"Korkmadan, tarihimizde seçici davranmadan, özgüven sahibi bir toplum gibi, özgürce…"

Kuban Kural 20 June 2016
Ermeni Soykırımı ve Çerkesler – 1

 

Bir önceki yazıda Cem Özdemir üzerinden başlayan tartışmanın “Ermeni Soykırımı ve Çerkesler” konusunu diaspora içerisinde tekrar gündeme getirdiğinden bahsetmiş ve tartışmalarda bir yol temizliği yapılması gerektiğini söylemiştik. Bu konuyu ilk kez derli toplu bir şekilde gündemine alan yapı olarak (Guşıps ve yazarları) son dönem tartışmalarda isim vermeden de olsa hakaretlerin ve yakıştırmaların hedefi olmuş durumdayız. Bu sebeple derdimizi tekrar anlatmak, yapılan kasıtlı çarpıtma ve iftiraları deşifre ederek devam etmek tartışmanın sağlıklı bir noktaya evrilmesine fayda sağlayacaktır. En azından ben kendi adıma böyle bir gereklilik olduğu kanaatindeyim.

 

Dediğimiz gibi “Ermeni Soykırımı ve Çerkesler” konusu bu sitenin okurları için yeni bir mesele değil. Guşıps, kurulduğu gündem beri hazırladığı dosyalarda ve işlediği konularda Çerkeslerin genelde girmek istemedikleri konuları özgürce tartışmayı şiar edinmiş bir yapı. Bu minvalde Ermeni Soykırımı ve Çerkeslerin yaşanan olaylar esnasında takındıkları tutum, işlemeyi düşündüğümüz konulardandı her daim. Yayın kurulunda yaptığımız uzun tartışmaların ardından 2014 yılında karar verdik bu konuda “gerçeğin” peşine düşmeye.

 

İlk etapta Çerkeslere konuyu sormak yerine Soykırımın mağduru pozisyonundaki Ermeni toplumunun çeşitli kurumlarının kapısını çaldık. Özellikle Ermeni Diasporasının gözünde Çerkes imgesi merak ettiğimiz konuydu.

 

Her ne kadar son günlerde çeşitli web sitelerinde yazılan yazılarda “Ermeni Soykırımını Çerkesler yaptı” tezini işlediğimiz gibi ipe sapa gelmez iddialar yer alsa da biz derdimizi, görmek isteyenlere dosyanın giriş metninde gayet iyi özetlemiştik.  Peki, neydi derdimiz, buyrun birlikte inceleyelim;

 

“Muhatabı ve müsebbibi İttihat Terakki hükümeti olsa da “1915” bu topraklarda yaşandı ve biliyoruz ki Çerkesler de dâhil olmak üzere birçok halk yaşıyordu olaylar esnasında bu topraklarda…

 

Evet, 1915’de kötü bir “şey” oldu ve en iyimser rakam ile yüzbinlerce Ermeni bu topraklarda artık yoklar…

 

– Peki, ne oldu?

 

– Olanın adı neydi?

 

– Kim yaptı?

 

– Bu kötü “şey” olurken bu topraklarda yaşayan diğer insanlar nasıl tepki verdiler?

 

– 1915’den yaklaşık 50 yıl önce benzer bir sürecin bu coğrafyaya savurduğu Çerkeslerin adı nasıl oluyor da bu soykırımda geçiyor?

 

Bu kez bu soruların peşine düştük.

 

Guşıps yayın kurulu olarak bir yüzleşme çabasıydı aslında bizimkisi. Uzun zamandır içimizde olan, tartışmalarımızın ana gündemlerinden birisini oluşturan Ermeni Soykırımı meselesini ve bu süreçte Çerkeslerin nasıl tutum aldıklarını öğrenmek istedik. Öğrenmek, belki de doğru kavram budur, yüzleşmeye bir kala gerçeği görmeye çalıştık diyebiliriz…

 

Bize eskilerden aktarılanlar hiç hoş şeyler anlatmıyordu Çerkesler için. Biz de bunu muhataplarına sormak istedik.”

