Haber / Hakan Fidan’dan İmralı’ya kritik ziyaret
14:23 20 August 2014

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Cuma günü MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile görüştüğü ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Cuma günü MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan ile görüştüğü ortaya çıktı. Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer, ‘istisnai’ olarak nitelediği bu ziyarette Fidan’ın Abdullah Öcalan’a, “Erdoğan hem kampanyasında hem de seçildikten sonra yaptığı açıklamalarda olduğu gibi Cumhurbaşkanlığı makamında otururken de çözüm sürecinin temel takipçisi olacak” güvencesini verdiğini yazdı.

İşte Çakırözer’in yazısının o bölümü:

FİDAN’DAN “GÜVENCE” ZİYARETİ

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın dün medyaya yansıyan son açıklamaları çözüm sürecinin geleceği açısından önemli ipuçları içeriyordu. Atalay’ın açıklamalarında bize göre de en dikkat çekici konu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın beraberinde bir heyetle cuma günü Öcalan’a yaptığı ziyaret.

Çözüm süreci öncesindeki Oslo müzakereleri sırasında, dönemin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olarak kritik öneme sahip olan Fidan daha sonra MİT Müsteşarlığı görevine atandıkan sonra da Öcalan’la İmralı’da görüşmeleri sürdüren isim. Fidan bir buçuk yıldır devam eden bu süreçte birkaç kez İmralı’da Öcalan ile görüştü. Ondan daha fazla sayıda ziyareti ise MİT’ten daha alt seviyede isimler gerçekleştirdi.

Fidan’ın bu gidişini ‘istisnai’ yapan neden nedir diye soruşturduğumuzda karşımıza ‘Cumhurbaşkanlığı seçimi’ yanıtı çıktı. Geçen hafta cuma günü yapılan ziyaret Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra yapılan ilk ziyaret olması açısından kritikti.

SÜRECİN BAŞINDA KİM VAR?

Hem Fidan’ın ziyareti hem de Atalay’ın dün yaptığı açıklamalar, Öcalan’ın ve sürecin Kürt tarafındaki diğer aktörlerin (Kandil, HDP, Avrupa kanadı) aklında oluşan,‘Erdoğan Köşk’e çıkınca çözüm süreci devam edecek mi?’, ‘Sürecin karar vericisi Erdoğan mı kalacak yoksa yeni başbakan mı olacak?’, ‘Bundan sonra atılmasını istediğimiz adımlarda son sözü kim söyleyecek’ gibi sorulara yanıt niteliği taşıdığı anlaşılıyor. Anlaşılan o ki Öcalan’a, “Erdoğan hem kampanyasında hem de seçildikten sonra yaptığı açıklamalarda olduğu gibi Cumhurbaşkanlığı makamında otururken de çözüm sürecinin temel takipçisi olacak” güvencesi verildi. Hatta belki de Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’nın süreci ‘daha da hızlandıracağı’ vaadi de buna eklenmiş olabilir.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun son dakikada bir değişiklik olmazsa başbakan olması beklenirken, Fidan’ın da yerine gelebileceği kulislerde konuşuluyor. Fidan’ın İmralı ziyareti bu açıdan da önemli. Fidan’ın ziyaretiyle kişilerden bağımsız olarak çözüm sürecine sahip çıktıklarının kararlılığını Öcalan’a ilettiği değerlendirmesi yapılıyor.

KANDİL VE AVRUPA’DAN HEYETLER

Atalay’ın, “Fidan beraberinde bir heyetle İmralı’ya gitti” sözleri ve bundan sonra devreye Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın ve sivil aktörlerin de girebileceği şeklindeki açıklamaları önümüzdeki günlerde oldukça tartışılacak gibi gözüküyor.

Bugüne kadar adaya sadece Fidan ve onun ekibinden MİT yetkilileri gidebiliyordu. Bundan sonra Kamu Güvenliği Müsteşarlığı da devreye girecek. Ayrıca akil insanlar heyetlerinden bazı isimlerle gazetecilerin İmralı’ya ziyaretleri de gündeme gelebilecek.

Atalay’ın açıklamalarından MİT ve Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın oluşturacağı heyetlerin bundan sonra Kandil’deki silahlı kanat ve Avrupa’daki PKK unsurlarıyla da görüşmesi aşamasına gelindiği anlaşılıyor.

BU KEZ ŞEFFAF OLUNSUN

Yeni yol haritası, “Çekilme, silah bırakma, eve dönüş ve normal hayata katılım” şeklinde açıklanıyor. Çözüm sürecinin başında da halka buna benzer bir takvim sunularak 7-8 ay içinde sorunun kalıcı çözümüne ulaşılacağı vaadi aktarılmıştı. Seçim sonrası AKP ’liler eylül ayında sürecin sonuçlanma aşamasına geleceğini söylemeye başladılar. Sürecin en başında, “Görüşmeler şeffaf olsun. Seçimler için kullanılmasın” şeklinde yapılan olumlu eleştiriler bugün kadar dikkate alınmadı. Şimdi sonuç aşamasına gelindiyse başta hiçbir adıma engel olmayan Meclis’teki ana muhalefet başta olmak üzere tüm Türkiye insanı bilgilendirilmeli.

Radikal gazetesinde yayınlanan bu haberin yanında kendiside 1966-2005 tarihleri arasından Milli İstihbarat Teşkilatında görev yapmış olan Cevat Öneş’in AljazeeraTürk’te yayınlanan yazısı yeni dönemdeki muhtemel gelişmelere dikkat çekmesi bakımından önemli. Ulusal ve Uluslararası ilişkiler bağlamında süreci değerlendiren Öneş’in yazısı şu şekilde;

Çözüm Süreci için yeni dönem

Türkiye değişim ve dönüşümlerin kontrol altında tutulabilmesinin güçleştiği bir ülke konumunda. Tarihsel, sosyolojik, ekonomik, siyasi bagajlarının yarattığı yükler ağır ve karmaşık. Eksik demokratikleşme süreçleri, biriken sorunların çözümlerinde, yeterli olamadıkları gibi, riskleri artıran şartların oluşumlarına da sebep olabilmektedir.

30 Mart yerel ve 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ortaya çıkan tablo, toplumsal talepler, Türkiye’nin nitelikli demokratikleştirilmesi süreçleri içerisinde, temel sorunlarının çözülebilmesi görevini, siyasi iktidarlara ve muhalefete vermiştir. Türkiye dinamiklerinin gelişimi ve etkilerini dikkate aldığımızda, nitelikli demokratik sistem, nitelikli siyaset üretimi, hukukun üstünlüğünün şekillendirdiği devlet bürokrasisi, çoğulculuk, kapsayıcılık, denetlenebilirlik ve hesap verilebilirlik kavramlarının hayatımıza gireceği yeni bir dönemin başlatılması ihtiyacı, ön plana çıkmış bulunmaktadır.

Ortadoğu’da; etnik, mezhepsel, bölgesel-küresel çıkar çatışmalarının, iktidar mücadelelerinin yaratmakta olduğu kaos, vahşet, insanlık dramları da göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin bünyesel ve bölgesel sorunlarının çözümlerinde, demokratik ve insan eksenli yaklaşımlarının hayata geçirilebilmesi durumunda, etkin roller oynayabileceği görülmektedir.

Bu çerçeve içerisinde, Çözüm Süreci ile bağlantılı bazı gelişmelerin değerlendirilmesi önem kazanmıştır.

Hükümetin çalışmaları

18 Ağustos 2014 tarihli Star gazetesinde, ‘Çözüm Sürecinde Yeni Aşamaya Geçiliyor’ başlıklı haberde, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın “İşin özü terörün bitmesi, eve dönüş, hayata uyum ve demokratik sürece katılım” açıklaması yer almıştır. Ayrıca İmralı’ya Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve BDP/HDP dışındaki heyetlerin de gideceğini ve sürecin şeffaf işleyeceğini açıklamıştır.

