Haber / Yayılmacılık : Rusya Dış Politikasının Özü
15:05 20 August 2014

Vladimir Putin’in Rusyası giderek daha yayılmacı oluyor. Kırım’ın ilhak edilmesi, Ukrayna’nın doğusuna Çarlık döneminde kullanılan Novorossiya (Yeni Rusya) adının verilmesi, Sovyet sembolizması ve mitolojisinin canlandırılması, Ukrayna’da terörizmin ve ayrılıkçılığın desteklenmesi, Moldova, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’da donmuş çatışmaların kullanılması, baskıyla Avrasya Birliği’nin kurulması, Gazprom’un siyasal silah gibi kullanılması ve dış ülkelerde yaşayan Rusça konuşanların korunması hakkının uydurulması Rusya’nın saldırgan yayılmacılığının örnekleri.

Yayılmacılığın altını Amerikan karşıtlığı çiziyor. Rusya özellikle ABD ile Avrupalı ortaklarının arasını açma potansiyeli taşıyan konularla ilgileniyor. Bunlardan birisi Amerikan istihbarat faaliyetlerinin teşhir edilmesi. Küba’nın Sovyetler döneminden kalan borçlarının silinmesi, Putin’in Latin Amerika gezisi ve BRICS kalkınma bankasının kurulması, Suriye konusunda Amerika’nın pozisyonuna muhalefet etmek ve Rusya-Çin ilişkilerinin güçlendirilmesi gibi adımlarla Rusya ABD ile jeopolitik rekabeti sembolik olarak canlandırıyor.

Siyasal, sosyal ve ekonomik bakımdan Rusya hala geri bir ülke. Rusya’da siyaset eski komünistlerden ve KGB görevlilerinden oluşan bir şebekenin tekelinde. Rusya hala Sovyetler Birliği’nin ihtişamının ve İkinci Dünya Savaşı’ndaki zaferin mirasını yiyor. İnsan hayatı Rusya’da en ucuz ve en az önem verilen kaynaklar arasında yer alıyor. Rusya’da insan hakları yok. Rusya’da bütçe ve ihracat ağırlıklı olarak petrol ve gaz gelirlerinden oluşuyor. Bütçenin en önemli harcama kalemi silah üretimi.

Rusya’nın geri kalmışlığına verilecek çok örnek var. Ama diğer yandan Rusya’nın yayılmacılığı uluslararası sistemi tehdit ediyor. Ukrayna’da yaşananlar bunun en canlı örneği. MH17 sefer sayılı Malezya uçağının düşürülmesi Rusya’nın terörist grupları kurma, donatma ve kullanmada vahim hesap hataları yaptığını gösteriyor.

Rusya’nın yayılmacılığı demokrasinin kök salmasını engellemeyi hedefliyor ; özellikle başta Ukrayna olmak üzere eski Sovyet cumhuriyetlerinde. Rusya’nın mevcut yönetimi Ukrayna’yı kendi “orijinal” topraklarının parçası ve Ukraynalıları da Ruslarla tek halk kabul ediyor. Putin bu görüşü Nisan 2014’de bir televizyon programında ve başka vesilelerle dile getirdi.

Euro Meydan Rusya kukla medyası tarafından faşist bir darbe olarak karalanıyor. Rusya hükümeti Ukrayna’nın demokrasiye bağlılığını her fırsatta lekelemeye çalışıyor. Moskova tarafından düzenlenen Ukrayna karşıtı etkinliklerinin en rahatsız edici örneklerinden birisi Kırım’da 9 Ağustos günü açık havada sergilendi ; teatral olarak Ukrayna önce faşist güçlerce istila ediliyor, sonra şanlı Rus askerlerince kurtarılıyordu.

Meydan protestosu Ukrayna halkını demokratik bir gelecek için bir araya getirinceye kadar Rusya yayılmacılığını çok net olarak fark etmek mümkün değildi. Şimdi Ukrayna yeni bir hamle yapıyor ; Moskova’nın otoriter jeopolitik yörüngesinden çıkmaya, Sovyet döneminin yolsuzluğundan kurtulmaya ve demokrasisini inşa etmeye çalışıyor. Buna karşılık Rusya Ukrayna’nın demokratik dönüşümünün başarısızlığa uğraması için kaba kuvvet kullanıyor.

Ukrayna’nın Rusya’ya karşı direnişi post-Sovyet dönemin en şiddetli çatışmasına yol açtı ; can kaybı ve altyapının uğradığı zarar açısından 2008 Rusya-Gürcistan Savaşı’nı geride bıraktı. Bugün Rusya militarizmi en yüksek noktasına ulaştı. Putin’in toprak iddiaları, tarihin çarpıtılması, halklar arasında nefretin kışkırtılması, savaş çığırtkanlığı, saldırgan askeri ve dış politika doktrinleri, demokrasi-, Avrupa- ve Amerikan-karşıtı söylem şunu gösteriyor : Putin’in diktatörlüğü Avrupa’nın karşı karşıya olduğu en büyük tehdittir.

Ukrayna’nın Rusya’nın saldırganlığına karşı direnişi demokratik değerlerin etkili biçimde yayıldığını gösteriyor. Demokrasi Polonya’da kök saldı ve şimdi Ukrayna’yı değiştiriyor. Demokratik ve Avrupalı hedefler Gürcistan ve Moldova’yı dönüştürüyor. Demokrasi dinamikleri er geç Rusya’ya da ulaşacak ; ama Putin rejiminde değil ve ancak Ukrayna demokrasisi başarılı olursa. 1990’lı yılların ekonomik felaketinden sonra Rusya halkı demokrasiye güvenmiyor. Putin bugüne kadar işte bu korkuyu suistimal etti ; “etkin yönetimin” bedeli olarak halkın özgürlüğünü çaldı.

Putin bireysel özgürlüklerin gaspedilmesinin karşılığı olarak asgari yaşam standardı ve “istikrar” sunuyor. Rusya hükümeti toplumsal paranoyayı canlı tutmak için demokrasi korkusunu kurguluyor. Kremlin demokrasinin Rus devlet geleneğine ters olduğunu ve Rusya halkının ihtiyaçlarını karşılayamayacağını, ayrıca Ukrayna örneğini vurgulayarak zayıf bir devlette demokrasinin faşistleri iktidara getirebileceğini göstermeye çalışıyor.

Demokrasi Rusların özdeşleşebilecekleri bir ülkede başarılı olmadıkça çürümüş Rusya seçkinleri yabancı düşmanlığını ve demokrasiden duyulan korkuyu körüklemek suretiyle halkı diktatörlüğü tercih etmeye zorlayabilirler. Rusya’nın yayılmacılığı ve otoriter değerleri karşısında Ukrayna’nın demokratikleşmesi en gerçekçi ve en uygulanabilir uzun vadeli stratejidir.

Batı’nın demokratik değerleri benimsemeye istekli eski Sovyet ülkelerine desteğini iki kat artırması gerekiyor. 70 yıllık Sovyet komünizmi ve 44 yıllık Soğuk Savaş 1991 yılında bir anda bitmedi. Çoğu Sovyet deneyimi yaşamamış Batılı ülkeler, aralarında Ukrayna’nın da olduğu eski Sovyet cumhuriyetlerinde bazı kesimlerin Sovyetler Birliği’ne benzer bir modelin ihyasını hala sabırsızlıkla beklediğini anlamak zorundalar. Putin Ukrayna’nın doğusunda bugün bu kesimleri kullanıyor.

Rusya dış politikasının özü yayılmacılıkken, iç politikasının esası izolasyona dayanıyor. Rusya’da ifade özgürlüğünün yok edilmesinin son örneği Nisan 2014’de kabul edilen yasa ; buna göre 3.000’den fazla abonesi olan blogcular kendilerini kaydettirmek zorundalar. Rusya parlamentosunun Mayıs 2014‘de kabul ettiği başka bir yasaya göre Kırım’ın Ukrayna’ya ait olduğunu söyleyenler suç işlemiş sayılıyor. Putin rejimi sadece dışarıdan gelen değil, halkından gelen fikirleri ve eleştirileri de engellemek istiyor. Siyasal ve sivil hakların yasaklanması Rusya’nın sadece Batı ile değil, kendi içinde de savaş halinde olduğunu gösteriyor. Rusya-Ukrayna Savaşı silahlar yerine değerler üzerinden yapılıyor.

Rusya’nın Ukrayna’yı ele geçirmemesi ve Kırım’ın yasadışı ilhakının durdurulması için Avrupa ve Amerika’nın en sert yaptırımları uygulaması gerekiyor. 9 Ağustos’ta Rus askerleri eşliğinde ayrılıkçı teröristlere “insani yardım” yardım göndermesi Rusya’nın Ukrayna’nın doğusuınu işgal fikrinden vazgeçmediğini gösteriyor.

12 Ağustos’ta 280 kamyondan oluşan yeni insani yardım girişimi Rus güçlerinin Ukrayna’ya girmesi için planlanmış bir kışkırtmadan başka bir şey değil.

Eğer Rusya Ukrayna’yı yutmayı başarırsa ardından diğer eski Sovyet ülkeleri üzerinde hakimiyet kuracak, Avrupa haritasını değiştirmeye devam edecek, dünyadaki çatışma bölgelerini kaşıyacak ve terörizmi profesyonelleştirecek.

Volodymyr Valkov,12 Ağustos 2014

Kaynak: http://www.neweasterneurope.eu/articles-and-commentary/1292-expansionism-the-core-of-russia-s-foreign-policy

Çeviri : Dr. Ömer Aytek Kurmel

Cherkessia.net, 18 Ağustos 2014

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar