Bürokratik yapılarla kontrol edilemeyen, Kafkasya veya yaşadığı alanın sorunları ile ilgilenmek için bir tür akreditasyona gerek duymayan, bağımsız, özgür, siyasete alan açan bir toplumsallık var karşınızda.

Furkan Dzapsh 24 December 2012
Siyasetsiz Diaspora

Diasporalar bir halk için özgür siyaset üretmesi gereken mekanlardır çünkü kitlenizin geri kalanın başına gelen tecrübelerden farklı bir tecrübeye sahipsinizdir. Bağımsız, angaje olmadan siyaset üretmek diasporalar için diasporalaşma yolunda attığı adımların başında gelir. Artık muhacir kavramı, sürgün kavramı tam anlamıyla yeni yapıyı anlamlandıramaz, yeni oluşan durumu açıklamaya yetmez olur. Bu sürece giren bir diasporanın eski yapılarından kurtulması, eski alışkanlıklarını terk etmesi ve hepsinden önemlisi kendisini özne haline getirirken baştan kendisine karşı hesap verebilir, özeleştiri getirebilir bir öznelliğe kavuşması kaçınılmazdır. Sonuçta artık eski yapılar, kurumlar yeni durumu izah edemez olurlar.

 

Böyle bir değişim sürecinde , diaspora bireyinin değişiminin gerçekleşmemesi de mümkün değildir. Diaspora bireyi diasporalaşan toplumsallıkla kendisini karşılıklı olarak yeninde biçimlendirir, yeniden kurar. Sonuçta bu da bir inşa sürecidir.

 

Çerkes diasporası tam da böyle bir dönemden geçmekte. Diasporalaşmanın getirisi götürüsü başka bir yazının konusu olsun ancak böyle bir değişime karşı eski usul siyasetin direniş göstermemesi mümkün değildir. Yani eski yapılar bu yeni oluşan siyaset alanına karşı direnirler. Direnişleri negatif bir direniştir.

 

Peki eski usul muhacir siyasetinin direndiği temel nokta nedir veya bu yeni durumu nasıl karşılamak istiyorlar? Kestirmeden bir cevapla siyasetin önünü tıkayıp, çelişkilerin, sorunların açıkça konuşulmadığı, siyasete yer bırakılmayan muğlak bir dayanışma ile karşılamak istiyorlar. Direnişi ertelemenin gerekliliği, bugünün artık birlik günü olduğu-Türkiyeli bir birey için ne kadar tanıdık laflar oysa-, eski usulün devamı için “icazet” mekanizmalarından bahsedilmesi, muğlak, sübjektif millet kavramları vs vs. Tüm bunlar eski usul muhacir siyasetinin yeni olana karşı direnişini somutlaştırdığı alanlar.

 

Peki, bir entelektüelin, diaspora aydınının veya bir diaspora bireyinin görevi gerçekten de tarif ettikleri gibi çelişkilerin üzerini örtmek, amaçsız, çıktısız konsensüsler oluşturmak, sonu olmayan bir teskin, gaz alma biçimlerini işletmek, iktidara sahip olanların siyasetlerini eleştirmeden muktedirlerin uzlaştırıcı, sorunsuz siyaset biçimlerini kendi toplumuna mı taşımaktır? Dikkat edin burada milliyetçiliğin çok daha ötesinde çarpık bir siyaset algısı yatıyor.

 

Bu siyaset algısı temelde siyaseti, farklı fikirleri, toplumsal yapıları manipüle ederek olumsuzlayan, siyasete alan açmayan bir siyaset algısı. Kendisiyle aynı politik zeminin paylaşılmasından-ki o zeminin sahibinin tescilli bir sahibi olmasının mümkün olmamasına rağmen- dahi rahatsız bir siyaset algısı. Böyle bir siyaset algısına sarılmalarının temel nedeni ise çoğullaşan diasporik siyasetin temelde yine kendi tekelliklerini, kendi steril ilişkiler ağını tehdit etmesi.

 

“Siyaset alanının steril hale getirilmesini istemek bir refleks olarak kendisini gösterse de temelde siyaset algısındaki çarpıklığın, tekçiliğin bir çıktısı.””

-Furkan Dzapş Soyupak
 Yani tahayyüllerindeki diaspora, sorunsuz, her türlü iktidar karşısında uzlaşmacı, hakikati söylemede isteksiz, korkak bir diaspora. Kendi özgür düşüncesini yaratamamış, kendisini tanımlama yoluna gitmemiş, kendisini yine birilerinin siyasi tahayyüllerindeki anavatan algısı üzerinden tanımlayan bir diaspora. Bunun sonucu ise, her türlü toplumsal mühendislik projelerine zemin olabilecek tabiata sahip bir toplum. Çarpık milliyetçi kutsamalarla idrak kapasitesi kısıtlanmış, toplumsal sıkıntıları yeniden üretmekten bıkmayan, sömürüye açık bir toplum.

 

Peki, bu çarpık siyaset anlayışına karşı nasıl bir birey, nasıl bir entelektüel? Cevabı Edward Said versin: Sözcüğe benim verdiğim anlamda entelektüel, ne insanları teskin etme ne de konsensüs oluşturma derdindedir; çok ciddi bir anlamda, ucuz formülleri, hazır klişeleri ya da iktidar sahiplerinin ve uzlaşımcıların söylediklerinde, yapıp ettiklerinde gözlenen sorunsuz, uzlaştırıcı olumlamaları kabullenmeyi istememe anlamında tüm varlığını ortaya koyan biridir.[1]

 

Bunun üzerine özetlemek gerekirse, artık bürokratik yapılarla kontrol edilemeyen, Kafkasya veya yaşadığı alanın sorunları ile ilgilenmek için bir tür akreditasyona gerek duymayan, bağımsız, özgür, siyasete alan açan bir toplumsallık var karşınızda. Eski usul toplumsal mühendislik çabalarınızın tutması eskisinden daha zor ve bu değişim konjonktürel, geçici bir değişim değil.

 

 

[1] Said, Edward, Entelektüel ss 35

Comments are closed.