Toplumsal hareketlerin tarihine göz atıldığında; ‘genç’ diye adlandırılan kesimin bu hareketlerin temel taşıyıcı dinamiklerinden birisi olduğunu görürüz. Bunun nedenleri gençliğin ‘radikal’ denen yerlerde daha cesur olması, daha kolay mobilize olmaları olarak söylenebilir. Tabi burada gençliğe bir öz yüklenilmesinden de kaçınılmalıdır. Yani gençliğin her yaptığı da doğru değildir.   Eğer gençlik doğru yerlerde doğru şekillerde reaksiyon gösterirse bazı şeyleri değiştirebilir. Örneğin; 68 kuşağı bu konuda önemli bir örnektir. Bu hareket Fransa’da başlamış, işçi ve özellikle öğrencilerin sokağa inip direniş göstermesiyle sonuç alınmıştır. Olaya Türkiye’den  bakarsak gerek İslami yapılarda, gerekse de sol cenah içerisinde gençlerin toplumsal hareket yaratma çabalarındaki yeri neden bu kadar önemli? Bu konuda biraz düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum.

 

Kendi içimize yani Çerkes diasporasına/toplumuna döndüğümüzde ise gençliğin çok farklı bir halde olduğunu görürüz. Bu aslında sadece Çerkeslere özgü değil geleneksel toplumların bir sorunudur. Bizim toplumumuzda Xabze’ nin yeri ve öneminin tartışılmaz olduğuna inanılır. Ama hiçbir örf,adet,gelenek ve kimlik yoktur ki yüzyıllar boyunca değişmeden sabit kalsın.  Xabze’ nin verdiği yetki ile toplumda Thamadelerin söz hakkı daha fazladır. Bu hep böyle bilinir ve uygulanmak istenir. Ama toplumun geleceği ile ilgili kararlarda en az Thamade kadar herkesin özellikle de biz gençlerin söz hakları ve fikir paylaşma hakları sonuna kadar vardır. Eğer toplumun ileride bir geleceği olacaksa bunun şekillendirecek olanlarda özellikle ‘genç’ kesim olacaktır.

 

Türkiye diasporasına baktığımızda genç kesim aslında bazı durumları değiştirdi. Derneklerin gençlik komisyonlarında bulunup alternatif yapılar kuran ve ya bu kurumlarda bulunan gençlerin sayısı da günden güne artmaktadır. Aslında burada Xabze’nin günümüze de evrildiğini söyleyebiliriz belki. Çünkü bu alternatif yapılar toplumda bazı söylenemeyenlerin söylenmesine değişmezlerin değişmesine yol açtı. 21 Mayıs 1864’ün bir soykırım olduğunu, Soçi’ nin bir soykırım toprağı olduğu ve burada olimpiyat düzenlenmesinin çok yanlış olduğunu söyledi bu gençlik. Sokağa çıktı söylem geliştirdi özellikle Soçi olimpiyatları konusunda insanlarda bir bilinç oluşmasını ve bu konuda düşünülmesini sağladı.

 

Bir olgu olarak toplumumuzdaki kurumların içerisinde oluşturulan  ‘Gençlik Komisyonlarının’ içinde bulunduğu durum göz önüne alınmalıdır. Peki nasıl bir durum içerisindedir bu yapılar. Konu tahlil edilirse bu yapılar seçim yapılarak oluşturulur. Aslında dernekler bünyesinde olan tüzel kişiliği bulunmayan yapılardır. Bu yapılardan beklenenler de bellidir aslında kahvaltı düzenlemek, gezi düzenlemek, zexes vs. Bunlar dışında da politik olması beklenebilir belki. Gençlik Komisyonlarına ve içerisinde bulunan genç kesime baktığımız da maalesef gençler klasik bir deyişle Çerkesliği ve Kafkasyalı kimliğini ‘şeşen ve kaşenden’ ibaret görmekte sadece bu eksende yaşamaktadır. Peki bunun böyle olmasına sebebiyet veren bu şekilde durmasına göz yuman kimdir? Aslında bu sorunun da cevabı açıktır. Bu duruma sebebiyet veren geleneksel yapılar olan derneklerin yönetimleridir. Şüphesiz 80 sonrası apolitik toplumunda bunda bir etkisi vardır. Thamadelerin hatası buradaki bu olguyu kırmayarak gençlerin apolitize olmasına göz yumarak durumu istismar etmeleridir. Bu durum gençliği apolitize etmiş ve onları nesneleştirilmiştir. Bu durum 2000’lere kadar süregeldi ve bu yapılar içerisinde olan gençler veya bu yapılara girmeyen/mesafeli duran gençler artık farklı bir şeyler söylemenin zamanı geldiğine bu toplumun farklı söylemlere ihtiyacı olduğuna inandılar. Bunun sonunda bu yapılardan arınarak alternatif gençlik yapıları ortaya çıktı. Bu yapılar oldukça inanıyorum ki gençlik sesini daha fazla duyuracak toplumdaki değişimin de önünü açacaktır.