Bugün bile, 2014 yılında, Çerkes sağı “maddenin halleri” gibi.

Can Nart 05 March 2014
ÇERKES SAĞI

Çerkes halkı modern siyaset ile 1900’lü yıllarda tanıştı. Anavatan ve muhaceret de paralel bir süreç gelişti. İki impatatorluk, Rusya ve Osmanlı imparatorlukları yıkılırken Çerkes siyasi hareketleri de şekillenmeye başladı. İmparatorluklar’ın dönüşüm sürecinde feodal yapılar çözülürken modern yapılar kuruluyordu. Osmanlı imparatorluğu yıkılarak ardından ulusal devletler kurulurken, Rusya da toplumsal dönüşüm yaşanıyordu. Rusya’da burjuva devrimi ile sosyalist devrim iç içe geçti. Bu dönüşüm süreci imparatorluklar içindeki tüm ulusal yapıları etkiledi. Siyasi hareketler imparatorluklar içinde gelişti. Rusya ve Osmanlı’nın siyasi hareketleri Çerkes halkı içinde de etkili oldu. Merkezi siyasi hareketlerlerin Çerkes halkı içinde uzantıları olduğu gibi, ulusal yapılarda farklı siyasi yaklaşımlar şekillendi.

 

Osmanlı devleti yıkıldıktan sonra, Cumhuriyetle birlikte Çerkes örgütlenmeleri yasaklandı. Rusya da sosyalist devrimin ardından Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kuruldu. Anavatan ve muhaceret arasında ilişkiler kesildi. 1917 Sovyet Devrimi ve 1918 de birinci dünya savaşının sona ermesi ile Anavatandan siyasi sürgün gerçekleşti. 1918 Cumhuriyeti’nin kadrolarının önemli bir kısmı anavatanı terk etmek zorunda kaldı.

 

Birinci dünya savaşının sonundan (1918) ikinci dünya savaşına (1939- 1945) kadar geçen süreç içinde, özellikle Almanya’da Nazi rejiminin yerleşmesinden sonra muhaceretteki Kafkasyalı’lar “Gamalıhaç ile Kızılyıldız Arasında” kaldı. (1)

 

Bütün bu süreçleri daha detaylı ele alarak değerlendirmemiz gerekmektedir. Kısaca şunu söyleyebiliriz; bu sürecin Çerkes Siyasi hareketinde önemli etkisi olmuştur.

 

Türkiye’de Çerkes siyasi hareketi üzerinde anavatandaki tarihsel gelişmelerin yanısıra Türkiyedeki siyasi gelişmelerin de önemli etkisi oldu. Çünkü Çerkes toplumuna önderlik eden kadrolar içinde, Osmanlı devletinde ve ardından da Türkiye Cumhuriyeti kadrolarında görev alan bürokratlar önemli yer tutmuştur.

 

Cumhuriyet sürecinde, ikinci dünya savaşına doğru Uluslar arası politikaların da etkisi ile, Çerkes ulusal politikasında Anti-Rus, Anti Komünist politika egemen oldu. Çerkes ulusal hareketine milliyetçi, ırkçı, sağcı politikalar etki etti. “Çerkes sağı” bu süreçte şekillendi.

 

“Çerkes sağı”nı değerlendirirken Tanıl Bora’nın çalışmalarından yararlanmanın faydalı olacağını düşünüyorum. Tanıl Bora Türkiyede sağ politikayı oluşturan milliyetçilik, muhafazakarlık ve İslamcılık için bir içiçelik varsayıyor. “Üçünü sağ gövdenin birbiri ile uyumlu organları gibi düşünüyor.” Milliyetçilik, muhafazakarlık ve İslamcılığı üç ayrı siyasal ve ideolojik pozisyon olarak” değil Türk sağının üç hali olarak ele alıyor; katı, sıvı, gaz. (2)

 

1918 Cumhuriyeti ile sonlanan ulusal mücadele için Çerkes-Kuzey Kafkas “sağı”nı ayrı siyasal ve ideolojik pozisyonlar olarak görmeyi uygun buluyordum. Fakat, 1918’den farklı olarak, 1923-1970 tarihleri arasındaki Türkiye Cumhuriyeti süreci için Çerkes sağını değerlendirirken Tanıl Bora’nın Türk Sağı ile ilgili ele alış biçiminin Çerkes Sağı için de geçerli olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de Çerkes milliyetçiliği ana akımı oluşturmuş, uzun süre Türk milliyetçiliği ile ittifak içinde, muhafazakarlığı ve islamcılığı milliyetçi ideoloji içinde formatlamıştır.

 

Çerkes sağı içinde milliyetçilik, muhafazakarlık ve islamcılığın ayrı siyasal ve ideolojik pozisyon elde edebilmesinin ulusal mücadeye çok olumlu katkıları olacaktı/olacaktır. Türkiye’de “1970’lerin sonunda “ milliyetçi-muhafazakar çizginin dışında müstakil bir islamcı çizginin gelişmesi Çerkesler içinde de müstakil bir islamcı çizginin gelişmesinin imkanını sağladı. Türk-İslam (Dış Türkler-İslam) çizgisini aşan siyasal islamcı hareketlerin gelişmesi Çerkes islamcılarının güçlenmesini de sağladı. Fakat bütün bu gelişmeler, günümüze kadar, ulusal mücadele içinde önemli bir etki yapamadı.

 

Çerkes İslamcı hareketi, milliyetçilikten ayrı (BKD politikaları dışında) bir siyasal ve ideolojik pozisyon geliştirebilseydi, ulusal mücadeleye olumlu katkıları olabilirdi. Böylesi bir pozisyona tarihten bir örnek Uzun Hacı olabilir. Yakın geçmiş için ise Çeçenistan ulusal mücadelesine Türkiye Çerkes muhaceretinin katkısının çok daha olumlu olabileceği söylenebilirdi.

 

Bugün bile, 2014 yılında, Çerkes sağı “maddenin halleri” gibi. Milliyetçilik, Çerkes sağını (muhafazakarlığı ve İslamcılığı) Anti-Rus politikalar çerçevesinde formatlamaya devam edebilmekte.

 

(1) Patrik von zur Mühlen “Gamalıhaç ile Kızılyıldız Arasında” İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyet Doğu Halkları’nın Milliyetçiliği Mavi Yayınları Orjinal Basım 1971, Türkiye Basım 1984

(2) Tanıl Bora “Türk Sağının Üç Hali” Milliyetçilik, Muhafazakarlık, İslamcılık Birikim Yayınları 1998, 7. Baskı 2012

Comments are closed.