Nurdan Şahin 12 April 2017
BU DEFA HAYIR!

 

 

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin önemli günlerinden birini yaşayacağız bu Pazar. Kuruluşundan beri bir türlü tam demokratik olamayan ve halen, 35 yıl önceki askeri darbeden miras, birkaç makyaj darbesiyle düzeltilmeye çalışılmış baskıcı bir anayasa ile yönetilen bu ülkenin tam otokratik bir düzene kaymasına yol açabilecek bir anayasa değişikliğini oylayacağız.

 
Referandumdan evet çıkarsa, yasama ile yürütmenin doğrudan, yargının dolaylı olarak bir kişiye bağlandığı, denge-denetim mekanizmalarının neredeyse hiç çalışmadığı, başkan üzerindeki tek kontrolün seçimler olduğu bir sistem-sizliğe girecek Türkiye. Getirilmek istenen bu tek adam rejimine ve parti devletine demokrasi demenin imkânı gerçekten yok. Ne kadar süreceğini bilmek ise imkânsız! Sadece biz değil, çocuklarımız da bu otokratik yapının muhatabı olabilir pekâlâ.

 
Referandumdan hayır çıkarsa ne olacak peki? Muhalefetteki siyasi partilerin kampanyalarındaki gibi işsizlik azalacak, kadınlar daha eşit hale gelecek, yargı düzelecek, ortalık güllük gülistanlık olacak ve Türkiye aydınlık yarınlara mı kavuşacak? Yok canım; bugün durum neyse, o devam edecek. Biraz fark olacak tabii; muhtemelen Cumhurbaşkanı, en azından bir süre, anayasal sınırlarına doğru bir miktar çekilecek- ki bu hiç de az bir kazanım sayılmaz. Ama en önemlisi, ülke, bir gün, demokratik bir anayasa yapma ümidini yeniden kazanacak.

 
Ocak 2017’de şöyle yazmışım:

 
2017 nin ilk günleri Türkiye çok önemli bir sürece girdi; başını Devlet Bahçeli’nin çektiği anayasa değişikliği süreci. Kimse Bahçeli’nin yaptığını yandaşcılık falan diye küçümsemesin; parlamentodaki  en küçük parti tüm ülkenin siyasetini belirliyor ve her durumda kazanan muhtemelen o olacak! Ak Partinin kamuoyu yoklamalarında yeterli destek bulamadığı için ertelediği  Başkanlık sistemine yönelik Anayasa değişikliği, 2016nın son günlerinde, Devlet Bahçeli’nin ustaca manevrasıyla gündeme bomba gibi düştü. Sistem değişikliği referanduma gider ve kabul edilirse, MHP’nin dünya görüşüne uygun, hiçbir demokratik adım içermeyen, var olandan da beter bir Anayasa değişikliği olacak ve muhtemelen MHP  iktidar gücünü de bir şekilde paylaşacak. Reddedilirse, uzun bir süre artık Anayasa değişikliği gündeme gelmeyecek ve biz, Türkeş’in “biz hapisteyiz, fikriyatımız iktidarda” dediği  darbe anayasası altında yaşamaya devam edeceğiz. (1)

 
Önerilen anayasa değişikliği bir zamanlar pek çok reformlar yapan, oy vermesek de bazı reformlarını desteklediğimiz o eski Ak Parti’ye ait değil; zaten o zamanlar anayasa çalışmalarını Prof. Ergun Özbudun gibi demokrat isimler yapıyordu. Bu anayasa, otokratik bir milliyetçi-muhafazakâr yönetimi özleyenler tarafından yapılmış bir anayasa değişikliği ve demokrasi talep eden hiç kimsenin onayını almayacak düzenlemeler içeriyor.

 
Onun için, bu defa ben Hayır diyorum; umarım siz de öyle dersiniz.

 
17 Nisandan itibaren de, hep birlikte, eşit yurttaşlık temelinde, demokratik bir anayasa için kolları sıvarız; birlikte çalışmaları için tüm partilere baskı yaparız. Belki bu kez başarırız.

 

 

(1) http://www.gusips.net/columns/9380-2017-pek-hos-gelmedi.html

Comments are closed.