Çünkü Diaspora, sorunun asıl kaynağının Rusya’nın tarihsel suçluluk duygusu, korkuları ve diasporaya yönelik düşmanca tutumu olduğunu her yeni gelişmede daha net hissediyor artık.

Alper Hraça 24 December 2012
Yeni Başlayanlar İçin Rusya

KAFFED’in çağrısına uyarak 31 Aralık’ta basın açıklaması için İstiklal Caddesi’nde Rusya Konsolosluğu önüne giderseniz, hemen giriş kapısının yanında asılı panoya bir göz atın. Lise duvar panolarını andıran bir camekan içinde vize mevzuatının anlatıldığı kağıtların yanıbaşında,  Rusça ve Türkçe ifadelerle etiketlenmiş  Kuzey Kafkasya fotoğrafları göreceksiniz. Heybetli  dağları, coşkun ırmakları, kartallar  ve kuğular gibi süzülerek dans eden genç kadın ve erkekleriyle diasporanın karanlık çağlarından kalma bir hayal alemi bekliyor sizi. Fotoğraflar pek öyle eski olmasa da resmettikleri tablo, kendinizi bir sahaf önünde hissetmenize sebep olabilir.

 

Yüz kırk milyonluk nüfusu, Asya kıtasını boydan boya kateden bir coğrafyada dev cüssesiyle Rusya bizim tozlanmış hayalimizi alamet-i farika edinmiş.  İçeride görüşme, dışarıda protesto trafiğinin yoğunlaştığı bir dönemde şahane bir PR örneği. Eğer Rusya, her hafta onlarca insanın öldürüldüğü, kaçırma, infaz, kaybetme yetkileriyle donatılmış slovikilerin kol gezdiği bir coğrafyaya turist çekmek niyetinde değilse;  yeni ziyaretçi profillerini oldukça önemsiyor olmalı.  Yoksa dünyanın geri kalanında olduğu gibi göreceğimiz tablo, muhtemelen Soçisiz bir Kafkasya’nın çoktan rafa kalkmış imgeleri değil, Soçi olimpiyatları olurdu.

 

Fakat iktidarlara has bir içgüdüyle Rusya, diasporayla kurduğu ilişkinin giderek kırılganlaştığını hissediyor. Önce Soçi olimpiyatları ardından Suriye krizinde izlediği politikanın geniş kitlelerde hayal kırıklığı  yarattığının farkında.  Önlemler alıyor ve politikasını her zamankinden daha titiz örtme çabası içinde. Bu yüzden, bir yandan iletişim stratejisini anlatırken “Rus ruhunu yüceltmek” ifadesini kullanabildiği  olimpiyat kampanyasını tam gaz sürdürürken, bir yandan da diaspora örgütleriyle görüşmelerini sürdürmeye devam ediyor. Bir yandan Putin, geri dönüş yasasının etnik Ruslar’ı kapsayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini salık verirken, bir yandan Suriye Çerkesleri’nin dönüşü konusu müzakere masasında tutulmaya devam ediliyor.

“ Ve bu devlet deneyimi, Çerkesler’in neredeyse kimlikleriyle özdeş tanınma-muhatap alınma zaafının da bilincinde. ”

-Alper Hraça

Çünkü Diaspora, sorunun asıl kaynağının Rusya’nın tarihsel suçluluk duygusu, korkuları ve diasporaya yönelik düşmanca tutumu olduğunu her yeni gelişmede daha net hissediyor artık.  Rusya da, bugün binlerce insanı karşısına diken öfkenin yarın milyonları harekete geçirmeye aday olduğunu çok iyi biliyor.  Bu öfkenin haklı gerekçelerini etkisizleştirmek için çaba da gösteriyor. Tehditle sindiremeyeceğini anladığı muhalefet içinde kendisine yeni kanallar açmak için çabalıyor.

 

Bu çabayı küçümsemek, iktidarın doğasını küçümsemek olurdu. Sonuçta Rusya onlarca yıldır Ortadoğu’da farklı deneyimlerden geçen Çerkes diasporasının tamamına nüfuz etmeyi başarmış bir devlet geleneğine sahip. Ve bu devlet deneyimi, Çerkesler’in neredeyse kimlikleriyle özdeş tanınma-muhatap alınma zaafının da bilincinde. Zayıf toplumsal desteğe rağmen güçlü temsiliyet iddialarıyla kurulan bu ilişkilerin ve diyalogların gerçek bir karşılığı yok. Örgütlerin sivil niteliklerini de tartışmaya açan bu görüşmelerin en önemli sonucu da Rusya’nın soykırımdan beri  örtülü ve kesintisiz bir şekilde  sürdürdüğü düşmanca siyaseti perdeliyor olmaları.

 

Öte yandan bu çabanın sonuçlarını abartmak da, direnişin doğasını küçümsemek olurdu. Nihayetinde sesinizin tonu ne olursa olsun iktidarı karşınıza aldığınız andan itibaren artık bir hafızaya da sahip olursunuz ki, bu da sizi er veya geç bir hesaplaşmayla karşı karşıya bırakır. Çerkesler’in bu hesaplaşma için pek öyle uzun bir zamana ihtiyacı olmadığını anlamak için Suriye’ye ve Rusya’nın tutumuna bakmak yeterli.

Comments are closed.