Haber / Gazze’de Hayatta Kalmak
20:00 22 July 2014

Gençlerin geleceğe dair en büyük beklentisi: “Bir sonraki bombardımandan kurtulmak.” Çocuklar daha kötü durumda, bombardımandan değil, “sessizlikten” korkuyorlar. Aileler “Öleceksek birlikte ölelim” diye aynı odada uyuyor.

Gazze 8 Temmuz’dan beri bombalar altında. Hava saldırısına kara operasyonu da eklendiğinden beri ölü sayısı hızla artıyor. Bugün 22 Temmuz, saat 16:00 itibariyle ölü sayısı 611, ölenlerin 100’den fazlası çocuk. Savaş zamanı sadece “ölüler sayılıyor.”

Peki Gazze’de halen hayatta kalanlar ne yapıyor, nasıl yaşıyor?

Ekmek, su, ilaç

Bölgede en çok yiyecek ve su sıkıntısı çekiliyor. Bombardıman yüzünden fırınlar kapalı. Kısa süreli ateşkeslerde yarım saatliğine açılan fırınların önünde uzun kuyruklar oluyor.

Zaten yoksul olan Filistinliler, bombardıman nedeniyle temel ihtiyaçlarından bile mahrum.

İlaç yardımları kapalı olan Refah kapısının önünde bekliyor.

Gazze halkının ihtiyaçlarının karşıladığı tüneller İsrail’in hedefi olduğundan, buradan da yardım alamıyorlar.

Şifa Hastanesi’nden Doktor Belal Dabour, iki gün önce Twitter hesabına şunu yazdı: “Gazze hastanelerinin stoklarında, serum gibi temel ve hayati ihtiyaçlar da dahil hiç ilaç ve malzeme kalmadı.”

Doktor ve ilaç yetersizliğinin yanı sıra sık sık yaşanan elektrik kesintileri nedeniyle ameliyatlar yarım kalıyor. CNNTürk muhabirine konuşan Şifa Hastanesi doktoru, 3-4 ameliyathanelerinin olduğunu, tek seferde gelen 20 ağır yaralıya müdahale edemediklerini söyledi.

Mülteci kampları

Birleşmiş Milletler kamplarına sığınanların sayısı 100 bini geçti.

Mülteci kampındaki Misleh: “Ne yapacağımı bilmiyorum. Annem hasta, sürekli oksijen tüpüne bağlı olması gerekiyor. Gelmesi için sipariş verdik ama bir İsrail bombasına kurban gitmesinden korkuyorum.”

Ailesiyle birlikte BM okuluna sığınan 60 yaşlarındaki Kawkaba al-Attar: Burada bizim aileden 23 kişi var. Gelinim, torunlarım… Yaşadığımız iki ev de bombardımanla yerin altına gömüldü. Bu okuldan başka gidecek yerimiz yok.”

Final sınavları

İbrahim al-Batsh Twitter hesabına 26 Haziran’da şunu yazdı: “Sonunda final sınavlarımı bitirdim, bunca çalışmadan sonra başarı için dua ediyorum. Lütfen benim ve diğer bütün öğrenciler için dua edin.”

15 Temmuz’da sınav sonuçları açıklandı ancak İbrahim sonuçları göremedi. 13 Temmuz’daki bombardımanda, aralarında annesi, babası ve diğer aile üyelerinin olduğu 18 kişiyle birlikte öldürülmüştü.

Gazeteci Dean Obeidallah, Gazze’deki hiç kimsenin savaşın bitmesine dair büyük umutları olmadığını söylüyor.

Peki Gazzeliler ne düşünüyor?

Gelecek umudu?

The Daily Beast’e yazan Dean Obeidallah, Al-Shati Mülteci Kampı’nda yaşayan 26 yaşındaki Yousef Abdelraheem Nateel’e geleceğe dair beklentilerini sordu. Aldığı cevap: “Bir sonraki bombardımandan kurtulmak.”

“16 yaşındaki Farah Fasil Baker da bombalama seslerini kaydederek internetten yayınlıyor, tweet’liyor. 16 yaşındaki birinin vakit geçirme şeklinden oldukça farklı! Ama Gazze’de çocuklar çabuk büyüyor, bazıları ise hiç büyümüyor…”

Çocuklar korku içinde

Aynı yazıda 21 yaşındaki Mariam Alaa Abuamer, Gazze’nin çocuklarını şöyle anlatıyor:

“Bu zor günlerden sonra normal bireyler olamazlar. Geceleri altına yapıyorlar, uyuyamıyorlar, güvende hissetmek için anne-babalarıyla yatıyorlar.”

Mariam Alaa Abuamer’in kardeşi en çok bombardıman durduğunda, ortalık sakinken korkuya kapılıyor.

“Çünkü gerçek terörü yaratan henüz patlamış bir bomba değil, hedefine doğru ilerleyen bir bomba.”

“Normal bir hayat”

Laura Bohn, Foreign Policy’deki yazısında 20 yaşındaki İngiliz Edebiyatı öğrencisi Amal Ashour’u anlatıyor.

“Batı Şeria’da ABD destekli bir okulda eğitim gören, başarılı öğrenci Amal, öğretmen olmak istiyordu. İsrail’in baskısıyla ABD bursunu kesti, orada okuduğu bir ayın ardından Gazze İslam Üniversitesi’ne geçmek zorunda kaldı. Bu okul, Gazzeli çok az başarılı öğrencinin yakaladığı bir fırsattı.”

“Amal şimdi kendini savaşın ortasında buldu. Gazze’deki okulu 2008’deki operasyondan beri ilk kez kapandı. Şimdi tüm gününü ailesi ve arkadaşlarının hayatta olup olmadığını kontrol etmekle geçiyor.”

“Facebook hesabına ‘Ölüm her gün kapınızı çalıyor gibi hissediyorsunuz. Tüm aile, dokuz kişi aynı odada uyuyoruz, çünkü öleceksek birlikte öleceğiz’ diye yazdı.

“Amal, ‘Yapacak hiçbir şey yok, güçlü olmalıyız ve bir gün normal bir hayatımız olacağını umut etmeliyiz’ diyor.”

“Yoksulluk bitmeyecek”

“Filistin İnsani Yardım Kuruluşu’ndan Mona El-Farra da şöyle diyor: ‘İşgal altında yetişen bütün bir jenerasyon var. Tüm toplum travmatize olmuş durumda, yoğun psikolojik zararla yaşıyorlar. Çatışma bitse bile yoksulluk bitmeyecek. Hepimiz, özellikle de gençler kapana kısılmış durumdayız.’”

Çıkış yolu: İnternet (kesik değilse)

“25 yaşındaki Mohammed al-Majdalawi ile üç yıl önce tanıştığımda umutsuz şekilde Gazze’nin dışında okumak için bir fırsat arıyordu. Çok yetenekli bir sinemacıydı, Jabalia Mülteci Kampı’nda yaşıyordu. Mohammed ‘Teknoloji ve internet, dünyaya ve hayata açılan tek pencere. Hep daha fazlasını hayal ettim’ diyordu.”

“İki yıl önce İsveç’teki Lund Üniversitesi’nden sinema bursu aldı, halen orada yaşıyor. Ancak ‘son saldırıyı uzaktan izlemek imkansız’ diyor. Her gün kampta yaşayan annesi ve kardeşleriyle telefonda konuşuyor, tabii elektrik ve telefon hatları kesik olmadığında.”

“Ailesinin yaşadığı kamp, İsrail’in boşaltılmasını istediği bölgede. Eğer ben uzaktayken ölürlerse kendimi asla affetmem, diyor.”

Ayça Söylemez

bianet.org

Comments are closed.

HABER / En Çok Okunanlar