Aynı gün Yeni Şafak gazetesinde yer alan “‘Çözüm’ün takvimi hazır” başlıklı habere göre 291 sayfalık Yol Haritası içerisinde;

– Ortadoğu’daki son gelişmelerde dikkate alınarak, ‘Çözüm Sürecinde Türkiye Modeli’ raporu oluşturulduğu,

– Konunun muhataplarının, Ortadoğu’da yaşayan tüm Kürtleri kucaklayıcı ve Kürtler nezdinde yeni bir Türkiye algısı yaratacağını düşündükleri,

– Kamu Güvenliği Müsteşarlığı bünyesinde, yeni bir sekretaryanın kurulacağı,

– Geri dönüşler için hukuki altyapı çalışmalarının yıl sonuna kadar hazır hale getirileceği, 2015’in ilk çeyreğinde, ilk geri dönüşlerin başlamasının öngörüldüğü,

– Eylül ayının ilk haftasında, Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) saldırılarıyla Ranya kasabası yakınlarındaki bir alana geçen Mahmur Kampı sakinlerinin, geri dönüş takviminin bitirileceği, ilk kafilenin Ekim ayında gelebileceği,

– 1999’dan itibaren silahını bırakıp dağdan inen ve Erbil, Süleymaniye, Dohuk kentlerinde yaşamını sürdüren 3971 kişiden, haklarında eylem ve arama kaydı bulunmayan 1711 eski PKK’lının gelmesinin sağlanacağı,

– Dönüşlerin ardından rehabilitasyon ve normalleşme çalışmalarının başlatılacağı,

– Sürecin son aşamasında, örgütün beyin takımının da içinde yer aldığı 1492 kişi için, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) bölgesinde bulunan Mahmur, Ranya, ve Koysancak’ta kurulacak kamplarda geçici ikamet ettirileceği. PKK’lıların 127’si hariç iki yıl içinde evlerine dönüşlerin sağlanacağı,

– Avrupa kanadı için Aralık ayında geri dönüş zemininin hazırlanacağı,

– Lider kadronun (127 kişi) Erbil’de yaşamını sürdüreceği,

– PKK’nın Kandil’den dönecek 6155 militanının bir kısmını Rojova’ya kaydırabileceği, bilgilerine yer verilmektedir.

İmralı görüşmesi

Seçimler sonrası Halkların Demokratik Partisi (HDP) heyetinin İmralı’da Abdullah Öcalan’la yaptıkları görüşme sonucu, yapılan açıklamalar da, muhtemel gelişmelerin değerlendirilmesine yardımcı olabilecek mahiyettedir.

19 Ağustos tarihli Özgür Gündem gazetesinde, Sırrı Süreyya Önder’in açıklamaları içerisinde, Öcalan’a atfen şu noktalar dikkatleri çekmektedir:

– Türk-Kürt ortaklaşması mevcut bölge sorunları düşünüldüğünde, öncelikli bir hal almıştır.

– 30 Eylül’e kadar, tarafların ilkeler bütününü oluşturmaları gereklidir.

– Sürecin açık ve şeffaf olmasının en etkili yolunun, görüşmelerin belgeli olmasıdır.

– Seçim sonuçları, sürece dönük bir onay ve Demokratik bir Cumhuriyet talebidir.

– Özel savaş yöntemlerinin barış şansını boşa çıkarmasına Türkiye halkı izin vermemelidir.

– Pratikte oluşan savunma güçleri (Irak ve Suriye’de), Ulusal Barış Gücü olarak kurumsallaşmalıdır.

Bazı sorular ve sorunlar

Kürt Sorunu’yla doğrudan bağlantılı PKK meselesinin çözümünde;

– Türkiye’nin genel demokratikleştirilmesi standartlarının gelişimine süreklilik kazandırılması,

– Toplumsal psikolojik vasatların hazırlanması, normalleşme sürecine geçiş,

– Silahsızlandırılma şartlarında uyum,

– Gelişen, değişen, süreklilik kazanan Ortadoğu denkleminde, iç ve dış politikalar arasındaki senkronizasyon ile en geniş siyasal ve sosyal demokratik güçler arası işbirliğinin geliştirilmesi,

gibi sorunlu alanları çözümleyici adımların atılarak, Türkiye ikliminin değiştirilmesi ihtiyacının bir gerçeklik olduğu tespitini de yapmak zorundayız. Seçimler sonrası, siyasal kutuplaşma ve sosyo politik etkilerinin devam etmekte oluşunun görülebilen emareleri de, Çözüm Süreci’nde karşılaşılabilecek riskler bakımından önemini korumaktadır.

Devamı için:  http://aljazeera.com.tr/gorus/cozum-sureci-icin-yeni-donem

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar