Kendilerinin bileceği iş!

Memduh Üstün 11 December 2016
Çok kızmışlar, daha da kızacaklar

 

Çok kızmışlar,

 

Ne ense traşım kalmış ne korkaklığım,

 

Sosyal medya toz duman,

 

Kahvaltılarına neden laf etmişim.

 

Bir kere kahvaltılarınıza laf eden yok.

 

Hatta çok da faydalı buluyorum bu kahvaltıları. Sonuçta sosyal bir faaliyet. İnsanlar ayda birde olsa kendilerinden olanlarla görüşüp sohbet etme imkânı buluyor.

 

Benim derdim – çoğu zaman kendim de katıldığım –  bu kahvaltı merasimleri değil.

 

Çok basit bir şey söylüyorum;

 

Çerkesler ortam biraz gerilince kamusal alandan kaçıp özel alanlarına (dans, kahvaltı, dernek binası vs.) kaçıyorlar. Ülkede demokrasi her gün ayaklar altına alınırken, çıt sesleri çıkmıyor.

 

En basitinden anadil ile ilgili “kazanımlarımız”  tehlikedeyken bile o tarafa bakmıyoruz.

 

Bu korkaklığımızın bedeli bize pahalıya patlıyor. Kritik dönemlerde sesi çıkmayanların ortam yumuşayınca dediklerinin bir hükmü kalmıyor.

 

Bu yaptığımız demokratik bir tavır olmadığı gibi ahlaki de değil.

 

Biraz siyasallaşın, politize olun ki dikkate alınasınız dedik. Yoksa bana ne sizin kahvaltınızdan Allah aşkına.

 

Tekrar söylüyorum gözüm maydanozunuz da değil. Başka bir şey söylüyorum.

 

Söyleyene değil söylenene baktığınızda, istediğinizi anlamak yerine söyleneni anladığınızda,

 

Birde dürüst olduğunuzda, olacak!

 

Meşpaş’e İshak gelmiş

 

Gerçekten merak ediyorum.

 

Meşbaş’e İshak’ı Türkiye’de ağırlayan ekipten kaç kişi okudu acaba kitaplarını.

 

Ya kimse okumadı ya da okuyanlar Çerkes tarihinden bi haber.

 

Hadi kitaplarını okumadınız,

 

Peki gazetelerde Çerkes Soykırımı’na trajedi demesi de mi dikkatinizi çekmedi Allah aşkına.

 

Deprem mi oldu Kafkasya’da 1864’de. Ya da mavi boncuk mu dağıtıyordu Osmanlı, geldik buralara.

 

Bakın,

 

Meşbaş’e İshak’ın metinleri Sovyet tarih anlayışının laboratuvarı gibidir.

 

Meşbaş’e İshak, Rus Oryantalizminin Adıge dilinde yazan kalemidir-daha kötüsü.

 

Meşbaş’e İshak Çerkes tarihini çarpıttığı ölçüde Rusya’dan rant sağlar, nişan alır.

 

Rusya’da gerçeğin peşindekilerin sonu Anna olmak-dünyaya onuruyla mal olmaktır.

 

ishakMeşbaş’e İshak gibilerin hali ise egemenin söylemini yayma misyonunu edinerek bundan paye sağlamaktır, bu da fotoğrafıdır.

 

Yoksa Meşbaş’e İshak ne büyük edebiyatçıdır, ne büyük yazar ne de büyük entelektüel.

 

Meşbaş’e İshak olmak Adıge Yazarlar Birliği’ne çöreklenmek, genç yazarların önünü kesmek ve egemenin kanatları arasında Rusya Yazarlar Birliği Başkan Yardımcılığına kapağı atmaktır-bunların hepsi paradır bu arada.

 

Birde,

 

Adıge dilince en çok yazan yazar olmasıymış önemli olan,

 

Hadi o yazdıklarını Adıge dilinde nasıl yazdığına girmeyelim,

 

Biri Çerkesçe ceddimize küfretse nasıl da edebi küfrediyor mu diyeceğiz!

 

Bu nasıl kafa dostlar.

 

Adıgey’in kuruluşu

 

Neyi kutluyoruz anlamadım, anlatabilen beri gelsin.

 

Ortada kala kala bir muhtarlık – oda yetkisiz ve etkisiz – kalmış.

 

Bütün kurumları iç edilmiş.

 

Başkanını seçmekten aciz bir garabet var.

 

Bunları dillendirmek varken biz şaşaalı kutlamalar yapıyoruz.

 

Uyumak ya da uyutulmak bütün mesele bu aslında Nibjeu!

 

BK’cılar sahaya mı dönüyor

 

Orhan Doğbay’ın yazılarıyla karşılaştım geçende.

 

Çok mutlu oldum kendi adıma.

 

İçerikli, ciddi emek harcanmış metinler bunlar.

 

Keşke eski BK’cılar genç kalemleri de yanlarına alıp sahaya geri dönse.

 

Bir web sitesi kurup BK perspektifinden Kafkasya ve Diaspora analizleri yazsalar.

 

Biz de entelektüel derinliği olan yazılar okusak.

 

Siz bilmezsiniz gençler!

 

BK fikri diasporada entelektüel kalibresi yüksek bireyler yetiştirmiştir.

 

Sahaya dönmeleri diaspora için harika olur.

 

Benimki sadece bir ümit, bir temenni tabi.

 

Kendilerinin bileceği iş!

 

Comments are closed.