 

Gayet açık; ortada ne “Ermeni Soykırımını Çerkesler yaptı” diye bir ima var ne de “Çerkesler olarak Ermenilerden özür dileyelim” diye bir öneri. Sadece “öğrenmek” demişiz, yüzleşmeye bir kala öğrenmek…

“Korkmadan, tarihimizde seçici davranmadan, özgüven sahibi bir toplum gibi, özgürce…”

 

Derdimizi bu şekilde ifade etmişken, aradan geçen 2 yılın ardından yapılan çarpıtmalar yazarlarının “kötü” niyetini yansıtmıyorsa nedir? Bu “kötü” niyetin arkasındaki saikler nelerdir? Bunlara da sıra gelecek…

 

Gelelim dosyanın içeriğine

 

Konuyu işlemeye karar verdiğimiz gibi Ermeni Diaspora örgütleriyle, Agos Gazetesi çevresiyle ve konuyu araştırmış akademisyenler ile irtibata geçtik. Görüştüğümüz herkesin çok şaşırdığını söylemem gerek. Uluslararası ilişkilerin ve siyasetin dışında insani bir çaba ile karşılaşmak çok alışık olunan bir durum değil maalesef o cenahta.

 

İmkânlarımız ölçüsünde iki geniş mülakat yaptık.

 

Akademisyen Uğur Ümit Üngör ile yaptığımız söyleşi, 1915 öncesinden, Hamidiye Alaylarına, oradan Ermeni sözlü tarih anlatılarındaki Çerkes İmgesine ve tabi Uğur Bey’in alan araştırmasının merkezini oluşturan Diyarbakır’a ve Vali Çerkes Reşit Bey’e kadar geniş bir tarih aralığını kapsadı. İlginç detaylar ile karşılaştığımız mülakatta, Çerkes çetelerin (Çerkes toplumunun tamamının değil) soykırıma hangi saiklerle dâhil olduklarını anlattığı bölüm ve “yoksulluk, korku, teşvik” ile açıkladığı süreç oldukça dikkat çekiciydi. Olayların arka planını ve insanların ya da grupların soykırımlara nasıl dâhil olduklarını inceleme konusu yapan Üngör, alıştığımız “soğuk” tarihçiliğin ötesinde, gerçeği hem çıplak hemde neden sonuç ilişkileri bağlamında değerlendirdi bizler için. Ermeni Soykırımı ile Çerkes Soykırımı’nın birlikte değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek yeni bir pencere de açtı bize…

 

İkinci söyleşimizi ise AGBU (Armenian General Benovolent Union – Uluslararası Ermeni Hayırseverler Birliği) Avrupa direktörü Nikolas Tavitian ile gerçekleştirdik. O dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan’ın yayınladığı taziye mesajı da dâhil genel tartışmalara dair sorularımızı cevaplayan Tavitian, Ermeni diasporasındaki olumsuz Çerkes imajının sebeplerini de açıkladı bize.

 

Tivitian’ınErmenilerin Çerkeslere dair pek olumlu fikirleri yoktur. Çünkü birçok Çerkes devlet tarafından Ermenileri katletmekte kullanılmıştır. Muhtemelen Çerkesler de Hristiyanları Rusya’da kendilerine yaptıkları sebebiyle sevmiyorlardı. Bu durum, kötülüğün nasıl başka bir kötülük yarattığına dair mükemmel bir hikâyedir aslında. Kötülüğün nasıl kendisini inşaa ettiğini ve ona bir kez inanıldığında kendisini nasıl tekrar ettiğini görüyoruz aslında.” cümlesi, yaşanan acıları mütekabiliyet açısından değerlendiren, adalet duygusunu milliyetçiliklerine kurban etmiş, devletin safından ateş etmeyi maharet sayan ve sözüm ona Çerkeslerin çıkarlarını savunan zevata ne anlam ifade eder bilemem ancak kendi tarihini özgüvenle eleştirebilen bir perspektif olarak Guşıps arşivindeki öğretici yerini almış durumda…

 

Merak etmeyin bu kadarla da kalmadı çabalarımız. Köşe yazarlarımızda bu öğrenme ve yüzleşme çabasına baya bir kafa yordular. Ayrıca Ermeni Soykırımını ve Çerkeslerin bu esnadaki tutumunu Çerkes diasporası örgütlerine de sorduk…

 

Bunları da bir sonraki yazıda değerlendirelim…

 

Comments are closed.