Haber / Eidman’a Göre Putinizm ‘Faşist Diktatörlüğe’ Benziyor
18:45 11 August 2014

İgor Eidman’a göre Putinizm “çürümüş bürokratik oligarşi üzerinden işleyen otoriter Putin rejiminin ideolojisinden ve uygulamasından oluşuyor. Bir çok yönden faşist diktatörlüğü andırıyor”. Devlet propagandası “saldırgan yayılmacı dış politikayı, tekelci devlet kapitalizmini, güç yapılarını, şovenizmi ve gelenekçiliği” yüceltiyor.

Moskovalı yorumcuya göre Putinizm Putin’den daha fazlasını ifade ediyor ve onun iktidarından sonra da varlığını devam ettirebilir. Eidman bu yeni sistemin ideolojisini ve pratiğini ayrıntılı olarak tanımlamış. (kasparov.ru/material.php?id=53E0B2745B538).

Putinci ideoloji “faşizme yakın sağ muhafazakar bir karaktere sahip. Şovenizme, kilisenin nüfuzuna ve yabancı düşmanlığına dayanıyor”. Temelinde ayrıca “emperyal revanşizm, güçlü devlet kültü, saldırgan Batı, Amerikan ve liberalizm karşıtlığı” var.

“Batı’nın (ABD, Anglo-Saksonlar ve Atlantik uygarlığı) Rusya’ya düşman olduğuna dair bir komplo teorisine” inanıyor. “Otoriter yönetici ve ulusal lider kültünü” yüceltiyor. Bu ideolojinin önemli bir unsuru devletin dinsel propagandayı desteklemesini ön gören kilise ve devletin birliği.

Eidman’a göre “Putincilik sınıflar arası barışı, dış ve iç düşmanlarla (hainler) mücadelede tüm sosyal grupların devletin ve ulusal liderin etrafında kenetlenmesini savunuyor. Faşizmin diğer türlerinin çoğunun aksine Putincilik etnik milliyetçilik yapmıyor”.

Putinciliğin siyasal pratiği “taklit demokrasiye”, taklit “muhalefete” ve “devlet başkanının otoriter iktidarına” dayanıyor. İktisadi olarak Putincilik bürokrasinin ve büyük burjuvazinin birbirine kaynamasından, sistematik yolsuzluktan ve kilit sektörler üzerindeki devlet denetiminden besleniyor.

Putinciliğin diğer özellikleri “sosyal devletin olmaması, gelir adaletsizliğinin büyüklüğü, küçük ve zayıf bir orta sınıf, düşük emekli maaşları”. Eğitim ve sağlık hizmetleri yolsuzluğa batmış ve yetersiz durumda. İşçi sendikaları ise “tamamen devlet kontrolü altında”.

Moskovalı yorumcuya göre dış politikada “Putinciliğin en tipik ve en tehlikeli yanı saldırgan yayılmacılığı”.

Eidman, Putinciliğin köklerinin 1990’lu yıllara dayandığına inanıyor. Economik Putinciliği “iki ana güç yarattı : neo-liberal iktisatçılar ve devlet işletmeleriyle bağlantılı muhafazakar bürokrasi”. Putincilik birinciden sosyal devlet düşmanlığını, ikinciden ekonomi ve otoriter siyasal sistemde bürokrasinin rolünün sürdürülmesi anlayışını aldı.

Putincilik “1920’li ve 1960’lı yıllar arasında Avrupa’daki faşist ve anti-demokratik rejimleri andırıyor”. Alman Nazizmi ve İtalyan faşizminden birkaç yönden farklı. Birincisi, totaliter değil otoriter. İkincisi, “etnik milliyetçilik ve anti-Semitizme karşı”. Üçüncüsü, sosyal devlet değil.

Eidman’a göre Putincilik “İspanya’da Franko’nun sağ muhafazakar rejimine, Avusturya’da Dolfus-Şuşnig ve Portekiz’de Salazar’ın kilise destekli faşizmine, Macaristan’da Horti rejimine daha yakın”. Ama ona en çok benzeyenler son 60 yılda “gelişmekte olan ülkelerde hüküm süren otoriter ve devlet kapitalizmine dayanan rejimler”.

Bu rejimler arasında Mısır’da Sedat ve Mübarek, Irak’ta Saddam Hüseyin, Suriye’de Esadlar, Filipin’de Marcos ve Endonezya’da Suharto var. İdeolojik olarak Latin Amerikalı ve güneydoğu Asyalı askeri diktatörlüklere benzemesine rağmen ekonomi politiği onlardan çok farklı.

Sonuç olarak Eidman şöyle diyor : “Putincilik Putin’den sonra da devam edebilir. Bu durumda Putin’in rolünü halefi oynayacak. Yüzeysel modernleşme mali-bürokratik oligarşinin işine yarayabilir. Bu sayede uluslararası yaptırımlara ve izolasyona maruz kalmazlar”.

Bu durumda “demokratik hareketin görevi iktidardaki ismi değiştirmek değil, Putinci sistemi parçalamaktır” diyor.

Paul Goble

İgor Eidman: Rus Sosyolog ve Siyaset Yorumcusu

Çeviri: Dr. Ömer Aytek Kurmel

Cherkessia.net, 10 Ağustos 2014

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar