
kafkasevi
Yorumlar (2)
  1. erhan hapae on said:

    Resim muhteşem, çeviri için Kuşba Zeynep’e teşekkürler.

  2. Çuşha Wumar on said:

    RUSYA’DAKİ YENİ EĞİTİM YASASIYLA “DİL KATLİYAMI” KAPIDA

    Türkiye’de temel sorun Kiril alfabesine aşina olmayışımızdan kaynaklanıyor. Daha da genellersek Türk eğitim sisteminde bir yabancı dil öğrenmek o kadar zorlaştırılmıştır ki, bir dilin(İng,Fran,Alm) gibi dünyanın en yaygın dillerini dahi öğrenim hayatı boyunca okuyan bir öğrenci ilköğretimden başlayıp üniversiteyi bitirene kadar bu dillerden birini tam olarak öğrenemiyor. Bu, kasıtlı yapılmış bir eğitim politikasıdır. Hiç bir dilin temel gramer kuralları onlarca yıla bölünerek öğretilmez, öğretilmemeli. Bu, Türk eğitim sistemini kuran zeka özürlü bağnaz milliyetçiliğin bir marifetidir. Doğal olarak böyle bir eğitim sistemi içinde yetişen insanlarımız bir türlü başka bir dili öğrenemiyorlar. Adığeler de bu sistemden geçtikleri için yetenekleri köreltiliyor. Kiril gibi basit bir alfabeyle anadilini öğrenemez, okuyamaz, yazamaz hale geliyorlar. Sorun alfabede değil bir yabancı dili öğrenirken sunulan sistemin bilimsel doğrulara göre hazırlanmamış ve sunulmamış olmasından kaynaklanıyor.
    ADDER’in kurultayından beri bir “alfabe” tartışmasıdır sürüp gidiyor. Latin esaslı Adığe alfabesiyle Türkiye diasporasında çalışma yapmaya karşı itirazların en çok yoğunlaştığı konu başlığı, “anavatandan ayrışmayı tetikler” kaygısına dayanmaktadır. Bana göre de tüm dünyada tek bir Adığe alfabesi olmalı ve herkes bu alfabeyi kullanmalı.
    Evet, dil ancak devlet korumasıyla yaşayabilir. Fakat dilimizi korumasını, hatta geliştirmesini beklediğimiz anavatan cumhuriyetlerimiz sahip çıkarlarsa olur ancak. Gel gelelim kurultayın yapıldığı tarihlerde, Rusya Federasyonu parlamentosundan yeni eğitim yasası geçti ve kabul edildi. Ne Anavatan halkları, ne de diaspora Çerkesleri yasalaşan yeni eğitim maddelerinin ne içerdiğinden haberdar değillerdi. Putin’in seçtiği kukla yönetimler ve Cumhurbaşkanlarımız sesiz sedasız imzaladılar yeni yasayı. Bir tek Tarar Cumhuriyeti kabul etmedi.

    YENİ EĞİTİM YASASIYLA ADIĞE, ABHAZ, ASETİN, ÇEÇEN HALKLARININ ve DAHA BİRÇOK HALKIN DİLİ KATLEDİLECEK

    Yani şehirlerde seçmeli dil dersi olarak okutulan Adığe dili, artık köy okullarında dahi gönüllülük esasına göre “seçmeli ders” olarak okutulacak, Rusçaya ise hiç zarar verilemeyecek. Bu ne demek: Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi Adığe dili bir seçmeli ders haline getiriliyor ve “tek resmi dil Rusça”dır, diye onaylanmış oluyor. Zaten anavatanda bazı köylerde veliler, “çocuklarımız Rusçayı iyi öğrenemiyorlar ve ilerde iş sorunu yaşıyorlar” diye itiraz dilekçesi veriyorlardı. Mevcut yasa kalkar da yeni eğitim yasası yürürlüğe girerse, köylerde bile küçük Adığe çocukları anne-babalarının iradesiyle kendi anadillerini öğrenemeyecekler. Bilimsel anlamda hiçbir anadil, daha sonra öğrenilen yaygın ve örgün eğitim dili önünde hiç bir engel teşkil etmez. Adığe dilini bilen çocuklar diğer dünya dillerini kolaylıkla öğrenip çok iyi telaffuz etmektedirler. Türkiye’de en güzel Türkçeyi kullanan etnik halk Adığelerdir. Köyde anadilini öğrenip daha sonra çok yüksek devlet makamlarına gelerek görev yapan Adığelerin sayısı oldukça yüksektir.

    UNESCO’ nun raporunda Adığe diline biçilen ömür 50-100 yıl kadardır ançak. Ruslar tarafından yapılmış ve önüne konmuş iki ayrı Adığe alfabesine bile itiraz edemeyen, her iki alfabenin birleştirilip tek bir Adığe dili alfabesi hazırlandığında bunu kendi cumhuriyet parlamentosundan geçiremeyen anavatan cumhuriyetlerimiz nasıl koruyacak, yaşatacak dilimizi???
    Zaman zaman bir dilci olarak “dilimizin geleceği, yok olup olmayacağı veya nasıl ve hangi önlemlerle dilimizi kurtaralım” diye kafa patlatırken aklıma gelen çözümlerden biri de, çok radikal bir kararla Kiril dışında bir alfabeye geçsek, giderek sinsice Ruslaştırılan halkımızı kendi ulusal benliğine daha iyi kavuşturabilir miyiz?” diye çaresiz fikirler üretiyorum.
    Dünyanın en zengin ve en fazla dilin konuşulduğu, hatta yan yana iki köyün bile farklı diller konuştuğu yer Kafkasya coğrafyasıdır. Rusya Federasyonunda, yeni eğitim yasasıyla daha fazla korunup kollanarak, özel önlemler alınarak yaşatılması gereken, dünya ve insanlık mirası bu dil zenginliği kıyıma uğrayacak ve Kafkasya “dil mezarlığına” dönüşecektir. Tüm Kafkasya halklarının bu yasaya karşı çıkmaları gerekir.
    Bir yanda diasporada Latin alfabe tartışması, diğer yanda anavatanda yeni eğitim yasasında dilimizin zorunlu “resmi dil” statüsünden al aşağı edilip, “seçmeli etnik dil” statüsüne indirgenmesi sonuyla karşı karşıyayız. Hadi buyun bakalım,hangisi daha önemli…

    DİLİMİZ ÖLÜYOR… YOK OLUYOR… ALFABESİ LATİN OLSA NE OLUR, KİRİL OLSA NE OLUR… ÖLDÜKTEN SONRA “KEFENİN RENGİ MAVİ Mİ OLSUN, BEYAZ MI OLSUN” DİYE TARTIŞMAK KADAR ANLAMSIZ KALMIYOR MU???

HABER / En Çok Okunanlar