Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar bekleyemeyeceğimizi biliyoruz.

Birgül Asena Hızal 24 December 2012
KÜÇÜK CÜMLELER

 

Biz yorumlamaya, anlamaya, yaşamaya çalışırken, hatta bu uğurda büyük büyük cümleler kurmakta iken,   bazen hayat öyle hızla devinimine devam ediyor ki bir bakıyoruz dünya değişmiş. Sosyal, ekonomik, politik dengeler başkalaşmış. Bence, AKP’nin % 50 oranında  desteklendiğini öğrendiğimiz ilk seçimsonuçlarının yayınlanması, birçoğumuz için bu anlamda  bir şaşkınlık anıydı. Bu durumu anlamaya çalışırken,aynı yönde,küçük büyük bir dolu adım daha atıldı. İnci pastanesinin profiterolü yok oldu mesela hayatımızdan. Küçücük bir adım belki ama süregelen yaşam biçiminin kıymetli ve lezzetli bir parçası yok oluverdi işte.  Ergenekon davası veya devletinbekası  üzerine büyük cümlelerimizi kurarken oldu bütün bunlar. Benim kendi adıma eş zamanlı kavrayamadığım bir hızda oldu.  Bu kavrayamayışta yalnız olduğumu da düşünmüyorum.

 

Bir dekurduğumuz küçük cümleler var. Mesela ikinci dünya savaşında kocaman fırınlarda insanların ya da Madımak otelinde ozanların yakılması benim asla içime sindiremeyeceğim vahşilikte birerinsanlık suçudur. Hangi açıklamaları, gerekçeleri koyarsanız koyun masanın üzerine,kabul edemem.  Elbette kapitalizmin bu aşamaya neden ve nasıl geldiği, teorinin pratiği, pratiğin teoriyi nasıl etkilediği hatta Yahudilerin de sağlam pabuç olmadığı  üzerine yazılmışlar, düşünülmüşler vardır ancak bu bilgilere ulaşmadan, okuyup yazmadan da bilirsiniz ki katliamlara karşı çıkılmalıdır.Küçük bir cümle, yani somut bir çığlık/taleptir bu.

 

Bakış açılarımıza,   yetkinliklerimize,  temsil ettiklerimize, hayattaki tercihlerimize, ekonomik ilişkilere, iktidarla durulan mesafeye….bağlı olarak değişen analizlerimizi yapalım elbette ama ortaklaşabilen küçük, somut cümlelerimizi de atlamayalım.

 

Bizler  bu topraklara savrulmamızın ardından yaşayabilmek için çok şey yaptık. Kimliğimizi kaybetmemiz için yapılanlara hangi tepkileri, tepkisizlikleri neden verdiğimizi anlamak ve dünden bugüne,yarına bakmak zorundayız. Gün artık, kimlik adına  yaşananları analiz etme, anlama, dönüştürme ve sonuçlarını hayata katma zamanı.  Bu süreç devam edip olgunlaşırken bence küçük cümlelerimizi kurmakta her zamankinden daha kararlı olmalıyız. Mesela; ‘Ana dili haktır’ böyle ‘küçük’ ama somut bir cümledir. Sanki,‘nerede’, ‘ne için’  direniyor olduğumuz,  bireysel ve toplumsal hayatlarımızı belirliyor gibi.  Kimliğimizle varolabilmek için;   Kafkasya’ya dönüşün, Çerkesya’nın, devrimin, liberalizmin, milliyetçiliğin, yurtseverliğin, sosyalizmin… çare olduğunu düşünebiliriz. Analizlerimizin farklılığına rağmen,tıpkı katliamların, soykırımların insanlık suçu oluşu gibi, ana dilin de hak oluşuna ilişkin cümlemizi birlikte  kurmayı başarabilmemiz , varoluş sürecimizde belirleyici olacaktır.

 

Son günlerde bu küçük cümlelerin söylenmesi gitgide zorlaşıyor ve bu yüzden daha da önem kazanıyor gibi. ODTÜ’de yaşananlar karşısında  okul rektörünün kurduğu cümleye dikkatle kulak vermek gerekir.  Özgür düşünce’den yana kurulmuş ve ‘nerede’‘ne için’ direneceğini çok iyi bilen bir cümledir o. Belki bütün bunların neden yaşandığı üzerine saatlerce tartışabiliriz ama kurulması gereken cümle kurulmuştur ve kimin kurduğu bazen çok da önemli değildir.

 

Bizler tarihimizde cümlelerimizi kuramadığımız günlerdeyaşadık.Hatta kendi cümlemizi kurmak  yerine‘Vatandaş Türkçe konuş’ cümlesini kabullendik. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar bekleyemeyeceğimizi biliyoruz.

 

Suriye’de bir savaş var ve orada yaşayan Çerkesler’in başı dertte.  Türkiye’ye gelebilenler için örgütlülüğümüz oranında ve gücümüz yettiğince destek sağlamaya çalışıyoruz. Bu insanlarımız Kafkasya’ya gitmek istiyor ya da istemiyor olabilir. Hatta doğru çözüm Kafkasya’ya geri dönmek olmayabilir ama konu bu değil. Bana göre konu;  burada kurulması gereken  bir cümlemizin oluşu ve KAFFED’in bu cümleyi  5 Ocak’ta Ankara’da kurmaya yönelik çağrısıdır. İnsanlarımız eğer anavatanlarına geri dönmek isterlerse bu olanak kendilerine tanınmalıdır. Çünkü; ana dili gibi, ana vatan da haktır.

Yorumlar (1)
  1. A Sayar on said:

    Ana dil gibi ana vatan da haktir. Anlamli bir cumle.
    Donuse hicbir zaman sicak bakmayan biri olarak dusundurdu beni. Donusun olabilirligi bir yana cozumun yasadigimiz topraklardaki demokrasi ve ozgurluk mucadelesine katilmaktan gectigini savundum hep. Suriye’deki olaylarda Cerkeslesin yasadigi dram hicbirseyin siyah ve beyaz ile aciklanamayacagini gosterdi bir kere daha.

    Evet, insanlarin anavatanlarindan koparilip atilmasi haksizlik ise, tekrar anavatanlarina donmek istemeleri haktir. Bu hakka sahip cikmali KAFFED in cagrisina destek verilmeli.

    Kucuk bir cumle ile onemli bir farkindalik saglamissiniz. Elinize kaleminize saglik.